CebehaneForum

Başlarken => Etkinlikler, Haber ve Duyurular => Konuyu başlatan: Yaşar Burak Uslu - 13 Eylül 2011, 11:55:24

Başlık: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Yaşar Burak Uslu - 13 Eylül 2011, 11:55:24
 :D Kıymetli dostlar geçmiş günlerde verdiğim haberlerden hatırlayacak dostlara müjde , Topkapı Sarayı Silahhane Bölümü açıldı. Saray girişinden ileri doğru ve ilk sol kısıma ilerlediğinizde tabelayı göreceksiniz . Keyifli geziler.
 Not biz bazı dostlarla dolaşma kısmetine erdik FOTOĞRAF ÇEKMEK YASAK  güvenlikçiler de kalabalık , ama dayanamayıp çekenler olabilir belki   >:D
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 13 Eylül 2011, 12:11:32
Bu müjdeli haberi ilettiğiniz için çok teşekkür ederiz Yaşar bey. En kısa zamanda gezmek lazım. Sormamı maruz görünüz acaba serginin genişliği nedir? Yeni ve ilginç eserler yer alıyor mu sergide? Eski silah sergisinden çok daha geniş olduğunu umuyorum doğrusu. Topkapı sarayının silah deposu ikinci bir Askeri müze kurmaya yetecek kadar geniş zira. Silahhane düzenlemesi ile birlikte çıkması planlanan katalog ile ilgili bir gelişme var mı?
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Yaşar Burak Uslu - 13 Eylül 2011, 15:00:14
Sancar bey ,
Orta ölçekli bir salon ve envanterin bence %1 i sergileniyor , ne olursa olsun gezmek lazım . Ayrıca süslü örnekler ağırlıkta ! >:( ama olsun  bu da yoktu. selamlar
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Yaşar Burak Uslu - 13 Eylül 2011, 15:01:52
Kataolg hazır ama henüz satışa sunulmadı sadece protokole verildi şimdillik...
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 13 Eylül 2011, 15:05:58
Bilgilendirdiğiniz için tekrar sağolun Yaşar bey; kataloğu özellikle merakla beklediğimi söylemeden edemeyeceğim zira Topkapı sarayının silah deposunun  Türk kılıcının evrimi ile ilgili kayıp halkaları (örneğin Fatih öncesi Osmanlı kılıçları, Kanuni öncesi yatağanlar, veya çok çok talihliysek Anadolu Selçuklu kılıçları gibi) barındırabileceği gibi bir umudum var doğrusu.
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Yaşar Burak Uslu - 14 Eylül 2011, 10:34:32
Sizi üzmek istemem ama o detayları katalogda göremiycez ne yazık ki , ağırlıklı olarak salondaki ürünler olacak katalogda, ama dedim ya özlem sona erdi  :)
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 14 Eylül 2011, 11:52:50
Haklısınız Yaşar bey mevzu Türk silahları olunca çok büyük beklenti içine girmeden her olumlu gelişmeyi kar hanesine yazmak lazım sanırım. :)
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Selim Atalay - 14 Eylül 2011, 12:05:34
Haberi gazetelerde okuduğumdan beri heyecanlıyım lakin şu fotoğraf mevzusuna değinmeden edemeyeceğim.Niye yasak?En son gittiğimide flaş ışıklarının eserlere zarar verebileceği gerekçesiyle yasak olduğu yazılıydı.Arkeolog değilim böyle bir konuda fikir beyan edemem ama bana başka nedenleri varmış gibi geliyor.

Bu da okuduğum haberin linki :http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1175166
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 14 Eylül 2011, 16:41:54
Yasak olan flaş ise birşey demem. Zaten tamamı camın arkasında olan eserlerin flaşlı resmini çekmek  pek hayırlı sonuç doğurmuyor. Ama flaş olmadan fotoğraf çekme işleminin kendisinin esere zarar vermesi fiziken mümkün değil.  ???
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Eylem Cengiz - 14 Eylül 2011, 22:36:07
Ben geçen sene Topkapı'da fotoğraf çekmekten dolayı kavga ettim. Yanlış anlamayın, mücevherat ya da kutsal emanetlerde değil, çok da matah olmayan bir serginin olduğu kısımda...

O yüzden fazla beklentiniz olmasın derim.  ::)

Aynısı bir de Mevlana Müzesi'nde geldi başıma. Üstelik çocuklar eserleri elliyorken, hat oymalı mermer sandukaların üzerinde atçılık oynuyorken. >:( >:( >:( >:( >:( >:( >:( >:( >:( >:(
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mergup Özkan - 14 Eylül 2011, 23:53:51
Müsadenizle ben avrupa capinda bir cok Müze ve Sergiler dolasmis ve her yerde ayni tepkiyi almis bir Kisi olarak bir, iki, laf etmek isterim bu konuda.....

Cam arkasinda olan bir Objeyi resimlemek Flas ile olsun veya olmasin fazla bir zarar vereceyine bende kesinlikle inanmiyorum....ama lakin inandigim konu sudurki, Müzelere gelen her Kisinin kesin bir Objeyi resimleyip Internet´e koydugunu var sayalim..... Netice ne olabilir sizce ?

En kisa zamanda tüm Kolleksiyon görüntülenmis ve cogu kisi Internet üzeri zaman ve para harcamadan uzun uzun bu parcalara bakarak belki Müzeye gitmekten vaz gececektir.....

Buda bir Müze icin en kötü secenektir lakin Müzeler gelen ziyaretciden para kazanmak zorundalar. Konu ama burada bitmez, Müzenin parasi olmaz ise ne yeni Sergi, ne yeni Kolleksiyon bölümleri, ne yeni Binalar veya gereken restorasyonlar yapilamaz.
Ben gecen sene gidip gördügüm Dresden Müzesinde ayni bu Politika uygulaniyordu, bende kizdim ama görevli bir Amir bana böyle aciklayinca hak verdim dogrusu ve müzeye katki olarak cikarilan Kolleksiyonun katalogunu alarak hem resimlerin tam kalitelisine ve ayni anda Müzeye katkida bulunmus oldum.

Yani resim cekilmemesinin nedenleri ileri dönük Müzenin kendisini ve sakliyacagi emanetlere yarar diye bakmak lazim bence... lakin her seyi Internet´e tasimaya devam edilirse, korkarim ecdadimizin tarihine, yani bizim tarihimize yakin zamanda tek sahip cikan bile kalmaz parasizliktan....

Nasrettin Hocam bile demis: Parayi veren düdügü calar diye....
Madem tarih böyle korunacak ise ben resimsizde bir güzel Kolleksiyonu gezmeye raziyim.


selam ve saygilar
mergup


Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Eylem Cengiz - 15 Eylül 2011, 00:19:37
 Abi, benim buralarda gördüklerimin mantığa bağlanacak, rasyonalize edilecek hali yok.

Çocuklar 700-800 yıllık oyma kapılara şap şap vuruyor sahip çıkan yok. İnsanlar eşsiz yazmaların önünden ne olduğunu anlamaktan aciz geziyor. Eskiden vakıf olan dolayısıyla "Allah'ın malı" sayılan camiye türbelere para karşılığı alınıyor. Güvenlikçiler saygısız, mütahit adamı olan kişiler. Kimi müzelerde kütüphanelerdeki görevliler eğer bir de kendileri yada tanıdıkları bir araştırma yapıyorsa size özellikle taş koyuyor. Bir profesör bizzat bakan yazısıyla bile gitse zimmetli eseri gösterme zahmetine girmemek için geri çevriliyor, hatta ta..ak geçiliyor. Bir camide fotoğraf çekerken sizi Fransız turist sanıp laf etmeyenler sizin Türk olduğunuzu anladıkları anda "Yassah!" edebiyatına başlıyor. İnsanlar DSLR makinalarını saklayıp compact makinalar ile fotoğraf çekiyor ki sepetlenmesinler.

Beşiktaş Deniz müzesinde en son gittiğimde fotoğraf çekmek için fazladan 3 lira vermek yeterliydi. Ben Topkapı'da fotoğraf çekmeye 50 lira isteseler hiç itiraz etmezdim şahsen. 100 de derdim ama biraz pazarlık payı olsun di mi?
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Eylem Cengiz - 15 Eylül 2011, 00:34:24
Bu arada,

Mergüp, ben Stuttgart'ta iki müzede, Berlin'deki Bergama Müzesi'nde, Portekiz'de, Yunanistan'da, İstanbul'da arkeoloji Müzesinde, Ankara'da Anadolu medeniyetleri müzesinde, Konya'da, Hatay'da ve daha bir çok müzede dünyalar kadar fotoğraf çektim. Demek ki Topkapı ile aynı fikirde olmayan yerler de var.

Konya Karatay müzesindeki Kubat Abad sarayı çinilerinden Dick Osseman'ın çektiği fotoğraflar sayesinde habardar oldum ve oraya gittim.Topkapı'ya giden bir çok insan da zümrütlü hançerin fotoğrafını, kaşıkçı elmasının fotoğrafını görünce gitmeye karar verdi.
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Yaşar Burak Uslu - 15 Eylül 2011, 11:42:38
Kıymetli dostlar,
 Fotoğraf konusundaki yasak için pek çok sebep öne sürülebilir ancak bence bu çağda yasakların pek de mantıklı izahının yapılabileceğini sanmıyorum.
 Müze yönetileri de artık devreden çıkmış gibi , çünki müze genelinde ürün ve hediyelik eşya satışı hatta müze kart satışı artık özel bir firmada ve bileti dahi o firma satıyor.
Bu bir suçlama değil , çünki belli bir yatırım yapıyor firma karşılığını alacak ama,  bu benim görüşüm özellikle dergi ve kitap fiatları meraklıların bütçesini zorlıyacak düzeyde.
 Ha fotoğraf kısmı flaşsız olmak kaydıyla mümkün olsun isterim şahsen.
 Zaten sergilemede yapılan maddi hatalar Türk kılıçlarına Avrupa kılıcı yada 17. 18. yüzyıl kılçlarının hepsine 19 yüzyıl etiketi konulması gibi durumlar ve başkaları keyfinizi kaçırabilir.
 Bence asıl önemli örnekler ve koleksiyonun büyük kısmının depoya kaldırılmış olması üzücü , keşke o gazetelerde çıkan haliyle tozları alınıp camekan ardına alınsaydı da biz de o müthiş koleksiyonu görebilseydik . Kimbilir belki bir gün...
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Bekir Çankırı - 15 Eylül 2011, 23:02:05
Şimdi  icat  çıkartmayın  durduk  yerde  Yaşar bey ..
Kim  uğraşacak  onca  kılıcı  depodan  çıkartıp  temizlemeye , restorasyona , bina  bulup, camekan yaptırıp , bekçi dikip , sergilemeye katalogdu , tasnifti  dünyanııııııın   işi .
 Oysa  yetkilisiniz  ya , mübarek  dudağınızdan  dökülecek  kelam  değişmez , değiştirilemez ya ; yassah..!  deyiverirsiniz   oldu  bittiii..      siz  sağ  biz  selamet .  ve de  devran  yine  ol  devran döneeeeeer   gider   .
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 16 Eylül 2011, 00:29:36
Arkadaşlar dayanamayıp bugün yeğenimi de alıp Topkapı Sarayı'na gittim. Çocukluğumdan beri Akeri Müzeden sonra en çok ziyaret ettiğim 2. müzedir ancak 2 yıldır gitmemiştim; yeni silahhane de vesile oldu.

Öncelikle yukardaki hasbihale de atıf yaparak söyleyeyim Saray'ın tamamında resim çekmek artık yasak olmuş. Türkiye'de gezdiğim müzeler içinde resim çekmenin tamamen yasak olduğu ilk müze burası. İnşallah Kültür Bakanlığı bu uygulamayı diğer müzelerine de uygulamaz. Fotoğrafın esere zarar vermesi kesinlikle mümkün olmadığı tabii olduğuna göre herhalde Mergup'un belirttiği maddi sebeplerden bu yasak konulmuş lakin açıkçası bu sebepleri de gerçekçi bulmuyorum. Zira bir eserin fotoğrafını görmekle iktifa edecek insan zaten baştan müze gezmez. Müze ziyaretçisi ya o eseri canlı canlı görmeye gelmiş bir meraklıdır veya turisttir. İçinizde Louvre'a gidip te "Mona Lisa'nın resmini internette görmüştüm" diyip tabloyu görmeyi es geçecek olan var mı? Bilakis eserlerin resimlerini görmek müzeyi ziyaret edip o eserlere isteğini arttırıcı bir unsurdur bence.

Neyse ben size silahhane'den bahsedeyim. Öncelikle, sergininin yeri değişmemiş, Birun avlusunda Divan'ın bitişiğindeki salonda. Ancak içdüzenlemeyle sergi alanı arttırılmış. Eserler daha albenili biçimde sergileniyor. Sergide, daha önce silahhanede sergilenen eserlerin yanısıra bir o kadar da yeni silah var. Eski sergiden bir iki parça da zannederim kaldırılmış. Daha önce sergide olan Memlüklülere ait bazı erken dönem kılıçlar yok mesela.

Alışık olduğumuz üzere sergide bulunan silahlarda bazı ciddi etikletleme hataları mevcut. Özellikle geç dönemde değiştirildiği anlaşılan gümüş armudi başlı kabzalı bir kılıç var. Namlu formu mükemmel 17.yy klasik Osmanlı kılıcı formunda, lakin kılıcın etiketinde 14.yüzyıl olarak tarihlenmiş. Takdir edersiniz ki bunu göründe gözlerim yuvalarından dışarı uğradı zira Fatih'ten bile önce klasik formda bir Osmanlı kılıcı yabana atılır birşey değil. Ama namlu formu açısından doğru olması imkansız. Müze yetkilieri bu sonuca nasıl ulaşmış bilmiyorum ancak büyük ihtimalle namlu kitabesinde silikleşmeden oluşan bir okuma hatası veya başka bir bürokratik hata olduğuna kaniyim.

İkinci çok ilginç durum daha önce de sergide olan ve tüm katalog ve kaynaklarda II.Beyazıt'a ait olarak adlandırılan, kabzaları daha sonra S balçak ve el siperli olarak değiştirilmiş birbirinin eşi iki kılıçla ilgili. Bunlar yeni sergide birbirinden ayrılmış ve biri II.Mehmed'e diğeri (yanlış anımsamıyorsam)Abdülmecid'e ait olarak etriketlenmiş. Kılıçlar namlu formu olarak klasik ile erken arasında, klasiğe çok yakın duruyorlar bu açıdan Beyazıt dönemi bana mantıklı geliyor. II.Mehmed ve hele de Abdülmecit gibi geç döneme ait olmaları kesinlikle mümkün değil, tornadan çıkmış gibi birbirine eş olan ve kesinlikle aynı ustanın elinde çıktığı belli olan iki kılıcın birbirinden farklı dönemlere ait olması da olası değil. Tahminimce bu klılıçlar daha sonra adıgeçen padişahlar tarafından kullanıldı ve belki de bu padişahlar adına yeni tarihli kitabeler nakşedildi, bu durum geç dönem elsiperli kabzalar ile de birleşince küratörler yanıldı.

Bir de tabi eskiden beri sergide olan asimetrik namlulu kısa bir tür satır var ki evvel beri "cellat palası" olarak etiketlenir. Kabzası Avrupa av kılıçlarını andıran bu satırın hiçbir şekilde Türk olmadığına, cellatlıkla da alakası olmadığına iddiaya girerim. Ki zaten o acayip küt uçlu kısacık satırla nasıl kafa kesilir çözebilen beri gelsin. Çok benzer başka bir satırı zannediyorum güney asya silahları içinde görmüştüm, hatırlayabilir veya bir benzerini bulabilirsem  iki resmi yanyana koyup sizlerle de paylaşacağım. Böylece bu cellat palası efsanesi de belki sona erer.

Bir de şu müzelerimizdeki "tören silahı" yakıştırması modasından bir kurtulsak çok sevineceğim. Bu tamamen günümüz araştırmacılarının icadı olan bir yaftalamadır. 21.yüzyılın anlayışı ile düşünen bir araştırmacı bir silaha bakıp onu biraz fazal süslü bulursa, veya kullanış şekline aklı kesmezse hemen "tören silahı" damgasını vuruverir. Özellikle de söğüt kalkanlar için kullanlır bu yafta.Halbuki minyatürlerdeki savaş sahnelerinde binlerce defa görülmelerini saymasak bile, günümüzde askeri sanatlar üzerine pratik çalışmalar yapanlar( yani eline kılıcı, kalkanı, oku yayı alıp deniyenler) bu çelik göbek etrafına ibrişim sarılı söğüt dallarında yapılan kalkanların darbeye karşı ne kadar mukavim olduğunu bize bildiriyor.Süslü kılıçlar için de söyleyeceğim "Osmanlının kılıcı süslü de olsa keser" olacaktır.

Bu saydıklarım dışında sadakların yay kılıfı adıyla etiketlenmesi gibi birkaç ufak tefek kusuru da saymazsak sergiyi beğendim. Daha önce resimlerini gördüğüm ama bizzat göremediğim Fatih'e ait ikinci kılıcı da inceleme şansım oldu. Meşhur yazılı kılıcın namlusu daha dar ve daha hafif, sade bir kopyası gibi bu kılıç, selçuklu minyatürlerindeki kılıçlara da birebir benziyor ve Fatih'in asıl meşhur kılıcı ile birlikte bize Osmanlı öncesi Türk kılıçlarının formunu haber veriyor adeta . Bu iki kılıcın ve yine sergideki enli meçin aynı ustanın elinden çıktığı belli. Bu kılıçlarda koftkari hattın nerdeyse kabartma halinde olmasına da hayran kaldım. Serginin bir güzel yanı da kılıçlara çok yakından bakabilecek şekilde vitrin düzenlemesi yapılmış ve çok iyi aydınlatılmış olması. Böylece namlu yüzeylerini de ayrıntılı olarak inceleme fırsatım oldu. Kılıçların çoğu ayna perdahlı olduğundan yüzeylerinde bir harelenme görmem mümkün olmadı ancak bir kılıçta nefis hareli dımışkiye, birkaç kılıç ve yeşim kabzalı bir Babürlü kamasında çok güzel polat bezekleri görebildim. III:Selim'in çift hilal kabzalı ilginç palası ve ilk defagördüğüm Kanuni'ye ait bir meç de sergilenenler arasındaydı. Eğri kılıcı diğer tüm silahların üstünde tutarım ama nerdeyse uzun bir süngüye benzeyen,üçgen kesitli, kendine has çok ilginç balçaklı bu meç de ilgimi çekti. Avrupa'da rapierin, smalsword'un esamesi okunmazken çok pratik ve özgün bir formda yapılan bu hafif ve zarif saplama silahları ayrıca bir inceleme konusu olmalı.

Sergide klasik ve geç dönemlere ait zırh takımları da var. Daha önceki sergide orta bölümde manken üzerinde iğreti duran birbirine eş iki zırh bu sergide çok zarif biçimde sergileniyor. koçakların içlerinden aynaların birleşme yerlerine kadar ayrıntılı inceleme imkanı veriyor. Çömelip miğferlerin içlerinde yastık var mı diye bakmaya çalışırken biraz komik duruma düştüm ama değidi. Biçok miğferin içinde kırmızı kadife astar var. Bazılarının içindepamuk dolgu yastık bulunuyor(bir miğferin yastığı yırtıktı ve içinden pamuk sarkıyordu) Bir diğer miğferde kırmızıya boyanmış pullu bir maddeden bir astar gördüm, bir tür balık veya sürüngen derisi idi zannımca. III:Ahmet'in geç döneme ait yekpare aynasız örme zırhı da sergiye yeni giren başka bir eser. Ayrıca sergide İran külahüd miğferleri ve dönen platform üzerinde İrani bir cahar ayna zırh da bulunuyor. Cahar aynaların iç kısımları yine dolgu astarlı.



Sergide ayrıca bir de hologram odası var. Burda bir levent, bir sipahi ve bir yeniçeri arz-ı endam ediyor. Sipahi ok atıyor. Yeniçeri alaybozan tüfeğini doldurup ateş ediyor ve levent piştovunu doldurup yatağanını havada savuruyor. Çocuklar ve büyükler için izlemesi eğlenceli.

Silahhane sergisi dışında Hazine içinde Kanuni'ye ait ve balçak üzeri süslemeleri ile meşhur bir başka kılıç ile yine Kanuni'ye ait Ahmet Tekeli imzalı meşhur yatağan görülebilir. Tekeli yatağanın ilk kez canlı canlı görmüş oldum. Nerdeyse bir saldırma denebilecek kadar kısa olması ilginç geldi. Üstündeki saz üslubunda nefis rölyef (ejderha ile simurg mücadele sahnesi) ve koftkari bezeme müthiş.

Çıkışta müze satış mağazasına silah kataloğunu sordum ama henüz çıkmadığını söylediler. Umarım yakında çıkar. Şu "14.yy." kılıcının kitabesini çok merak ediyorum doğrusu.
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mergup Özkan - 16 Eylül 2011, 10:15:14

Bir de tabi eskiden beri sergide olan asimetrik namlulu kısa bir tür satır var ki evvel beri "cellat palası" olarak etiketlenir. Kabzası Avrupa av kılıçlarını andıran bu satırın hiçbir şekilde Türk olmadığına, cellatlıkla da alakası olmadığına iddiaya girerim. Ki zaten o acayip küt uçlu kısacık satırla nasıl kafa kesilir çözebilen beri gelsin. Çok benzer başka bir satırı zannediyorum güney asya silahları içinde görmüştüm, hatırlayabilir veya bir benzerini bulabilirsem  iki resmi yanyana koyup sizlerle de paylaşacağım. Böylece bu cellat palası efsanesi de belki sona erer.

Aciklamalarin icin sag ol Sancar,

Merakim bir kat daha arti dogrusu....yakin zamanda gitmek lazim -^b :D :D

Ama söylemeden edemiyecegim, bence "cellat palasi" efsane olmiyabilir, cünki bundan 1 sene kadar önce yakin bir dostum olan bir Antikaci altaki resimleri göndermisti.
Not: Görülen bu Parca Isvicrede bir Özel Kolleksiyoncuda diye anlatmisti yanilmiyorsam..... sen ne dersin ? Dogrumu / yanlismi ?
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 16 Eylül 2011, 11:31:06
Mergup, çok ilginç bu resimdeki silah kabzasının biraz değişik olması dışında Topkapı'daki örneğe çok benziyor. Ve form olarak bu resimdeki palanın kafa kesmek için ideal olduğu aşikar. Lakin bu palanın aksine sergideki örneğin namlusu o kadar kısa ki insanın kafa kesmek için kullanılacağına inanası gelmiyor. Kabzasının da değişik oluşu yüzünden, acaba daha sonra namlu kısaltılmış ve yeniden kabzalanmış olabilir mi diye şüphe ettim şimdi.
Her halukarda bu harika cellat palası resmi için sağol ;)
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mergup Özkan - 16 Eylül 2011, 11:39:19
 ;) :D :D
resim yerini ve degerini senin anlamda bulduysa ne mutlu bana..... ;)
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Yaşar Burak Uslu - 16 Eylül 2011, 12:38:25
Bekir bey ,
Ben canı gönülden , bedava o depoda temizlik yapmaya razıyım velev ki izin vereler...
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mert Topçubaşı - 22 Eylül 2011, 01:01:04
(http://i918.photobucket.com/albums/ad24/tirendaz/200920111113.jpg)
Bahsi geçen katologda eser artık cellat palası olarak değil, sadece "pala" olarak tarif edimiş. (sayfa: 131)
Forumdaşlar, silah seksiyonun sorumlusu Ahmet Ayhan bey ile tanıştım. Eğer arzu ederseniz, buradaki yazışmaları kendisine iletebilirim.
Eminim dikkate alacaklardır.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mert Topçubaşı - 22 Eylül 2011, 01:05:19
Yukarıdaki palanın toplam uzunluğu 60 cm olarak bildirilmiş.
Kabzadaki aslanbaşı formu pek Osmanlı değil midir acaba?
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 22 Eylül 2011, 17:32:20
Mert bey kabza başının hayvan formunda olması da olmak üzere kabzada genel olarak ciddi bir Avrupa etkisi mevcut, büyük ihtimalle 19.yy gibi geç bir dönemde yeniden kabzalanmış olabilir. Mergup beyin gönderdiği resmin de ışığında bu kılıcın namlusunun kısaltılmış veya kırılmış ve daha sonra yeniden kabzalanmış olması ihtimali üzerinde duruyorum.
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mert Topçubaşı - 22 Eylül 2011, 17:59:33
Böyle bir restorasyonu tespit edecek tecrübede değilim ama kısmet olur da bu parçaları inceleyebilirsem, paylaştığınız ihtimal üzerine parçaya farklı bir gözle bakacağım.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mert Topçubaşı - 22 Eylül 2011, 18:33:44
Aklıma bir soru daha takıldı: Bu palanın kutusunun (kın diyemiyorum, menteşeli bir kutu) incelenmesi ile tarihlendirilmesine katkıda bulunabilecek arkadaşlar var mıdır?
Eğer tahmin ettiğiniz gibi 19.yy'da tekrar kabza takılmışsa, kutusu da aynı tarihte yapılmış olmalı.
Ben bu tür bir pala kutusuyla ilk defa karşılaşıyorum. Katalogdaki fotoğrafta daha iyi resimlenmiş: kutuyu belinizde taşıyabiliyorsunuz.
Ya da kutunun yapılış şeklinden, kullanılan malzemeden veya kullanılan dikişlerden bir tarihleme yapılabilir mi sizce?
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Eylem Cengiz - 22 Eylül 2011, 23:36:47
Bizimkiler de seviyor hayvan formlarını. Cizre ulu cami kapı kolu aklıma geldi şimdi bu palayı görünce...

Bir de bunun mağlup bir komşudan ganimet olma olasılığını incelemek gerek. İran, memlük ya da sair menşeili olması da mümkün
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 23 Eylül 2011, 00:44:38
Hayvan üslubu Türklerde özellikle de metal işçiliğinde çok eskiden beri görülmekle beraber aslan başlı burgu motifli pirinç kabza gayet neo-klasik bir etkiyi haber veriyor Eylem. Yabancı kökenli olma ihtimali üzerinde ben de duruyordum hatta buna çok benzer bir Güney Asya silahı görmüştüm lakin Mergup'un gönderdiği diğer cellat palası resmi de şüpheleerimin yönünü değiştirdi doğrusu.

Mert bey kutu yahut kın benim de ilgimi çekti. Kabza ile aynı döneme ait olmadığını sanıyorum zira sizin resimde ışık vurduğu için tam belli değil ama ağızlık üzerinde haçvari balçağın dikey kolu için oyuk var lakin bu dikey kol kabzada bulunmuyor. Ayrıca çamurluk ve ağızlık madeni parçaları Klasik Osmanlı formunda palmetler halinde yapılmış olması da kabza ile üslup birliği içinde olmadığına işaret ediyor.

Her halükarda çok muammalı bir eserle karşı karşıyayız.  ;)
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mert Topçubaşı - 23 Eylül 2011, 09:58:36
Seksiyonun sorumlu Ahmet beye bu yazışmamızın linkini verdim. Kendisi bir yandan silah seksiyonu ile uğraşırken diğer yandan sayısız teferruatla da meşgul birisi (saydılar, aklımda tutamadım bile). Kendisi de okuyacaktır ve yorumlarınızı dikkate alacaktır diye düşünüyorum.
Bu parçanın hikayesini öğrenebilmeyi isterdim doğrusu :)
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 06 Kasım 2011, 05:36:04
Daha önce burada konuştuğumuz için başka başlık açmaya lüzum görmedim. Şu "cellat palası" konusunda ne zamandır aradığım resmi buldum ve sizlerle paylaşmak istedim. Maalesef resmin orjinini not etmemişim ama haturladığım kadarıyla ya Güneydoğu Asya ya da Sahara altı Afrikasına ait olması lazım. Namlusunun Topkapı Sarayında bulunan ve Mergup'un fa paylaştığı resimde gördüğümüz, ve cellat palası olarak tarif edilen silahla birebir aynı olması açısından çok ilginç:
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 06 Ocak 2012, 20:56:15
Ne zamandır aklımda ama bugüne kısmetmiş bizim "cellat palası"nın aslı olan ve yukardaki mesajımda resmini gönderdiğim kılıç türünün orjinini yazayım dedim: İşbu silah Kuzey Doğu Hindistan'ın Assam ve Nagaland bölgesinde yaşayan dağ kabilelerinin, ve dahi Burma(Myanmar)nın Kachin halkı tarafından kullanılan "Naga Dao" imiş. Büyük ihtimalle Babürlüler üzerinden Osmanlı'ya hediye v.s. olarak ulaştı, daha sonra muhtemelen geç yüzyıllarda namlu kırıldığı için veya başka bir sebepten kısaltılarak bugünkü madeni kabza takıldı. Ve Allah bilir kimin yakıştırmasıyla "cellat palası" olarak tanımlandı.
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Mert Topçubaşı - 19 Ocak 2012, 19:30:12
Şahane!!!
Cebehane'de de  "rep puanı sistemi" olsaydı keşke :)
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Can Berki - 23 Ocak 2012, 01:10:33
Topkapi sarayindaki cellat palasini bu haftasonu benimde gorme sansim oldu.
Kini birazcik inceledim ve fark ettimki kinin girisinin capi, satirin en uc noktesindaki captan yaklasik 3/1 oraninda daha ufak. Yani kilici kina sokamayacak kadar ufak. ve bazi sasmir kinlarinda oldugu gibi bir yarik yok kilici acili bir sekilde kina sokmak icin. Buda benim aklima kinin daha sonradan muze icin sadece gorsel amacla yapildigi fikrini getirdi.

Forumdaki ustalarimdan bu konuya aciklik getirecek bir fikri veya gozlemi olan varmidir?
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Sancar Özer - 23 Ocak 2012, 16:56:26
Silah Sergisi Kataloğunaki resme göre kın bir sandık gibi açılıyor. ;)
Başlık: Ynt: Silahhane açıldı....!
Gönderen: Can Berki - 23 Ocak 2012, 22:18:34
guzeeel  -^buda bana bir kez daha tek yonlu dusunmemek gerektigini gosterdi bana:) tesekkur ederim cevap icin.
Guzel fikir ama kullanisli degil, buda aklima cok fazla celladin(eger gercekten cellat kullaniyorsa tabi) kullanmadigi fikrini getiriyor.

Bu arada elimde 82 cm lik 1,9 kg agrliginda etli bir yatagan var ve evde cesitli denemeler yapiyorum 4 kez katlanmis mukavvayi 2. katina kadar kesikler acabiliyor. Kemikli et kesmeyi deneyen varmi? >:D (muhafaza etmek kadar bu kesici silahlari kullanmayida ogrenmek lazim diye dusundugumden yannis anlasilmasin ;D)