Osmanlı Kılıç Talimleri  (48731 defa okundu)

Ali Fuat Uzun

  • Üye
  • *
  • İleti: 36
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #15 : 16 Eylül 2008, 15:52:15 »
Evet benim bildiğim de sayokan'ın tarihi bir temeli yok.  Bir de Amarok var, onun tarihi bir spor olduğu iddia ediliyor. Hatta açılımı Alpağutnung Mengü Az Rak Oğuz Köreşi diye birşey. Ama tabi nasıl nerden bulunmuş, ne kadar sağlıklı bir bilgiye dayanır, birşey orası bilinmez.

Selim Atalay

  • Üye
  • *
  • İleti: 67
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #16 : 26 Ekim 2008, 16:25:57 »
evet yok ama.Yatağan tekniği dedikleri bir teknikleri var.
Eğer izleyebiliyorsanız http://www.youtube.com/watch?v=dglO9VZMa08

Geçen günlerde eski alışkanlığım olan ansiklopedilere bakmak aklıma geldi.Meydan larousse baktım kılıç konusunda pek çok şey vardı.Memlüklerin bu konuya özellikle önem verdiklerini yazıyordu.Ayrıca bu konularda kitaplar yazdıklarınıda(ki memlük ordusunun ve yöneticilerinin Türk olduğu düşünülünce ki zaten baş türk olunca Türk devleti sayıyor tarihçiler.Cengiz ve moğolllar gibi)

Şöyle bir dipnot geçmişlerdi bu kitaplara örnek olarak.Kitab-fi-ilm-il furusiye.Atlara dair kitab.Ayasofya kütüphanesi no 4198 sayfa 58.

Ayrıca arap kılçları ile melük kılıçları bariz farklılıklar göstermekte.Arapların düz kılıçları kullandıklarını sahabe ve peygamber efendimiz(s.a.v) klıçlarından anlayabiliyoruz.Yinede değinmeden geçemeyeceğim bir husus var.13. cü savaşçı filmini duymuşsunuzdur.Antonio banderas o filmde bir Araptı.Kendisine verilen kılıçı değiştirdiği bir sahne var(ki trt veriken ya jısarak ya değiştirerek verdi ben altyazılı izlemiştim)Kılıçı eğri forma getirip bir iki numara yapıyor.Yanındaki adamın cevabı hah kılıcı Arap kılıcı haline getirmişsin şeklindeydi.

Belki el yazması eserlerde birşeyler bulabiliriz
"Who dares wins"

Ali Fuat Uzun

  • Üye
  • *
  • İleti: 36
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #17 : 26 Ekim 2008, 17:33:16 »
Memlük devleti herkesin bildiği gibi kafkasyadan devşirilen memlükler(kölemen) tarafından kurulmuştur. Bunlar çoğunlukla kıpçak türkleri olmak üzere aynı zamanda çerkezlerden oluşur. Memlük devletinde 2 hanedan vardır. Birincisi bahri hanedanıdır ki bunlar kıpçak türkleridir. İkinci burci hanedanıysa çerkezlerden oluşur(Bunlar Kavalalı mehmet ali paşaya kadar mısırın hakimiler). Bu devlette yazışmalar arapça olsa da askeri dil burci döneminde dahil kıpçakçadır. Ayrıca devletin resmi isminin burci döneminde dahil "ed devlet-üt Türkiyye" olduğu söylenir. O zamanın kaynaklarında böyle geçer en azından.(Niye böyle ansiklopedik bilgi verdiğimi ben de anlamadım)

Cengiz ve moğollardan bahsetmişsiniz,(gerçi bu mantığa göre çerkezler zaten türk ama) bunların türklükle bir ilgisi yoktur. Moğollar ayrı bir millettir. Sadece sonradan türkleşen altun orda gibi devletler türk devleti olarak anılır. Mesela Kubilay hanlığı türk devleti olarak anılmaz. Tabi 20 yy. başlarındaki türkçü akımda bunların hepsi türklere dahil edilmiştir. Şimdi orta asyadaki bazı devletler cengizi ataları olarak görürler bu konuda haklı olsalar da kültürel manada böyle birşey söz konusu değildir. Moğol milletinin çok büyük bölümü zaten orta asyada türkleşmiş bir şekilde köklerinden habersiz yaşamaktadırlar.

Kılıç meselesine gelince arkadaşlar daha ayrıntılı bilgi verecektir ama bildiğim kadarıyla osmanlı ve memlük kılıçları form olarak büyük ölçüde birbirlerinin aynısı. Arap kılıcı seyf ise çok az bir kavise sahip eğri bir kılıç. http://www.oriental-arms.com/item.php?id=1037  Araplar Peygamber efendimiz(asm) döneminde çoğu millet gibi doğru kılıç kullanıyorlardı elbette ama türklerle münasebete girdikten sonra yine çoğu millet gibi onlar da form olarak eğri bir kılıca geçmişlerdir. O filmin orjinalinde dediğiniz adamın repliği "Kılıcı sonra bana ver de kız kardeşime vereyim " şeklindeydi eğer yanlış hatırlamıyorsam.
« Son Düzenleme: 26 Ekim 2008, 22:29:12 Gönderen: Ali Fuat Uzun »

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #18 : 26 Ekim 2008, 21:13:14 »
başlığı saptırıp bir tarih tartışmasına çekmemeye özen göstererek sadece Memlüklüler hakkında şu kısa bilgiyi vereyim: son memlüklü sultanı Kansu Gavri'nin kendi yazdığı bir Türkçe şiir divanı mevcut olduğu gibi arapça bilmediği için birçok önemli arap eserlerini okuyabilmek için ilk kez Türkçeye çevirtmiştir. :) Gerek Memlüklüler ve gerek Cengiz Han ve diğer konularda daha derinlemesine tarih ve köken tartışmalarına lütfen bu başlık altında ve bu forumda girmeyelim. daha önce de dediğim gibi pekçok tarih forumu var lakin sadece bir tek kılıç forumu mevcut. Anlayış göstereceğinizi ümit ederim ;)

Sayokan'ın !!!yatağan tekniği!!!ile ilgili ise şunu söylemek isterim: herhangi bir kültüre ait bir kesici silahı alıp o kültüre ait ve o silahın tarihi kullanım tekniği ile alakasız biçimde kullanıp sonra da "bu silah böyle kullanılır" demek en iyi ihtimalle manasızdır. bu videoda sayokan'la da alakası olmayan Malezya ve Filipinler gibi Malay dünyasına ait Kali Escrima, Pneçak Silat ve benzeri savaş sanatlarının kendilerine ait kris, keris, bola gibi uzun bıçaklarının kullanım tekniklerini görüyoruz. bu da kıspet giyip yağlanıp peşrev çektikten sonra kung fu yapamaya sonrada "türk yağlı güreşi budur" demeye benziyor.  :-\

Memlük kılıçları deyince: erken döneme ait kılıçlarda arap ve türk formları görmek mümkün. nedeni karma bir imparatorluk içinde arap ve kıpçak unsurların doğal olarak kendi kültürlerine ait silahları kullanması. daha ileriki dönemlerde ise Türk kültürü baskın çıkmış ve memlük silahları Osmanlıya koşut biçimde ilerlemiştir. Hatta Yavuz sonrası Osmanlı silah ve zırhlarında bir memlük modası başladığı söylenir.

Memlüklü silah teknikleri ile ilgili olarak da: memlüklü silahşörlük yazması Minyet-ül Güzat'dan daha önce bu başlık altında bahsettiğimi hatılıyorum. Kurtuluş Öztopçu tarafından çevrilmiş olan eser Boğaziçi Üniversitesinin Hisaüstündeki kütüphanesinde mevcut. ;)
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Ali Fuat Uzun

  • Üye
  • *
  • İleti: 36
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #19 : 26 Ekim 2008, 22:52:28 »
Ben de fazla uzatmak istemiyorum ama şunu söylemeden edemem: Kansu Gavri'nin arapça bilmediği söylenir, doğru ama ben bu iddiayı pek inandırıcı bulmuyorum. Halkının tamamına yakınının arap olduğu ve bürokrasi ve ilmiye sınıflarının da çoğunun araplardan oluştuğu bir devlettir memlükler ve yazışma dili arapçadır zaten bu zaruridir. Türkler ve çerkezler sadece askeri sınıfı oluşturur ve burada hakim olan kültür de türk kıpçak kültürüdür. Kansu Gavri'nin aslen çerkez olmasına rağmen türkçe bir ada ve divana sahip olması da bunu gösterir. Zaten Osmanlı Devleti hariç, karamanoğulları dahil(Karamanoğlu mehmet'ten sonra dahi yazışma dili farşçadır) resmi yazışma dilinin türkçe olduğu bir islam sonrası türk devleti yoktur. Gerçi bazılarına göre o da arapça ama.  :D

Bu kitabı edinebilmemiz mümkün müdür acaba? Fotokopisini çektirdiyseniz bu yolla bizim de edinebilmemiz mümkün olabilir mi?

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #20 : 27 Ekim 2008, 02:02:58 »
daha önce de belirttiğim gibi tarih tartışmalarını bu forumdan yapmıyoruz. tüm üyeleri Memlük tarihi v.s. konusuna devam eder nitelikte mesaj atmamaları yolunda  son kez ısrarla uyarmak mecburiyetindeyim.

Minyet-ül Güzat bende mevcut değil lakin adı geçen kütüphaneden alınarak fotokopisi alınabilir.
« Son Düzenleme: 27 Ekim 2008, 02:06:23 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Ali Fuat Uzun

  • Üye
  • *
  • İleti: 36
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #21 : 27 Ekim 2008, 21:32:34 »
Bu uyarı bana anlaşılan , özür dilerim. Zaten bu konu hepten tarih tartışmalarına kurban gitti. Bunun sorumlusu benim. Kusuruma bakmayın tutamadım kendimi.

İstanbul'da bulunmadığım için alabilmem mümkün değil eğer siz alacak olursanız ben de fotokopisinden istifade etmek isterim. Bu arada Matrakçı Nasuh Tuhfet'ül Güzat'ının çevirme çalışmasından bir haber var mı acaba?

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #22 : 27 Ekim 2008, 21:39:21 »
Bir fırsat bulursam kütüphaneye gidip fotokopisini çektireceğim inşallah ;)
Tuhfet-ül Guzat'ı ben de merakla bekliyorum. tesadüfi bir kaynaktan çevrildiğini duymuştum o yüzden başka bir bilgi almam mümkün olmadı.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Mesut Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 48
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #23 : 22 Mayıs 2010, 17:57:47 »
Selamlar,

Atlı ok ve kılıç talimleriyle ilgili fikir verebilecek şöyle bir videoyla karşılaştım, sahibini tanımıyorum belki burada tanıyan çıkar. Ok atışı gibi kılıç vuruşu da belli bir hedefe yönelik olursa Japonlardaki yabusame tarzı bir gösteri/müsabakaya temel olabilir. Güzel olur :)

Turkish (horse) archery bow and sword combination

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #24 : 22 Mayıs 2010, 20:11:24 »
Mesut bey Merhabalar,

O Video Sitemizin Üyesi Gökmen Altınkulp beyefendi'den, Videosunu 'Osmanlı Süvari ve Kılıc' altında bulabilirsiniz.

Selamlar
'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Mesut Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 48
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #25 : 23 Mayıs 2010, 02:23:50 »
Mergup Bey bilgilendirmeniz için teşekkürler,

Gökmen Bey sizi de tebrik ederim. Siz çalışmanızı foruma eklediğiniz esnada muhtemelen ben de youtube da videonuzu görmüş ve önceki mesajlara bakmadan eklemişim. İlginç bir tesadüf olmuş :)

Gokmen Altinkulp

  • Üye
  • *
  • İleti: 45
    • Türk menzil okçuluğu
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #26 : 02 Ağustos 2010, 12:51:51 »
Merhaba Mesut bey

Yabusame tarzında birşey düşünüyoruz ama daha çok uzun sürer.
Biraz hayallerimizi paylaşayım sizinle..

Kültür bakanlığıyla anlaşıyoruz ve Sultanahmet'teki atmeydanında yani hipodrom meydanında 130m yer hazırlıyoruz, kum döşüyoruz vs.
Çeşitli hedefler yerleştiriyoruz ok ve kılıç için. kabak direği dikiyoruz.
15-16yy Osmanlı sipahisi gibi giyiniyoruz, zırhlı veya kaftanlı. Atları aynı şekilde donatıyoruz son detayına kadar, sağrı örtüsünden üzengisine kadar, başına miğfer takıyoruz.
Sonra 6-7 kişiyle 45 dakkalık gösteri yapıyoruz, çeşitli hedeflere ok atıyoruz, hatta aynı geçişte hem ok atıp hem kılıç hedefini kesiyoruz. Sonra kısa bir kabak yarışması yapıyoruz, lahanacılar ve bamyacılar diye iki takıma ayrılıyoruz ve kıyasıya mücadele ediyoruz. Sonunda kazanan takım bir ödül alıyor.

Düşünün turistler ve yerli halkımız için de unutulmaz bir gösteri olur. Askeri müzedeki mehter baştan sona kadar yalan. Kostümleri berbat yanlış olduğu gibi müzikleri de bildiğiniz gibi çok sonradan bestelenmiş. Mehteri gururla nasıl herkes biliyor ve anlatıyor, sipahi grubu daha iyisi olabilir.

Jet uçak ekibini Türk yıldızları olarak biliyorsunuz, bu atlı versiyonu olabilir.
Farklı ülkelere gidilip gösteriler yapılabilir. Bir proje olarak Japonya'ya gidilip Yabusamecilerle beraber ok atılabilir.

Gökmen


Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #27 : 02 Ağustos 2010, 13:47:14 »
 -^b Vallahi çok güzel tasarılar. Lahanacı ve bamyacı takımlarını da yeniden var etmek çok iyi düşünülmüş.

Elinize sağlık.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Emin Albayrak

  • Üye
  • *
  • İleti: 15
  • ... / hiç / ...
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #28 : 31 Aralık 2010, 16:35:41 »
tarihsel bilgisi çok fazla olan birisi değilim, bu manada sözlerim ve düşüncelerim akademik bir temele çok da fazla dayanmamaktadır ama Sancar'ın ısrarla en ufak bir bilgi kırıntısını istiyor olması üzerine aklımdakiler yazayım istedim, sorumluluk anlayışıyla :D

ben son yıllarda askeri temelli savaş sanatları ile fiili olarak ilgileniyorum. israil ve rus sistemleri üzerinde tecrübelerim oldu. uzak doğu sporlarına dair eğitim almış birisi olarak bu rus ve israil sistemleri bana çok cazip gelmişti. hem mantık olarak hem de işlevsellik açısından. oldukça gerçekçi gözüküyorlardı ve yaparken de buna inanarak çalıştım. bu süreçte zihnime osmanlı askerlerinin omuz omuza muharebe diyebileceğimiz el teknikleri üzerine hiçbirşey bilmediğim geldi. sadece bir osmanlı tokatı biliyoruz ki, bunun ne derece yeterli bir teknik olduğunu daha sonra farkettim. fakat bu osmanlı askerleri, kullandıkları silahların gücü itibariyle bu derece üstün ve "akıllı" iken acaba el tekniklerinde neler kullanıyorlardı. o zamana kadar, bu kesin osmanlı bakış açısı diyebileceğim zekilikte bir sistem görmemiştim. ta ki filipin bölgesinde adı kali-eskrima ya da arnis olarak geçen sistemi tanıyana kadar. uzak doğu sporlarının salona hapsedilmiş ritüelleri, karşı tarafa saygı ve hoşgörü "felsefesi" ve insancıl tüm bakış açısından uzak, gerçekçi, karşısındakinin bir düşman olduğunun bilincinde olan ve bu savaşı kazanmak için "hemen" işi bitirmesi gereken bir bakış açısı gördüm kali'de.

kali sisteminde günümüzde sistem rattan adı verilen 80 cm ortalamasında boyu olan kurutulmuş bambu sopalar(ki bunun aslı kılıçtır), bıçak ve çıplak el üzerine oturtulmuştur. işin en güzel yanı, sopa eğitiminde öğrendiğiniz şeylerin aynısını bıçakta, aynısını çıplak elde kulanabilirsiniz. yani, elinizin hareket mantığı tüm silahlarınız için uygun bir temele oturtulmuş.

şimdi bir adım daha özele inerek, kali sistemi içinde kendi çalıştığım sistemin (belki bir kaç sistem daha bu şekilde çalışıyordur ama ben haberdar değilimdir) meseleye bakışına dair bir kaç şey söyleyeceğim. eline sopa alan herkes, karşı tarafın kendisine salladığı sopayı, yine o sopaya vurarak durdurmaya çalışır. gözlemlediğim ve ilk defa elime sopa aldığımda benim de yaptığım savunma refleksi bu. birisi size sopa ile hamle yapıyorsa, siz de elinizdeki sopa ile onun sopasını durdurmaya çalışırsınız. bunu kılıç olarak düşündüğünüzde kılıçlar birbirleri ile çarpışır ve sağlam olan kılıç diğerini kırar, zedeler vs. osmanlı kılıçlarının sağlamlığı vs. buradan konu uzar gider. ama benim çalıştığım sitemin bakışı şudur: rakibin size hamle yaptığı silahı yok et. her blok, beni bir hamle için rakibe imkan sunmaktır. o yüzden sana gelen sopayı o sopaya vurarak durdurmak yerine, rakibin sopayı tutan eline vur ki, o elini bir daha kullanamasın ve sana saldıramasın. akıllıca değil mi? >:D

başka bir örnek, birisi sana yumruk atıyorsa, onun eline blok alıp bertaraf etmek yerine dirseğinle yumruğu karşıla ki, parmakları kırılsın ve sana bir daha o eli ile hamle yapamasın.

bu bakış açısı benim bu sistemin ne kadar gerçek ile iç içe olduğunu anlamamı sağladı. genel olarak kalide, özelde benim çalıştığım sistemde hareketler ve darbeler o kadar net ve o kadar akıllıca ki, diğer coğrafyaların sistemlerine göre bence ciddi bir üstünlük söz konusu. insan anatomisine ve insan psikolojine bu derece hakim olan ve bunu lehine çeviren başka bir sistem şimdilik duymadım/görmedim. kullandıkları silahlarda teknik olarak bu derece üstün bir noktaya gelmiş olan osmanlıya bu son derece zeki ve sonuç odaklı ve karşısındakinin düşman olduğunun bilinciyle oluşturulmuş "öldürücü/insafsız" sistemi nedense ilk anda yakıştırmıştım. ki sistemin el tekniklerinde de eller kapalı, yumruk formunda değil, açık ve tokat şeklinde kullanılıyor. ::)

ayrıca, sopa eğitiminin temelinde, x adını verdiğimiz çapraz bir vuruş vardır ve bu vuruşun asmanlıdaki süvarilerin at üzerindeyken en çok uyguladıkları vuruş olduğunu da başka bir sohbet ortamında duymuştum.

şimdi bir başka bilgi. bu bilgiyi bir sohbet sırasında edindiğim için çok detay ve tarih veremeyeceğim ama sizler muhtemelen bunu biliyorsunuzdur zaten. osmanlının son dönemlerine doğru filipinler osmanlıdan yardım istemişler ve onları eğitmek için 10 küsür gemilik bir filo yola çıkmış. fakat filo yoldayken arabistan civarlarında başka bir yerden yardım çağrısı geldiği için oraya yönelmiş deniliyor kayıtlarda. fakat bir kısım tarihçi o filonun ikiye bölünerek bir kısmının filipinlere ulaştığını düşünüyormuş. bunun da sebebi, filipinlerdeki bir müzede sergilenen osmanlı zırhları ve savaş gereçleri. sanıyorum bu gemilerdeki osmanlı birlikleri filipinlileri eğitmek niyetindeydiler. eğer öyle ise, kendi sistemlerini o topraklara taşımışlardır diye yorumluyorum ben. çünkü sistem ve muharebeye bakış açısı son derece zekice, son derece sonuca yönelik ve son derece üstün.

bu manada filipin savaş sisteminin tarihi araştırılabilir. bence osmanlı muharebe sistemi ile örtüşen bir çok nokta bulunabileceğine inanıyorum.

bilgi kırıntısı bu kadar Sancar -^b :D
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Osmanlı Kılıç Talimleri
« Yanıtla #29 : 31 Aralık 2010, 17:47:54 »
İlginiz için sağolun Emin bey; ayrıca Malay ve Filipin savaş sanatlarının(arnis, kali, eskrima, silat, pençak silat, krabi krabong ve diğerleri) bir hayranı olarak verdiğiniz bilgilere teşekkür ederim. Lakin Osmanlı Türk savaş sanatrları ile ilintilendirme meselesine gelince fikir ayrılığına düşmek mecburiyetindeyim korkarım :)

Zira hem bu savaş sanatlarının kökenleri ve ilişkilerine bakılınca civar kültürlerin savaş sanatları ile ilişki ve alışverişleri dışardan bir etkinin düşünülmesine imkan bırakmıyor ve hem de filo gitmiş olsun olmasın Osmanlı dünyası ile Malay dünyası arasındaki kültürel uçurum böyle bir ilişkilendirmeyi gayrimümkün kılıyor. Hele ki o çağlarda Filipinler ile Osmanlı arasındaki fiziki ve mecazi mesafe, bugün Dünya ile Pluto gezegeni arasındaki mesafe gibiydi. :)

Din birliği olsa dahi Malay dünyası kelimenin her anlamıyla başka bir dünyaydı (günümzüde bile hala öyledir diyebiliriz aslında). Ayrıca farklı kültürlerin farklı coğrafyların, farklı silahların, farklı fizyonomilerin, farklı düşünüş ve imkanların farklı savaş sanatları yaratacağı tabidir. Bir eskrima sopasını veya bir bolo, keris gibi bir silahı bir Türk kılıcı gibi kullanamazsınız. Sık bir cangılda yaya bir savaşçının bozkırdaki bir süvariyle farklı savaş usulleri uygulayacağı tabidir.

Kaldı ki birbirine Osmanlı-filipinlerden çok daha yakın kültürlerin birbirine çok benzer hatta aynı kökenli silahları çok farklı biçimlerde kullanmalarını da düşünürsek Osmanlı ve Filipinler savaş sanatları arasında bir geçişin güçlüğü daha iyi çıkıyor ortaya.

Şöyle bir teşbih daha iyi ortaya koyacaktır sanırım: Osmanlı mutfağı ile Malay/Filipin mutfağı arasında ne kadar ilişki varsa, veya Osmanlı mimarisi ve Malay/Filipin mimarisi arasında ne kadar koşutluk kurulabilirse kanımca Osmanlı savaş sanatları ile Malay/Filipin savaşsanatları arasında da o kadar bir ilişki kurulması mümkündür ;)
 
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2