METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME  (98094 defa okundu)

Bekir Çankırı

  • Üye
  • *
  • İleti: 503
    • Metal El Sanatları facebook :Bekir çankırı
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #30 : 08 Şubat 2011, 10:56:04 »
Doğru  terimleri bulma gayretini   ve koftgari  ustası titizliğiyle de  tadında  anlatımını  alkışlıyorum  Sancar .
 Aşağıdaki   anlatımda ; kaynağında  mı   , senin  geceyarısı  mahmurluğunda mı  :D   bir  dalgınlık  var
ya da ben mi  yanılıyorum


"Pirinç veya gümüş üstüne açılan yuvalara altın veya gümüş tel ve çubuklar kakarak gömme suretiyle yapılan süsleme işlerine, “tel kakma” veya “Şam kakması” denilirdi. Şam’da maden üzerine altın ve gümüş tel kakma olarak çok güzel işler yapıldığı için, Şam kakması adıyla anıldı.



Rehber Ansiklopedisi




Pirinç  veya gümüş   üstüne mi   gümüş  ya da  altın  tel ? .  Daha az  değerli  metaller üzerine mi  ( örnek : ÇELİK  )  bir daha   gözden  geçirsen mi? :)
« Son Düzenleme: 08 Şubat 2011, 11:04:24 Gönderen: Bekir Çankırı »
"Kendimi kendim yetirdim, kendim ettim kendimi... 
Kendime kendim gerekse; bula, kendim kendimi..."                          
PİRİ REİS

http://bekircankiri.blogspot.com/

Altay Tüzüner

  • Üye
  • *
  • İleti: 24
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #31 : 08 Şubat 2011, 11:29:47 »
Değerli kardeşim Sancar,
Gayet detaylı bizleri aydınlatan yazında Koftgarinin gümüş tel ile yapılanına Simkari diyebileceğimizi belirtmişsin.Ancak simkari sırma , sırma yapma işçiliği anlamına da geleceğinden bu tabiri Koftgariden
ayrı tutmamak gerekir diye düşünüyorum.Ayrıca senin de belirttiğin gibi Farsça kökenli olan bu kelimenin
tam karşılılığı  " iç içe geçmiş / dokunmuş =ınterwowen "olduğundan kullanılan telin nevıınden ziyade uygulama tekniğini anlatmakta.Elimde 1800 ler de yapılmış Koftgari tekniği ile pirinç(sarı )tel kullanılarak süslenmiş
Osmanlı yatağanlar var.O zaman Bakır tel ile yapılana Bakırkari sarı tel ile yapılana Pirinçkari mi demeliyiz?
Anlıyamadığım bir diğer hususu Bekir Bey kardeşim dile getirmiş ben de aynı kanaatteyim.
Selamlar

Bekir Çankırı

  • Üye
  • *
  • İleti: 503
    • Metal El Sanatları facebook :Bekir çankırı
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #32 : 08 Şubat 2011, 17:34:14 »


 Kabza   ve  kındaki   kabartma  , çökertme  işlerine  hayran  kaldığım muhteşem   Balkan  Türk  bıçak  örnekleri. ( CZERNY'S  ten )

"Kendimi kendim yetirdim, kendim ettim kendimi... 
Kendime kendim gerekse; bula, kendim kendimi..."                          
PİRİ REİS

http://bekircankiri.blogspot.com/

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #33 : 08 Şubat 2011, 18:24:07 »
Bekir usta; Kaynaktan direk aktardığım için düzeltme yapmadım lakin haklısınız cümlede bir anlam karmaşası var gibi duruyor. Herhalde yazar gümüş üzerine gümüş olmayan başka bir madenden tel kakmaktan bahsediyor olmalı. Yani bir madenden olan satha o madenden olmayan tel kakılması mevzubahis ;) Burada asıl mesele tel kakma işi, değerli veyahut değersiz her maddenin üstüne kakılabilir sanırım. Zira ahşap, pirinç, boynuz, çelik, gümüş ve hatta altın gibi birçok malzemenin üstüne tel kakma uygulamaları mevcut ;)

Altay bey üstadım; düzelttiğiniz için teşekkür ederim. Simkarinin diğer anlamından haberdar değildim lakin gümüş tel kakma için kullanıldığını gördüm. İşaret ettiğiniz hususlara bakınca aslolarak Türkçe "tel kakma" terimi herhalde koftgarinin anlamını tam olarak karşıladığı daha güzel ortaya çıkıyor. Tarihte de kullanıldığına göre tercih etmekte bir sakınca yok diye düşünüyorum.

Sizi yakalamışken bir soru da sormak isterim; bu kaynaktaki "Şam kakması" terimi hakkında kanaatiniz nedir? Ben açıkçası daha önce kullanıldığını duymamıştım. Aslı var mıdır sizce?
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Altay Tüzüner

  • Üye
  • *
  • İleti: 24
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #34 : 08 Şubat 2011, 19:30:25 »
Şam kakması diye bir şeyin varlığından şu ana kadar bir bilgim yoktu,hiç bir batılı kaynakta da böyle bir şeye ben rastlamadım.Ancak tarih kitapları Timurlenk in 1400 lerde o bölgeyi işgal etmesi ile Şam ' dan 100000 kadar (yüz bin ) kılıç usta ve çalışanını Semerkant a götürdüğünü,Yavuz Sultan Selimin ise1516 dan sonra 25 000 kadar kılıç bıçak vs ustasını  Şamdan , önce İstanbula getirttiği ni yazmakta.Belliki tarih boyunca o bölge çok mikdarda sanatkar yetiştirmiş ve belki de Kakma işçiliğini meşhur etmiştir fakat maalesef şu anda benim ulaştığım kaynaklarda herhangi bir atıfa rastlamadım.

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #35 : 08 Şubat 2011, 19:40:48 »
Verdiğiniz bilgiler için çok sağolun üstadım. Doğrusu ben de daha önce hiçbir kaynakta rastlamamıştım böyle bir terime. Teyid edene kadar temkin ile yaklaşmakta yarar var.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #36 : 08 Şubat 2011, 21:43:21 »
...
"Pirinç veya gümüş üstüne açılan yuvalara altın veya gümüş tel ve çubuklar kakarak gömme suretiyle yapılan süsleme işlerine, “tel kakma” veya “Şam kakması” denilirdi. Şam’da maden üzerine altın ve gümüş tel kakma olarak çok güzel işler yapıldığı için, Şam kakması adıyla anıldı.



Rehber Ansiklopedisi



Pirinç  veya gümüş   üstüne mi   gümüş  ya da  altın  tel ? .  Daha az  değerli  metaller üzerine mi  ( örnek : ÇELİK  )  bir daha   gözden  geçirsen mi? :)

İslam eserleri müzesindeki eserler arasında Selçuklu dönemine ait pirinç üzerine gümüş, bronz üzeri altın vs. kutu ve vazolar bulunuyor. Bende çok iyi örnek teşkil edecek yada tam konumuzla %100 örtüşecek fotoğraflar olmayabilir ancak Sancar'ın alıntıladığı metni tenzih etmeye yeterli olurlar.

Metnin birebir bizim konumuzla örtüşmemesi onun yanlış olduğu anlamına gelmez.

Alttaki üç resimde gözlerim beni yanıltmıyorsa altın ve gümüş tel kakma var.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Kayahan Horoz

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 228
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #37 : 09 Şubat 2011, 12:21:04 »
Batıda bu alanda bir kaynak eser olarak kabul edilen Oppi Untracht'ın Metal Techniques for Craftsmen isimli kitabında "Damascene Work = Şam(lı) İşi" olarak adlandırılan ve bronz, demir yahut çelik üzerine altın veya gümüş yerleştirilmesi tekniklerinden biri olarak anlatılan yöntemin kökeni olarak eski Çin ve Mısır gösterilmiş.  Daha sonra Şam'da yaygın olarak uygulanan bu sanatın, oradan batıya doğru Kuzey Afrika ve İspanya'ya, doğuya doğru da Hindistan'a yayıldığından bahsedilmiş.

Temelde belirli bir desen oluşturacak şekilde açılan oyuklara altın veya gümüş tellerin kakılması şeklinde tanımlanabilecek olan "Şam(lı) İşi"nin farklı bir türü olarak kabul edilen "Kuftgari" tekniğinin özellikle Hindistan'da çok yaygın kullanıldığı ve tarihte özellikte silah ve zırh bezemelerinde tercih edildiği belirtiliyor kitapta.  "Kuftgari"de bezenen metalin genellikle çelik olduğu ve bezenecek yüzeyin tamamına açılan sığ ama sık dişlere, altın veya gümüş telin istenilen deseni oluşturacak şekilde serbestçe yerleştirilmesi şeklinde uygulandığı anlatılıyor.

Bu kitapta daha birçok teknikten bahsediliyor.  Çoğunun bizde uygulayıcısı kalmamış olmasına rağmen, tekrar canlandırılmaları aslında sadece talebe bağlı.  Zira bu tekniklerin hiçbiri kaybolmamış; dünyanın bir yerlerlerinde hala uygulanıyorlar.  Bizde de tekrar uygulanır hale gelmeleri için sarfedilecek çabaları da şahsen Cebehane'nin ileriye dönük hedefleri arasında sayıyorum.  Bu anlamda, Altay Bey'in Kuftgari konusundaki tecrübelerini bizlere aktarabileceği atölye çalışmaları ile başlayabileceğimizi düşünüyorum.  Ne dersiniz? 

Altay Bey?   :D

Bekir Çankırı

  • Üye
  • *
  • İleti: 503
    • Metal El Sanatları facebook :Bekir çankırı
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #38 : 09 Şubat 2011, 21:20:46 »
http://www.youtube.com/watch?v=U694BDSIISE

videoda    suriye  ve  kılıç  ustası  başlığı var  ama   içerikte  bir  kakma  ve  bezeme   işlemi  verilmiş .
"şam işi "   yada   " şam  kakması "  için    örnek olabileceğini  düşündüm .  ne  dersiniz ?


« Son Düzenleme: 09 Şubat 2011, 21:26:20 Gönderen: Bekir Çankırı »
"Kendimi kendim yetirdim, kendim ettim kendimi... 
Kendime kendim gerekse; bula, kendim kendimi..."                          
PİRİ REİS

http://bekircankiri.blogspot.com/

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #39 : 09 Şubat 2011, 21:52:24 »
Kayahan bey, aktardığınız bilgiler için sağolun. Şu halde Şam kakması terimi de teyid edilmiş oldu. Temenninizi paylaşıyorum. Tel kakmacılık günümüzde de gayet geçerli bir sanat olduğu için bence kolaylıkla diriltilebilir. Hatta nasıl kaybolmuş, memleketimizdeki sanatkar kuyumcular neden şimdiye kadar devam ettirmemiş merak ettim.

Bekir usta, eklediğiniz video gerçekten ilginç. Suriyeli ustanın tekniği çok da ince olmasa da demek ki hala yaşayan bir gelenek mevzubahis

Asıl merak ettiğim bir husus çelik namlunun üzerine koftkarinin uygulanması; sulanmadan önce mi sonra mı uygulanıyordu? Sullamadan önce ise ısıl işlem esnasında koftkari nasıl bozulmuyordu; sonra ise o sertlikte çelik nasıl işleniyordu?
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Altay Tüzüner

  • Üye
  • *
  • İleti: 24
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #40 : 10 Şubat 2011, 21:12:54 »
Bende yeni farkına vardım, eğer şam kakması " damascening  kelimesi" in direkt bir çevirisi olabilir ise o zaman
bu terim batı da  çok yaygın bir şekilde kullanılmakta  " damascened with gold wire veya damascened
with silver wire şeklinde kesici aletleri tarif eden yüzlerce paragraf ,cümle okudum.Fakat bura da da sanki bir kavram kargaşası var çünkü " damascening kelimesini bizim kakma dediğimiz stili de kapsayacak şekilde kullanıyorlar.Bir İspanyol veya Rus  damascenin'gi  koftgari olmıyabiliyor.
Bu sanatın " Koftgari " çinliler tarfından bulunduğu nu ( 12 inci yüzyıl ) hintliler tarafından yaygınlaştırıldığını iranlılar tarafından geliştirildiğini ve Osmanlı tarafından mükemmele ulaştırıldığını
söylersek pek de mübala etmiş sayılmayız.
Koftgari uygulanacak zeminin hazırlanması: Sancar tebrikler can alıcı bir soru .Çapraz kesme işlemin yapılabilmesi ancak yumuşak su verilmemiş bir satıhta mümkün çünkü geçmişte yüksek karbonlu kesici aletler vardı var olmasına  fakat onların da gücü su verilmiş bir çeliği kesmeye yeterli değildi.Ancak belki bu gün elmas/diamand tabir edilen kalemlerle bu mümkün olabilir.Su vermede ısı derecesi ne olmalı bilmiyorum fakat koftgari işinin kolay kolay ısıdan etkileneceğini (ergime noktası hariç) düşünmüyorum.

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #41 : 10 Şubat 2011, 23:10:35 »
Ayrıntılı cevabınız için sağolun üstadım. Verdiğiniz bilgilerden hakikaten çok faydalanıyorum.
Terminoloji açısından konu hakikaten ilginç bir hal aldı. Bu Şam kakması kavramı meselesi üzerinde daha çalışmak lazım olacak demek ki.Yine de bir teknik ve türevlerinin böyle farklı alanları kapsayan ve farklı atıflar yapan birden çok terimi olması , bu alanda kültürümüzün ne kadar zengin olduğunu hatırlatması açısından gayet mutlu ediyor beni. Bıçakçılık terminoloji konusundaki başlığımızda da en basit kavramlar için bile böyle tonla terim çıkartmıştık nitekim. ;)

Kofgaride bahsettiğiniz husus ise yine çok ilginç. İşin teknik ve fenle ilgili kısmı itiraf ederim sosyal bilimci olarak çok zayıf olduğum bir alan. Yine de şöyle düşündüm: altının ergime ısısı 1064,18 °C (wikipedianın yalancısıyım) ve bu yanılmıyorsam çeliğin ısıl işlem ısısından daha yüksek. O halde teorik olarak koftgarinin bozulmayacağını söyleyebiliriz. Yine de Osmanlı klasik döneminin nefis koftgarilerini düşünüyorum da bu incelikte bir işçiliğin su verme ve tavlama işlemlerinin stresinden ve ani ısı değişimlerinden hiç olumsuz etkilenmeyecek ve kısmen de olsa bozulmayacak olması aklıma yatmıyor.

Zannederim bunu ilerde deneyerek görmek gerekecek. İnşallah dımışki dökümü ve dövülmesi ustalarımızca iyice aşıldıktan sonra deney olarak pota çeliği bir satıhta küçük bir alana altın kakılıp ısıl işleme nasıl tepki verdiğine bakılabilir. Böyle bir tecrübe daha iyi bir fikir verecektir. ;)
« Son Düzenleme: 10 Şubat 2011, 23:22:01 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #42 : 10 Şubat 2011, 23:53:12 »
Avrupa'lıların adlandırmalarını esas alırsak doğru bildiğimiz yolda kayboluruz. Babürlere Munghal diyen, Avustralya yerlisinin kendisine "Ne diyon annamıyorum birader." anlamında söylediği "kan guru"yu hayvanın ismine döndüren Avrupalı bize sadece yolumuzu şaşıttırır.

"Hatai"nin de bir üslup iken 2. Dünya Savaşı sonrası gelen yabancı hocaların hatasıyla çiçek motifinin adına dönüşmesi de bu hatalara örnek oluşturacak bir rivayet.

Yaşayan kelimelerin özünü masa başından araştırmak sağlıksız olabiliyor. Sanatlarda savunduğum ile aynı şekilde yerli piyasanın çelik adlandırmasını da öğrenmem için çok sayıda satıcıya gidip konuşmam gerekmişti. O güne kadar 1060, D2 falan deyip duruyorduk ve ömrü bu çelikleri alıp satarak, bunları işleyerek geçen erbabı bizim dediğimizi - doğal olarak - anlamıyordu.

--- o ---

Altay Bey, su vermek için 800 civarına çıkmak gerekecektir. Altın ise 1064C'de eriyormuş. Yani çok iyimser düşünebilsem olur diyebilirdim. Ancak bence bu altın ciddi oranda zarar görür. İlk olarak su verme öncesinde ateşe girince kılıç üzerinde tufal oluşacak bunun bir kısmı altının bir kısmı ile birlikte suya girdiğinde dökülecektir. Bunun ardından yapılan zımparalamada da geri kalanları heba olur.

--- o ---

Rastladığım bazı Selçuklu eserleri:

1180-1210 arası imiş. (http://bkz.)


Tunç üzerine altın, gümüş ve bakır - 1163. (Bkz.)
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #43 : 11 Şubat 2011, 01:01:39 »
Eylem batılıların "yanlış anlama"ları meşhurdur. Bir örnek de benden: yabancı elçi harem ağasının sarığına ilişmiş laleyi görür daha ve işaret ederek adını sorar, ak ağa sarığın bezini soruyor zanneder ve "tülbent" der, böylece lalenin batı dillerindeki ismi doğar "tulip" :D

Ama bu damascening teriminin doğudan batıya geçtiğini tahmin ediyorum. Yani Şam işi veya şam kakması tabiri "damascening"den önce varolmuş olması makul geliyor bana. Yine de dediğin gibi anlam kaymaları, tekniğin farklı toplumlarda farklı ilerleyerek farklı isimler alması gibi unsurlar mevcut. Altay beyin işaret ettiği gibi şam kakması tam koftgari ile birebir örtüşmüyor olabilir. Dediğim gibi daha derun araştırılmaya muhtaç bir konu.

Sulama ve koftgari ile ilgili verdiğin bilgiler için ayrıca teşekkür ederim. Gerçekten bir muamma bu konu. Osmanlı silahları üzerinde öyle zarif ve ince işçilikte kakmalar görüyoruz ki bunların ısıl işlemde zarar görmemesi ve fırçadan çıkmış gibi keskin zarif hatlarını koruması hakikaten çok zor. Elmas uçlu kalemler de o tarihte mevcut olmadığına göre acaba bu kakmalar nasıl yapılıyordu?
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: METAL PLAKADA KABARTMA , ÇÖKERTME
« Yanıtla #44 : 11 Şubat 2011, 09:02:18 »
Eskiyi düşünürken hep daha kısıtlı koşullarda çalışmışlar deriz ya. Tarihi yeniden canlandırırken bunu her zaman düşünmemek gerek. O zamanki koşullar bugün için pahalı yada istisnai gelecek yöntemleri ve araçları tercih edilir hale getirebilir. Örneğin bu gün hammadde çok ucuz buna karşılık işçilik çok pahalı iken kaçındığımız bazı şeyler o zaman için rağbet görüyor olabilir. Misal şimdilerde her şeyin el yapımı olanı ateş pahası...

Devlet büyüklerinin tören kılıçlarının süslü olduğunu düşünürsek bunların tören dışında iş görmeyecek yada vasat performans sunacak bir ısıl işlem dizisi ile üretilmesi de pekala muhtemeldir. Bu zaten padişahların çokça kılıcının olduğu düşünülürse daha da yerine oturur.

Tabi üretimde aklımıza henüz gelmemiş süreçler kullanarak da bu sorunları aşmış olabilirler.

Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2