Bıçakçılık Terimleri  (123294 defa okundu)

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #15 : 14 Eylül 2009, 18:28:42 »
Ahh, can evimden vurdunuz Ejder Bey !  :'(

Ben de bu konuyu merak ediyorum, her halde göz yumuluyor. Yoksa yasal düzenleme çok katı, özetlemek gerekirse "YASAK". İnterneti de yasaklayacak bu zihniyet yakında, hadi hayırlısı. Bişeyler yapmak gerek... Hep demiyor muyuz bu cümleyi, "ne yapmalı" işte o meçhul?. Yasalarda sadece tek tipin bir sürü örneğine özel izin veriliyor, yani toplu üretim; Bora bıçakları örnektir.. Bu tip üretim de bizim gibi el sanatçılarını kapsamıyor, yani "YASAK"... Çok sıkıcı, çoook....

Ejder Uçar

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #16 : 14 Eylül 2009, 19:02:47 »
Emre Bey, benim hemen aklıma yurtdışında, ustaların üretici ile yaptıkları işbirlikleri geliyor.Örnek vermek gerekirse: Buck Knives ile Strider'ın, Ka-Bar ile Bob Dozier, Benchmade Mel Pardue.... bunlar gibi çok çok örnek var.Bu ustalar, kendi internet sitelerinde farklı malzeme ile ürettikleri modelleri, seri üretim yapan bıçak şirketleriyle "işbirliği yaparak" ( Emre Bey, sizin bahsettiğiniz terimlerde çektiğimiz sıkıntıyı daha iyi anlıyorum şuan, collabration olarak kulağımın alışmış bu sözcüğe bıçaklar konusunda...) daha büyük kitleye ulaşmasını sağlıyor.Bu hem ustanın maddi kazancını arttırırken hemde popülaritesini arttırıyor.Ayrıca bu modellerin bağzıları "sınırlı üretim"adı altında kısıtlı sayılarda üretiliyor.Bu da benim görüşüme göre, ustanın hala bir sanatçı olarak kalmasını sağlıyor.Bu işbirliği metodu; usta, işin sanatsal ve teknik bölümüyle uğraştığı için parasal konuların getirmiş olduğu streste azalmış oluyor...
Bunun yurtdışında ciddi bir meslek olduğuna hepimiz sanıyorum hemfikiriz.Örneğin Rus Ros Arms markası, belki hatırlarsınız zamanın Rus Devlet Başkanı Putin'in belinde sergilenerek büyük ses getirmişti....Amerika'da otomatik ve tek el ile açılabilen bıçakların yasaklanmasına ilişkin bir yasa tasarısı yakın zamanda reddedildi.Bu bıçak şirketlerinin gücünü gösteriyor bence...
Bu en başta "Bir bıçak pazarı olsa ancak birkaç meraklı alıcıdan oluşur..." diye düşündürebilir, bazılarına
ancak unutmayın bilgisayarların emekleme döneminde de böyle diyenler olmuş...
« Son Düzenleme: 14 Eylül 2009, 19:10:32 Gönderen: Ejder Uçar »

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #17 : 15 Eylül 2009, 00:07:30 »
Ejder bey gün olur devran döner, hak eden hak ettiğini alır derler. Emin olun bizler şu anda bu zanaatın ( yada sanatın mı demeliydim ? ) uyanmasına vesile oluyoruz ve bir şekilde Türkiye’de el işi bıçak pazarı zamanla oluşacak. Şu anda yürürlükte olan kanunlar baskıcı bir otoritenin 1953 yılında koyduğu ve kimsenin ilgi alanına girmediği için yıllarca değiştirilmemiş bir kanun. Ayrıca bıçakların ateşli silahlarla aynı kefeye koyulması da tartışılabilecek bir konu. Ateşli silahın öldürmekten başka bir işlevi yokken bıçak gibi bir alet pek çok işi yapmaya yarayabilecek bir özelliğe sahiptir.

Ateşli silahlar ve bıçaklar hakkındaki kanunu (6136 sayılı kanun ) nasıl değiştirirler bilmiyorum ama bunun değişmesinin yolunu hep birlikte bulmalıyız.

şu anda kemankeş topluluğu kurumsal bir kimlik kazanıp faaliyetlerine devam ediyorlar, belki bizlerde ileride böyle pek çok üyesi olan, kurumsal bir kimliğe bürünürüz ve çalışmalarımızı bu çerçevede devam ettiririz.
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #18 : 15 Eylül 2009, 01:45:17 »
İş gelip birlik olmaya dayanıyor. Türkiye'de aslında bu mesleği yapan araştırılsa belki yüzlerce, belki binlerce meslek erbabı vardır. Sorun hiçkimsenin birbirinden haberdar olmaması bana göre, Yatağan'daki bir usta Sinop'taki bir usta ile karşılaşmamış el birliği etmemiş, fikirlerini bilgilerini değiş tokuş etmemişler, Türkiye'nin bir çok yerinde dağınık tek tük insanlar var, bazısı hobi diye bazısı araştırma amaçlı teknikleri tarihi inceleyip birşeyler ortaya koymaya çalışan. Kolleksiyonerler var, hem bu insanları bulmaya çalışan hem de atalarımızdan kalanları kurtarmaya, korumaya çalışan. Aslında bir sürü değer var.

Bence asıl potansiyel bu işe kendini adamış, bu değerleri çıkarabilecek kolleksiyonerler ve araştırmacılarda. Duyuyorum, bazılarınız Türkiyenin çeşitli illerine gidip ustalarla görüşüyor, bilgi ve eser topluyor. Bu aslında büyük bir güçtür. Bir şeylerin "değişmesi" gerektiği bariz. Bakın kemankeş topluluğuna! Bu bir vatanseverlik mücadelesi olmalı, sadece ilginç olduğu için değil ülkemizin en eski değerlerinden biri olduğu için kurtarılması gereken bir sürü el sanatımız var. Yasakçı zihniyet zamanında telsizi yasakladı, ne oldu? Büyük depremde tüm iletişimimiz amatör telsizcilerin eline geçmedi mi? Şimdi telsiz ne kadar yasak? Haritacılığımız öldü, detaylı bir bölge haritası çıkartmanız bir sürü gereksiz bürokrasinin arkasında imkansız hale geldi. Artık insanlar çin malı, kalitesiz fabrika malı bıçaklardan, hiç bir şeye benzemeyen kılıç-kama taklitlerinden, bir türlü ağız tutmayan çakılardan bıktı. Peki bunların düzgün örnekleri yapılmıyor mu? Yapılıyor tabii, bazen bazı insanlar bana bıçaklarını getiriyor biletmeye, bunların %99'u bilendikten bir gün sonra köreliyor, hepsi de fabrika ürünü. Bir tane belki aralarında çok iyi çeliği olan gösterişsiz bir cevher bulabiliyorum. Onu bilemek bile bir keyif. Ama o ustanın eseri estetikten yoksun, kabzası dağılan birşey, adam 3 kuruşluk fabrikasyon bıçakla rekabet etmeye çalışıyor.
Bu işin doğrusu bu ustanın gerçekten bu işi hakkıyla yapabilmesinin önünü açmak, insanların, kesici bir alete ihtiyaç duyan esnafımızın, aşçımızın, ev hanımımızın bir seçeneğe sahip olabilmesi. Bu insanların ne kadar huzursuz olduklarını gördükçe içim kan ağlıyor. Balıkçılarımız Amerikadan çakı getirtmek zorunda, doğa gezginlerimiz, arama kurtarma ekiplerimiz, itfayecimiz, polisimiz üçüncü kalite işlerle yetinmek zorunda, avcımız silah dükkanlarındaki güzel görünüp aldatıcı bir sürü süslemesi olan bıçağa beş para etmediği halde bir sürü para bayılmak zorunda . Yarın bir yaban domuzu ile burun buruna geldiğinde belki tüm hayatının ona bağlı olduğu o değersiz çelik parçasına güvenmek zorunda. Birkaç tanesini tanıyorum, kasaplarımız, mezbahacılarımız, balık dükkanındaki çalışanlar "inox" bursa bıçaklarıyla cebelleşmek zorunda. Bu böyle gider durur. Bilinçlendirmenin,bilinçlenmenin önündeki en büyük engel ise birlik olamamak yatıyor. Türkçe kaç tane bıçak yapımı, dımışki yapımı üzerine, kitap, dergi, dvd var. Kaç kişi bu işin atölyesinde sertifikalı ders alabildi, kaçımız kendi mesleğine ve ihtiyaçlarına uygun güzel bir bıçağı, gizlisiz saklısız, vergisini ödeyerek, tüketici haklarından yararlanarak fişini faturasını alarak yaptırabildi... Bunların cevapları çok üzücü...
Ne yapmalı sorusunun cevabı benim için de bulanık, ama bu kanun maddesi böyle kalamaz, kalmamalı. Bu kanun Türkiye'nin kanayan bir yarasıdır...
Sevgilerimle
Emre

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #19 : 15 Eylül 2009, 02:07:14 »
Tamamına katılıyorum herkesin ağzına sağlık...

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #20 : 15 Eylül 2009, 09:32:33 »
Bu işin ilerde bir "knife makers guild" (lonca?) gibi bir oluşuma, ve bir "knife show"a ulaşması ne de güzel olurdu? Dernek diyeceğim diyemiyorum, dernekler insanların başkanlık seçimlerine odaklandığı ortamlar gibi yer etmiş kafamda... Lonca daha güzel sanki.


"Guild"ler

ABD
http://www.knifemakersguild.com/


Güney Afrika
http://www.kgsa.co.za/

Avustralya
http://www.akg.org.au/

Kanada
http://www.ckg.org/

Almanya
http://www.german-knife.com/german-knifemakers-guild.html

İskandinavya
http://www.asgard.se/skmg/pages.asp


"Show"lar

Helsinki
http://www.helsinkiknifeshow.com/

Chicago
http://www.chicagocustomknifeshow.com/

Knife Makers Guild Show
http://www.knifemakersguild.com/show.shtml

Oregon
http://www.oregonknifeclub.org/okcashow.html


Arayınca daha da çıkıyor...
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #21 : 15 Eylül 2009, 10:57:37 »
Kurulacak oluşumun şekli ve içeriği yine bu kanunlar çerçevesinde olmalı ki zaten asıl problemde yürürlükte olan kanunlar ve yasalar değimli ???

Bakın 6136 sayılı konun kapsamında olan herkesin konuyla ilgili sıkıntıları var. Hep birlikte toplanmamız gerek, derken bu konunun muhatabı olan silah üreticileri, av malzemesi satan ve üreten yerler, avcılar ve bunların kurduğu dernek ve örgütlerde bu konuda mağdur.

Demek istediğim elbette biz birlik oluşturmalıyız ama yardım alabileceğimiz diğer dernek ve kuruluşlarda olacaktır. O bakımdan kendimizi yalnız hissetmememiz gerektiğini düşünüyorum.

Gün geçtikçe insanlarda bilinçlenecek, bizde kanunların elverdiği ölçüde bir kurumsal kimlik içine gireceğiz. İnşallah devlet büyükleri de bizim önümüzü kesmek yerine, elişi bıçakçılığı canlandırmamızda bize destek olurlar.

ama ilk önce bizim kendi aramızda anlaşabilmemiz ve amaçlarımızı belirleyebilmemiz şart. bu konularda da sorun yaşayacağımızı da hiç sanmıyorum.

Aynı dili değil, aynı duyguları paylaşan insanlar anlaşabilir (Hz. Mevlana) 


« Son Düzenleme: 15 Eylül 2009, 11:36:08 Gönderen: Gökhan Bakla »
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #22 : 15 Eylül 2009, 13:38:17 »
Eylem ve Gökhan Beyler çok güzel bir yere parmak bastılar, tam olarak aynı şeyi düşünmekte idim.

Bir de "guild" ve "show" (lonca ve gösteri) dışında "society" (cemiyet) var. Bunların en ünlülerinden birisi ABS - American Bladesmith's Society'dir (Amerikan Bıçakçılar Cemiyeti). Bu kurum her yıl hakemler heyeti kurar ve isteyenlere Ustalık brövesi verir, ancak öncelikle katılanların getirdiği ürünler incelenir, hakem heyeti bunlar üstünde testler yapar, keskinliği, ergonomisi, sağlamlığı ve estetiği değerlendirilir. Eğer geçer not alırsa ustalık brövesine ("Master Smith") hak kazanır katılımcı. Ve unutmayalım katılımcı mutlaka "damaskus" bıçaklarla gelmek zorundadır... Bir de ustalık için kendini geliştiren ve prestij kazanmak isteyenler için ayrı bir etkinlikte "Journeyman Smith" diye bir bröve verilir. Katılımcı bu sefer yine 5 bıçak götürür ve hakemler heyeti bu bıçakları inceleyip katılımcının bu payeye layık olup olmadığı belirlenir. Bu bröveleri alanların itibarları artar, yaptıkları bıçaklar daha rağbet görür ve ustalık belgesini almışlara herkes saygı duyar. Bu uygulama peki Amerika'da ne işe yarıyor, zaten bir sürü bıçakçı var, yasal engellemeleri yok: Efendim zaten bu gibi uygulamalarla bıçakçılık cemiyeti tek yumruk olur orada, bu dernekleşmeler sayesinde insanlar birbirinden haberdar olur, yılda birkaç kere toplanırlar, genç bu sanata gönül koymuş insanlar bu lonca ve cemiyetlerin yılda bir kaç kere düzenlediği uygulamalı derslere katılabilirler. Aynı zamanda böyle cemiyetler bıçakçılığın bir oto kontrol mekanizmasıdır. Bu sayede kalite, etik konuları kontrol altındadır ve devlet de ülkedeki bıçakçıların zaten yasa dışı, tehlikeli şeyler (her ne ise onlar  :D ) yapmayacağını, çünkü sanatın bu cemiyetlerin az çok kontrolünde olduğunu bilir...

Türkiye'de çok az iş kolu bu tür bir yapıya kavuşabilmiştir, olanlar da sendikalaşma anlamındadır, sanatın ortak bir kalite düzeyine çıkması düzeyinde, oto kontrol mantığında bir oluşum yoktur. Bu oto kontrol bu sanatın yasal bağımsızlığına gidebilir. Yasalarımız Türkiye'de insanların önünü açıcı ve özgürleştirici değil "garantici". Bu yüzden her türlü şeyde devletimiz "kontrol" istiyor. Bu kontrolün zaten yapıldığını gördüğünde bu sanatın özgürleşmesine engel olmayabilir... Zor olan şey bir araya gelmek daha önce dediğim gibi...
« Son Düzenleme: 15 Eylül 2009, 13:41:25 Gönderen: Emre Kipmen »

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #23 : 20 Eylül 2009, 11:08:41 »

  Yegane formumuza hoşgeldiniz Emre Bey,

Tutku ve aşk ile ve bence en önemli olarak amatör bir ruh profesyonel bir tarz ile yaptıgınız bıcaklardan dolayı sizi kutlarım.  İnanın sizi en azından kısmen anlıyorum. Bu foruma yaptıkları bıcaklar ile katkısı olan tüm arkadaşlarda sizi anlıyorlardır. Halkımız arasında demiri -demirciliği bilen ne çok insan varmış... Hele bıçaktan anlayan.

İnanın artık yaptıgım bıçakları paylaşma istegim arzum kırıldı. " eti kalın olmuş, kısa olmuş, uzun olmuş, agır olmuş " herkes bir şey demekte.

 Herkesin kafasında kendi bıçak tarifi var. öyle ooluyor ki pek çok degişik amaç-tarz bıçagı begendigim icin neredeyse kendi kendime sasıracagım.

  Biz türkiyede hala demirciligin sırlarını atalarımızın buldugunu söyleyelim duralım. Pratikte neredeyiz. Hangi atamız. Malum 10 000 yılı bulan bir süreç. kendi kendimizi kandırmaya devam edelim yada kafamızı kaldırıp bir bakalım dünyada neler oluyor diye.

 sitedeki bazı arkadaşlar yol haritası çiziyorlar. çok hoş ama nafile. bende kanuninin yataganına benzer bir kılıç yapmak istemezmiyim. büyük ihtimalle onu yapan ustada bendeki bant zımpara, şahmerdan,ısıl işlem fırını, bendeki kalitede çelik yok idi. ama bende olmayan yüzlerce yıllık bir tecrube birikimi vardı. ve şimdi bu tecrube birikimi yok. belki ben oyle bir kılıcı hiç yapamıyacagım ama muhtemelen bir sonraki kuşak daha iyisini yapacak.

"Basit" bir bıçagı yapamadan, hep aynı kalitede yapamadan, nasıl eskinin kılıçlarını yapacagız. yaptım . dövdüm iki kılıç. ama oldumu ?olmadı. görüntüsü kılıca tam benziyor ama ben içini biliyorum.

Neyse lafı fazla uzattım. İnsan sesine bir cevap bekliyor ama emre bey muhtemelen sadece kendi yankısını duymakta.  topluluk lonca açılımları çok güzel fikirlerde bu kutunun içini neyle dolduracagız. kaç tane amatör yada profesyonel bıçak yapımcımız var. bu işin bir şekilde daha yaygınlaşmasını gerektigine inanıyorum.

 Amerikada JS ve MS gibi iki sıfat var. JS -journeyman Smith , MS - Master Smith.  ilki için buna hakkı olan bir insanın karşısında teorik ve pratik sınav veriyorsunuz. bir kaçgünlük surec zarfında gözlemcının gözetiminde kendi bıçaklarınızı dövüp !! taşlıyorsunuz ve bıçaklarınız performans testlerinde gecmek zorunda. 5-10 luk kalasları bıcagınızla kesmeli sonra ucu acık bir ipi kesmeli sonra keskınleştirilmeden kişinin bacak kıllarını kesmeli ve 90 derecelik bükülme testinde kırılmamalı....

tüm bıçaklarınız bu aşamayı gecerse siz artık "bıçak yapımcısı" sıfatını hak kazanıyorsunuz. Ve urunlerinizin satın alınma ihtimali cok ama cok artıyor. artık bu işten karnınızı doyurabilirsiniz.  eger tüm bu testleri kendi "yogruk oruntulu, dımışki- katmanlı- damaskus-şam işi- katmanlı" celiğinizden yaptıgınız bıçakla gecerseniz artık "usta bıçakcı" MS oluyorsunuz ve bıçaklarınızın her biri binlerce dolara satılıyor.  bu arada da en az 5 yıl gerekmekte. sınava dilediginiz kadar da giremiyorsunuz. yani ilk once "JS" sonrada "MS" oluyorsunuz. Sırf böyle standartlar getirdikleri icin adamları tebrik etmek gerekmekte. ( bu standartlar kişisel olarak arttırılıp azaltılabilir. en azından kendi yaptıgınız bıçaklarda. ama sınavı gecmek icin listelenmiş olan şartlara uymak zorundasınız.
ilgilenenlerin aşagıdaki linki incelemelerini, hatta boşvakti olan bir arkadaşimin türkçeleştirmesini şiddetle öneririm. Birebir uymak zorunda degiliz ama ne gibi standartlar var onu anlıyabiliriz.
Bu standartlar amerikada 1981 yılından beri uygulanmakta ve MS olan yaklaşık 100 kişi var yalnızca.



http://www.americanbladesmith.com/ABS_JSTest.htm

Ancak çok üst düzey kaliteye cıkabilirsek eski sanatımıza yaklaşabiliriz. Tüm dünyanın ilham aldıgı bıçaklar-kılıçlar ancak kaliteli işcilik ve modern metaluriji bilgisi ile ortaya cıkabilir inancındayım. degerli vaktinizi daha fazla almadan aşagıdaki linkteki bıçagın formunu, işçiliğini, fiyatını incelemenizi tavsiye ederim.

http://www.virtualknifeshow.com/index.php?id=96



türkiyede ise insanlar en fazla 10 liraya paslanmaz çelikten bıçak alıp sizin el emeğinize-alınterinize hiç düşünmeden yorum getiriyor. Ne kadar kolay degilmi... Bu kadar da kolay olmamalı. Sevgili arkadaşlarım; Emre, Gökhan, Sefa beyler. Biz yolumuzda ilerleyelim. elbet bir gün yaklaşım değişecektir.


Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #24 : 20 Eylül 2009, 13:19:10 »
Durukan Bey,

Çok teşekkürler fikirlerinizi paylaştığınız için. Tamamen katılıyorum, haklısınız depresif olmamak elde değil düşününce. Güzel bir çağı geride bırakmışız maalesef, şimdi artakalan değerleri tüketmekle meşgulüz. Üretmek ve el emeğinin değeri artık yok. Bu çabamızı sadece kişisel nedenlerle, üretme ihtiyacımızı tatmin etmeden dolayı yaptığımızda ancak biraz olsun rahat bulabiliyoruz. Biliyorsunuz ki kimse sizin onca çabanıza gereken değeri vermeyecek. Eleştirecek ve beğenmeyecek. Oysa o beğenmeyen gidip Migros'tan 5 liralık ne üdüğü meçhul bir bıçak alacak, evinde etini sebzesini ağaç dalını testereyle kesermiş gibi kesecek ve buna kaliteli bıçak diyecek (neden: "çünkü paslanmaz" ).

Ama biz kendimizce eğlenmeye devam edelim, sesimiz ve ürünlerimiz duyuldukça görüldükçe belki bizim gibi üretime dönük heyecan taşıyanlar, gerçek kaliteyi algılayabilenler çoğalır. Biz de belki daha az yalnız hissederiz kendimizi...

Ben de bazen paylaşımlarımın Türkiye'deki internet kullanıcılarına nazaran ne kadar az insan tarafından okunup anlaşıldığından soğuyorum. Ancak sadece biz bize bunları paylaşmak bile benim için muhteşem bir nimet, yıllardır sadece yakın çevremle paylaşabildiğim bu heyecanımı buraya da yansıtabilmek güzel...

Lütfen eleştiriler, ilgisizlikler yıldırmasın sizi, lütfen güzel yaratımlarınızı, birikimlerinizi düşüncelerinizi bizden esirgemeyin, bakarsınız 3-5 yıl sonra bir araya gelmiş keyifle bir sergiyi düzenliyor, bir dövme sanatı sınıfı açıyor, bir "hammer-in" de mangal keyfinden sonra örs başında muhabbet ediyoruz...

Belki boş hayaller bunlar, ancak hiçbirşey yapmazsak hayal kırıklığı bile yaşayamayız. Bu bile bişeydir, "ben elimden geleni yaptım, olmadı, heyhat" diyebilmek...

Ülkemiz köşesine çekilmiş küskünler ülkesi. Öyle de olması normal, yaşananlar ve yönetimlerin beceriksizliği, kötülüğü düşünülünce. Ama biz şu anda bişeyler yapması gereken nesiliz, en azında fikirlerimizi paylaşmak bile bişeydir.

Benim de yaptıklarım eleştirildi, kötülendi, değer bilinmedi. Bazen bıraktım herşeyi, küstüm. Ama bu işin "tozunu" yutunca insan ne yapıp ediyor, yine bakmış çeliği ile oynamaya başlamış. Sonunda eleştirilere de övgülere de çok fazla dikkat etmez oldum. Biliyorum ki günlerce, haftalarca deliler gibi üstünde uğraştığım eserim birisinin hayatını rahatlatıyor, o eserime baktığında bir keyif duyup bana şükrediyor. Bu his bile değiyor o kadar çabama. Bırakın 1500 dolara satamamışız bıçağımızı, bırakın hala "ayy bıçakmı yaptın, adam mı öldürecen?" gibi cahil karşılıklar alalım, beni şu anda hayata bağlayan bu sanata yüzümü dönemem. Para kazanmak için ne yaparsam yapayım, öldükten sonra yaptığım bıçaklarla anılmak isterim, bu iş karnımı doyuramasa da...
Çok sevgilerle,
Emre

Ejder Uçar

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #25 : 21 Eylül 2009, 16:13:40 »
Durukan Bey, siz bize umut veren bu forumdaki birkaç kişiden birisiniz.Bu forum, bana bu konuda yanlız olmadığımı gösteren bir topluluk.Emre Bey'in bahsettiği "ayy bıçakmı yaptın, adam mı öldürecen?" yaklaşımını ben "napcan bıçağı hiç kafa yok mu bunlara para veriyon" şeklinde defalarca yaşadım.Bu yaklaşımla, karşılaşmış insanlarla birlikte olmak bile bana uzaylı olmadığımı gösteriyor.
Ben hergün, işten gelir gelmez bu forumdaki yazıları okumak için kendimi zor atıyorum.Siz ustaların sohbetlerini ya da yapımla ilgili bilgi paylaşımlarını defalarca okuyorum.Benim gibi olan birçok kişininde bu forumda üye olduğuna eminim.Sizden ricam, lütfen bukadar depresif olmayın.Ben, bıçak yapmaktan
anlamayan fakat bıçaklara bayılan biriyim.Sizin ürettiğiniz herşeyi sergilemenizi de büyük hevesle bekliyorum, benim gibi başkalarınında beklediğine eminim.....

Durukan Bey 'in bahsettiği JS sıfatını alabilmek için yapılan bir teste rastladım ve paylaşmak istedim.Stephan Fowler'ın yarattığı bıçak bu testi geçmiş ve haklı olarak tebrikleri kabul ediyor.Bu site gibi pek çok sitede bu test ile ilgili fotoğrafları yayınlamış.....
http://www.bladeforums.com/forums/showthread.php?t=677144
« Son Düzenleme: 22 Eylül 2009, 01:37:23 Gönderen: Ejder Uçar »

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #26 : 22 Eylül 2009, 01:38:29 »
Tüm yazılanlar gerçektende doğru ve anlamlı, ne yazık ki yaşamımızı düzenleyen yasalar genel olarak bakıldığında "yasaklar" haline gelmiş. Denetleme mekanizmasından kaçınma ve denetleme tembelliği ne yazık ki yasaklamaların doğuşuna ve genellenmesine yol açmış. Öyle ya her hangi bir konuda sorun çözüp katkı vermektense o konuyu yasaklarsınız ve sorun da yaşamazssınız mantığı ve toplumun bunu sorgulamaktan uzak bilinci bizleri taa bugüne kadar getirdi. Herneyse, ben kişisel olarak yaşadığımız bu sorunları bir başka açıdan değerlendirmek istiyorum. 1977 de meslek lisesi metal bölümüne girdim ve öğrenim gördüğüm üç yıl boyunca her yıl bir dönem "sıcak demircilik" dersi vardı, haftada 16-18 saat ve bu süreyi ocak başında geçirirdik, desenlerini bile şimdi hatırlayamadığım bir sürü motifi sadece sıcak dövme ( şişirme, yayma, inceltme, yuvarlama vs vs ) tekniğiyle yapardık, okulun gereksinimi olan kısaçları, pah mengenelerini, keskileri, noktaları, çekiçleri, sıvamacı takımlarının hepsini( nokta, Emre beyin  delik delinecek yeri  beton çivisi kullanarak markaladığı işi yapan takım :)) hep kendimiz yapardık. Her okulda o zamanlar haydarpaşa Sanat Enstitüsü yapımı termokupol tip ısı kontrollü tav fırını vardı, her öğrenci sementasyon işlemini en az bir kere yapardı. Bunları şunun için yazdım, eğitimden söz ediyoruz ama zaten bizim ülkemizde genele yayılmış olarak bu işin eğitimi vardı, oysa şimdi meslek liselerinin bir çoğunda ne tav ocağı ne de tav fırını bulamazssınız, bu konuyla ilgili sadece teorik bilgi bir dersin içerisinde üstünkörü geçiştirilir, pratik eğitim de bir çok okulda yapılmaz, yapılamaz, buna hem koşullar hem de müfredat izin vermez. Malzeme bilgisi dersi bile metal bölümlerinden kaldırılmıştır. Sürecin içerisinde hem öğrenci hemde eğitimci olarak bulunmuş olmak ne yazık ki geçmişe baktığınızda canınızı sıkıyor. Yazacak çok şey var ama konu buradan sonra yavaştan siyasileşecek bu nedenle yorumu size bırakıyorum. Sağlıkla kalın

Aydin Yüksel

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #27 : 26 Eylül 2009, 14:53:07 »
Uzun süredir forumu uzaktan takip ediyorum. Yavasda olsa katilimin cogalmasi beni sevindiriyor. Herkez artik birseyler yapmak istiyor. Benim görüsüm, konuyla ilgili daha cok sayida insana ulasmamiz gerektigidir. Inaniyorumki bu siteden haberi olmayan ama bu islere merakli derlemciler, imalatcilar  vardir. Sitemizi daha cok tanitmali ve ilgili insanlari bu cati altinda toparlamaliyiz.

Bu sanati diriltmek icin, toplu halde birtakim islere kalkisildiginda kanuni engellerin asilabilecegi kanaatindeyim.
Hatta imalat ve bulundurma konusundaki yasaklari birakin, olasi bir derneklesme ve atölye acma durumunda destekler dahi alinabilecegini düsünüyorum.

Beykoz Pasabahce cam sanatimizin kalbinin attigi semttir. Artik pasabahcedeki cam fabrikasi kapandi ama Beykoz Pasamandira köyünde, bu ise gönül verenler bir camocagi acti. Ustalar ciraklara cam isciligini, sanatini ögretiyor. Yurt disindan önemli ustalar getirtilip kurslar yapiliyor. Sonucta cam sanati yasatiliyor. Sitelerine bakmanizi öneririm. www.camocagi.org  Dahada önemlisi imkani olanlar, gidip bir gezsinler bu camocagini derim.

Cünkü benim hayalimde, ilerde ayni bu sekilde bir ´Cebehane´ yada Türk kilici atölyesi acma fikri var. Tabii bu tek basina olacak is degil. Bu kafa kafaya vermis bir toplulukla hayata gecirilebilir. O toplulugunda buradan cikacagini düsünüyorum. Fazla aceleci olmak gercekci olmaz, ama forumdaki yazilari okudukca umutlarim artiyor.

Ben tüm arkadaslara tekrar bir konuyu hatirlatmak istiyorum. Daha önce yazdigim, Avrupa birliginden yatagan Türk kilicinin imalatini yeniden canlandirmak icin verilen birbucuk milyon Euro ne oldu. Bu soru hep benim aklimdadir.   http://cebehane.com/forum/index.php?topic=32.0

Tekrar ediyorum, Türkiye´de bu isi yapmaya kalkisan akli basinda bir topluluk olusursa hem yerel yönetimlerden, hem bulunabilecek bazi sponsorlardan, hemde Avrupa birligi fonlarindan yararlanabilirler. Camocagi gibi. Lakin kolay is degil.

Ama düs kurmak hayattaki tek gercek seydir, denmesi misali ben bir hayal kuruyorum. Orada dövülen kiliclar neden Türk insanlarinin evlerini süslemesin. Japon kilici yerine bu merkezde imal edilen imzali kiliclar cok daha degerli hediyeler olmazmi. Ustalar ciraklara kurs veremezmi.

Güzel seyler olacak. Belki ben bile birgün sizlerden ögrenip, bir kilic imalati icin ocak basina gececegim.
Hepinize kolay gelsin, sadece amatör bir derlemci olarak, yapimcilik ve terimler konularindaki hararetli tartismalariniza bilgi eksikligimden dolayi katilamiyor ama heyecanla takip ediyorum. Yüzyillar öncesinin sanatini, günümüzde diriltmek icin dirhem dirhem yol aliniyor.
 
Yazilarinizda bazen yilginlik izleri görüyorum. Aman sabir, önemli ve büyük bir is yapiliyor. Bilgileri paylastiginiz icin hepinize tesekkür ediyorum. Hicbiriniz yanliz degilsiniz ve durum dahada cogalacagimizi gösteriyor. Birde nitelik ve nicelik olayi var tabiki.

Dostcakalin
Aydin Yüksel
 

Abdurrahman Doğan

  • Üye
  • *
  • İleti: 163
    • http://yataganelsanatlari.tr.gg
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #28 : 01 Ekim 2009, 01:05:46 »
iyi günler uzun zamandır sitenizi bir izleyici olarak takip etmekteyim site müdavimlerinden bir çok arkadaşla tanışmak isterim nedemi çünkü ben usta değilim bıçakcılık hakkında sizleri teknik anlamda bilgilendiremem ama sonuçta ben yatağanlıyım DENİZLİ /SERİNHİSAR /YATAĞAN

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #29 : 01 Ekim 2009, 03:52:57 »
iyi günler uzun zamandır sitenizi bir izleyici olarak takip etmekteyim site müdavimlerinden bir çok arkadaşla tanışmak isterim nedemi çünkü ben usta değilim bıçakcılık hakkında sizleri teknik anlamda bilgilendiremem ama sonuçta ben yatağanlıyım DENİZLİ /SERİNHİSAR /YATAĞAN

Hoşgeldiniz efendim, şeref verdiniz  :)
Yatağan'dan her zaman güzel şeyler çıktı, hala da eskisi kadar olmasa da güzel eserler görüyorum günümüzde. Eminim ki çok deneyimli ve yetenekli ustalar vardır beldenizde..

Teknik anlamda katkınız olmasa da burada olmanız önemli. Eğer yakınlarda ilginç projeler çıkarsa haber veriniz.
Herzaman kapım açık, istediğiniz zaman Bodrum'a beklerim herkesi....

Benim yatağanda yakın zamanda yapılmış bazı parçalar elime geçti. Maalesef artık geçmişteki gibi dikkatlice yapılmış ve aynı güzellikte değiller, ancak yine de çelik, açılar vs. olması gerektiği gibiydi. Şu anda kaç usta çalışıyoe Yatağan'da?
Eğer internet kullanan varsa onları da davet ediniz, tanıdıklarınız - yakınlarınızdan. Forum onlar da geldiğinde kesinlikle çok daha keyiflenirdi... Ne dersiniz?
« Son Düzenleme: 01 Ekim 2009, 03:54:43 Gönderen: Emre Kipmen »

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2