Bıçakçılık Terimleri  (124711 defa okundu)

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #75 : 09 Ekim 2010, 00:39:08 »
oçaqlıq: Ocak yeri

 oçaklıq titiq: ocak yapımında kullanılacak her türlü kil

qoguş: okun düzgün olması için kullanılan şey

qöl: kılıç ya da bıçağın sırtında bulunan oluk. Bu yiv kılıç boyuna uzanır ve bazen altınla kaplanır. qılıç qölı: kılıç oluğu

qondimaq: cila taşıyla kılıcı parlatmak

qondıgu: cila taşı

qurç temür: çelik

qurman: yay kılıfı, yaylık (oğuz ve Kıpçak lehçeleri)

quruqluq: yay kılıfı, keş quruqluq: sadak ve yay kılıfı

saplıq: kılıç veya bıçağa kabza ya da birşeye sap yapmakta kullanılan malzeme

say yarıq: vücuda giyilen zırh

surqıç: kılıç, hançer, bıçak gibi şeyleri kabzalarına yerleştirip yapıştırmak için kullanılan reçine

süwre: mızrak başı, kılıç ucu, şiş ya da başka küçük şeyler gibi "sivri" olan herhangi bir nesne

devam edecek ;)
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #76 : 09 Ekim 2010, 01:38:04 »
kamatmak: kılıç kamçı, içinde kılıç olan kamçı

tugru: kılıç, bıçak, hançer gibi şeylerin saplarının içine geçirilen ince demir, parazvana

kınrak: et ve hamur kesilen satıra benzer büyük bıçak

tokımak: demir dövmek

yalratmak: parlatmak

yaraqlıq: zırhlı

yarıq: zırh ve kalkana verilen genel ad

yaşuk: demir başlık, tulga

yeten: ok atılan tahta yay, atımcı yayı, hallaç yayı

yök(yük, yüg): kuş tüyü, ok yeleği

yökletmek: oka yelek taktırmak

yüklüq ok: yelekli ok

Şimdilik bu kadar, gözümden kaçan olduysa sonra bir kontrol edip eklerim ;)

Not: Günümüzde aynen kullandığımız sap, biçek(bıçak) qılıç(kılıç) temürçi(demirci) körük v.s. gibi kelimeleri atladım.
« Son Düzenleme: 09 Ekim 2010, 01:39:38 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #77 : 10 Ekim 2010, 19:38:09 »
Aşkolsun arkadaşlar, 725 sayfalık kitabı sizler için satır satır taradım; bir satır olsun yorum yok mu? :-[ ;D

Şaka bir yana umduğumdan az kelime bulabildiysem de bazı çok ilginç terimlere ulaştık kanaatimce, örneğin kuyruk için, kılıç ucu için ve kılıç yivleri için çok ilginç kelimeler var. Okçulukla ilgili birçok terim ve kavram da cabası. Bir göz atın da üzerinde tartışalım, yorumlarınızı merak ediyorum ;)

« Son Düzenleme: 10 Ekim 2010, 19:40:49 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #78 : 10 Ekim 2010, 20:39:11 »
Var var.

Öncelikle eline sağlık. O kadar sayfada bakınınca insanın gözleri kan çanağına dönüyor.

Benim ilgimi en çok "qurç temür" çekti. bu ilk kelimenin "kırç" yani halen kullandığımız kırçıl kelimesinin kökü ile aynı anlamda olduğunu düşünüyorum.

Bir de... Bu "q" harfleri de ayrı bir enteresanlık.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Bekir Çankırı

  • Üye
  • *
  • İleti: 503
    • Metal El Sanatları facebook :Bekir çankırı
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #79 : 10 Ekim 2010, 21:18:27 »
Mükemmel  bir çalışma  Sancar. herzamanki titizliğinle oya gibi işlemişsin  tebrikler  hepimiz için  çok  öğretici . cebehane  hergeçen gün  bu  benzersiz  katkılarla  dahada zenginleşiyor.  bana  çok  ilginç  gelenler ise  :çewürgen: ok  sınayan adam ve  sınama metodu  -  Göl : Bıçak , kılıç  sırtındaki  oluk -          Kezlik : Kadın  kaftanına  saklanan küçük  bıçak  -  Tugru  :  kabza  içinde  kalan  kuyruk  , pırazvana .-- Boyın ( Boyun ): kabzanın  elle tutulan  bölümü . buna  boyun  dediğimizde  topuzun  da  baş olarak  adlandırıldığı  kesinleşmiş  olmaz mı ? .
"Kendimi kendim yetirdim, kendim ettim kendimi... 
Kendime kendim gerekse; bula, kendim kendimi..."                          
PİRİ REİS

http://bekircankiri.blogspot.com/

Berke Boyacı

  • Üye
  • *
  • İleti: 112
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #80 : 10 Ekim 2010, 22:46:40 »
Ellerine gözlerine sağlık Sancar abi. Bence bu bilgiler birçok bıçakçılık teriminin doğruluğuna kanaat getirmemize yardımcı olucak. Örn Boyın: Kabzanın elle tutulan bölümü olduğuna göre. Topuzada baş dememiz gerekir diye düşünüyorum...

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #81 : 11 Ekim 2010, 02:57:28 »
Kitaptan aynen aldığım için w ve q harfleri kaldı ;)
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #82 : 11 Ekim 2010, 09:24:47 »
Alıntı
kamatmak: kılıç kamçı, içinde kılıç olan kamçı

Bu içinde kılıç olan bir kamçı olmaya da bilir. Belki de "Urumi"den bahsediyorlardır.
Bkz.:http://en.wikipedia.org/wiki/Urumi

Urumi:
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #83 : 11 Ekim 2010, 09:32:19 »
eline sağlık Sancar,

benim terimlerle aram pek iyi değildir ama yazdıklarından çıkardığım bazı sonuçlar var ki o da bize, eski zamanlarda bu işin nasıl ve hangi aletlerle yapıldığına dair ip uçları veriyor olması..

misal :
Alıntı
surqıç: kılıç, hançer, bıçak gibi şeyleri kabzalarına yerleştirip yapıştırmak için kullanılan reçine

bugün pek çok usta yaptığı bıçağın sapını ilk önce kuvvetli bir yapıştırıcı ile sabitler, bunu hem sabitlemek hemde sapın içine girebilecek rutubet yada su yüzünden paslanmayı ve korozyonu önlemek için yapar.

ben eski kılıçların saplarını birleştirmede sadece perçin kullanıldığını düşünürdüm ki bunun yanlış olduğunu şimdi anlıyorum. belkide eski ustalar da kılıç prazvanalarının çabuk küflenmemesi için bir taktik geliştirmiş olabilirler?
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #84 : 11 Ekim 2010, 10:48:59 »
Bende bu urumi olayını yakın bir zaman önce fark ettim. çok garip bir kılıç ve kamçı olarak adlandırılmış olma ihtimalide o kadar uzak değil..
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #85 : 11 Ekim 2010, 15:35:39 »
Gerçekten de bu kelimeler üretim aşamaları ve silah çeşitleri ile alakalı çok ilginç ipuçları içeriyor. Lugat'ın 1074 yılında Kaşgar'da (Doğu Türkistan) yazıldığı da dikkate alınırsa ta o çağlara ışık tutuyor bu anlamda. Örneğin:

"temürlüg: demir eritilen yer" kelimesi çok tartışılan Orta Asya'da pota çeliği dökülüyor muydu sorusu açısından mühim kanımca.

 çij: Demir çivi teriminin zırhlarla da ilintisi açısından "perçin" kelimesine karşılık geldiğini düşünüyorum.

 egdü terimi bize o dönemde deri kınların yapıldığını bildiriyor.

 bilegü, nıjdag, qondıgu gibi terimler kullanılan farklı biley ve perdah taşlarının adları olabilir.

arqar kelimesi bize 10.yüzyılda Orta Asya'da boynuz saplı bıçaklar yapıldığını, keçi boynuızunun bu işte kullanıldığını öğretiyor.

bazgan terimi ise özel demirci çekiçlerine verilen adı bize öğretiyor.

kurç temürdeki "kurç" katı,sert, güçlü anlamına geliyor Lugat'e göre.

boyun terimi ise muğlak. Lugat'te Kaşgarlı sadece kılıç ve bıçağın kabzazına boyun dendiğini yazmış. Dediğiniz gibi kabzanın tutulacak kısmı olabileceği gibi(başka bir yerde de vardı böyle birşey) kuyruk veya direk kabzayı işaret de ediyor olabilir. Lakin kabza anlamına gelen sap terimi de Lugat'te mevcut. Eşanlamlı kelimelerin ikisine de yer verilmiş olabilir tabi.

 kamatmak terimi Kabalcı baskısında yok lakin kılıç kamçı tabiri qamçı maddesi altında geçiyor. Ayrı bir terim olarak "kamatmak" ise TDK'nın Divan-ı Lugat-ı Türk dizininde mevcut. (İki eserde her nasılsa birbirlerinde olmayan veya farklı yazılan bazı kelimeler olduğu için birbirleriyle sağlama yapıyorum. ;) ) Urumi ve daha farklı örnekleri olan çok esnek kılıç olabileceği gibi daha farklı birşey de olabilir. Ama eğer Urumi benzeriyse 10.yüzyıl gibi erken bir tarihte var olması ve o dönemde bu kadar esnek ama kılıç olarak kullanılabilecek kadar mukavim bir çelik üretecek metalurji bilgisinin Türklerde var olması açılarından çok çok mühimdir bence.

tugru her ne kadar "kabza içine geçirilen ince demir" ifadesi beni şüphelendiriyorsa da, bu kelimenin kuyruk için kullanılan bir başka ve belki de daha eski bir terim olduğu %99. Daha önce de deiğim gibi "terminoloji yok" derken her kavram için üçer dörder terim bulmaya başladık  :D

qöl ifadesi kafa karıştırıcı. Öncelikle bunun bildiğimiz "kol" kelimesine karşılık geldiğine inanıyorum. Şu halde Bikkul'un makalesindeki resimde "kol" olarak işaret edilen kısmın kılıcın boynu değil benim tahmin ettiğim gibi oluk kısmı olduğu da ortaya çıkıyor; ama "kılıç ya da bıçağın sırtında bulunan oluk" ifadesindeki sırtında kısmı dikkat çekici. Kaşgarlı bizim kılıcın yüzü dediğimiz kısma sırt mı diyordu? Yoksa, hani yatağanların ve bazı kılıçların sırtında bulunan bir tür yiv vardır, (Evans'ın son projesinin resminde de vardı hani) onu mu kastediyor? Ancak aynı maddede örnek olarak
"qılıç qölı: kılıç oluğu" deniyor ki bu da bildiğimiz oluğu işaret ettiğini gösteriyor. Peki şu ifadeye ne buyrulur? "Bu yiv kılıç boyuna uzanır ve bazen altınla kaplanır." Altınla kaplanmış bir kılıç oluğuna ben rastlamadım lakin 10.yüzyıla ait bir Türkistan kılıcı da çok bulunan birşey değil ki örneklere bakıp emin olalım?? Daha da kafa karıştıran ise TDK lUgat dizininde kol karşılığı olarak "kılıç ve bıçakta bulunan yol biçimli oyma" denmesi. Şu halde ben temkinli bulunmakla beraber aksine bir kanıt bulunmadığı takdirde kılıç oluğuna "kol" dendiğini düşüneceğim. Ne dersiniz?


Not: http://www.achiq.org/pitikler/dlt---.pdf Divan-ı Lugat-i Türk TDK dizini; Kabalcı baskısı ise hem ucuz hem de beşiktaştaki Kabalcı'da ayrıca %50 indirimli. Herkesin evinde olmalı bence.

Siz de alın indirin bir karıştırın bakalım gözümden kaçan birşey var mı?  ;)

Not2: Gaza geldim eğer koyduğum yeri bulabilirsem Ali Şir Nevai'nin Muhakemet-ül Lugateyn'inin de bir karıştıracağım terim bulmak için  ;D

Not3: Bu da TDKnın  Divan-ı Lugat-ı Türk online veri tabanı: http://www.tdkterim.gov.tr/dlt/sozluk/
« Son Düzenleme: 11 Ekim 2010, 15:47:16 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #86 : 11 Ekim 2010, 15:45:06 »
eline sağlık Sancar,

benim terimlerle aram pek iyi değildir ama yazdıklarından çıkardığım bazı sonuçlar var ki o da bize, eski zamanlarda bu işin nasıl ve hangi aletlerle yapıldığına dair ip uçları veriyor olması..

misal :
Alıntı
surqıç: kılıç, hançer, bıçak gibi şeyleri kabzalarına yerleştirip yapıştırmak için kullanılan reçine

bugün pek çok usta yaptığı bıçağın sapını ilk önce kuvvetli bir yapıştırıcı ile sabitler, bunu hem sabitlemek hemde sapın içine girebilecek rutubet yada su yüzünden paslanmayı ve korozyonu önlemek için yapar.

ben eski kılıçların saplarını birleştirmede sadece perçin kullanıldığını düşünürdüm ki bunun yanlış olduğunu şimdi anlıyorum. belkide eski ustalar da kılıç prazvanalarının çabuk küflenmemesi için bir taktik geliştirmiş olabilirler?

Kabzada reçine benzeri yapıştırıcılar kullanmak Türk ve diğer Asya kılıçlarında eskiden beri vardır. Mesela Babürlü etkili hint tulvarlarında kabzayı kılıca tutturmnak için sadece ve sadece doğal bir yapıştırıcı kullanılır,; bunun dışında perçin v.s. yoktur. ;)

Not: tugru varken, kuyruk varken pırazvana'yı kullanırsak Kaşgalı Mahmut adamı çarpar  >:D ;D
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Kayahan Horoz

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 228
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #87 : 11 Ekim 2010, 16:30:12 »
Sancar Bey, elinize sağlık; çok güzel ve çok değerli bir araştırma oluyor.   -^b

Bu arada, yazılış ve okunuşları değerlendirirken, Divan-ı Lügat-it Türk'ün esasen Arap alfabesiyle yazılmış ve Araplara Türkçe öğretmeyi amaçlayan bir Türkçe-Arapça sözlük olduğunu hatırda tutmalıyız.  Yani, Arap alfabesiyle tam olarak ifade edilemeyecek bazı Türkçe seslerin kendilerine en yakın Arapça sesle sözlüğe geçmek zorunda olmaları bir yana, genel olarak tüm Türkçe sözcüklerin sözlüğe yazımında Arapça'nın fonetik kurallarının kullanılmış olduğunu da dikkate almalıyız.

Yani, sözlükteki bazı Türkçe sözcüklerin okunuşları tam olarak Türkçe olmayabilir.   :P

Bu arada, sözlükte "q" ile ifade edilenin Arapça'daki kaf, yani "kalın k" olduğunu, Türkçe açısından bunun hepimizin bildiği "k" harfinden başka birşey olmadığını vurgulamak lazım.

"qöl" = "köl" sözcüğünün kullanılış biçimi bana sözcüğün modern Türkçe'deki karşılığının "kol" değil "göl" olduğunu düşündürüyor.  Kavramsal olarak "kol" bir uzuvdur; ana gövdeden uzanan bir çıkıntıdır.  Oysa oluk ne bir uzuvdur, ne de bir çıkıntı; bilakis, tıpkı "göl" gibi, içerisine su dolabilecek(!) bir çukurdur.  İnsan vücuduna benzetilerek adlandırılan diğer bıçak-kılıç bölümleri düşünüldüğünde bu durum daha da açık olacaktır.


Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #88 : 11 Ekim 2010, 18:32:29 »
Bence de bu "göl"dür. Şimdiki Kırgızistan'da bulunan "Issık Köl" yani "Sıcak Göl" örneğinde olduğu gibi bu gün bile bizim "göl" dediğimizin "köl" olarak anıldığı görülebilir.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #89 : 11 Ekim 2010, 19:05:19 »
Gayetle mümkündür Kayahan bey, hatta şimdi siz söyleyince TDK'nın DLT veritabanından baktım bizim kullandığımız "göl" kelimesi Lugat'te "köl" olarak geçiyor ve كول şeklinde yazılıyor. Lakin bizim aradğımız manadaki kelimeyi burada bulamadım.  :-\

Ancak Kabalcı DLTünde göl anlamına gelen "köl" maddesi ile mevzubahis olan oluk manasındaki  "qöl" maddesi birbirinden ayrılmış. Bu da yazılışlarının farklı olduğunu düşündürdü bana. Telaffuzla da ilgili olabilir tabi bu.

Lakin TDk'nın dizininde ise bu madde kol olarak geçiyor ve uzuv olan kolla aynı sayfada olduğuna işaret ediliyor(134) ki bu da bana Lugat'te aynı başlıkta olduklarını düşündürüyor. Demek ki arapça yazılış olarak köl-göl ile değil kol ile aynı biçimde yazılmış. Bu da göl'ün değil kol'un değişik biçimde söylenişi olduğu ihtimalini güçlendiriyor. Daha evvel konuşmuştuk Bikkul'un makalesinde sizin işaret ettiğiniz resimde kol diye işaret ettiği kısım sanki kılıcın eğrildiği yer değil de oluk imiş gibi gelmişti bana. Emin değilsem de sanki örtüşüyor bu bilgiyle gibi geldi bana. Ha ayrıca ekleyeyim oluk kelimesi de var DLT'de.

Üç kaynağın birbiri ile tam uyuşmaması biraz sıkıntı yaratıyor burda. Aslında TDK'nın veritabanı veya dizini değil bunların dayandığı TDKnın yaptırdığı dört ciltlik DLT çevirisini de aradım PDF olarak ama bir sitede var iken kaldırılmış maalesef.  :-\

Bu arada TDK veritabanında bu sözcüğü araştırırken kılıçla ilgili yeni terimler buldum :D

mandurmak: kılıç kuşatmak

suçturmak: kılıcı kından sıyırmak

igemek: eğelemek

kınğrak: et ve hamur kesilen satıra benzer büyük bıçak Bunu ginrak olarak yazmıştım daha önce ama bu yazılışla okuyunca aklıma Türk mitolojisi dersinden öğrendiğim bir konu geldi. Emin olmak için baktım ve Yaşar Çoruhlu'nun Türk Mitolojisinin Anahatları kitabında bu kelimeyle ilgili çok ilginç bir bilgi buldum. Çin resmi tarihi Han-Shu'da Hunların kutsal ching-lu bıçağı veya kılıcıyla gerçekleştirdikleri bir beyaz at kurbanı ve kan içerek yapılan bir ant töreninden bahsediliyor. Yaşar hoca bu ching-lu (iki tarafı keskin düz uzun bir kama veya kısa kılıç) olarak çin imlasıyla yazılan bu kelimenin Saka Teleüt Türklerindeki kingrak ve D.Türkistan'daki gingrak kelimesi ile ilişkili olduğunu bildiriyor ve (burası çok çok ilginç) ve Herodot'un kitabında aynı kan töreninde kullanılan bıçağın veya kılıcın adının "akinakes" olarak verildiğini söylüyor. Şimdi Akinakes'in İskit kısa kılıcı olduğunu biliyoruz. Persler bun kelimeyi akinakh olarak söylüyor.

Yani bu şekilde akinakes olarak batı literatürüne giren bu kılıcın adının aslında kingrak olduğu anlaşıldığı gibi bu kılıç formunun Türk kökenleri de açığa çıkmış oluyor ve bu sayede batı tarihinde İskit olarak adlandırılan Saka Türklerinin kökeni hakkında bir ipucu daha veriyor ve bu yolla İskitler-Hunlar-10.yüzyıl Uygurları ve günümüz Saka Teleüt Türkleri arasında dilsel ve etimolojik bir köprü kuruyor.  

Bu köprüyü daha da güçlendirmek için alın bir de elle tutulur kanıt; M.Ö.5. yüzyıl Tagar Taştuk kültürüne ait bir demir bıçak veya kingrak veya akinakes veya ching-lu :D Kuzay Sibirya'da bulunmuş.Resme bakarken Osmanlı kamalarını, düz bıçaklarını gözünüzün önüne getirin, kabzadaki kulakların Türk bıçakçılığına nasıl geçtiğini düşünün -^b




"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2