Bıçakçılık Terimleri  (121341 defa okundu)

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #45 : 09 Ekim 2009, 01:19:32 »
Sefa Bey,
Aslında şimdi yukardaki kendi katı tepkimi kendim  okuyunca biraz ben de garipsedim yaklaşımımı  ::) :D

Haklı olabilirsiniz, biraz sert çıkışıyorum zavallı terime. Sanırım bunun nedeni bir kaç kere (aslında çok daha fazla) çeliğin demir ile su alaşımı olduğunu sanan kişiler ile karşılaşmamdandır, ve bu kişilerin bir kısmı bıçakçı veya demirci geçinen insanlardı. Aslında "su verme" terimi çok hoş bir deyim, açılımını "suya vermek" olarak düşününce gerçekten çok hoş oluyor. Tabii bu benim hayalperestliğim, deyimin dilimize oturduğu çok eski çağlarda gerçekten demir ile suyun belli bir ısıda birleşerek çeliğe dönüştüğü sanıldığından bu terim benimsenmiş. Bu fikrin metal işlerinde çalışan kişilerde hala benimsenmesi "su verme" terimini çok doğal bir tanımlama yapıyor onlar için. Bu kişilere çelik türleri hakkında bilgi vermek, konu hakkında hiç bir bilgisi (ve önyargısı) olmayan birisine anlatmaktan çok çok daha zor, çünkü terimin de verdiği bir perçinlenmişlik var bilgilerinde, tartışmasız doğrulardan biri olmuş. Gerçekten inanmıyorsanız bir mahalle ya da köy demircisine ya da ferforje işi ile uğraşan birine sorunuz çelik ile demir arasında ne fark olduğunu, ya da "su vermenin" neden metali sertleştirdiğini. Cevabı sizi şaşırtmasın....

Bu soruna takılmasam aslında seve seve kullanırım "su verme" terimini, ama benim sanatımla ilgili, sözde meslektaşım olacak kişilerin yanılgısının bir yansıması olan bu terim canımı acıtıyor. Haklısınız burada kişisel bir garezim var galiba  ;D . Bundan böyle zavallı terimle uğraşmayacağım söz...

Ama, ama, yine de bu konu o kadar problemli ki: Bari çifte su vermeye sataşayım  :P...
"çifte su verme" terimi keşke sertleştirme ve menevişlemeyi içeren iki katmanlı ısıl işlem pratiğini tanımlıyor olsa. Ancak fazla iyi niyetlisiniz, maalesef bu da bir bakıma hatalı bir kavramsallaştırmaya bağlı. Ingilizce'de de olan bu sorun uzun zamandır ortadaydı, "triple quenching" (yani üç kere su verilmiş) bıçakların ve kılıçların ne kadar üstün olduğu konusu dilden dile dolaşırken uzun yıllardır Verhoeven ve Kevin Cashen gibi metalurji konusunda pratik yapan ve olaya bilimsel yaklaşan kişilerin gayretiyle bir nevi boş inanç olduğu kanıtlandı. Karbon çeliklerinde östenitleme işleminin ard arda yapılması genelde tane boyutunda azalmayı sağladığı doğrudur, ancak bu konu hatalı bir şekilde normalizasyon döngüleri yerine çok defa "su verme" işlemleri şeklinde yapılması sonunda bu terim nerdeyse dünya çapında yer etmiştir. Eskinin tüm iyi ustaları bir kılıcı en az iki kere sertleştirirlerdi, bu sayede farketmişlerdi ki kılıcın performansı ciddi bir şekilde artıyordu. Ancak bu işlem aynı zamanda kılıcın ciddi bir termal strese girmesine de neden oluyor, her su verme işleminde hem kırma riskini göze alıyorlar hem de gözle görülmeyen "mikro çatlaklara" genelde neden olabiliyordu. Modern metalurji bize bu işlemin çok daha iyi bir şekilde giderek alçalan normalizasyon işlemleri sayesinde maksimum performansa ulaşabileceğimizi göstermekte. Bu yüzden özellikle eserimizin sağlığı açısından "çifte su verme" yerine, "en az üç kez normalizasyon ve bir kere su verme" pratiğine alışmamız gerek. En azından daha iyi bir yöntem bulana dek  ;)

"Sertleştirme" terimi yetersiz kalmakta, bu konuda Sefa Bey'e tamamen hak verdim, sadece soğuk dövme ile sertleştirmeyi gözümün önüne getirdiğimde bu terimin de çok tehlikeli olduğunun farkına vardım.  Yine de "su verme" terimini kullanırken dikkatli olmakta yarar var. Ben onun yerine "martensitleme" desem olur mu hocam  :D
« Son Düzenleme: 09 Ekim 2009, 01:22:07 Gönderen: Emre Kipmen »

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #46 : 09 Ekim 2009, 02:16:01 »
Aman durun daha su verme sertleştirme işini çözemedik şimdi birde martenisitleme, ardından trostit sorbitleme vs vs iyice işi gücü bırakır kaptırırız ;D
Emre bey sözlerinize katılıyorum sanayi ağzını ya da geleneksel ağzı bende biliyorum ama dinlemek duymak beni rahatsız etmiyor, hatta içinde saflık bile var özellikle de kırsal bölgelerdeki demircilerde, anlatabileceğime anlatıyorum ama anlatamayacağıma inandıklarıma da denemiyorum bile, yaz mevsiminde televizyonda radyoda yüz ayrı uzman anız yakmanın zararından söz eder ama bizim insanımız sabah yine gider anızını yakar, mikrobu görmediği için deredeki suyu içer amipli dizanteri olur ardından 15 gün kahve kola içer geçsin diye,  yıllardır kaynağın dumanının değil yaydığı ışınların gözde hasar yarattığını hala öğretemedik. Ne yapalım böyle :-[  bizler en azından bunları konuşuyoruz, doğrusunu biliyoruz bilmiyorsak öğreniyoruz, öğrenmeye çalışıyoruz ama benim gönlüm eskiden kalma bir terminolojiyi de yok etmemekten yana, hatta hadi birazda provake edeyim abartmaktan yana ;) Siz söylemiştiniz ya, Japonlar çelik parçalarının üzerine bilmem ne renk kumaş örtünce bir şey oluyor, başka renk örtünce bir başka bir şey, elbette biliyorlar öyle olmadığını ama yapmaya devam ediyorlar işte, belki de bu yüzden dünya alem katanayı biliyor, işi ilginç kılan belki de içerdiği törensellik...

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #47 : 09 Ekim 2009, 03:07:12 »
"Su vermek" fiili içerdiği kelimelerin anlamlarından bağımsızlaşmış bir deyimdir. Sonuçta ne su mevzubahis ne de vermek... Lakin düşünürseniz bıçağın "ağzı" da ağız değil, "sırt"ı da sırt değil, yatağanın "tırnağı" tırnak değil. Kapının "kol"u kol değil, tabancanın "horoz"u horoz değil... ;)

Su verme ve varyasyonlarının (çifte su vermek, sulamak gibi) özellikle kullanılmasından yanayım. Zira ortada kendi kültürümüz tarafından yaratılmış, halka malolmuş ve binlerce yıldır kullanılmış ve hala da kullanılmakta olan bir terim var. E biz de burada bu tip terimlerin azlığından, kaybolup gitmiş olmalarından veya bazı işlemlerin ve unsurları karşılayan terimlerin olmamasından şikayet etmiyor muyuz? İşte hazır ve nazır böyle bir terim varken bunu reddetme lüksüne sahip değiliz zannederim.  :D
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Abdurrahman Doğan

  • Üye
  • *
  • İleti: 163
    • http://yataganelsanatlari.tr.gg
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #48 : 12 Kasım 2009, 01:54:43 »
haddim olmayarak bilezik konusunda birşeyler söyleyeceğim kılıç konusuna da değil sadece bıçaklar için gecerli bir terim olarak aliminyum önlük veya pirinç önlük olara geciyor yöresel olarak halk arasın imalatcılar arasıda bıçak önlüğü geciyor  bu terim kılıçlar için gecerli değildir

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #49 : 12 Kasım 2009, 03:07:49 »
"Önlük" kulağa gayet iyi geliyor, bilezikten iyi olduğu kesin :D
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Mahmut Durmaz

  • Üye
  • *
  • İleti: 5
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #50 : 11 Aralık 2009, 20:38:48 »
Tam konuyla ilgisi oldugunu düsündügüm bir kitap,dan sizleride haberdar etmeye kendimi mecbur hisstim. zira bu kitap Türkiyede Akademik olarak Bicak,cilik üzerine yazilmis ilk ve tek kitap,mis.
Belki Bicak terimleri üzerine sitemize faydasi olur, ama Kitap halen bulunabilirmi? Bilmiyorum.
Dostlar Siteyi 2 seneden cok zamandir izliyorum o zamandan bu güne bu kadar güzel gelismesini görmek insani inanin cok heyacanlandiriyor. Siteyi kuranlari yönetenleri teprik ediyor tesekur ediyom.
Tabiki ustalarimizada basarilar diliyorum.
Sevgi ve Saygilarimla
Mahmut Durmaz

YUSUF ZİYA BIÇAKÇI
Türk Bıçakçılık Sanati üzerine bir araþtýrma
http://bicakci.5u.com/bicak.htm

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #51 : 16 Eylül 2010, 20:21:11 »
Ne zamandır aklımdaydı, Türk kılıcını oluşturan parçaların adlarını derli toplu biçimde örnek resim üzerinde gösteren bir şema yapmak. Bugün elim değmişken bir girişeyim dedim. Paintte yaotım ve bilgisayardan pek anlamadığım için biraz kabaca oldu ama daha düzgünü yapılana kadar iş görür sanırım. Sizler de inceleyin ve eksik, yanlış taraflarını beraber düzeltelim. ;)
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #52 : 16 Eylül 2010, 20:22:01 »
yanlışlıkla duble mesaj atmışım :D
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Bekir Çankırı

  • Üye
  • *
  • İleti: 503
    • Metal El Sanatları facebook :Bekir çankırı
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #53 : 16 Eylül 2010, 21:17:24 »
Yine  hepimiz  için  altın  değerinde  ders  notları.  bundan  böyle ben  her  bölümüne   namlu  demek yerine  namluyu da  yüz , taban , yelman , sırt , boyun ,mahmuz  diye  bölümleriyle ifade  edip  YELMAN 'a   yalman  KUYRUK 'a da kabza  ardı   demem . Söz.. :D,  Elinize  , fikrinize  sağlık  Sancar  bey. Yalnız ca yıv  ve  set  bölgelerini  bir daha  gözden geçirip  daha  ince  çizgilerle belirleseniz  bence  . Resimde  oldukça  ince  göründüğünden  bana  karışık  geldi .
"Kendimi kendim yetirdim, kendim ettim kendimi... 
Kendime kendim gerekse; bula, kendim kendimi..."                          
PİRİ REİS

http://bekircankiri.blogspot.com/

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #54 : 16 Eylül 2010, 22:24:29 »
Çok sağolun. Dediğiniz gibi kalın çizgi biraz kaba olmuş doğrudur. Eksik yerleri de tamamlanınca daha düzgün bir şema yapmaya çalışacağım. Yelman-yalman arasında kesin bir ayrım yok, belki de yalman daha doğru bir telaffuz olabilir.

Yalnız siz bahsedince farkettim yine benim beceriksizliğimden kuyruk kısmını tam belirtememişim.  Kabza bitişindeki armudi formlu topuzu değil namlunun kabza içinde kalan firenklerin "tang" dediği metal kısmını işaret etmek istemiştim. Bu kısmın ismi kuyruk ;)

Kabza bitimindeki topuza verilen adı ben de tam bilmiyorum. Bazı kaynaklarda "kabza topuzu" diye okudum ama yazarların kendi uydurması olmadığına emin olmadığımdan şemaya eklemedim. Mutlaka literatürde bir ismi olmalı. Hatta başka eksik kısımları ve şemadaki terimlerin alternatiflerini bilenler buraya yazarsa çok sevinirim.

 Özellikle tarihi edebiyatta teşhis edilebiliyor bu tür terimler. Divan şiirinde, eski nesir eserleri okurken filan kılıçlardan, bıçaklardan v.s.den bahseden bir parça gözünüze çalınırsa dikkat kesilin; daha birçok terimi bulabiliriz böylece.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #55 : 16 Eylül 2010, 23:00:17 »
Sancar eline saglik, önemli böyle bilgiler... -^b
'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #56 : 17 Eylül 2010, 00:00:52 »
Sağolasın Mergup :)

Aklıma gelmişken bendeki tarihi kitapların dizinlerini biraz karıştırayım dedim. Kabalcı yayını Babürname'nin 632inci sayfasında şöyle birşey buldum:

"Aybalta: (s.251) Babur'da diğer kesici silahlar arasında ve balta ile yanyana söz edilmektedir.  Karşılaştırın Radloff "aymalta" (Altay telaffuzu), "aypalta" (Altay Şivesi) ay biçiminde balta, Hallebarde; "ay-balta" (Kazakça) uzun saplı küçük balta (savaş silahı olarak kullanılır)"

Metinde ise şöyle geçiyor:

(Babür'ün küçük han dayısından bahsediliyor)

"Küçük Han dayım garip tavırlı bir adamdı. Kılıcına çok hakim ve cesurdu. Silahlar içinde en çok kılıca itibar ederdi. "Dilli topuz, topuz, küçük topuz, ay balta ve baltadan biri isabet ederse, ancak bir yere etki eder; ama kılıç isabet ederse ayağa kadar keser" derdi. Keskin kılıcını hiçbir zaman yanından ayırmazdı; ya belinde ya da elinde taşırdı."

Burdan "aybalta" tabirinin "teber"den daha eski ve yaygın olduğunu anlıyoruz. Babürlü, Altay ve Kazak şivelerinde de mevcut olması buna işaret ediyor. Benim merakımı uyandıran "dilli topuz"un hangi tip topuz anlamına geldiği.

Siz de kütüphanelerinizdeki eski metinlerin biblografyalarını bir karıştırın bakalım neler çıkacak? ;)
« Son Düzenleme: 17 Eylül 2010, 00:02:58 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Kayahan Horoz

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 228
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #57 : 17 Eylül 2010, 14:53:01 »
Sancar Bey, izninizle birkaç düzeltme yapmak istiyorum:

Öncelikle, "yelman" değil, "yalman".  Türkçe'nin büyük ses uyumuna da ters olan "yelman", aslında "yalman"ın frenk dilindeki telaffuzundan başka birşey değil...   ;D

"Taban", kılıcın yekpare tüm gövdesi için kullanılan bir terim; yani, "namlu" + "kuyruk" = "taban"

Öte yandan, sizin "kuyruk" olarak adlandırdığınız kısma TDK "pırazvana" diyor.

Aynı şekilde, sizin "boyun" olarak adlandırdığınız kısma A. U. Bikkul (1961) "kol" diyor.

Bir de, kabza bitimindeki topuzun "kabza başı" olarak adlandırıldığını okumuştum eski metinlerde.

 8)

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #58 : 17 Eylül 2010, 19:13:04 »
Sağolun Kayahan bey, bu şekilde bu terimler netleşecek sanırım.  ;)

Öncelikle belirteyim yazdığım terimler (doğru veya hatalı) bana ait değil. Mevcut terminoloji varken Amerika'yı tekrar keşfetmeyi gereksiz buluyorum. Tek tek hangisini nerde okuduğumu hatırlamasam da(hafızam maalesef bu hususta berbat) yazdıklarımın tamamı ya konu ile ilgili eserlerde gördüğüm yahut edebi metinlerde rastladığım şeyler.

"Taban" terimi konusunda bir anlam bulanıklığı olduğuna ben de kaniyim, bu forumda daha eski mesajlarda da yazmıştım sanırım. Lakin namlu denince kılıcın tüm metal bedeni anlaşıldığı zannı altındaydım, zira kabzasız çıplak kılıç gövdelerinden bahsolunurken "kılıç namluları" tabiri geçtiğini okuduğumu anımsıyorum, sanırım Ömer Seyfettin'in Diyet öyküsündeydi. Tabii özellikle edebi metinlerde yazarın yaratıcılığı hususu da mühim.  Bir de kafamı karıştıran başka bir husus hammadde olarak kılıç yumurtası cinslerinde de "taban" geçmesi. Acaba direk çeliğe mi işaret ediyor?  ???

"Pırazvana"yı ilk defa duyduğumu itiraf ederim. Kuyruk terimini ise defalarca farklı kaynaklarda gördüğüm için bu terimde ısrar edeceğim izninizle. ;D Tabii iki terim beraber kullanılmış olabilir; zira biri farsça biri Türkçe. Osmanlı zaman zaman "pazubend" ve "kolçak" terimlerini nasıl beraber kullanmışsa bu da mümkündür.

Yalman ile alakalı bir sorum var: acaba sadece sırttaki kısım mı yoksa uç kısmın tamamı mı yalman olarak adlandırılmalı. Şemayı çizerken buna emin olamadım. Düşününce: "yalım" Türkçe bir kelime, kökü zannederim yalamak fiilinden geliyor ve alev, şimşek gibi manalara da haiz. Yalaz da aynı kökten türemiş örneğin. Yalman ise Türkçe yalım kelimesinin farisi olarak çoğul halde kullanılması, yani "yalımlar". Şu halde kılıç ucundaki üçte birlik kısımda çift ağız olmasına işaret ediyor bu terim diyebiliriz. Lakin malum terimler bir süre sonra ilk anlamlarından bağımsız özel anlamlar kazanırlar. Bu sebepten kesin olarak birşey söyleyemiyorum. Sizin kanaatiniz nedir?

Kabza başı hoş bir tabir. Düzeltilmiş şemaya mutlaka ekleyeceğim. Kabza başında,  kılıcı bileğe bağlamak için kordon geçirilen deliğe verilen ismi bilen var mı? Aynı şekilde balçağın haçvari kollarına ve merkez kısmına özel bir terim verilmiş midir?

"Yüz" tabirinden de emin değilim. Bir kaynakta "kılıcın düzü" ile vurmaktan bahsediliyor bu kısım kastedilerek; ama kılıcın sırtına işaret eden "tersi" ile kavram karmaşası yaratacağından eklemedim şemaya bu tabiri. Sizin kanaatiniz nedir?

Bunların dışında da herkes kulaktan dolma dahi olsa aklına gelen bütün terimleri yazsın rica ederim. Sonra hakikilerini ayıklarız.

Aklıma gelmişken kama, hançer, aybalta ve yatağan için de benzer şemalar yapılabilir. Bunlarla ilgili terimlerden de aklınıza gelenleri yazınız.  :)
« Son Düzenleme: 17 Eylül 2010, 19:40:13 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Bıçakçılık Terimleri
« Yanıtla #59 : 17 Eylül 2010, 20:37:11 »
Kayahan bey, şu ana dek haberim olmayan Ahmet Ural Bikkul'un makalesini bana işaret ettiğiniz için çok teşekkür ederim.  :) Makaleyi okuyunca birçok yeni bilgi edindim ancak birçok da soru işareti oluştu kafamda. O yüzden tüm forumdaşların bilgisine başvurmak istedim. Merak edenler için makale "Topkapı Sarayı Müzesindeki Türk Kılıçları Üzerine Bir İnceleme"  Türk Etnoğrafya Dergisi 1961 sf.20-28

http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/turk_etnografya/04.turk.etnografya.pdf

1-İlk olarak Bikkul "taban" tabirini "namlu" ile eşanlamlı olarak gösteriyor. Ayrıca timur(demir) ve demren(temren-demirin çoğulu)in de kullanıldığını söylüyor 23üncü sayfada. Bu hususta ne dersiniz? hangisi kullanılmalı? Bir başka ilginç husus da 24.sayfada kabzanın kesici kısımla açısını anlatırken kuyruk ve taban ayrımı yapması.

2-Makalede en çok kafamı karıştıran "kılağı" meselesi oldu. Yıllar evvel bir katalogda okuyup manasını anlamamıştım. Daha sonra "demir çapağı" manasına geldiğini Yatağan'dayken sizlere sorup öğrenmiş ve neden katalogda bir kılıç bölümü olarak kullanıldığına şaşırmıştım. TDK sözlüğü de bu bilgiyi doğruluyor. Lakin Bikkul'un makalesinde ise 24.sayfada Türk tipi yalmanlı kılıçlar tarif edilirken:

"...kılıç tabanı biçimi iğri, bir ağızlı ve 1-2 kanoluklu yahut kanoluksuz, sırtının uçtan itibaren 1/3 -1/4 kısmı kılağılı ve ekseriya en geniş yeri dahi bu kılağılı kısmın başladığı mahmuzlu noktada olan taban şeklidir" şeklinde bir ifade var. Yine 25inci sayfada Türk kılıcının meziyetlerinden bahsederken a b c maddelerinde "kılağılı" terimini nerdeyse "yalmanlı" ile eş anlamlı olarak kullnıyor.  Şimdi kılağı tam olarak ne demek? Kılıç ağzı manasına mı geliyor yoksa yalmanın sırt kısmı veya yalman manasına gelen bir ifade midir? Yoksa Bikkul'un kullanımı yanlış mıdır?  ???

3-Yine Bikkul kılıcın kabza içindeki kısmı için "kuyruk" ifadesini kullanıyor. (sf.24) ;)

4-Bikkul'un makalesinde kabza kolları için "kol" ve uçları için "baş", kabzadaki delik için "ipdeliği" terimleri kullanılmış.(sf.24) Kendi basit tanımlamaları olarak mı almak lazım yoksa terminoloji içine dahil edilebilir mi?

5-Bikkul aynı sayfanın ikinci sütunu başında kabzaları tarif ederken "baş tarafları kabzanın elden çıkmasına mani olacak şekilde çıkıntılı (mahmuzlu)" şeklinde bir ifade kullanıyor. Acaba kabza başını mı işaret etmek istiyor "mahmuz" terimiyle?

6- Bir de Kayahan bey önceki mesajınızda Bikkul'un makalesinde boyun olarak bildiğim kısmın kol olarak geçtiğine işaret etmiştiniz. Lakin ben makalede bunu bulamadım. 25inci sayfada bu kısmı tarif ettiğini sandığım "aşağı kısmının takriben eğriliş noktası" şeklinde bir ifade bulabildim sadece.  Acaba Bikkul'un başka bir makalesinde olabilir mi?  :)

7- Aynı kısımda Topkapı Saray Arşiv Defteri 1127'de "süleymani kabza" ve Hazine defteri no.28'de "kürdi kabza" şeklinde kayıtlar olduğundan bahsediliyor. Acaba bu terimler hangi kabza biçimlerini tanımlamakta?

8-Yine aynı sayfada kın bölümleri(ağızlık, çamurluk, bilezikler, askı halkaları) N.Eralp'in kitabı ile aynı. İki sağlam kaynaktan teyid edildiğine göre artık bu terimleri net bir şekilde kullanmakta bir sakınca olmadığını düşünüyorum. Siz forumdaşlar ne dersiniz?

Ard arda uzuun mesajlar yazdım farkındayım ama kusuruma bakmayın. ;D Terminoloji araştırmasının içine girdikçe gitgide daha zavkli bir hale geliyor bu hasbihal  Tüm forumdaşların fikirlerini bekliyorum bu konuda. :D
« Son Düzenleme: 17 Eylül 2010, 20:39:42 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2