Emre Bey,
Güzel düşünüyorsunuz, zaten modern endüstride karbürleme, nitrürleme gibi yüzeysel sertleştirme yöntemleri aynen dediğiniz amaçlar için uygulanır. Ancak bıçaklarda is daha değişiktir. Bıçağın ağız kısmı en yüksek basınca maruz kalan yerdir. Özellikle en tepe noktası muhteşem basınçlarla karşılaşabilir. Sertlik bildiğiniz gibi esnekliğin karşıtı değildir tam olarak, sertlik yumuşaklığın tam karşıtıdır. Bu demektir ki, yeterli ağız dayanımına sahip olup yüksek esneklik dayanımına sahip olabilir çelik... Çelikte laminasyon pek tabii ki ahşaptaki laminasyon gibi işleyebilir ancak bir sorun var o da sert çelik ne yaparsanız yapın kırılgandır. Yani esnek veya sünek genel bir yapının içindeki kırılgan tabaka yine kırılgandır. Japon yöntemlerinin hepsinde kılıcın dayanımı için ısıl işlem kil kaplama yöntemi ile yapılır. Bu yöntem sonunda kılıcın sırt kısmı ve içi sünek iken ağız cam gibi kırılgandır. Hiç şaşırmayın ama japon kılıçları nerdeyse hiç filimlerdeki gibi kılıç kılıca silah dövüşü için tasarlanmamıştır, iki katana ağız ağıza tokştuğunda iki kılıcın ağız da ciddi bir şekilde hasar görecektir.
Düşündüğün türde san-mai aslında uyduruk değil. Japon çeliklerinin geneli demir cevherinin karbon zengin bir ortamda eritilmesi ile elde edilir ve bu elde edilen çelik parçalar yaklaşık 1 milyon kadar katmana sahiptir. San-mai katanaların çoğu sadece sırt ve gövdedeki kısımdaki düşük karbonlu katmanın ortasına yüksek karbonlu çeliğin dövme kaynakla eklenmesinden ibarettir. Bu işlem genelde en başta çelik külçe dövülürken "beyaz çeliğin" ortaya kaynaklanması şeklinde yapılır. Daha modern tekniklerde gövde düşük karbonlu olması yerine damaskus gibi daha kozmetik görünümlere sahip olabiliyor...
Önceki cevabımda bahsettiğim esneklik ve süneklik olayı şu:
Eğer bıçağın / kılıcın namlusu kille kaplı su verilirse, sadece ağız kısmı açık bırakılırsa (geleneksel japon su verme yöntemi) sadece ağız kısmı sertleşecek, sırt tarafı sünek kalacaktır.
Eğer bıçağın tümüne su verilip sertleştirilir ve sadece bıçağın sırtına meneviş yapılırsa (örneğin bıçağın ağzı suda iken sırtına meşale ile ısı tatbik edilirse) bıçak genel olarak esnek olacak ama aynı şekilde ağız sert kalacaktır.
Bu iki tekniğin sonuçları aslında sanmai ile elde edilen yönteme denk olabilir. Ancak senin bahsettiğin sert-yumuşak katmanlı damaskus sırttan oluşan sanmai yine de bunlardan üstün olabilir, sonuçta bir miktar daha güçlü bir yapı oluşturmuş ama aynı miktarda esnek hale getirmiş olabiliriz.
Ancak benim anladığım kadarıyla tüm yapının optimum bir noktada sertleştirilip menevişlenerek esneklik kazandırılmış hali yine de tüm bu anlatılanlardan çok daha kontrollü ve yüksek bir performansa sahip olabilir....
Bunların hepsi aslında çok fazlasıyla karışık konular, hepsi büyük bir ustalık ile yapılırsa hepsi mükemmel bıçaklar bize sunabilir. Sünek yapının bir kötü tarafı deformasyona açık olmasıdır, esnek yapının sünek yapıdan farklı olarak belli bir deformasyon direnci vardır ancak bir noktada kırılır. Sert yapı ise aşınma direnci ile diğerlerinden ayrılır ancak kırılgandır, esnekliği yoktur...
Benim bahsettiğim bir çelik yapıda bu fazların tümü barınabilir.
Sünekliği veren genelde küresel perlit-ferritik yapıdır...
Esnekliği menevişlenmiş martensit, ince perlit ve bainit yapılar verir
Sertlik ise martensitik yapıdır.
Bu yapıların dışında türlü türlü değişik yapılar da vardır, karbürler, martensitin türlü halleri , kaba perlit, östenit, dendrit vs. vs...
Bunların hepsi bir araya geldiğinde aslında bildiğimiz çeliğin aslen ne kadar büyük bir değişken potansiyellere sahip olduğunu görebiliriz. Sadece iki üç değişik ısıl işlem denemesi yaparsanız çeliğin bu anlattığım özelliklerini daha iyi algılayacaksınız.
Tabii ki laminasyon teknikleri, sanmai, damaskus, wootz vs. tam anlamıyla nostaljik değil, belli bazı işlevleri var. Ancak unutmayın ki islem karmaşıklaştıkça sistemin bozulma ihtimali artar. Kompleks bir damaskus + sanmai denemesi ilginç bir şekilde çok kalitesiz bir yapıya neden olabilir eğer çok çok büyük bir ustalık ile üretilmemişse. Ocak kaynağı ile yapılan her katman sonuçta çeliğin kristal düzeyinde düzensiyliklere, makro ölçekte, katmanlar arasında boşluklara, kaynamamış noktalara, yabancı madde kirliliğine, karbon kaybına, karbon göçüne, tane büyümesi, tane sınırlarında karbür düzensizliği ve/veya büyümesi, aşırı termal ve mekanik strese, flux (boraks) ceplerine, aşırı karbon yüklemesine, mikro çatlaklara, daha sayamayacağım türlü kusurlara neden olur. Bu yüzden dayanıklılık testleri yaparsanız testlerin çoğunda yekpare çelik bıçakların laminasyon ile üretilmiş (ister damaskus olsun ister sanmai ister başka bir teknikle olsun) bıçaklarla karşılaştırıldığında testlerin %90'ında daha yüksek performans sunacaklardır. Metal üretiminin evriminde endüstri bu yüzden en homojen çeliği üretme yolunda büyük çabalar harcamış ve laminasyon tekniklerinin hepsi tarihte yitip gitmiştir.
Bu tekniklerle iyi bir bıçak yapılamaz demiyorum, ancak mono-çelik ile yapılabilenden daha iyisi yapılamaz diyorum, üstelik çok daha büyük ustalık, titizlik ve şans gerektirir laminasyon teknikleri