Öncelikle, Gökhan bey elinize sağlık gerçekten çok güzel bir bıçak yapmışsınız. formu özellkle çok zarif.
Dövme çelikle bıçak yapmak iki tarzda sürdürülüyor bildiğim kadarıyla. İlki, forumumzdaki ustalar gibi Türk bıçak ve kılıç yapıcılığı konusunda bilinçli, malzeme ve form olarak bilgili, matalürjiye ve türk kesici silahlarının tarihi gelişimine hakim vefakat hayatını bu işten kazanmayan ve zevk için sürdüren bıçak ustaları, diğeri ise Anadolu'nun çeşitli yerlerinde geleneksel olarak usta-çırak ilişkisi içinde bıçak üreten, lakin birçok bilgisi şifahi ve görgü zaviyesinde olan, form ve malzeme açısından eksikleri olan ustalar. Mesela K.Maraş'ta bir ucundan bir ucuna çekiç sesiyle inleyenkocaman bir bıçakçılar çarşısının varlığına ben şahit oldum. onlarca dükkanda körüklü kömür ocağında ihtiyar ustalar bin yıldır olduğu usullerle bıaklar üretiyorlardı. Lakin ne polatın veya dımışki'nın ne olduğundan haberleri vardı, ne de geleneksel kama, hançer, kılıç ve yatağan formlarını ve yapım tekniklerini biliyorlardı. Benzerine Bursa'da, Konya'ya bağlı Toros dağlarındaki Türkmen köylerinde şahit oldum. Sürmene'de, Çanakkale'de, Yatağan'da ve daha birçok yerde benzer şeraitin varlığını duyuyorum.
Zannımca Türk kesici silah yapıcılığının gelişmesi ve tekrar bütünleşerek tarihi devamlılıkla bağlantılanabilmesinin yolu bu iki ucun gelişerek ortada biraraya gelmesidir. Yani şifahi olarak gelişen ama zaman içinde bilgi ve teknik olarak eksilen pratik gelenekle, bilinçli, teknik ve teorik ilme sahip, tarihi ve kültürel gelişime hakim sizler gibi akademik zaviyeden bakan meraklıların biraraya gelmesi, iki tarafın birbiri ile bilgi paylaşması lazımdır. Böylece yapbozun parçaları biraraya gelebilir. Eminim şifahi gelenek içinde yaşlı ustların babalarından dedelerinden duyduğu ne sırlar da çıkacaktır ortaya. Bu adeta bir arkeolojik kazı çalışması gibi düşünülmeli. diğer yanda tarihi kaynaklarımızın birçoğu çevrilmemiş veçevrilenlerin de birçoğu silah sanatı zaviyesinden araştırılmamış durumda.
Böyle bir çalışmanın sistemli ve akademik olarak nasıl yapılabileceği çok önemli bir konu. Japonya'dan örnek verilmiş. Ben de konu dışı bir örnek verirsem: Geleneksel Türk Resim Sanatı 20.yüzyıl ortalarına gelindiğinde tamamen ortadan kalkmış gibiydi. Lakin bir tek kişinin,Prof.Süheyl Ünver'in tek başına yaptığı çalışmalar ve kurduğu atölye sayesinde adetayeniden doğduve burdan yetişen öğrenciler Akademi'nin Geleneksel El Sanatları bölümünün kurucuları oldular. Günümüzde ise Türk Tasvir ve Tezhip sanatı neredeyse Osmanlı döneminde olduğu kadar canlı. Buna örneğe nazaran Türk bıçakçılığı her ne kadar bir çok darbe aldıysa da 20.yüzyıl başındaki minyatür sanatına göre çok daha canlı durumda sayılır. Bugün hala yaşayan ve devlet sanatçısı ünvanına sahip Abdülkadir Sür, Yılmaz Emen gibi kılıç ustaları dahi mevcut. Anadolu'da her nek adar eksik olsa da yaşayan bir gelenek var;Türk dünyasında bunun çok daha güçlü olarak var olduğunu da duyuyoruz. Sadece sistemli bir bilgi birikimi ve bunun bilinçli bir değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmakta. Forumumuz bunun ilk adımıdır. Burada başlayan ilk kıvılcımın zamanla bir yangın halini alacağına ben şüphe duymuyorum.