Başlarken > Temel Bilgiler, Terim ve Kavramlar

Bıçakçılık Terimleri

<< < (3/24) > >>

Sancar Özer:
Hızımı alamadım ;D

Sancar Özer:
Devamı da var ;)

Sancar Özer:
Bıçaklar, kamalar, hançerler, saldırmalar... :D

Emre Kipmen:
Sancar Bay, çok güzel bir yol haritası hazırlamış, özellikle zaten var olan köklerimize ve bunların bir şekilde zaten yaşadığına ilişkin vurgulamaları oldukça önemli. Tarihimizin bir dönemi diğerinden tamamen kopmuş gibi görünse de ben eminim ki yine o değerlerimizi yakalayabilecek sanatkarlarımız çıkacaktır....

Bu arada ben o sanatkarlardan değilim  :D Yok gerçekten değilim, çünkü benim çıkış amacım insanların günlük ihtiyaçlarında kullandıkları bıçakların kalitesizliğinden sürekli yakınmalarıydı. Benim buradaki bir misyonum olacaksa bu konuda kafa patlatan insanlara modern teknikler konusunda imkanım ölçüsünde yardımcı olabilmektir. Ben kendime göre bir tarz oluşturmuş bir kişiyim, artık yönelimimi değiştiremem, belki yılda bir bir tane kılıç ya da öyle bir denemem ilerde olabilir ama kullanıma ve insanların gündelik hayatına yönelik olmayan üretimler benim ilgimi pek çekmiyor.

Benim Sancar Bey'in söylediklerine ekleyebileceğim bazı şeyler var. Sanatkarlarımız dededen kalma kültürümüzü yaşatmak için çalışırken keşke dededen kalan yöntemleri, teknikleri biraz sorgulasa. Bilimsel düşünceyi geleneksel Türk bıçak-kılıç sanatına uygulayabilseydik yerimiz çok farklı olurdu.

Elinizdeki çelik Osmanlı dönemi çelik değil arkadaşlar, aynı şekilde ısıl işlem yapamazsınız, elinizdeki çeliği öğrenin, onun üstünde ustalaşın.
O çeliğin ulaşabileceği noktayı, performansı geliştirmeye çalışın.
"Çifte Su vermek" konuları iyidir hoştur ama, lütfen elinizdeki hava çeliğini ya da alaşım elementleri yüksek D2 yada O1 gibi çelikleri kontrollü ısıl işlem fırınında değilde kömür,propan fınınında göz kararı yapmayın. Sonuçta ülkemizde zaten bol bol bulunan kalitesiz bıçaklarımıza bir yenisini kazandırmış olacağız. Lütfen yanık yağ imiş, yok suya bilmemne karıştırılmış soğutma (su verme diyemiyorum hala) maddelerini sorgulayınız. Çeliğiniz tam performansına ulaşmak için belli bir hızda soğumaya ihtiyaç duyar, bunu geciktirmeyiniz, motor yağı yanık yağ gibi yavaş yağlarda bıçağınız ince perlit yapıda olacaktır, yanıltıcı bir sertliğe ve tokluğa sahip o sinsi ince perlit, aaah o ince perlit. Martensiti (çeliğe gerçek sertliğini veren ve hepimizin çok sevdiği arkadaşımız) arasanız ancak eser miktarda bulursunuz o çelikte. Lütfen sağ duyunuzu dinleyin, eğer Türk kılıcı yapacaksanız perdahı ile sertliği ile gerçek bir Türk kılıcı olsun, gerçekten demiri kesebilsin (bunu çok duydum, garipsedim, övünülecek bişey değil ki, tabiiki doğru ısıl işlem görmüş çelik demiri keser, büyütülecek bişey değil, arada bir yaptığım bıçaklarla demir keserek ağzının dayanımını test ediyorum). Eskilerin yaptıklarını gözümüzde büyütmeyelim, çift ağızlı kılıç olabilir, ancak kullanışsızdır. Türk formunda bir kılıç yapmak iyi ama önce bence önce küçük bir bıçağa düzgün kabza yapmayı öğrenelim. Yamuk yumuk pinler, bıçağa tam oturmamış balçaklar yaparak sanatımızı geliştiremeyiz. Dımışki yapmak iyi ama önce düz çeliğin özelliklerine hakim olalım...

Demeye çalıştığım, eskiyi yeniden ayağa kaldırmak için koşmadan önce daha ayağa kalkmaya ihtiyaç var. Bu sanatla ciddi bir şekilde uğraşıp mükemmeli kovalayan kaç kişi var daha, daha çeliğe hakim kaç kişi var bu forumda (ben bile hakimim diyemem, daha denemem öğrenmem gereken bir sürü şey var). Benim tavsiyem formların ne olduğu önemli değil, önce gerçekten pirinç cubuk testini geçebilecek, hadi onu geçtim eğe testini geçecek bıçaklar bile değil, küçük bıçakçıklar filan üretelim. Koşmadan önce yürümek gerek. Şu anda ülkece yere yığılmış, "knock-out" olmuş yatıyoruz. Hele bir kalkalım, çoşmayalım  ;D. İşimiz çok, okumamız araştırmamız, denememiz, şüphe edip kabul etmememiz gerek. Dededen aktarılan bilgi iyidir hoştur ama kulaktan kulağa aktarıldıkça boştur da. Sonuçta büyülü bir iş değil bu alt tarafı çelik, martensitten başka yeni bir yapı mı keşfedeceğiz, hayır, eski kılıçlarımız da martensitti şimdikiler de öyle olmak zorunda. Acaip muhteşem bir kabza malzemesi mi kullanılıyordu? Hayır, bildiğiniz boynuz, ahşap kemik. Ama yaptıkları kılıcın çeliği olması gerektiği gibi martensitti, kabza ile balçak yerlerine tam oturmuştu, ergonomi ve denge tartışılmazdı bile, estetik deseniz o da ayrı birşey, o gravürler, kakmalar, dımışki hareler, telkariler, o işlenmiş kınlar. Peki bunların hangisini düzgün yapıyorsun diye sorarlar adama. Denge konusunu ne kadar çalıştık, daha bırakın altın tel kakmayı, çeliğe düzgün bir yiv açabiliyormuyuz, kendi adımızı estetik bir şekilde işleyebiliyor muyuz? Kabzalarımız ne kadar rahat, ergonomik. 30 -50 yıl sonra hala kabzanın dağılmayacağına kaç kişi garanti verebilir.

Bir de son olarak bir dileğim var:
Polisaj yaptırmayın gözünüzü seveyim, çeliğin tüm güzelliğini kaybediyoruz  :D. Papağan gibi kendimi tekrarlayıp duruyorum...

(bu arada Sancar Bey, dikkat ederseniz bir kaç yarde kendimi zorlayıp o benim terimlerimi kullanmadım, nasıl olmuş  :P , şaka bir yana gerçekten kendimi düzeltmeye çalışıyorum bu konuda)

Ejder Uçar:
Ülkemizde, el iş bıçakçılığın önünü kapayan yasalar hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olan var mı?
Bıçakçılık konusunda iddialı ustalarımız bulundukları yerlerde ( Çanakkale, Sürmene, Sinop, Sivas, Gaziantep...) elişi  bıçak üretimi yapıp yurtiçi hatta bazıları yurtdışına satış yapıyorlar.Bu yerlerdeki ustalarımızın çoğu küçük işletmelere sahip.Sormak istediğim, bu kısıtlayıcı yasalara karşı üretimi nasıl yapıyorlar.?
Ayrıca Gökhan Bey'in "Bir işten para kazanılmıyorsa bu hobiden ileri gidemez." sözüne de kesinlikle katılıyorum.Kendisin dediği gibi bu iş para kazandıran bir meslek haline dönüşebilirse, kısa sürede hem teknik anlamda hem de sanatsal anlamda büyük hızla ilerleyeceğini düşünüyorum.Bu ilerleme ile birlikte hem Sancar Bey'in bahsettiği, klasiklerin hem de Emre Bey'in bahsettiği, gereksinimleri karşalayacak modern kalitede bıçakları üretecek ustalarımızın olacağına inanıyorum...
Siz üstadlarımızdan, forumumuzda bu yönde neler yapabileceğimize dair önerileride sunmazını, arz ediyorum.

Saygılar...


Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git