Maalesef çok daha korkunçları da yapılmıştır. Mesela Kırım'daki Türk varlığı hem nüfus ve hem de tarih ve kültür olarak tamamen yokedilmiş. Öyle bir iki eser de değil, Rusların tüm şehirleri Türklerden hiçbir iz kalmaması için temellerine kadar yokettikleri vaki. Lakin Stalin sonrası dönemde Türkiyat araştırmaları konusunda da Ruslar dünyada en önde gitmişlerdir. E tabi kaynaklar da onlarda olduğundan kendi siyasetlerine göre tarihi buluntularda ve bunların yayın ve yorumunda kafalarına göre tahrifat ve çarpıtma da yapmışlar. Mesela ne hikmetse Orta Asya antikitesine ait Türk kültürünün temelini oluşturan eserler( mesela Isık Göl Kurganındaki Altın Elbiseli Adam, Pazırık kurganındaki dünyanın en eski halısı olan Pazırık halısı v.s.) çok tuhaf bir çarpıtmayla Aryan etnisitesinin kültür temelleri olarak gösterilir ki buna ne dense boş. Hunların Türklüğü kabul edilmez. Türke ait değer sahibi ne varsa coğrafyasına göre ya İran, ya Moğol, ya Çin'e ait olarak görülür.
Buna karşın bizde yapılan ise Zeki Velidi Togan gibi büyük ilimadamlarını(ve Başkurt direniş lideridir aynı zamanda) palavradan "İç deniz kurudu, Türkler göç etti" masalını kabul etmiyor diye önce hapse atıp sonra ülkeden kovmaktır. Sonra da adamcağız gitti Almanya'da adam gibi bilimsel çalışmalarına devam etti.
90lardan sonra demir perdenin kalkmasıyla Türkoloji ve Orta Asya arkeolojisinde bir patlama yaşandı. Bıu işin duayenlerinden Almanlar, İngilizler, Amerikalılar, hatta Macarlar v.s. millet Orta Asya'ya koştu, büyük araştırma bütçeleriyle bir çok kazı, saha çalışması, kaynak araştırması yapıldı. Kayda değer ilewrlemeler oldu. Asya arkeolojisi çağ atladı desek yeri. Lakin biz Türkler bu işin içinde değil, sonunda bile olamadığımız için tabi yine herkes kendine yonttu. Günümüzde de değişmiş değil bu durum. "Göçebede medeniyet mi olur" gibi salakça bir önyargı ile Türklerin Osmanlıya kadar öyle boşboş dolaşıp koyun otlattığını zanneden zihniyet bir tarafta; yok beyaz piramitler, yok tamgalar mamgalar diye yalan yanlış kulaktan dolma saçmalıklarla m:ö. 30.000, 40.000lerden bahseden(taş çağı yaşanıyordu o zaman yuh artık) ayakları yere basmayan zihniyet öbür tarafta; ağzınla kuş tutsan iki tarafı da ikna etmek mümkün değil. Bize de böyle derdimize yanmak kalıyor maalesef.