Başlarken > Temel Bilgiler, Terim ve Kavramlar

Laz bıçağı?

(1/2) > >>

Ali Fuat Uzun:
Laz bıçağı veya karadeniz yatağanı denen çift kavisli ilginç kılıç veya hançer boyutlarında da olabilen bıçak hakkında neler söylenebilir. Çok ilginç bir şekle sahip bir kılıç. Zor bir işçiliği olduğu belli. Acaba işçiliği oranında etkili bir kılıç mıdır? Yoksa daha çok dekoratif bir kılıç mıdır? Doğusunda şaşka ve çerkez kaması, batısında yatağan ve kılıç gibi namlı kılıçlar varken bu kılıcın kullanımı ne kadar olabilir? Ayrıca acaba kökeni lazlara dayanan bir kılıç mıdır, yoksa bütün doğu karadeniz bölgesini "laz" olarak değerlendiren zihniyetin bir ürünü olarak mı "laz bıçağı" adı konulmuştur? Çünkü en kaliteli olanlarının üretildiği yerin demircilikle öne çıkan trabzon'un sürmene ilçesi olduğunu duymuştum. Trabzon'un lazlıkla pek alakası olmadığı gibi lazların yaşadığı bölge rizenin pazar hemşin ve çamlıhemşin ilçeleriyle başlar. Yatağan ve şaşka kılıçlarının birleştirilmesiyle oluşmuş olabilecek bir kılıç olduğunu da düşünmüştüm.

Kesiciliğinin iyi olmasına karşın kılıcın dengesinin kötü olduğuna dair birşeyler okumuştum bir forumda. Denge konusunda şimşir yatağan gibi kılıçları da eleştiren ve eskrimci, kendocu olduğunu öne süren kişiler mevcut. Dengesi yönünden bir kılıcın değerlendirilmesi bana mantıksız geliyor. Sonuçta o kılıcın kullanım tekniği kılıcın dengesine göre olmalıdır diye düşünüyorum naçizane. Yani bildiğimiz bir kılıç prensibine göre bambaşka bir kılıcı eleştirmek doğru olur mu? Orak gibi bir şimşir kullanan birine de rapier gibi bir kılıcın dengesi garip gelmeyecek midir?

Sancar Özer:
"Laz bıçağı" zannımca aynı "meç" gibi 20.yüzyılda işgüzar "araştırmacılar"ca irticalen verilmiş takma bir isim. Zira mesela yurtdışında bu silahlara "karadeniz yatağanı" deniyor. Aslında bu silahların bir yatağan türü, varyasyonu olduğu muhakkak.  Yatağan daha çok asker sınıfına ait olan "kılıç"tan çok daha fazla halka malolmuş bir silah. hemen hemen her bölgeye gitmiş, balkanlarda da doğu anadoluda'da görülebiliyor. Bunun sebebinin yaya silahı olması, daha kısa olması ve kıyafetin parçası olarak kuşakta taşınabilmesi ve nacak, orak gibi içbükey kesici aletleri kullanmaya alışık çiftçiler için kullanımının kılıca nispeten daha kolay olması olduğunu düşünüyorum. özellikle denizciler ve yatağan arasında sürekli bir ilişki sözkonusu. Bu yüzden de ege ve akdeniz gibi karadenizde de yatağanın popüler olmasından daha doğal birşey yok. bu yatağan cinsinin daha geç döneme ait olduğu malum. klasik formların abartılması ve dekoratifleştirilmesi özellikle de kesici silahların tarih sahnesinden çekilmeye başladığı dönemlerde görülen bir durumdur. burda da artık kullanışlılıktan çok görünümün öne çıkarak kavislerin ve kulakların göze hoş gelecek biçimde abartılması sözkonusu. hatta stilize bir balık formunu andıracak biçime getirildikleri de speküle edilebilir. bu halleriyle yatağan sınıfı içinde değişik ve güzel bir altsınıf oluşturuyorlar.

denge konusunda eleştirmenlerin dayanak noktasını ve türk kılıcı hakkındaki bilgi seviyelerini bilemediğim için birşey diyemeyeceğim. lakin her silahın form ve dengesi kullanış tekniği ve amacına göre şekillenir. dürtme silahının dengesi ile kesme silahının dengesi elbette aynı olmayacaktır. lakin bahsi geçen her iki kılıç sanatı ile de amatörce ilgilenmiş biri olarak türk kılıcının ve yatağanının gayet dengeli ve kullanımı rahat silahlar olduğu da kanaatimdir.

Ali Fuat Uzun:
Dediğiniz gibi kabzasının da tıpkı yatağan gibi kulaklı olması yatağandan geldiğinin bir kanıtı. Kaldı ki ekstra kavisi olmasa zaten bir yatağan görünümünde olacak. Çift kan oluğuna sahip olması şaşkayla arasında da bir bağ olmasının bir nedeni olabilir mi? Acaba hem kesici hem de yarıcı bir güce sahip olması için ekstra kavis verilmiş olabilir mi? En eskileri hangi döneme ait acaba? Çünkü bazı dımışki olanları da var yanlış bilmiyorsam.

Denge meselesini kılıç için değil de şimşir için duymuştum. Yatağanın da ağırlık noktasının öne doğru olması sebebiyle kontrolünün zor olduğundan söz ediliyordu.

çok güzel bir karadeniz yatağani http://www.oriental-arms.co.il/photos.php?id=667

Sancar Özer:
karadeniz yatağanının hem kulakları hem içbükey kesici yüzeyi gibi birçok yönden yatağanın türevi olduğu bariz bir gerçek. şaşka ile herhangi bir bağ kurulması katana ile kurulabilecek bağ kadar olur bence. çift veya daha fazla oluk türk kılıçlarında da sık görülen bir durumdur, kaldı ki tüm karadeniz yatağanları çift oluklu değil. ki zaten şaşka da türk kılıcının rus kültürüne bir uyarlaması değil mi?

karadeniz yatağanları genellikle geç döneme ait şeklinde biliyorum. 17.yy.dan eski olan görmedim doğrusu. klasik yatağan formunda da hafifçe de olsa kıvrım "C" değil "S" şeklindedir yani uca doğru içbükey kıvrım düzleşir hatta dış bükeyleşir. burada bu formun daha stilize edilmesi abartılması sözkonusu. bu hem dürtüş özelliğini arttırmak ve hem de benim kanaatim göze daha hoş daha dekoratif hale getirmek amacıyla yapılmış olmalı.

Ali Fuat Uzun:
Çok fantastik olacak belki ama şöyle bir kurgu yapmıştım kafamda:(dekoratif olması belki daha muhtemel görünyor ama) Kılıcın içbükey tarafının gerçekleştirdiği yarma hareketini dışbükey taraf kesme olarak devam ettirerek derin bir yara açmayı amaçlıyor olabilir. Yani içbükey taraf açtığı yarıkla kesmeyi kolaylaştırmış oluyor böylece dış bükey taraf da kesme işlemini daha kolay gerçekleştirmiş oluyor.
17. yy da hiç yeni sayılmaz aslında.
Şaşkayla kurduğum bağ da aslında şaşkanın o bölgede çok görülen bir kılıç türü olması ve kılıç'ın aksine kalınlık olarak da yatağana yakın olması. Yani katana da o bölgenin kılıcı olsa belki kurabilirdim onunla da bağ kim bilir  :).  Ayrıca şaşka rusların milli kılıcı ama esasen çerkez kökenli bir kafkasya kılıcı. Yani bir kafkasya halkı olan lazların sıkça kullanabileceği bir kılıç. Gerçi sonuçta bütün eğri(dışbükey) kılıçlar bizim kılıçlarımızdan türemedi mi?

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git