CebehaneForum
Teknik Konular => Alet ve Makineler => Konuyu başlatan: Eylem Cengiz - 25 Kasım 2010, 11:48:45
-
Eveet fırın biraz daha ilerledi. Şu ana kadar yaptıkarımı yayınlıyorum:
Öncelikle 20 adet tip 23 tuğla tedarik ettim. Bunu aldığım mekan bana bir parça da seramik battaniye verdi.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__01.jpg)
Karaköy'den tanesi 7,5 liradan bu taşları aldım. Taşlarda içinden rezistans geçirmek için dört kanal var.
Bu taşların boyutlarını projeme uydurmam gerekti. Bu yüzden taşları gördüğünüz testere ile kestim. Bu galiba seramik kesmeye yarayan bir testereydi.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__02.jpg)
Aynı mekandan K tipi termokupl aldım. Dışındaki izolasyon nesnesi de ordan. Termokupl 38 liraymış. Daha önce soranlara aklımdaki rakamları vermiştim ama bir iki gün önce bu kalemlerin fiyatlarının yazılı olduğu kağıdı da buldum.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__03.jpg)
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__04.jpg)
Mekanda üç parça kanthal rezistans yaptırdım. 1500 watt değerini tercih ettim. İki tanesi kullanmak için, bir tanesi ise yedek olarak... Bunların her biri 15 lira. Böylece 3000 wattlık bir fırınım oldu.
Bu mekandan yukarda söylediklerim dışında 2 tane seramik klemens, ısıya dayanıklı kablı falan da aldım. Klemenslerin tanesi 1,5 lira. Kablonun metresi 8,5 lira. Unutmadan fiyatlar geçen senenin fiyatları. ::)
devamı sonraki mesajda....
-
devam...
Oluklu taşların şekli beni biraz düşündürmedi dersem fena halde sallamış olurum. Hem iç hacmi tutturmak hemde 20 adet tuğlayla yetinebilmek gerekiyordu. Ortaya bu tasarım çıktı. Gözden çıkardığınız bir testere varsa bu işte kullanabilirsiniz. Kıyamadığınız bir testereyi ise kullanmayın derim çünkü bu tuğlalar olsun ytonglar olsun çok kolay kesilmelerine rağmen testereleri çok hızlı köreltiyorlar.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__05.jpg) (http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__06.jpg)
Bu da fırını paketsiz ama çalışır hale getirdiğimde çektiğim bir resim. Profil kontrolör, içinde bıçak saplarımın olduğu bir kutuda uykuya dalmış halde.
Termokuplu fırına geçici olarak pratik bir şekilde üstten daldırdım. Sonradan bu şekide daldırınca termouplun dış ucunun da ısınıp yanlış ölçüm yapacağından şüphelenmeye başladım.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__07.jpg)
Kontrolör 48x48 mm'lik olanlardan. Bu tür kontrol nesneleri bazı standart boydaki kare hatta dikdörtgen yuvalara girecek şekilde yapılıyor. Ancak aynı işlevdeki üründe fiyatlar yine de farklılaşabiliyor. Tabi tamamen aynı olmayıp, seri port gibisinden şeyler de eklenmiş yada eksik olabiliyor.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__08.jpg)
(http://www.enda.com.tr/Images/Urunler/310809124219_L.jpg?modal=true)
Bkz. http://www.enda.com.tr/TR/Urunler/Urunler.aspx?UrunID=209 (http://www.enda.com.tr/TR/Urunler/Urunler.aspx?UrunID=209)
Bu SSR. Galiba uygun olan en ufağı elde yoktu da 50A'lık almıştım.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__09.jpg)
Bu haliyle sistem bir kenarda aylar boyu bekledikten sonra geçenlerde kasasını yapmaya giriştim. Bir boy 30x30x3'lük köşebent profil ve gereken boylarda sac parçaları aldım.
Profil demirler gördüğüm kadarıyla hep 6 metrelik "boy"lar halinde satılıyorlar. Alışverişimi yaptığım mekan profilleri ve sacı istediğim boylarda kestiğinden levhayı kendi imkanlarımla kesmeye çalışmak ve 6 metrelik profil taşımak derdim olmuyor.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__10.jpg)
Kasayı, fırını soğutma suyu ve yağıyla yakında isteyeceğimi düşündüğümden yerde ve güvenli dursun diye ayaklarını yeterince uzun yapmaya karar verdim. Fırınla su tenekesini böylece hem yakın koyabileceğim hem de su tenekesini devirirsem belki kebap olmam.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__11.jpg)
Fırının izolasyonu konusunda fazla paranoyak olduğumdan battaniyeyi üste çift kat sermeyi planlamıştım. Ancak görünüşe göre böyle yaparsam ön ve arkada kullanabileceğim battaniyem kalmayacaktı. Katların birinden vazgeçmek de kasanın üstünün 2 cm kadar boş kalmasına neden olacaktı. Ben şimdilik üstü tek kat yapmaya ve üstteki boşluk için iyi bir çözümün aklıma gelmesini beklemeye başladım. Halen aklımda iki üç çözüm var ama kafamdaki bulutlar tamamen dağılmış değil.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__12.jpg)
Battaniyenin içine tuğlaları dizerken kasanın eninin biraz az olduğunu farkettim. Battaniyenin kalınlığı konusundaki varsayım hatalıymış. Neyse ki biraz zorlamayla çözülebilecek kadar ufak bir hesap hatası yapmışım. O:-)
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__14.jpg)
Her şeyi yerleştirdim ve rezistansların arkadan çıkan uçlarına izolasyon boncuklarını dizdim. Battaniyenin kenarlarını kıvırınca fırının arkası büyük oranda örtüldü. Bu arkaya belki de uygun boyutta bir fiber/pertinaks levha kesip kablajı bunun üzerinde yapabilirim.
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__15.jpg)
Bu da önden görünüm:
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__16.jpg)
Fırının kapağını da yapmaya başladım ama onu fotoğraflamadım. Zaten bu kısımda hala netleştiremediğim çok şey var.
Şimdilik varabildiğim nokta bu. Şu an için köşebent profili tüketmiş olduğumdan duraklamış haldeyim. Eksiklerini tedarik edip projenin arkasını getirdikçe paylaşmaya devam edeceğim.
-
Eline sağlık ve kolay gelsin Eylem ;) Ayrıntılı ve fotoğraflı anlatım için de ayrıca teşekkürler; fırın yapmaya niyetlenenlere çok faydalı olacak -^b
-
Eylem eline sağlık iyi iş çıkarmışsın . Bundan sonra bizim yapacağımız fırınlar için de iyi bir örnek var önümüzde . ytong ve tuğlaları kesmek için testere yerine 180 mm elmaslı kesici kullanmak en iyisidir . çok uzun süre kullanılabilir hala ihtiyacın olursa elimde var . fırın yapacak diğer arkadaşlar da haber verirlerse ben bu iş için ayırdığım bir kesiciyi kargolarım işi biten geri gönderir böylece tek kesici ile hepimiz işimizi görürüz .
-
eveeettt.... :o
şaloma ile su verme devri sona erdi, devir artık teknoloji devriiii -^b
-
eylem bunun iç çap ölçüleri nedir?
-
Yaklaşık ölçüler bunlar:
Genişlik: 10 cm
Yükseklik: 12 cm
Derinlik: 45 cm
-
eylem eline saglik süper olmus. senden baska bir sey beklemezdim zaten... -^b
-
Eylem, ölçülere baktım da, kılıç gibi uzun namlulara ısıl işlem yapılabilecek mi bu fırında? (evet ne okusam ne görsem kafam kılıca gidiyor biliyorum ;D)
-
Eylem, ölçülere baktım da, kılıç gibi uzun namlulara ısıl işlem yapılabilecek mi bu fırında? (evet ne okusam ne görsem kafam kılıca gidiyor biliyorum ;D)
Hayır.
40 tuğla almayı, fırını en 8-10.000 watt ile beslemeyi, fırın içindeki sıcaklık dengesizlikleri ile başa çıkmayı proje başında göze alamadığımdan bu fırını 45 cm derinlik ile sınırladım.
-
ha haaa.. :D bende Sancar'ın ne zaman kılıç muhabbeti açacağını merak ediyordum. >:D -^b
-
:D :D Devam Sancar .. Hız kesme .. Ta ki içimizden birinin nihayet canına yetip " yetti gari aha kılıç " diyerek önümüze sürmesine kadar . Bu kışkırtma , gaz verme , iğneleme , çuvaldızlama
(hatta hafiften bıçaklamaya kadar gidebilir ) misyonunu sen üstlen çok iyi de uyguluyorsun . -^b
Kaldı ki bu tür faaliyetler de gündemi sıcak tutup ortamı ısıtmak anlamında Türk kılıcı yapımı projesinin olmazsa olmaz ön çalışmalarından bir bölümü . Ağzına sağlık Sancar . Devam .
-
Valla, ben sayenizde artık hiç bir yaptığımdan eskisi kadar zevk almıyorum. Siz yine de depiklersiniz, dürtersiniz ayrı...
-
:)---- :D--- ;D---- :o :o . Eyvah dur bir yerlerde yanlış kelam ettik zahir . Eylem ustam depık , dürtük konusunda koskoca bir estağfurullah derim de . Ustamızın tam da hepimize örnek bir fırını bitirmesine ramak kala ne edip ne işledik te ağız tadını bozduk merak ederim . İnşallah sürç-ü lisan ola da affola dememle helalleşile .
-
:-\ yani!
Şu forumda kılıç konusu araştırma ve tartışma olayından çıkıp, "artık bir Türk kılıcı yapılsın , hani nerde" haline geldiğinden beri, işin birebir içinde olanların canı sıkılıyor, bunu artık farketmiş olmalısınız. Tabii bu kişisel fikrim, belki hatalıyımdır, belki birilerini gaza getiriyordur, ama kişisel olarak benim hevesimi yok etti. Öyle bir hayalim vardı ama ilgimi yitirdim, biraz da bu "gaz" sayesinde... Sadece ben kişisel deneyimimi söylüyorum, hatalı olabilirim, "zaten yapmayacaktım" olabilir, ya da belki her türlü beklentiye tepkisel yaklaşıyorumdur. Ancak benim gibi başka arkadaşlar da var bundan dolayı kılıç yapma fikrinden soğuyan, en azından onu biliyorum. Eleştirmek anlamıyla söylemedim, yanlış anlamayın, sadece durum tespiti yapıyorum kendimce...
-
Türk kılıcının yapılması benim naçiz kanaatimce Türk bıakçılığı iin büyük bir aşama olacak, bu kanaatimde de yalnız olmadığımı zannediyorum. Bu aşamayı da yeteneklerini ve ustalıklarını bildiğim sizin gibi bıçakçı dostlarımın gerçekleştireceğine inanıyorum, bu inancımı da fırsat buldukça olanca iyi niyetimle yineliyorum. Bundan bir rahatsızlık oluşuyorsa kusuruma bakmayın; amacım rahatsız etmek değil, teşvik ve tezahürattır. Yoksa isteyen istediği eseri yapar istediğini yapmaz.
Kaldı ki işbu başlıkta soru sorarken böyle bir niyetim de yoktu; sadece ocakta uzun namlulara ısıl işlem yapılıp yapılamayacağını merak etmiştim. Sürç-i lisan ettikse affola; bir daha daha dikkatli yazmaya dikkat ederim.
-
Sevgili Emre .
Kılıç , yatağan , bıçak , ya da ecnebi tarzı nesmuk , Bowie, Kukri mukri say da say . ortak payda da hepsi bir parça çeliği şekillendirip , birde ağaç , kemik , boynuz , mikarta bilmem ne gibi uygun kabza takarak iş görür hale getirmek değil mi ?. Bu işlemleri de forumlarımızda yaptıkları başarılı işleri sergileyen ustalardan ; eli eğe tutan senin gibi tecrübeli ve eskilerden , bir tek işi günışığı görmüş kendi tecrübesince başarılı benim gibi heveslilere kadar yapamayacak beceremeyecek kim var ?
Bu forumların bence en olmazsa olmaz özelliği çok sesliliği ve kendimizden başkasının katılmadığımız fikirlerine tahammül ve saygıyı desteklemesi , geliştirmesi ve hepimizin yine hepimize toplumsal ya da yalnızca insani gelişimimiz için bu önemli konuda da katkılar sağlaması değilmidir ?
Artık bir türk kılıcı yapılsa Beklentisi adı CEBEHANE olarak konmuş bir forumda , forumdaşlar tarafından seslendiriliyorsa , eli eğe tutanların içinde bundan canı sıkılanların olmasınına da kusura bakma ama ben anlam veremem . Bu talep ya da beklentinin de aynı düşünce yi paylaşmayan ustayı " gaza" getirip te bir anda kılıç ustası yapacağı da kabul etmeliyizki eşyanın tabiatına aykırıdır . Bu fikri kendine yakın bulan ve yapabilmek için başlıbaşına bir disiplinler zinciri olan yatağan yada kılıç yapmak için üretim sürecinin altına omuz koyacak sırasıyla namlu için sıcak dövme , tesviye , su verme , perdah . bezemeler için kabartma , kazıma , çekiç işi , tezhip ve metal bezeme , tel kakma , sıcak kakma . balçak için mum döküm , kalemle oyma . kın için ağaç oyma , telkari , deri işleme , dikiş . gibi her biri başlıbaşına bir sanat dalı olan en önemlisi de bir kısmının da bugün yaşayan ustası da olmayan sanatları araştırıp , öğrenip ,uygulayarak ortaya ben yaptım deyip eser koyabilecek " Babayiğit "ustalarımızdan onlarcası çıksa da kendi kültürümüzün ; döneminde silah teknolojisinin zirvesinde olan ürünlerini bugün amerikalı , macar , çek ustalarının neden üretmeye devam ettiklerini de hep beraber anlasak.
Galiba sevgili ustam en doğru olan zaten zorlasan iki elin parmaklları kadar anca çıkacak ustalarımızın birbirimizi durdurmak , soğutmak , canını sıkmak yerine yatağan da bowie de yapsak yüreklendirmek ve olumlu eleştirilerle cesaretlendirmek ortak sorunlarımızın çözümüne çok daha fazla katkı sağlayacak .
-
elbette bir gün bir ustamız çıkıp, buyurun benden de bir Türk kılıcı diyecektir, buna gerçekten inanıyorum -^b
Ama işin içinde pek çok neden var, kendi adıma konuşmam gerekirse bu kılıcı yapmam, bekli 2 yada 3 ayımı alır, tüm boş zamanlarımda bu işle uğraşmam gerekir. ortaya nasıl bir ürün çıkar bilmiyorum?. olur mu? olmaz mı? verdiğimiz emek bir su verme işleminde heder olur mu? iş bittikten sonra sizlere göstermeye değecek bir eser çıkar mı ? yada verdiğim emeğin karşılığını alır mıyım.? yani bunların hiçbirinin garantisi yok.
kaldı ki bu güne kadar kimse buradaki ustalardan birine buyur ben parasını veriyorum yap bana bir kılıç demedi. bu birazda maddi bir olay. eminim emre'ye de bir gün ücreti karşılında bir kılıç yapması teklifi gelse o da sıcak bakacaktır. sonuçta bu işten geçimini sağlamaya çalışıyor.
* (dostça ve samimi olarak konuşuyorum, umarım yanlış anlaşılmam, :-\ )
-
Şahsen bir işin yapılmasını isteyen bunun yolunu bulur. Yurt dışından beni bulup başka bir Türk bıçağı istediklerinden ben bu aralar kılıç vs. konulara dallanamam. Ondan sonra da yine kılıç kadar şanlı olmasa da Türk kültürüne hizmet etmiş iki farklı bıçağı üretmeyi planlıyorum. Tabi bu arada atölyede bu sonbahar yapmayı planladığım temizleme, düzenleme, yaptığım araçları boyama planım da sarkıyor.
Eğer Türk sanatına katkımı arttıracak varsa atölyedeki temizlik ve boyama işleriyle bana katkı yapabilir.
Elini taşın altına koymayan koyanın emeğin kıymetini bilemez. Dün dört saat çalışabildim ama ciğerlerim maskeye rağmen bile toz doldu. Her ay da bir asgari ücret kadar parayı bu sanata gömüyorum. Yani kendimin patronuyum. Bu da kendi kaderimi çizebilmemin, özgürlüğümün diyeti.
Benim için bu sanat bir amaç, para zaman ve emeğim ise araç. Bu ortamda en saygı duyduğum da bu amaç uğruna bu fedakarlıkları yapan Gökhan ve Emre gibi ustalar. Ama bir de Berke gibi azimle sanata ilk adımlarını atmaya çalışan, elinden geleni çok kısıtlı tecrübe ve imkanına rağmen ardına koymayanlar.
-
Şunu kabullenmek gerek, hobi amacı dışında hayatını bundan kazanmaya çalışan insanlar için kılıç gibi projeler büyük risk anlamına gelir. Bir av bıçağı yaparken elim kaydığında, su verirken kırıldığında çok üzülmem, sonuçta en fazla bir iki günlük bir emeğimi yatırmışımdır o bıçağa. Ama kılıcın başına yapımı sırasında en ufak sorun gelse bu kaybı kompanse edebilmek için öncelikle ekonomik ve zaman bakımından imkan gerekir. Ayrıca daha önce denemediğimiz birçok tekniği o proje üzerinde uygulamamız sonucu bir çok ön deneme yapmak gerekecektir, daha büyük ekipman, daha farklı aletlere ihtiyaç duyulabilecek, bunların hepsi ön yatırım ve planlama gerektirecektir. Bizim işte iş bıçağın uzunluğu ile logaritmik artar. 10 santimlik bir bıçağın 5 saatlik işi varsa, 20 santimlik bıçağın işi 25 saat olur. Bu yüzden 80 santimlik bir kılıcın sadece perdahı (tabii perdahı elde yapacağımızı farzedersek) günler, belki haftalar alabilir. Eğer bunlardan kısmak isterseniz bu sefer de makina işi, ikinci sınıf bir eser çıkar, ben de böyle bir işe imza atmak istemem.
Gökhan'a sonuna kadar katılıyorum, isteyen çok oluyor, ne kadar dediklerinde ben de bir maliyet çıkarıyorum, bir de bitmesi için en yakın zamanı bildiriyorum. Bunları duyan arkadaşlar bir daha benimle konuşmuyor nedense :-\
-
...
Bizim işte iş bıçağın uzunluğu ile logaritmik artar.
...
Fırında bir hesabı atlamışım. O da aynen böyle değiştirdi sonucu. Bir Türk kılıcının sığacağı fırındaki sorunun kılıcın sırf boyu değil eninden de kaynaklandığı kafama denk etti. Eğri kılıcın sağacağı fırının genişliği 10 cm olamaz. Kimi kılıçların eğimine göre 15 cm bile sıfır pay demektir. Kılıcın iki ucu fırının bir duvarını ortası karşı duvarını zorlar.
Bu iş için asgari 20 cm'lik iç genişlik, en yada yükseklik olarak gereklidir. Bu fırın için 60- 70 tuğla kullanmayı, duvarları kalınlaştırmayı ve çok daha yüksek tüketimi beraberinde getiriyor. Muhtemelen tavanı örgüç olarak (kemer - tonoz biçiminde) yapmak gerekecek ve tuğla tüketim bir kez daha artacaktır.
-
Arkadaşlar hemen şunu açıkça ortaya koyma ihtiyacındayım . bu foruma katılma amacım ; Kültürüm ,Tarihim , Milletim ve sanatım hakkında fikir alışverişinde bulunabileceğim ,işinin ehli ve herbiri kendi alanında usta forumdaşlardan edineceğim yeni bilgileri dağarcığıma almak ve eğer mümkün olursa kendimdekileri de vererek bir paylaşma ortamından birlikte ortak keyif alarak zenginleşmektir . Bununla beraber ( 18. YY TÜRK HANÇERİ İÇİN YARDIMINIZ ) başlığıyla yazdığım mesajımın başında da hepiniz gibi gönlümde yatanın bir yatağan yapmak olduğunu ama bir bıçakla başlayıp tecrübe biriktirmenin daha doğru olacağını da yazmıştım .
Belkide acemi cesareti diye yorumlanabilecek böyle bir başlangıç için de cesareti ; isimlerini de vererek yazmalıyım Gökhan Bakla ustanın balkan bıçağı çalışmasından , Sancar özer in de Yatağan ve Türk kılıcı hakkında geniş ve doyurucu mesajlarından aldım . Her iki ustama da bir defa daha teşekkür ediyorum iyi ki yazmışlar iyi ki yapmışlar .
şimdi sadede geliyorum Eylem ustamızın fırın yapımı başlığına yazdığımız şakalı - şamatalı hoş mesajlarda konu hepimizin hadi hepimizin demeyelim ama bu foruma üye çoğumuzun gönlündeki aslana Türk kılıcına ve onun ait olduğu toprakta Türk ustalarınca üretilmesi dileğine dayandıııı.
Kılıç hakkında yapılabilecek belki de en şaka- şerbet muhabbetli mesajlar Sancarın sorusuna verilen cevaplar ve sonrakilerdir bence . :D
şimdi sorum : Neşeli , şakalı , amacına da hizmet eden muhabbetimiz sürerken konuya muhalif olduğunu gerekçeleriyle anlatan , Kendince haklılığını da anlayabildiğim , Daha öndeki mesajlarından da esprili kıvrak dilinin şahidi olduğumuz moderatör dostumuz mesajında meramını anlatırken keşke ortak dilimizi kullanmayı tercih etseydi de muhabbetimize soğuk duş tesiri yerine esprili atışmalar eşliğinde tatlılıkla devem etseydi .
Şimdi kusura bakmazlarsa şahsen de tanıştığımız iki dostuma kabul ederlerse ağabey leri olarak kendi adıma bir sitemim var .
Sancar ve Gökhan dostlarım Türk kılıcı yapımı için benden daha ileri olumlu fikirlerinizi biliyorum bu fikirleriniz ve çalışmalarınızla benimde bu alanda çalışmaya başlamamı sağladınız , sorumlusunuz . her ikinizin de güvendiğim sağlam fikirlerinize rağmen Bendeki asıl soğuk duş etkisi son mesajlarınızın son bölümlerini okuyunca oluştu , Buz kestim . Allahaşkına bir defa daha okuyun ve lütfen bana da anlatın . Ben de mesajlarımda seçtiğim konuyu , kullandığım dili,
beklentilerimi kendim ve forumdaşlarımdan başka kimin isteği ve beğeni düzeyine göre seçmeliyim ?.
Ne yanlış anlaşılması ? Ne bundan sonra daha dikkatli yazması . arkadaşlar benim gibi izinizi takip ederek gurubumuza katılacak yeni ve taze kuvvetlerin önünü ettiğiniz kelamdan şüpheye düşüp Allahaşkına kesmeyin . Bu fikirleriniz de bizlere de ufuk açan çok güzel fikirler . Geliştirerek devam ettirin göğsünüzü gere gere de bu forumda seslendirin çünki bu çatı altında onları yanlış anlayacak tek fert olduğuna inanmıyorum . Gözlerinizden öpüyorum.
-
kaldı ki bu güne kadar kimse buradaki ustalardan birine buyur ben parasını veriyorum yap bana bir kılıç demedi. bu birazda maddi bir olay. eminim emre'ye de bir gün ücreti karşılında bir kılıç yapması teklifi gelse o da sıcak bakacaktır. sonuçta bu işten geçimini sağlamaya çalışıyor.
Bekir bey, bana niye kızdığınızı anlamadım. yukarıdaki cümlemin de hala arkasındayım,
bu güne kadar, ne ben kendimi kılıç yapmaya hazır hissettim nede birisi bana gelip ücreti karşılığında bir kılıç yapmamı istedi.
bu sözümün eylem içinde geçerli olduğunu biliyorum. emre'nin de söylediği gibi, fiyat konusunda anlaşmış olsaydı şimdi bir kılıcı bitirmiş olabilirdi ve bizde emreninin yaptığı kılıçtan bahsediyor olabilirdik.
yani herşey birazda maddiyata bakıyor. ki eminim yaptıklarının karşılığını alamasalar yatağanlı ustalarda, japon ustalarda bu işi bu boyutta yapamaz diye düşünüyorum.,,,
-
Ortada kızılacak birşey yok. Sadece aslında bir çeşit üzüntü var. Dışardan bakan birisi için heyecanlı olabilir bu bıçak sanatı dünyası ama içine girdiğinizde olay hiç de öyle değil. Bu işi yapan birisi ya seri üretime girip sürümden kazanmaya çalışacak ya da el sanatını inatla devam ettirip bunu gerektiği yüksek emek girdisiyle maliyetlendirecek ve özel kolleksiyonere veya ciddi avcıya, başka sanatkarlara hizmet edecek. Bunun arası yok...
Kendi deneyimimi paylaşmaya çalışayım Bekir Bey:
Aslen ben bir arkeolog ve bilişimciyim. En kötü ihtimalle şimdi iki profesyonel mesleğimden birini yapsam rahatlıkla geçimimi sağlıyor olurdum, hatta belki kenara para biriktiriyor olurdum. Ancak ben aşık olduğum bu sanata gönül verdim, 8 yıldır bu sanatı icra ediyor, 2 yıldır da bu işi tam zamanlı yapıyorum. Tüm gelirim yaptığım bıçaklardan geliyor ve bu gelirle geçinmek bir yana gelecek ay kabzalar için almam gereken ahşap için bile imkan yaratmakta zorlanıyorum. Çoğu zaman aldığım karşılık sadece karın tokluğuna çalışmak anlamına geliyor. 200 liraya sattığım bir bıçaktan cebime kalan sadece 50-60 lira oluyor, ama o bıçağı yapmak için günlerimi harcıyorum. Daha yükseğe satabilmemin zor olmasından dolayı şu anda geçinemiyorum diyebiliriz. Bazen üretimimi hızlandırmak için atılımlar yapsam da sonuçtan memnun olmadığımdan mecburen sabit bir hızda çalışmak zorunda kalıyorum. Eğer bir av bıçağının kabzası için bir günümü ayırmazsam kabza olması gerektiği gibi çıkmıyor. Ama kabzaya ayırdığım, perdaha ayırdığım tüm o saatlerin karşılığını fiyata olması gerektiği gibi yansıttığımda bıçağın fiyatından yanına yaklaşılmıyor. Bazı arkadaşlar neden süslü bıçak yapmadığımı, eğe işleri, desenler vs. kullanmadığımı soruyorlar, peki onlara harcadığım emeğin karşılığını alabilecek miyim diye soran yok... Bu açıdan bakıldığında belki durumu daha net görebilirsiniz. Yani birisi bana neden kılıç yapmıyorsun dediğinde artık canım acıyor. Tanıdığım kimse bir kılıca 3000 - 4000 lira vermez, hiç bir müşterim de bu tip bir bütçeye sahip değildi. Şu anda ben haftada 5-6 tane yaptığım ve özel bir müşteri kitlesi olan- sadece 10 santim namlu uzunluğunda kamış bıçakları yaparak geçinmekteyim. Bir av bıçağı yaptığımda bunu sadece kendi kafamı dağıtmak için yapıyorum, çünkü beni geçindirme ihtimali yok bu tip bir üretimin. Belki zamanla kendime güvenim gelir ve belli bir müşteri kitlesi olur da bu tip bir üretim emeğimin karşılığını verebilecek fiyatlara satılabilir, ancak o zamana kadar namlu uzunluğunu 15 santimin üzerine çıkarmak bile benim için zararla eşdeğer olmaya başladı. Umarım bu konudaki derdimi ve "yara"mı anlarsınız. Heyecanınızı anlıyorum, ama ekonomik koşulların baskısı çok ciddi bir şekilde hepimizin elini kolunu bağlıyor. Belki bir gün iyi bir müşteri çıkar ve gerekli desteği ve bütçeyi sağlayarak bir kılıç sipariş eder, birimiz de bu siparişi alır ve tüm zamanını bu projeye ayırabiliriz. Onun dışında eğer imkanınız, zamanınız varsa mutlaka bu tür bir projeye atılın, elimizden gelen tüm bilgi ve deneyim anlamında yardımlarımızı esirgemeyiz tabii ki. Ancak bu konuda sizin kadar heyecanlı olmadığımız, bizim içimizi acıtan bir yaraya bu konunun tuz bastığından ah ettiğimiz için lütfen kızmayınız. Umarız siz veya başka bir sanatkar dostumuz böyle bir işe el atıp altından başarıyla kalkar, bu bizi sadece sevindirir...
Bunları bir yana bırakıp Türkiye'de ilk kez bir kardeşimizin ev yapımı elektrikli ısıl işlem fırınını yapmasından ve bu deneyini esirgemeyip hepimizle paylaşmasından dolayı çok müteşekkirim. Eylem'i bir kere daha kutluyorum. Fırını tam bir ustalık ve mühendislikle inşa etmesi ve olabilecek en az maliyetli bir şekilde tüm gerekli ekipmanı bir araya getirdiğine şahit olduk. Sadece bu ekipmanın tedariki bile günler süren zorlu bir arayış, bir sürü insana derdini anlatma, kilometrelerce yol tepme anlamına geliyor. Emeğine sağlık Eylem ustam, ülkemiz sanatına gönül verecek tüm gelecek sanatkarlara çok önemli bir kapı açtın -^b
-
Öncelikle iltifatınız için teşekkür ederim Bekir Ustam; Eylem'in de dediği gibi asıl saygıyı hakedenler örsün başında fedakarane alınteri döken sizin gibi ustalar, bizim yaptığımız ise laf-ı güzaf'tan, bir iki kitaptan okuyup, biri iki yerden duyduklarımızı aktarmaktan ibaret. Size bir faydam olduysa ne mutlu bana :)
Son mesajımdan sonra yazılanlara bakınca istemeden de olsa vesile olduğum faydasız ve kısır tartışmayı görünce açık söyleyeyim ben de çok üzüldüm. Forumumuz bilgi aktarmak ve projeleri paylaşmak üzere olmalı bence. O yüzden buna bir nokta koymak adına şöyle söyleyeyim:
Eylem, Emre, Gökhan, kılıç lafı edip canınızı sıktığım için sizden özür dilerim. Bekir usta, son mesajımın son bölümleri için de sizden özür dilerim. Bu lüzumsuz tartışmayla forumun alanı işgal olduğu için diğer tüm forumdaşlardan da özür dilerim; ayrıca bu sırada farkında olmadan alındırdığım başka birileri varsa onlardan da peşinen özür dilerim. Yeter ki bu manasız tartışma sona ersin ve Eylem inşa etmekte olduğu fırının ayrıntıları hakkında bilgi vermeye devam etsin.
Tamam mıyız, sulh olduk mu? ;)
-
Sancar Bey, unutun herşeyi. Umarım en yakın zamanda kılıcınıza kavuşursunuz. Bekir Bey de umarım neşeli şakalı forum konuşmalarına döner. Asıl biz özür dileriz, içimizden geçenleri ve gerçekliğimizi faydasız ve kısır bir şekilde sizinle paylaştığımız için. Ne kadar pişman olsak yeridir. Halbu ki burada güle oynaya, "Türk kılıcı yapıla, lay lay lom", "bir Türk çıkacak arzu ettiğimiz o muhteşem tarihi kılıcı yapacak", "artık beklemeyelim", "haydi arkadaşlar örs başına" şeklinde kelam edilse, herkes mutlu olsa, tüm dünyada barış olsa..... Bu arada Eylem'in fırınını paylaştığı konunun da içine edilse, adam 45 santim uzunluk 10 santim genişlik diye yazmış, kılıç girmez değil mi diye bir soru sormak ayıptır, ama önemli değil, herkes gülsün eğlensin, lay lay lom....
-
Çoğumuzun özlemi olan Türk kılıcı , Türk topraklarında , Türk ustalar tarafından yapılmalı isteği fırın yapımı gibi teknik bir konunun içinden bile böyle baş verdi . Biraz da böyle kontrol dışı gelişse bile bence tartışma ortamları hepimize fikir ve taleplerimizi açıkça savunma imkanı verdiği için faydalı ve sağlıklıdır . Keşke tartışma üslubunu ve fikre ve kişiliğe saygı gereğini unutmadan meram anlatmayı hepimiz becerebilseydik . Hepimizin derdi bağcı değil üzüm olsaydı . Bıçak sanatçısı moderatörümüzün şahsıma yönelik yazdıkları için iki laf etme hakkımı saklı tutarak Eylem ustamızdan özür diliyor ve bu konuyu daha uygun düşecek EL YAPIMI ÜRÜNLER başlığında Gökhan ustanın başlattığı (Vince evans - ÖDÜLLÜ TÜRK KILICI ) bölümünde tartışalım diyorum . Hala bu bölümde son mesajımdaki (3 EKİM 2010 ) fikirleri taşıyorum . Türk kılıcı ile ilgili edecek kelamı olan tüm forumdaşlarımız : Olumlu olumsuz tüm fikirlerimizi kırıp dökmeden kişilere ve kişiliklere değil konumuza yönelik taze ya da bayat tüm fikir ve önerilerin tümü bizim ortak hedef ve gelişimimize katkı sağlayacak . Fikir sahibi tüm dostlar , Ustalar , düşünen arkadaşlar ne dersiniz Türk kılıcı bu zahmetimize değer mi ?
-
Ortalıktaki toz-dumanla ilgili olarak tartışmanın yönlendirildiği başlığa birşeyler yazacağım; ancak hem bu başlığı kendi konusuna geri döndürmek, hem de farklı yaklaşımların olabileceği bir konuda tercihinizi ne yönde kullandığınızı öğrenmek için sormak istiyorum Eylem Bey: Fırın duvarlarında izolasyon tuğlaları mı, yoksa refrakter tuğlalar mı kullandınız?
Malum, izolasyon tuğlaları seramik yapıda olduklarından çok yüksek ısı yalıtımı sağlıyorlar ve üzerlerinde çok az ısı tutuyorlar. Dolayısıyla bu malzemeden yapılan fırınlar hızlı ısınma - hızlı soğuma özellikleriyle öne çıkıyor. Öte yandan, üzerlerinde oldukça fazla ısı tutan refrakter tuğlalar yalıtımdan ziyade ısıya dayanım özellikleri nedeniyle (ve görece ucuz bir çözüm olarak) fırınlarda kullanılıyorlar, sonuç ise yavaş ısınan ve yavaş soğuyan bir fırın oluyor.
Bu iki farklı özellik de farklı uygulamalar için tercih nedeni olabilir. Örneğin, alaşımsız çelikten yapılmış bir bıçağı çabucak ısıtabilecek seramik duvarlı bir fırın hem zaman, hem de enerji tasarrufu sağlayacaktır. Öte yandan, yüksek alaşımlı ve dolayısıyla kademeli-beklemeli ısıl işlem gerektiren bir çeliğin ısıtılmasında ise, refrakter tuğlaların ısı tutma özellikleri daha ekonomik bir sonuç verebilir.
Zaman içerisinde her iki tipte de çelik kullanılabileceği düşünülürse, sizce tercih neye göre olmalı?
-
...
Fırın duvarlarında izolasyon tuğlaları mı, yoksa refrakter tuğlalar mı kullandınız?
Malum, izolasyon tuğlaları seramik yapıda olduklarından çok yüksek ısı yalıtımı sağlıyorlar ve üzerlerinde çok az ısı tutuyorlar. Dolayısıyla bu malzemeden yapılan fırınlar hızlı ısınma - hızlı soğuma özellikleriyle öne çıkıyor. Öte yandan, üzerlerinde oldukça fazla ısı tutan refrakter tuğlalar yalıtımdan ziyade ısıya dayanım özellikleri nedeniyle (ve görece ucuz bir çözüm olarak) fırınlarda kullanılıyorlar, sonuç ise yavaş ısınan ve yavaş soğuyan bir fırın oluyor.
Bu iki farklı özellik de farklı uygulamalar için tercih nedeni olabilir. Örneğin, alaşımsız çelikten yapılmış bir bıçağı çabucak ısıtabilecek seramik duvarlı bir fırın hem zaman, hem de enerji tasarrufu sağlayacaktır. Öte yandan, yüksek alaşımlı ve dolayısıyla kademeli-beklemeli ısıl işlem gerektiren bir çeliğin ısıtılmasında ise, refrakter tuğlaların ısı tutma özellikleri daha ekonomik bir sonuç verebilir.
Zaman içerisinde her iki tipte de çelik kullanılabileceği düşünülürse, sizce tercih neye göre olmalı?
Eeeeğ, ben fazla tuğla israf etmeden ve tuğlanın da fazla pahalı olmayanını tercih ederek yaptım fırını. :-|
Tip 23 tuğlalar nispeten ucuzdular. Eh...
...
20 adet tip 23 tuğla tedarik ettim.
...
(http://eylemcengiz.com/workshop/isil_islem_firini--furnace/furnace__01.jpg)
-
Eylem abi ben bişey sorucam. Bu tuğlalar bazen inşaatlarda falan kullanılan beyaz tuğlalarmı ?
-
Yok, bunlar bu iş için yapılmış nesneler. Senin dediklerin gaz beton ama çoğunlukla ytong diye biliniyor.
Gaz beton da 1000+ Celsius gibi bir sıcaklığa kadar dayanıyor ama yalıtkanlığının ölçüsünü bilmiyorum. Şalümo kullanarak çalışacaksan gaz betonun iş gördüğünü söylemek gerek. (*)
Gaz beton ufak tefek işlerimizi görüyor ama bizim çalışma koşullarımıza fazla dayanmaz. Hele bir fırın içine koyduğuna değmez. Fırını her hafta yeniden yapman gerekecektir.
Aynı hacmi dolduracak kadar gaz beton, tip23 tuğlaya göre kat kat ucuzdur.
-----
*: her ne kadar 1070'i 800 derece civarına çıkarmak su vermek için yeterli de olsa tuğlalar yer yer bundan çok daha fazlasını da görecektir.
-
Konuya yabancı olan arkadaşlar için bir açıklama gerekebilir; "Tip 23", sözkonusu malzemenin sıcaklık sınıfıdır. Yani bu malzemenin üreticisi tarafından önerilen en yüksek kullanım sıcaklığının 2300F ya da 1260C olduğu anlamına gelir.
-
Teşekkürler...