Tanto Denemesi  (42385 defa okundu)

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #30 : 19 Ekim 2009, 02:03:48 »
Abartmışsın, akılla ilgisi yok sadece deneyim belki, dene, olmazsa söyle ben buradan hallederim sorun değil.

Aydin Yüksel

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #31 : 19 Ekim 2009, 03:13:09 »
Birazda gülelim

Sefa bey ve Emre bey, aranizdaki son yazismalari digerleri gibi ilgiyle izliyorum. Kusura bakmayin okurken bir anda koptum gülmekten. Emre bey olayi kusursuzca cözmek icin fikirler üretiyor ve soruyor, Sefa bey gayet sakin -tenekeci makasiyla, kendim kestim plaka pirincten- yaziyor. :-) Valla ne yalan söyleyim,  bende cok teknik bir aciklama bekliyordum. Yanit böyle basit olunca kendime güldüm. Mizahi bir kurgulama gibi oldu. Emeklerinize saygisizlik etmek gibi bir niyeti olmayan, sizlerden cok sey ögrenen biriyim. Umarim kizmiyorsunuz bana, gülünecek birsey cikardigim icin. Benim gibi ögrenci durumundakiler biraz muzip olurlar bilirsiniz.
Saygilarimla

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #32 : 19 Ekim 2009, 12:28:48 »
 :D :D Aydın Bey,
Ben de Sefa'nın cevabını aldığımda kopmuştum zaten. Halimi tahmin edebilirsiniz. İnternette tel düzeltme düzeneklerini araştırıyordum o sırada, sonra kağıda düzenek ile ilgili bazı modeller filan çiziktiriyordum. Sefa Ustamızın yanıtını okuyunca bazı kompleks görünen sorunların ne kadar basit çözümleri olabileceğini görüp şaşırma pratiklerinden birini yaşadım....

Bu izniniz olursa bir hikayeyi çağrıştırdı bana:

Annem 1960'larda Şişecam'da staj yapıyormuş. Kendisi kimya mühendisidir, sonraları Petkim pazarlama müdürlüğünü yaptı. Herneyse, orada bir sürü yaşlı başlı kimyager bir gün oturmuş bir sorunu çözebilmek için toplanmışlar, harıl harıl tartışıyorlar. Annem o zamanlar tıfıl bir stajyer tabii, ne haddine toplantıya dahil olmak. Sorun bir bölgede bulunan yüksek silisyum açısından kaliteli kumun içinde aşırı demir oranı. Şişecam bu kum rezervini kullanmak istiyormuş ama içindeki demir yüzünden kullanılamıyormuş. Neyse, kimyagerlerimiz oturmuş bu sorunu çözmek için fikirler ortaya atıyorlarmış; "şu asitle demir cevherini eritip şu işlemden geçirelim filan"...
Annem kenarda otururken saatler sonra artık dayanamamış. "Bir dakika beni dinler misiniz?" demiş. Almış eline bir kap kumu, bir tane de mıknatıs. "İşte size çözüm" demiş mıknatısa yapışmış demir taneciklerini göstererek...

Sonuçta  hayatımızda çok kompleks sorunlarla karşılaşmaya alıştığımızda o sorunlara kompleks çözümler üretmekten, çoğu gerçek sorunun çözümünün aşırı basit olabileceğini unutuyoruz...

Eğlenceli bir yer olmaya başladı burası  ;)

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #33 : 19 Ekim 2009, 13:35:19 »
Eh, madem eyleniyoruz, klasik bir fıkra:

Alıntı
BAROMETRE İLE BİR BİNANIN YUKSEKLİĞİ NASIL ÖLÇÜLÜR?

Kısa bir süre önce, benden bir fizik sınavı puanlamasında hakemlik yapmamı isteyen meslektaşımdan çağrı aldım. Meslektaşım fizik sınavındaki bir soruya verdiği cevap nedeniyle öğrencilerinden birine "sıfır" puan takdir etmişti. Öğrencisi de "eğer puan yöntemi adil olsaydı, en yüksek puanı alacağını" iddia etmekteydi. Meslektaşım ve öğrencisi sonunda verilen cevabı, tarafsız bir hakeme puanlatmak için anlaşmaya varmışlardı. Hakem olarak da beni seçmişlerdi. Arkadaşımdan çağrıyı alır almaz, kendisine uğradım ve sınavda sorulan soruyu okudum:
Kaynak : yorumla.net - Linkleri Sadece Kayitli Uyelerimiz Gorebilir. Uye Olmak Icin Tiklayiniz...
"Barometre yardımıyla yüksek bir binanın yüksekliğinin ne şekilde saptanacağını gösterin"

Öğrencinin cevabı da şöyleydi:

"Barometreyi binanın en üst katına çıkarırız. Barometrenin ucuna bir ip bağlar ve yukarıdan caddeye sarkıtırız. Tekrar ipi yukarı çeker ve ipin uzunluğunu ölçeriz. İpin uzunluğu bize binanın yüksekliğini verir"cevap çok ilginçti, fakat öğrenciye bunun için puan verilebilir miydi?

Öğrencinin, soruyu tam ve doğru biçimde cevapladığından, bu sorudan tam puan almak için güçlü bir nedene sahip olduğunu anladım. Diğer taraftan öğrenciye tam puan verilecek olursa, öğrenci fizik dersinden yüksek bir notla geçecekti. Yüksek bir not ise öğrencinin fizik dersiyle ilgili davranışları kazandığının göstergesiydi, fakat sorunun cevabı onun fizik bildiğini ortaya koymuyordu. Bunun üzerine öğrenciye aynı soruyu bir daha cevaplamasını önerdim.

Anlaşmaya vardıktan sonra, öğrenciye soruyu cevaplaması için 6 dakikalık bir süre tanıdım ve cevabın içinde onun fizik dersinde kazandığı davranışları ortaya koyması gerektiğini söyledim. Beş dakika geçmesine karşın, öğrenci hiç birşey yazmamıştı. Başka bir sınıfta dersimin başlamak üzere olduğunu söyleyerek cevap vermekten vazgeçip, geçmediğini sordum; fakat öğrencinin cevabı:

"Hayır vazgeçmedim" şeklindeydi.

"Bu soruya verilebilecek pek çok cevabı olduğunu, bunlardan en iyisini seçmeye çalıştığını" belirtti. Karıştığım için özür dileyip, soruyu çözmeye devam etmesini söyledim.

Bir dakika sonra öğrenci cevabını verdi:

"Barometreyi binanın en üstüne çıkarırım ve çatı katından aşağı eğilerek barometreyi bırakırım. Bırakır bırakmaz kronometreyle zaman tutmaya başlarım. Barometre yere çarpar çarpmaz kronometreyi durdurur ve "S=1/2 a t2 " (S eşit bir bölü iki a t kare) formülü ile binanın yüksekliğini hesaplarım. "Bu cevap karşısında, meslektaşıma devam etmek isteyip istemediğini sordum.

Meslektaşım öğrenciye hak ettiği puanı vereceğini söyledi. Tam yanlarından ayrılırken öğrencinin "pek çok cevabı bulunduğunu" söylediğini hatırlayarak, diğer cevapların neler olduğunu sordum.

"Evet, barometre yardımıyla yüksek bir binanın yüksekliğini bulmanın pek çok yolu vardır" dedi.

"Örneğin, güneşli bir günde dışarı çıkar, hem barometrenin gölgesini hem de barometrenin boyunu, daha sonra da binanın gölgesini ölçerek, basit bir oranlamayla yüksekliğini bulabiliriz."
"Çok güzel, diğer yöntemlerin nedir?" diye sordum.

"Çok basit bir yöntem daha var ki onu siz de beğeneceksiniz. Bu yöntemde, barometreyi elimize alır ve binanın merdivenlerinden en üst kata doğru tırmanmaya başlarız. Merdivenleri tırmanırken barometrenin boyu kadar duvar boyunca işaretleyerek ilerleriz. Daha sonra işaretleri sayarız ve işaretlerin sayısı bize barometrenin birimi cinsinden binanın yüksekliğini verir. Bu yöntem doğrudan ölçmeye örnektir"

Daha karmaşık bir yöntem isterseniz, bunun için barometreyi bir ipin ucuna bağlar ve sarkaç gibi sallamaya başlarsınız. Böylece en alt katta ve binanın en üstünde "g" değerini saptayabilirsiniz. Bu iki g değerinin farkından ilke olarak binanın yüksekliğini bulabilirsiniz."

Sonunda öğrenci sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Eğer çözüm için, fizikle bir sınırlama getirmezseniz daha pek çok cevap bulunabilir. Örneğin, barometreyi alıp alt kattaki kapıcının odasına gidersiniz. Kapıcıya eğer binanın yüksekliğini size söyleyecek olursa barometreyi ona vereceğinizi bildirir ve binanın yüksekliğini öğrenebilirsiniz."
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #34 : 19 Ekim 2009, 17:29:16 »
 ;D ;D ;D

Abdurrahman Doğan

  • Üye
  • *
  • İleti: 163
    • http://yataganelsanatlari.tr.gg
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #35 : 31 Ekim 2009, 01:10:48 »
herkese iyi günler benim acizane bir fikrim var pirinç tel konusunda pirinç levhaların satıldığı yerlerde levhaları kesmek için kullanılanılan giyotin makasları vardır levhayı keserken ustaya söyleyip ince  şerit kestirilebilir 050 ,060 kalınlığında pirinc levhalar var zannedersem işinizi görür

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #36 : 31 Ekim 2009, 22:37:42 »
Şimşir....şimşir.... şimşir..... Akıncı palasıda olur.
Arkadaşlar,Türk kılıç denemesi yapıyorsunuzda bizemi haber vermiyorsunuz.Neden kılıç yapmıyorsunuz.
Emre bey sizden iyi bir atak bekliyoruz.Yapın artık şu helvayıda gözümüz gönlümüz doysun.
Bu arada tanto çok güzel olmuş elleriniz dert görmesin.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #37 : 01 Kasım 2009, 19:18:36 »
cengiz bey haklısınız,
ama o iş o kadar kolay degil. olsa herkes usta derdi kendine ......

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #38 : 01 Kasım 2009, 19:49:33 »
Kolay olmadığını biliyorum.Kolay olsa ben çoktan yapmıştım. ;) Ama bıçak ,tanto derken biriside çıkıp şimşir dese ne kadar mutlu olacağız düşünün.  :) Bir gün mutlaka yapacağım.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #39 : 01 Kasım 2009, 20:34:05 »
Tanto'dan sonra katana değil wakizashi gelir  :D
Bizim de isimiz böyle, ken di adıma yeni yeni bıçaklarımda boyutları büyütmeyi göze alabiliyorum. 20 santim namlu ile 40 santim namlu arasında onlarca kat daha fazla iş var. Hele bunu 70 santim ya da 1 metre olduğunu şu anda düşünemiyorum. Yavaş yavaş. İlk başladığımda en fazla dövme ocağında ocağın boyundaki bıçakların ısıl işlemini yapabiliyordum. Bundan birkaç yıl sonra daha uzun bıçakları nasıl eşit ısıtabileceğimi kavrayabildim. Bıçak geometrisi benim için daha yeni yeni oturuyor, çeliğin performansını tam olarak alabilmeye yeni başladım. Daha birkaç ay önce ilk kez bıçaklarım tüm testlerimi hatasız tamamlamaya başladı. Bu benim için böyle iken başkası için daha hızlı veya daha yavaş ilerleyebilir, ancak bir kılıcı tam anlamıyla yapabilmek için inanılmaz miktarda bilgi birikimi gerekiyor... 

Yıllar önce de bir kılıç yapabilirdim, ancak daha çeliğe hakim olamadan, basit bir bıçak bile tüm kesme ve darbe testlerini geçemeden yaptığım kılıç sadece duvar süsü olurdu emin olunuz.

Türkiye'de kılıç yapanlar var arkadaşlar, Yatağan'da eski çelik kullanılmasa da en azından eski gelenek, geometri ve anlayışla kılıçlar yapılıyor... Eski zamanın çeliği şimdikinden daha üstün olduğu düşüncesi biraz havada bir fikir, şimdiki kılıç ustalarımızın aslında eskisine nazaran daha üstün (teknik anlamda) eserler çıkarabileceğini düşünüyorum...

Pota çeliği olsun eski zamanın yüksek karbonlu çeliği olsun şimdiki çeliklerden üstün değildi. Bu biraz mistik ve nostljik şeyleri sevenlerin besledikleri bir düşünce tarzı. Bugünün metalurji bilgisi ve modern çelikleri ile eğer gerçekten bilimsel yaklaşılırsa olaya hiç bir eski zaman kılıcının başa çıkamayacağına eminim.

Ancak iş gerçekten eski zaman kılıçlarının felsefesini yansıtan, estetik ve kullanımı ile savaşa uygun performansta, deri işçiliğinden kakmasına, perdahından telkarisine kadar herşeyiyle o dönem silahlarını yansıtan kılıçlar günümüzde sadece yurtdışında yapılabilmektedir. Nedeni çok basit, burada küçüklük kompleksine kapılmanın alemi yok. Sorun bugünümüzün silah ve bıçak sanatçılarımızın ne yeterli metalurjik ne de gerekli teknik bilgiye sahip olmamasıdır. Bilenin bildiğini söylemeye çekinir hale geldiği bu ülke ortamında, bilmeyenin herşeyi bilirmiş edasıyla dolaştığı günümüzde, "gavur bak bunu da yapmış" diyen kompleksli benliğimizde saklı önümüzdeki engel. Paylaşmak yerine alkış tutan "paylaşım" alanlarımız , yasaklı internetimiz, bilimsel hertür bilginin "öcü" olduğu fikir dünyamız, açık sözlü eleştiri ortamında aslan kesilen delikanlılarımız, eleştiriyi kaldıramayıp sinen kendine güvensizliğimiz, tüm hayatı egosunun düküne giden alacakaranlık siyasal yaşamımız....

Herşeyimizle falsoluyuz, hiç bir ahım şahım bir yanımız yok şu anda.... Bunu söyleyene "ya sev ya terket" denilen bir ülkedeyiz. Hayır, hatalı gördüğümü söylüyorum diye sevmediğim anlamına gelmiyor, tam tersi buna yüzünü dönenler asıl içimizdeki hainler....

Yani dikkatli olmak, eleştirel yaklaşmak, başkasının dediklerine kulak vermek, her bilgiye önce kuşku ile yaklaşmak, bilimsel düşünebilmek, paylaşımı egolarımızdan sıyrılarak becerebilmek, hatalarımızdan ders alabilmek, eskiye özlemle bu güne hayranlıkla yaklaşmadan objektif olabilmek, çalışkan olup hırslı çalışmamak vs. vs. Yitirilen ya da daha önce hiç sahip olmadığımız bir sürü erdeme kavuşmadan gerçek bir kılıcın Türkiye'de yapılabileceğini sanmıyorum, yapılırsa ciddi bir şekilde mucize olur. Yakın gelecekte yapılırsa da bu forumdan ya da buna benzer bir forumdaki birisinden çıkacağına inanıyorum. Bilgiyi paylaştıkça büyüyoruz...

Kusuruma bakmayın, biraz zayıf bir anıma geldi sanırım  :-\

Ercan Şarbat

  • Üye
  • *
  • İleti: 103
  • İstanbul-Göztepe
    • Bujinkan Türkiye
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #40 : 06 Ocak 2010, 17:49:14 »
Sefa bey,
İlk olarak emeğinize sağlık. Bu forumda ilk yazım umarım başarılı olurum :-)
Tanto ve diğer her türlü iyi bıçak için lütfen paslanmaz çelik kullanmayınız. Size önerim 1030 (Hamon bulmak çok zor) -1040-1050 Karbon çeliğidir. Eğer iyi bir Hamon isterseniz 1090 çeliği en iyilerdendir ama yüksek karbon içeriğinden çalışması daha zordur.
Bir de bıçağın Koşira (yani balçak, kın vs.) bölümü farklıdır, Japon tarzı yapılmasında yarar var. Demek istediğim bıçak sonuna kadar düz gitmeli yani bizim bıçaklardaki gibi bir çentik olmamalı, bu noktada bir Habaki ile kına (saya) oturtabilirsiniz bıçağınızı. Bu konuda internette çok bilgi var.
Ben de bıçak ve bir çok başka alet yapıyorum, bir demir atölyem var hobi için ve burada kömür ocağımda var, ateş ve çekiç mahareti ile şekli vermeye çalışıyorum.  Şu an bir Hira Zukuri Tanto denemem var, Hamon için kil ile kapladım kurusun bir ateş verince ne olacak bakalım. Siz nasıl bir ısıl işlem yaptınız, gayet güzel bir Hamon çıkartmışsınız, asitleme işlemi yaptınız mı?
« Son Düzenleme: 15 Ocak 2010, 17:29:35 Gönderen: Ercan Şarbat »

Ercan Şarbat

  • Üye
  • *
  • İleti: 103
  • İstanbul-Göztepe
    • Bujinkan Türkiye
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #41 : 25 Ocak 2010, 11:41:31 »
Kalay su verme işleminden sonraki resimler

http://img7.imageshack.us/i/grnt001gt.jpg/
http://img7.imageshack.us/i/grnt001gt.jpg/

Şu kar kalksın inşallah 1050 çeliğe başlıyorum.
« Son Düzenleme: 27 Ocak 2010, 14:17:07 Gönderen: Kayahan Horoz »

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #42 : 25 Ocak 2010, 12:57:05 »
Ercan Bey, çeliği Türkiye'den mi tedarik ediyorsunuz yoksa dışarıdan mı?
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Ercan Şarbat

  • Üye
  • *
  • İleti: 103
  • İstanbul-Göztepe
    • Bujinkan Türkiye
Ynt: Tanto Denemesi
« Yanıtla #43 : 25 Ocak 2010, 13:58:09 »
Eylem bey merhaba,
Ever istanbul'dan temin ediyorum ancak bulabildiğim 1050 çelikler çok kalın, 1-1.5 cm kalınlığında bu yüzden çok sıkı dövmek ve yüksek ısı kullanmak zorunda kalıyorum buda bazen çeliği yakmama ve çok zorlanmama neden oluyor. Bunun yanında Tanto veya Katanalar gerçekten güçlü fakat ağır oluyorlar. Kömür ocağında çalıştığımdan ateş ayarı çok öne çıkıyor, daha o kadar yeteneğim yok sanırım :-)

Abdurahman Aslankara

  • Üye
  • *
  • İleti: 2
Ynt: slm arkadaşlar
« Yanıtla #44 : 29 Ocak 2010, 00:42:41 »
ben  siteye yeni katıldım böyle bir sitenin olduğunu arkadaşımdan öğrendim (Abdurrahman DOĞAN) sağolsun öncelikle burdan teşekkür ederim.busanata uzak değilim bizde ata mesleği olup zaman zaman bu konularda bizlerde arayış içine gireriz ama buradaki arkadaşların daha bizlere göre daha azimli  ve çabalı olduklarını gördümve bunun için belki birbirimizin bilmediği konuları öğreniriz diye kendimde  katılma luzmu hissettim sizlerinde kabul ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.  benim mesleğim demiri sıcak ve soğuk şekillendirmek 

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2