Zaten sorun da o, yapılabilir olması. Ama yapmak ile başarılı olmak arasında dağlar kadar fark var.
1- Metalurji konusunda kompozisyonu ayarlamak
2- Eritme ısısına çıkmak
3- Erimede oluşan türlü sorunlarla başa çıkmak
4- Elde edilen sonucu doğru yorumlayabilmek, gerektiğinde kimyasal kompozisyon sonucu için analiz yaptırtmak.
5- Dövebilmek
5.5 - döverken harelere hakim olabilmek, karbür dağılımını ve yönünü kontrol edebilmek
6- Isıl işlemini yapabilmek
Bu konuların hepsinde büyük ustalık ve sabır, bir o kadar da zaman ve bütçe yatırımı gerektiren bir olay bu. Hiç kolay değil, evet ulaşılmaz hiç değil ama çok uzun aylarını bir projeye bağlayabilecek imkanı ve zamanı olan birisi için.
Yıllardır bu işe girişmek istiyorum, defalarca da bu iş için girişimde bulundum ancak konu hakkındaki bilgi deryasının içine girince hiç de kazın ayağı öyle değilmiş öğrendim.
Yukarda anlattığım maddeleri açayım da belki bu işe soyunan birisi olursa dikkat edilmesi gereken türlü hususun bir kısmı konusunda fikir sahibi olsun:
1: Wootz-pota çeliği aslında herhangi bir kompozisyon ile yapılabilir ancak eğer tarihi olarak uyumlu bir çalışma yapmak, gerçek dımışki yapmak gibi bir gayret varsa mükemmel temiz ve programlı çalışması şart. Gerçek wootz çok saf bir karbon çeliğidir. Karbon katkısı göz önüne alınmadığında tüm kompozisyon %99.8 gibi saflıkta demirdir. %0.01 , %0.001 oranlarında karbür yapıcı katalizör diyebileceğimiz eser maddeler vardır. Genelde bu eser maddeler mangan ve vanadyumdur. Ancak bu saflıkta hammaddeyi bulmak bile çok çok zor bir iştir. Günümüz çelik ve demir sektörünün ürünleri yüksek oranda katkı maddeleri içerir. Bu maddelerden kurtulmak veya yok saymak da mümkün değil. Bu yüzden büyük oranda saf demir hammaddeye gereksinim var. Bu hammadde ve saf karbon ve bir miktar eser madde katkısı ile dikkatli moleküler ağırlıklar üzerinden oranlama yapılarak bir külçe planlanmalı...
2: Tüm günümüz wootz-bulat ustalarının hemfikir olduğu konu bu işin en çetrefilli kısmı dövmeden sonra erime ısısına çıkabilmek. Bu iş kolay gibi görünse de çok iyi bir eritme ocağı tasarımı gerektiriyor. Bu sorunun diğer ayağı da eritme ısısına çıktıktan sonra ergimiş malzemeyi ne kadar zaman kaynatmanız gerektiği. Gerçek anlamda kaynatmıyorsunuz tabii ama ergimiş malzemeden olacak gaz çıkışının bitmesini ne kadar zaman beklemeniz gerektiği bile başlı başına bir ustalık gerektiriyor..
3: Erime konusu başlı başına bir bela aslında, çünkü erittiğiniz malzemenin içinde oksijen ve diğer hızlı bağlanan madde ve gazlarla reaksiyona giren hammaddeniz var, bunun yanında eritme sonrsı katılaşma olayını doğru hızda soğutmak önemli. Soğuma evrasinde çok türlü sorunlar baş gösteriyor. Örneğin malzemenin çekmesi sırasında oluşan külçenin tam ortasında çok sık görülen büyük bir gaz cebinin oluşması. Bu cep ya da koful külçenin işlenmesini genelde imkansız hale getirebiliyor, onca çabayla yaptığınız şeyler ıskartaya bidiyor. Bunun önüne geçmenin tek yolu yılmadan ve sistematik deneyler yapmaya devam etmek. Külçeleri ıskartaya çıkaran asıl büyük sorun mikroskobik ölçekte kabarcıklar. Erime sonrası yapıdaki çok minik gaz birikimleri soğuma sırasında oluşan dendrit yapının sınırlarında birikiyor, dövüldükçe genişleyen tüm yapıyla birlikte bu kabarcıklar da genişleyip gözle görülür ve tamiri imkansız boşluklara dönüşüyor. Çelik hasarlı olduğu gibi kullanılamaz ölçüde dayanıklılığında düşüş oluyor. Bunun dışında daha bir sürü problem var, örneğin fırın ortamında çeliğe karışan zararlı eser madde, yanma odası veya potadan kompozisyonu bozan miktarda karbon karışması, tüm yapının oksitlenmesi, külçeyi çıkarmaya çalışırken kırılan potalar, erimiş çelik ihtiva eden potanın fırının içinde kırılmaya karar verip fırını işlemez hale getirmesi vs. vs. Bunun tek ilacı sabır, bolca bilgi ve sistematik çalışma (bir de tabii bir miktar sermaye)...
4: Bu konu da çok önemli bir bilgi birikimi gerektiriyor. Çoğu günümüz ustası artık külçenin şekli ve renginden erime sırasında oluşmuş sorunları hemen tespit edebiliyor. Hangi külçe dövmeye değer hangisi ıskarta bir görüşte anlayabiliyor. Kimyasal kompozisyonu da çıkarabilmek özellikle ilk denemeler için çok önemli. Zamanla ustalaşıp sadece yumurta üstündeki dendritik yapının büyültilmiş resminden külçenin kimyasal kompozisyonu hakkında fikir sahibi olabiliyor ustalar konu üstünde çalıştıkça...
5 - 5.5: Bu işin en en çetrefilli meselesi bu. Yumurta bilinen çelik ile alakası olmayan çok farklı bir madde. Öncelikle çok kırılgan, özellikle dövme ısılarında. Yani ısıl kırılganlığa sahip bir malzemedir, çeliğin rahat dövülebildiği ısılarda çalışamazsınız bu dımışki ile. Çelik şekillendirmek için çok düşük olan derecelerde dövmek zorundasınız, bu yüzden tam anlamıyla bunu dövmek bir ömür törpüsüdür. Aynı zamanda karbür dağılımını ve hareleri kontrol etmek zorunda olduğunuzdan hen dövme döngüsünden sonra normalizasyon yapmanız gerekmektedir. Belki bir bıçak için normalizasyon fazla zaman alan bir işlem değildir ama bir wootz kılıcın şekline gelene kadar yüzlerce kez normalize edilmesi gerektiğini düşününce hesaplar ortada, toplamda onlarca saat sadece normalizasyon döngüleri için zaman harcayacaksınız. Bu arada dövme de basit bir şekilde çelik parçayı uzatmak şeklinde değildir, harelerin homojenitesi ve akışını kontrol edebilmek için yine dövme işlemlerinde çok sistematik davranmak gerekir. Örneğin yarım milim aralıkta harelere sahip bir kılıca ulaşmak için ne büyüklükte bir yumurtanın yüzde kaç oranda uzayıp incelmesi gerektiğini saptamak büyük bir ustalık gerektiren ve tamamen sizin yumurtanızın dendritik yapısına ve ustalığınıza kalmış bir konudur. Daha fazla uzatırsanız hareleriniz dağılmaya başlar, daha az uzatsanız hareler oluşmadan sert kalın hatlı dendritik şekillerle baş başa kalırsınız. Sadece bir yumurtadan bir kılıç uzunluğuna ulaşmak haftalar süren yorucu ve ilerlemek bilmeyen bir sürü dövme ve normalizasyon sürecinden geçer. Bu arada yaptığınız basit bir hata ile desenlerinizi silmiş ya da uğraştığınız parçayı parçalamış olabilirsiniz. Bir de tabii yumurtayı olması gerektiği gibi dikkatle incelemeden kusurlu bir yumurtayı kılıç formuna döverken son aşamada kocaman bir gaz cebi ile ya da mikroskobik kabarcıklarla karşılaşıp haftalarca dövdüğünüz külçenin çöpe gitmesi de çok mümkün...
6: Isıl işlem konusun bu tip malzemede normal çeliğe göre çok daha büyük bilgi birikimi gerektiren bir konu. Bir de sonuçta asıl yapı malzemesi martensit değil sementit ve perlit olan bir malzeme ile uğraştığınızı düşünürseniz işin çetrefilliliği daha iyi anlaşılır. Üstüne haftalarca-aylarca üstünde dur durak dinlemeden çalıştığınız projeyi hatalı veya sadece şanssız bir su verme girişimi ile cöpe gönderme ihtimali var...
Bu işin bir avantajı şu: Iskartaya giden parça yine eritilip değerlendirilebilir...
Bunları denemek isteyenleri caydırmak için yazmadım. Sadece bu tip bir projenin zorluğunun farkında olmadan yapılan bir girişimin sonucunun neredeyse kesinlikle sonucunun hüzran olacağının bilinmesi gerektiği için yazdım. Eğer karşılaşılacak zorluklar önceden bilinirse herhangi bir işin altından başarı ile kalkılabilir. Aksi takdirde bu işe soyunan kişi birkaç denemeden sonra bu girişimden soğuyacak ve uzaklaşacaktır. Halbuki önceden hazırlanıp bilgi birikimi ve imkanlarını daha dikkatli hazırlasa başarı daha ulaşılabilir bir yerde olurdu...