Sağolasın Eylem.
O halde tez elden sempozyum fikri üzerinde düşünmeye başlayalım. Aklıma geleni olduğu gibi yazıyorum; siz de fikirlerinizi söyleyin, sonra üstünde konuşalım.
Öncelikle Kurban Bayramı ve Festival tarihlerine göre stratejik olarak yerleştirmek lazım ki ustaların sıkışık zamanına rastlamasın ve katılım çok olsun. Bu açıdan Yatağanlı üyelerimizin fikirlerini bekliyorum.E tabi forumdan katılacakların da izin alabilecekleri bir tarih olabilmesi lazım. Aslında böyle bir sempozyum dışardan gelecek akademisyenlerle filan adam gibi olmalı tabi ama ilk seferde bence kendi imkanlarımızı kullanmak, kendi aramızda imece usulu götürmek daha temkinli olacak. O yüzden forum üyelerimize daha çok iş düşecek.
Konular tarihi arkaplan ve gelişim, metalürji ve malzeme, yapım ve süsleme teknikleri olarak üç ana başlığa ayrılabilir. Yatağanlı ustalara demir şöyle dövülür diye kimsenin öğretmesi gerekmiyor tabii, aksine onların öğreteceği çok şey var ama Mergup bey gibi Altay bey gibi elinden çok tarihi yatağan geçmiş sağlam koleksiyonerlerimiz mevcut tarihi yatağanlardaki form, süsleme ve yapım tekniklerindeki ayrıntılar hakkında çok bilgiler verebilirler. Böylece yeni yapılacak yatağanların orjinallerine mümkün olduğu kadar yakın olması sağlanır.
Yatağan'da da memleketimizin genelinde olduğu gibi yatağan ve genel kesici silah terminolojisi ve tarihi gelişimi hakkında bir kavram karmaşası mevcut. Yatağan nedir, pala nedir, kılıç nedir; balkan yatağanı, yeniçeri yatağanı, karadeniz yatağanı, saldırma v.s. arasındaki farklar nedir. Bunların parçalarına ve tiplerine ne ad verilir bunların net biçimde oturması için terminolojiyi de içeren ve yatağan formunun gelişimini anlatan ama çok ağır ve akademik olmayan bir sunum da ilk anabaşlık altında hazırlanabilir. Kayahan bey bu işi iyi götürür, ben de elimden geldiğince yardım ederim.
Metalürji ve malzeme bilgisi, karbonlu çeliklerin temel metalürjisi, moleküler yapısı ve bunun bıçakçılıkta kullanımı(işte martensit, pörlit v.s. mevzuları ben de pek hakim değilim konuya) ve de özellikle hare bezekli ve pota şam çeliğinin yapım ve kullanımı, türk burgusu, Hz.Muhammed'in merdiveni gibi teknik konularda bilgi vermek de forumda bu işlerden anlayan siz ustalara düşüyor.
Ulaşımdı, yatacak yerdi herkes kendi kesesine göre ayarlar, kasabaya yük olmayız.Denizli havaalanı açılmıştır herhalde. Önceden alınırsa bilet masrafı da çok olmaz. Hem de işten izin alacaklar için yol süresi kısalmış olur. Festival zamanı olmadığından yayla da tenha olur, kafamıza göre kurarız çadırları;olmadı bir otel vardı galiba kasabada. Belediyeye düşen sadece katılımı sağlamak, bir konferans salonu bulup bir projektör ayarlamak ve kırtasiye işleri olur. İstanbul'dan, dışardan v.s.den akademisyen konuk çağıramayız henüz belki ama Denizli ve civarından belki gelecek hocalar olabilir. Bu da zenginleştirir etkinliği.
Ne diyorsunuz, fazla mı açıldım yoksa makul mudur bu fikirlerim?