Gerçekten de bu kelimeler üretim aşamaları ve silah çeşitleri ile alakalı çok ilginç ipuçları içeriyor. Lugat'ın 1074 yılında Kaşgar'da (Doğu Türkistan) yazıldığı da dikkate alınırsa ta o çağlara ışık tutuyor bu anlamda. Örneğin:
"temürlüg: demir eritilen yer" kelimesi çok tartışılan Orta Asya'da pota çeliği dökülüyor muydu sorusu açısından mühim kanımca.
çij: Demir çivi teriminin zırhlarla da ilintisi açısından "perçin" kelimesine karşılık geldiğini düşünüyorum.
egdü terimi bize o dönemde deri kınların yapıldığını bildiriyor.
bilegü, nıjdag, qondıgu gibi terimler kullanılan farklı biley ve perdah taşlarının adları olabilir.
arqar kelimesi bize 10.yüzyılda Orta Asya'da boynuz saplı bıçaklar yapıldığını, keçi boynuızunun bu işte kullanıldığını öğretiyor.
bazgan terimi ise özel demirci çekiçlerine verilen adı bize öğretiyor.
kurç temürdeki "kurç" katı,sert, güçlü anlamına geliyor Lugat'e göre.
boyun terimi ise muğlak. Lugat'te Kaşgarlı sadece kılıç ve bıçağın kabzazına boyun dendiğini yazmış. Dediğiniz gibi kabzanın tutulacak kısmı olabileceği gibi(başka bir yerde de vardı böyle birşey) kuyruk veya direk kabzayı işaret de ediyor olabilir. Lakin kabza anlamına gelen sap terimi de Lugat'te mevcut. Eşanlamlı kelimelerin ikisine de yer verilmiş olabilir tabi.
kamatmak terimi Kabalcı baskısında yok lakin kılıç kamçı tabiri qamçı maddesi altında geçiyor. Ayrı bir terim olarak "kamatmak" ise TDK'nın Divan-ı Lugat-ı Türk dizininde mevcut. (İki eserde her nasılsa birbirlerinde olmayan veya farklı yazılan bazı kelimeler olduğu için birbirleriyle sağlama yapıyorum.
) Urumi ve daha farklı örnekleri olan çok esnek kılıç olabileceği gibi daha farklı birşey de olabilir. Ama eğer Urumi benzeriyse 10.yüzyıl gibi erken bir tarihte var olması ve o dönemde bu kadar esnek ama kılıç olarak kullanılabilecek kadar mukavim bir çelik üretecek metalurji bilgisinin Türklerde var olması açılarından çok çok mühimdir bence.
tugru her ne kadar "kabza içine geçirilen ince demir" ifadesi beni şüphelendiriyorsa da, bu kelimenin kuyruk için kullanılan bir başka ve belki de daha eski bir terim olduğu %99. Daha önce de deiğim gibi "terminoloji yok" derken her kavram için üçer dörder terim bulmaya başladık
qöl ifadesi kafa karıştırıcı. Öncelikle bunun bildiğimiz "kol" kelimesine karşılık geldiğine inanıyorum. Şu halde Bikkul'un makalesindeki resimde "kol" olarak işaret edilen kısmın kılıcın boynu değil benim tahmin ettiğim gibi oluk kısmı olduğu da ortaya çıkıyor; ama "kılıç ya da bıçağın
sırtında bulunan oluk" ifadesindeki sırtında kısmı dikkat çekici. Kaşgarlı bizim kılıcın yüzü dediğimiz kısma sırt mı diyordu? Yoksa, hani yatağanların ve bazı kılıçların sırtında bulunan bir tür yiv vardır, (Evans'ın son projesinin resminde de vardı hani) onu mu kastediyor? Ancak aynı maddede örnek olarak
"qılıç qölı: kılıç oluğu" deniyor ki bu da bildiğimiz oluğu işaret ettiğini gösteriyor. Peki şu ifadeye ne buyrulur? "Bu yiv kılıç boyuna uzanır ve bazen altınla kaplanır." Altınla kaplanmış bir kılıç oluğuna ben rastlamadım lakin 10.yüzyıla ait bir Türkistan kılıcı da çok bulunan birşey değil ki örneklere bakıp emin olalım?? Daha da kafa karıştıran ise TDK lUgat dizininde
kol karşılığı olarak "kılıç ve bıçakta bulunan yol biçimli oyma" denmesi. Şu halde ben temkinli bulunmakla beraber aksine bir kanıt bulunmadığı takdirde kılıç oluğuna "kol" dendiğini düşüneceğim. Ne dersiniz?
Not:
http://www.achiq.org/pitikler/dlt---.pdf Divan-ı Lugat-i Türk TDK dizini; Kabalcı baskısı ise hem ucuz hem de beşiktaştaki Kabalcı'da ayrıca %50 indirimli. Herkesin evinde olmalı bence.
Siz de alın indirin bir karıştırın bakalım gözümden kaçan birşey var mı?
Not2: Gaza geldim eğer koyduğum yeri bulabilirsem Ali Şir Nevai'nin Muhakemet-ül Lugateyn'inin de bir karıştıracağım terim bulmak için
Not3: Bu da TDKnın Divan-ı Lugat-ı Türk online veri tabanı:
http://www.tdkterim.gov.tr/dlt/sozluk/