CebehaneForum
Başlarken => Etkinlikler, Haber ve Duyurular => Konuyu başlatan: Bekir Çankırı - 24 Temmuz 2011, 15:52:48
-
Okuyup beğendiklerimizi paylaşacağımız bir köşemiz , haberdar olmamız ve bilgilenmemiz açısından
faydalı olabilir diye düşünerek , bu günlerde tekrar okumaya başladığım bir kitabı öneriyorum :
ATİLLA İLHAN - HANGİ BATI ?
İşte kitap hakkında fikir verebilecek birkaç bölüm :
"lisede sophokles okuduk klasik türk musikisine sövmeyi, divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık göstermeyi öğrendik. sanki sinan leonardo'dan önemsiz, mevlana dante'den küçüktü, itri ise bach'ın eline su dökemezdi. aslında kültür emperyalizminin ilmiğini kendi elimizle boynumuza geçiriyorduk, ulusal bileşim arama yerine hazır bileşimler aktarmak hastalığımız tepmişti."
‘Tanzimat Devlet-i Aliyye’nin önce gizli bir sömürge olmasını hazırlamış,sonra da paylaşılmasını sağlamıştır.Hal böyleyken,okul kitaplarında niye önemli ve büyük bir devrimmiş gibi yazıldığını,anlayabilmek mümkün değildir.
Bir de Tanzimat-ı Hayriye demişler!Hayır neresinde bunun,tepesinden tırnağa şer!’
-
Attila İlhan üstadın bu mühim eserini okuyanlara benim tavsiye edeceğim kitap Edward Said'in "Şarkiyatçılık" adlı eseri. Piyasada orjinal adıyla "Oryantalizm" olarak versiyonu da bulunuyor lakin "Şarkiyatçılık" baskısının çevirisi çok iyi olduğu için tavsiye ediyorum. Sosyla bilimler alanında çığır açan bir eserdir -^b
Şu an okuduğum, aslında yeni bitirdiğim kitap ise üsttekiler kadar ilmi olmasa da bence aynı derecede değerli: Hüseyin Rahmi Gürpınar üstadın "Gulyabani"si... :D Önce epey tırsmak, sonra çok gülmek için birebir, ecinnilere, hind-ü sindin, çin-i maçinin perilerine karışmak, ka dağının dolaşıp gelmek, Gamgam'a Samsam'a, Gulyabani Ahu baba'ya intisap etmek isteyenlere tavsiye ederim ;D ;D
-
Bende prof.Halil Inalcigin makalelerinden derlenip ,kitap haline getirilmis olan "Kurulus ve imparatorluk sürecinde OSMANLI devlet,kanun,diplomasi"adli kitabi okuyorum.Özellikle osmanli tarihinde cok önemsedigim Halil Hoca hkkinda iki güzel söz "Köprülü ve Barkan zamanin büyük alimiydiler.Halil Inalcik tüm zamanlarin büyük alimi ...BERNARD LEWIS Harward´da onurun düzenlenen sempozyumda söylenen su söz bencede cok dogrudur."O´nun calismalarini cikarir ve bir kenara koyarsaniz Osmanli tarihinde hicbir sey kalmaz"MARK L.Stein.
-
TÜRK DİLİNİN KÖKENİ - TARİH TÜRKLERDE BAŞLAR . Hulki cevizoğlu
Orta asya da doğmuş , Türkiye ve almanyada eğitim almış genç Türk mühendisi : Kazım mirşan .
Bizler gibi başlayan amatör merakı , iyi bildiği orta asya dil ve lehçeleri onu eski Türk kaya yazıtlarını hobi amaçlı okuyup , bugünkü dile çevirme gayretine yönlendirmiş .
Batı kaynaklı , basılı bilimsel tezlerde aynı konulardaki büyük yanlışlıklar ve kasıtlı tezatları farkettiğinde de ,hem konunun, hemde batılının amacının ,olağan üstü ses getirebilecek siyasal sonuçlarını farkedip bu alanda derinleşmeye karar vermiş .
Kazım mirşan' ın bir ömür süresince araştırıp , bilimsel bulgularla desteklediği ve yayınladığı tezlerini , bugüne kadar bilimsel belgelerle çürütemeyen batı tabii görmezden gelmiş ... de bizim afur ,tafurlu bilimsel çevrelerimiz , tarih ve dil kurumlarımız ,Bu amaçla kurulmuş üniversitelerimiz nasıl mı karşılamış ?
Bu sorunun cevabı bu çok önemli kitapta tabii , ama Ben izninizle çok tanıdık gelecek bir sahne hayal edip ön merakınızı giderirken, büyük Türk tarihimizin ve onunla ilintili her şeyin nasıl bir şeytani cendereyle sımsıkı çevrilmiş olduğunu da anlatmak isterim .
Şimdi , hepimizin de içinde olduğumuz sahne :Bir gurup Türk , bizler kültürümüzün önemli bir bölümü olan , ata sanatımız , kesici silahlara ilgi duyuyoruz .
Toplayıp okuyabildiğimiz bölük, pörçük bilgilerden de Tarih içinde bu silahların , maden olarak hazırlanmasından madeninin özelliğine , işlenmesinden estetik üstünlüğüne , silah olarak fonksiyonlarının geliştirilmesinden ,döneminin diğer silahlarıyla kıyaslandığında teknolojik üstünlüğüne
kadar bazı ispatlanmış bilgileri bulabilmek için yola çıkıyoruz .
Ve ihtiyaç duyduğumuz bize ve kültürümüze ait bilgi , belge , yazılı kaynak , tarihi evrak vs. v.s yi
konunun yaşayan ustalarını , hiç olmazsa onlardan nakiller yapabilecek akrabalarını , üstünlüğümüz olan üretim tekniklerini .
Velhasıl bugün işe yarayabilecek örnekler üretmemizi sağlayacak neredeyse hiçbir şeyi YERLİ KAYNAKLARDAN , (ve de yaşadığımız bu ülkede ) BULAMIYORUZ . >:D
Yapabildiğimiz ya da bize açık bırakılan tek kapı :bizden alınıp batılı bakış açısıyla yazılmış belgeler
ve onların anlattığına bakıp , bakıp , batılı büyük ustalar saydığımız , bizim sanatımızı, bugün bizden aldıkları ile bizden ileri üretim yaparak bize satan "ÜSTAD" lar . >:(
Kitapta benzer sahnelere farklı alanlarda çokça rastlayacaksınız . Haberiniz ola .
Arka kapak yazısı.
Uygarlığın temelinde "yazı" vardır. Bugüne kadar bilinen gerçek, yazının Sümerler tarafından bulunduğu şeklinde idi. O nedenle, pek çok kitapta "tarihin Sümer'de başladığı" ileri sürülür. Bu kitapta, ayrıntılarıyla okuyacağınız gibi, ortaya konan "yeni tarih tezi" ile "tarihin Türkler'de başladığı" görülüyor.
Tanınmış bilimadamımız Prof. Dr. Bozkurt Güvenç diyor ki: "Batı'nın Türkler'le ilgili ve asıl affedemediği husus şudur. Batı, 200-300 yıldan beri dünya tarihini yapmaktadır ve hep kazanmıştır dünyayla olan çatışmalarında."
Türkler, yüzyıllarca Avrupa'nın gizli ya da açık saldırılarına hedef oldu. Bu saldırılar kimi zaman "bilimsel" kılıflara büründürüldü. Yabancılar bir "film senaryosu" gibi bizim için bir "tarih senaryosu" yazmışlar, kendi ülkelerinde bunu yürürlüğe koydukları gibi -ne yazık ki- Türkiye'ye de kabul ettirmişler...
Sonuçta, öyle bir noktaya gelindi ki, Türkiye kendi tarihini yabancılardan öğrenir oldu. İşin ürkütücü yanı ise, onyıllarca bunun farkına bile varamamış olmamızdı!..
Ancak, yakın zamanda görüldü ki, Batı'nın önyargılı ve dayatmacı sözde bilimsel değerlendirmeleri eksik temeller üzerine oturuyor.
Günümüzün siyasal gelişmelerini yönlendirmek isteyen Batılı güçler, bilime de politika karıştırılmasını sağlayarak, "tarih yapanlar sadık kalmayan tarih yazıcılarını" öne çıkarmaya devam ediyor.
Bu kitapta yer alan, karşı çıkanlar tarafından bile çürütülemeyen yeni tarih tezini, Batı'nın Türkler'i tarihsiz bırakma ve Türk Tarihi'nden kurtulma çabalarını, Türkiye üzerine oynanan oyunları, Türkler'i sevmeyen Türkologları, Türk Tarihi'ni yabancılardan öğrenmenin üzücü yanını, Türkiye'deki acınacak ilgisizliği, bilimsellik maskesiyle yapılan papağan eğitimi ve Oryantalizm'in yıkıcı etkilerini büyük bir ilgiyle okuyacağınıza eminim.
Böylece, "Türklüğün medeni vasfı güneş gibi doğacaktır" diyen büyük Atatürk'ü daha iyi anlayacak ve "Bu 2. Kurtuluş Savaşı'dır" diyen bilimadamlarına hak vereceksiniz.