CebehaneForum

Teknik Konular => Üretim Teknikleri => Konuyu başlatan: Emre Kipmen - 16 Eylül 2009, 21:41:08

Başlık: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 16 Eylül 2009, 21:41:08
Merhaba dostlar;

Son günlerde 3 tane proje ile uğraşıyorum aynı anda. Bir tanesinin Isıl işlem öncesi hazırlığından bitirilişine kadar adım adım işlemek istedim. Bu sayede kuru kuruya anlatmak ile uğraşmayacağız ve resimlerle anlatmak ve anlamak çok daha kolay.

Bu bıçak iki gün önce kesildi ve ilk adımda kaba olarak şekli verilip, taşlama eğimi oluşturuldu. Buraya kadar zaten diğer bir konu başlığında adımları incelemiştik : http://cebehane.com/forum/index.php?PHPSESSID=80dc940b9c65ea25e2ddf94f49f48d2f&topic=73.0 (http://cebehane.com/forum/index.php?PHPSESSID=80dc940b9c65ea25e2ddf94f49f48d2f&topic=73.0)

Kaba hali verildikten sonra taşlama eğimi ağızdan sırta dikine 120 kum zımpara ile düzlendi ve sırt ile taşlama eğimi arasında kalan düzlük zımparalandı. Ancak benim çeliğim ısıl işlemde hava ile temas etmediğinden  (D2) sertleştirildikten sonra bir oksit tabakasıyla kaplanmıyor, bu yüzden sertleştirilmeden önce sabrım yettiği ölçüde bıçağı düzgünleştiriyorum. Eğer yağda sertleştirilen bir çelik kullansaydım o zaman bu kadar incelmemin bir anlamı olmazdı, zaten çeliğin üstündeki oksit tabakasını yok etmek için kaba zımpara kullanmam gerekecekti ve o kadar uğraşım boşa gidecekti.

Annemin bir arkadaşı bayan uzun zamandır yakınırdı doğru dürüst bir mutfak bıçağının olmamasından, bu ona gidecek, umarım sıkıntılarını giderebiliriz. Bıçak daha önce yaptığım bıçağın bir benzeri olacak:
(http://lh4.ggpht.com/_VE2vabU9iTc/Sj91rQXzWaI/AAAAAAAACC4/Xd7XL_AhKuY/s800/DSC02699%20%28Large%29.JPG)

Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 16 Eylül 2009, 21:54:28
Bu akşamüstü 120 kum zımparanın dikine (yani ağza paralel) 220 kum zımpara ile zımparaladım, yaklaşık 2-3 saat sonra oldukça iyi bir haldeyiz, nerdeyse bitmiş gibi (resim 1).

Ancak değişik açılardan incelediğimizde daha işimizin olduğu belli oluyor: bıçağın ucuna yakın ve taşlama eğiminin sonuna doğru bir tane 3 milimlik ufak bir 120 kum çiziği yanında da 1 milimlik iki çizik var. Önemsiz gibi değil mi? (resim 2)

yaklaşık yarım saat zımparalamadan sonra artık hallolmuş gibi görünüyor: (resim 3)

Ancak değişik açılardan baktığımızda baş belamız pek de rahatsız olmamış gibi 220 kum çiziklerinin arkasına gizlenmiş bekliyor: (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 16 Eylül 2009, 22:14:52
1 saat sonra çiziği tamamen yok ettikten sonra : (resim 1) Unutmayın bir çizik yok etmek bile tüm yüzeyin çiziğin en dip noktasına kadar aşındırılmasını gerektirir. Sadece o bölgeye yüklenmek hiçbir şey kazandırmaz, çizik gider ama siz de eğiminizi bozarsınız...
Eğer bu çiziği yok etmeseydim bir şekilde sertleştirdikten sonra halletmem gerekecekti ki, bu şu anda yumuşak haliyle uğraştığımdan 2-3 kat daha fazla zaman alacaktı...

Bu arada balçak bölgesini düzlerken 120 bile değil, gizlenmiş bir eğe izi ile karşılaştım. Neyseki erken farkettim aksi takdirde bunu sertleştirdikten sonra yok etmek nerdeyse imkansızdı.... (resim 2)

Neyseki balçak ve kuyruk bölgesinde zımpara kağıdına bloğumla daha fazla yüklenebildiğimden düz alanlar fazla zaman almıyor. (resim 3) . Unutmayın, eğimin ve ucun arkasında destek olmazsa buralara abandığınızda bıçağın bu ince bölgelerini rahatlıkla bükebilirsiniz, genelde de bunu düzeltmek çok zahmetli bir uğraştır ve saatler belki günler kaybedersiniz...

220 kum ile işim bittikten sonra (ki bunu anlamak için bıçağı elinize alınız ve her türlü açıdan güçlü bir ışıkta inceleyiniz), biraz daha çalışacak enerjim vardı, bu yüzden 400 kum ile bitirmeye karar verdim. 400 Kum zımparayı 200 kum çizgilerine biraz açı vererek çektim, bu sayede 220 çiziklerini tamamen yok ettiğime emin oldum. 220'yi hakkı ile yapmışsanız 400 ile işiniz sadece 20 dakika kadar sürer, belki daha az.. Resim 4'te 400 kumu ilk çektiğim bir kaç geçişten sonrası, dikkat ederseniz çapraz 400 kum çizikleri ile ağza paralel ve daha derin 200 kum çizikleri ayırt edilebiliyor
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 16 Eylül 2009, 22:28:16
Sonuçta 22 santimlik namlusu olan büyük bir mutfak bıçağı ancak 5 saat gibi bir zamanda 400 kum zımparaya kadar getirdim. Ancak bu sadece yarısı, diğer tarafı 80 kum çizikleri ile dolu  :-\

İşte son hali bir yarısının: Resim 1.
Ve detay: Resim 2.
Homojen bir şekilde 400 kumun güzel, sığ çizikleri ile kaplı. Bu hali ile yarı yarıya bir yansıtıcılığı var. Resim 2'de dikkat ederseniz fotograf makinamı ve kelimi  :D görebilirsiniz...

Parlak bir halde diğer yarısının yapılmasını belkiyor (resim 3). Yarın bir terslik olmazsa kabza deliklerini de delerek ısıl işleme hazır hale getireceğiz...

Resim 4'te taşlama eğimini ve ağız kalınlığını görebilirsiniz. Bu ağız kalınlığı daha sonra bileylenip ağız olacak.
Sağlıcakla kalın....
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Sefa Çabuk - 17 Eylül 2009, 01:10:50
Ne kadar güzel, açıklamalar ve detaylı fotoğraflar...Emre bey üretim sürecindeki açıklamalarınız ve fotoğraflarla bu güzel çalışmaları ayrı ayrı ele almanız, paylaşım anlamında forumda ciddi bir arşivsel döküman oluşturacak. Durukan ve Gökhan beyin de bu anlamda  çok değerli  katkıları omuştu ( bu konuda en üşengeç ve tembel olan benim bu arada ;)) hazır sırası gelmişken hem onlara hem de size sergilediğiniz ve insanlarla paylaştığınız her şey için kendi adıma teşekkür ediyorum. Emeklerinize sağlık, sağlıcakla kalın.
Sefa
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Eylem Cengiz - 17 Eylül 2009, 18:48:38
Elinize sağlık!
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 17 Eylül 2009, 19:37:53
Sağ olun arkadaşlar, elimden gelen ancak bu, keşke daha fazlasını yapabilsem. Gerçek mutluluk paylaşıldıkça oluyor...

Bıçağın diğer tarafına başlamadan bitirdiğimiz kısımın korunması şart, yoksa diğer yanda çalışırken bıçağın 400'le perdahlandığı kısım 120 veya 220 kum parçacıkları ile çizilebilir. Bu durum da pek canlı küfürler icat etmenizi sağlıyor  ;D...
Bıçağın biten yüzünü korumak için geniş kağıt bant kullanıyorum. Bu işlem çok kolay, önce bıçağımızın üstüne bandı yapıştırıyoruz dikkatlice, eğer bir bant yetmiyorsa kalan tarafa ikinci bir bant geçmek gerekebiliyor, özellikle böyle büyük bıçaklarda. (resim 1). 80 kum bant zımpara izleri ve paslanmayı görebilirsiniz. Hiç iç açıcı değil. Geçenlerde derin kum çiziklerinin ne paslanmayı ne kadar hızlandırdığından bahsetmiştim. Ayrıca paslanmaz bir bıçak çeliği bile olsa ısıl işleme girmemiş çelik inşaat demiri kadar hızlı paslanır. Neden; çünkü paslanmazlığı sağlayan başlıca alaşım maddemiz krom. Krom yumuşak (annealed) haldeki çelikte serbest halde bulunur, aynı karbon gibi. Bu yüzden demir atomları oksijene açtır ve fırsatını bulduğunda kırmızı demir oksiti (Fe2O3.H2O) haline dönüşür, yani tüm kararsız yapılar gibi demirin bu serbest hali kararsızdır ve daha kararlı olabilmek için çaba harcar. Ancak Isıl işlemle sertleştirdiğimiz çelik martensit denilen oldukça kararlı bir yapıdır, eğer bu yapıda yeterli miktarda (%12 den fazla) krom da varsa okkitlenmeye karşı %100 olmasa bile oldukça kararlı bir düzeye çıkar ve demir oksijen ile birleşmeye çok da istekli olmaz. Bu yüzden çalıştığınız ısıl işlem görmemiş pahalı bıçak çeliklerini arada bir yağlamanız sağlıklı olur. Tahmin edersiniz ki, bu bıçakta ben gerekli önlemi almayı unuttum. Dalgınlık işte...

Neyse sonra bıçağı ters çevirip kenarlardan bantın taşan kısımlarını, diğer yanı zımparalarken zımparaya takılmasın diye kesiyorum (resim 2).

İşte böylece artık bugün çalışmaya hazırım... (resim 3)

Çok derin çizikler açıyor bant zımpara, bu yüzden 80 ile bitirilmiş ban zımpara işini yine 80 kum zımpara ile elde düzeltmek mantıklı, sonuçta benim uyguladığım basınç o kadar fazla değil elde zımparalarken, 120 zımpara ile devan etmek için daha düzgün bir başlangıç sunuyor : (Resim4) 80 kum zımpara olarak bant zımparada kullandığım Zirkonyum zımparayı kullanıyorum. Siz de bulursanız alın, nerdeyse bir eğe kadar güçlü bir aşındırıcı ve tek bir parça bile saatlerce aşındırmaya devam ediyor. (fotografta Corian zımpara bloğumun etrafında sarılı mavi zımpara)...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 17 Eylül 2009, 19:54:17
Sonra 120 kum ile devam ettim hafif açılı bir şekilde 80 kumun yok edilmesi için. Bugün biraz daha şanslıydım düne nazaran, hiç inatçı bir çizikle karşılaşmadım, 120 kum dahil bir buçuk saatte düzleştirme işim hemen hemen bitmişti.. (Resim 1)

Sonra 220 kumu dikine geçme kararı aldım, dikine zımparalama en zor tekniktir çünkü her seferinde sadece bir bölgeyi zımparalarsınız ve en küçük bir dalgınlıkla taşlama eğim kenarını yuvarlatabilirsiniz. Ben özellikle keskin taşlama kenarlarından hoşlanıyorum, eğer keskin bir kenara sahipse taşlama eğimi emin olabilirim yapımcının bıçağın geometrisi ile ciddi bir şekilde uğraştığından... İlk 10 dakikanın ardından 220 kumun çizikleri 120 kum çiziklerine oldukça baskın çıkmaya başladı (bir kaç bölgede kısa 120 kum çizikleri var sadece Resim 2)

Yarim saat daha dikkatle devam ettikten sonra 220 ile işim bitiyor. Eğer dikine zımparalamada hata yaptıysam 400 Kumu ağza paralel çekerken belli olacaktır.. (resim 3)

Dikine zımparalamanın bir handikapı da bir sonraki kumun işini zorlaştırmak oluyor. Sadece çapraz çekseydim 220'yi bu sefer de 220 ile işim biraz daha uzayacaktı. Yani ne yaparsanız yapın işiniz öyle hemen bitemiyor maalesef. Bu el perdahlama işi tamamen sabır ve konsantrasyon gerektiren başlı başına bir sanat...

Resim 4 biraz bulanık çıkmış ama dikine zımparalamada ağızı dış bükey bir şekle getirmiş olduğum ortaya çıktı. Ağza paralel çekilen 400 kum çizikleri ağıza yakın ve taşlama çizgisine yakın yerlerde baskın değil iken taşlama eğiminin orta  bölgesinde 220 kum çizikleri tamamen yok oldu. Bu da demek ki 400 ile işimiz biraz uzun sürecek  :-\.
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 17 Eylül 2009, 20:00:44

1 saat kadar zımparalamanın ardından nerdeyse bitti, ama nedense uca yakın bir yerde gizli kalmış bir 120 kum çiziği ile karşılaştım, çizik bile denemez, bir nokta (resim  1)

Bu noktada bırakıyorum, hem bir başka işim çıktı hem de 400 kum zımparam bitti  :'(

Aman dikkat aceleyle atölyeden çıkarken bıçağınızın ucu dışa dönük kalmasın, birisi saplanıverir Allah korusun. En kolay çözüm bıçağın ucuna bir şarap mantarı saplayıvermek. Böylece hem siz düzeneğinizi bozmazsınız, hem de tehlikeli bir durum yaratmamış olursunuz... (resim 2)

Yarın görüşmek üzere, herkese iyi üretimler....
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Tolga Arıkan - 18 Eylül 2009, 00:24:49
Emeğinize sağlık Emre Bey. Ayrıntı ve resimler çok faydalı oluyor, teşekkürler.
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 17:04:17
İyi akşamlar arkadaşlar.
Elimde kalmayan 400 kum zımparalardan aldım (tabii hırdavatçıya gidince başka birsürü şey almamak için kendimi zorladım). 400 kum ile işim sadece 5 dakikalık kalmış. Bu 5 dakika sonunda bıçağımız ısıl işleme hazırdı. Ancak güneşe çıkıp bıçağın son halini dikkatle kontrol etmek bende alışkanlık olmuş, zaten işin en keyifli kısmı da bu :) (resim 1)

Tabii eğimimizin simetrisini de uçtan ve arkadan kontrol ediyoruz (resim 2 ve 3)
Sonra yansıma ile taşlama eğiminin tam düz olup olmadığı hakkında da bir fikir edinebiliriz (resim 4). Eğer yansımada deformasyonlar olsaydı birşeylerin ters gittiğini anlayabilirdik...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 17:11:24
Ancak ısıl işlemden önce yapmamız gereken birkaç birşey daha var.
Öncelikle kabza oluştururken gerekli pinlerin nereye gelmesi gerektiğini saptamamız gerekiyor. Bu iş için bir markör, bir kumpas, kalem, çekiç ve çivi... (resim 1)
Bıçağımızın deliklerini delerken bıçağın diğer yanının çizilmemesi için yine bıçağımızı kağıt bantla korumamız lazım. (resim 2)
Önce Kabzamızın balçağını markör ile belirleyelim. Balçağı bıçağa sabitleyecek pinlerin deliklerini bıçağın kenarlarından ve balçağın ön ve arkasından yeterli uzaklığa yerleştirelim. (resim 3 ve 4)
 
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 17:20:09
Kabzamızın ahşabını balçağın bitiş noktası ile bıçağın kıç noktasına eşit uzaklıklarda iki "corby" perçin ile tutturmaya karar verdim. Bu perçinler birbirine vidalanan bir erkek bir dişi elemandan oluşuyor. Bıçağa bağlanan vida çapı sırtından daha geniş olduğundan ahşabı bıçağa vidalamış oluyorsunuz. Çok güzel bir sistem ancak Türkiyede bulamadım, bunu ya tornacılarda yaptırabilir ya da yurt dışından getirtebilirsiniz. Mantığı çok basit olmasına rağmen kabzalar için benim en sevdiğim çözüm. Hemen belirlediğimiz noktalara çivi çekiçleyerek oyuklarımızı açıyoruz, matkap ile işimizi kolaylaştırmak için.(resim 1 ve 2)

Balçak pinlerimiz 5 milimlik bir pirinç çubuk (resim 3). Corby perçinlerin boynu da 5.5 milim imiş, bunlara uygun 5 ve 5.5 milimlik matkap uçlarımız da hazır (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 17:44:28
Sırada delme işimiz var. (resim 1) Bıçağın her delik için matkap tablasına tutturulması güvenliğiniz için son derece önemli.
Sonra da pahlama yapacağım. Pahlama için en sevdiğim ekipman yuvarlak uçlu metal taşlama ucu (resim2). Deliğiniz ne olursa olsun hoş bir eğimle pahınızı atıyor (Resim3).  Bu pahlama işini takiben pahlarımızdaki çapakları konik saplı taş ile temizliyorum.. (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 17:51:12
Herşey bitmedi, bir de bıçağın kenarlarının düzgün olması gerek. Mesela resim 1 de gördüğünüz gibi bozukluklar olabilir. Bunun için parmak oyuğunu yuvarlak, geri kalan yerleri ise düz eğe ile eğeliyoruz (resim 2-3)
Eğe ve kaba zımpara izlerini gidermek için ise Dremel'in zımpara silindirlerini kullanıyorum (resim 4). Elle de  düzeltilebilir ama biraz daha uzun sürer.
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 18:01:10
Tabii ki en sonunda elle zımparalamak gerek, sonuçta dremel de kaba zımpara çizikleri bırakıyor (resim1)

Artık bıçağımız ısıl işleme tamamen hazır. Bir tek bıçağı temizleyip hava geçirmeyen bir zarfın içine yerleştirmek kaldı. Bunun için malzemelerim (resim2):
1- Aseton (%95 saflıkta)
2- Isıl işlem için AISI 309 paslanmaz çelik folyo.
3- Lastik ve normal çekiç.
4- Maket bıçağı.
5- WD40 gibi bir sprey yağ...

Önce bıçağımı rahatlıkla içine koyabileceğim büyüklükte folyo kesiyorum maket bıçağı ile (resim 3)
Sonra bıçak folyo içinde değilken ortadan ikiye katlayıp bir kısa kenarı katlıyorum ve plastik çekiçle çekiçliyorum (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 18:10:26

Bıçağı folyoyu yırtmamak için dikkatlice yerleştiriyorum (resim1)

Sonra zarfı tamamen kapatmadan önce içine çok az yağ sıkıyorum (resim2). Bunun amacı yağ belli bir ısıda yanıp zarfın içinde kalan oksijeni tüketmesi. Fazla sıksam bu sefer de kalın bir karbon tabakası oluşur. Bunu yapmayanlar da var, gerçi zarfın içindeki oksijen çok az miktarda ve bıçağımızı çok kalın bir oksit ile kaplamaya yeterli değil. Yine de ben oksit temizlemek yerine karbonizasyon tabakası temizlemeyi tercih ediyorum...

Sonra uzun kenarı iki kere kıvırıyorum, ikinci katlamayı ilk katın ortasından kıvırarak yapıyorum, bu zarfı tamamen hava geçirmez yapıyor. (resim 3)
En sonunda da diğer kısa kenarı iki kez katlıyorum, ve tüm katları küçük bir çekiçle yavaş yavaş çekiçliyorum. Bu işlem özellikle köze noktalardaki kalın kat noktalarında hava geçirmezliği sağlıyor.. (resim4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 18 Eylül 2009, 18:15:50
Artık bıçağımız tamamen ısıl işleme hazır hale geldi (resim 1). Dikkat arkadaşlar bu folyo işlemi sadece hava çeliklerinde mümkündür. Eğer karbon çelikleri gibi yağda sertleşen çelikler kullanırsanız bu işlem anlamsız olurdu...

Ve bıçağı ısıl işlem fırınıma yerleştiriyorum (resim 2). Diğer iki kardeşi zaten hazır bekliyorlardı, bunlara daha 3 veya 4 tane daha katılacak (resim 3). Bunların da işi bitince anlatımıma kaldığı yerden devam edeceğim.
Şimdilik kendinize iyi bakınız...
Saygılarımla..
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 22 Eylül 2009, 13:28:18
Merhabalar,
Bugün D2 bıçaklarıma ısıl işlem uygulayacağım. Ancak taşlama ve kesme işlerinden dolayı, ayrıca bant zımparada oluşan bölgesel ısı yüklemeriyle çelikte içsel gerilimler oluşur. Bu genelde sertleştirmede bıçağın deformasyonuna neden olabilir.
Örste dövülerek biçimlendirilmiş karbon çeliklerinde ise bu gerilimler çok daha yüksektir, ayrıca tane büyümesi gibi gizli problemler de var olabilir. Bunun için dövülmüş bıçakta mutlaka normalizasyon işlemleri (tek bir normalizasyon yeterli değildir genelde) yapılır. Ancak D2 gibi hava çeliklerinde normalizasyon pek tavsiye edilmez, genelde basit bir gerilim giderme işlemi yapılır. Bu iş nasıl yapılır diye merak ederseniz de, çeliğiniz konusundaki teknik dökumanlara başvurursunuz. Eh ben de bunlardan bir sürü bastırmıştım internetten (resim 1).

D2 için görüyoruz ki tavsiye edilen gerilim giderme 650-675 derecede 2 saat tutup (demleyip) sonra havada kendi halinde soğuması imiş.

Bu tür işleri maalesef özel ısıl işlem fırınınız olmadan yapmanız mümkün değil. Isıl işlem fırınımda şu anda ısı 20 derece oda ısısı (resim 2). Isıyı 1 saatte 675'e çıkıp orada 2 saat kalmaya ayarlıyorum. Kaliteli bir kontrolörünüz (termostat) varsa bu iş çocuk oyuncağı (resim 3).

Isı yavaş yavaş çıkıyor. (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 22 Eylül 2009, 13:49:47
Bu arada fırınım bütün işi yaparken ben de sertleştirme işinde kullanacağım alüminyum soğutma bloklarımın iç yüzlerini temizliyorum (resim1). Özellikle yüksek krom alaşımlı takım çeliklerinde soğutma hızı olarak durağan hava yeterli olabilse de, işlemin biraz daha hızlı olması kromun karbid ve martensit yapılarda dağılımını olumlu yönde etkiliyor. Yani bıçağımız ne kadar hızlı soğutulursa o kadar paslanmaya karşı dirençli oluyor. Bunun yanında bir derece kadar da sertlik kazanıyorsunuz. Durağan havada soğutma sonunda D2 63 HRC sertlik civarında sertleşirken, biraz daha hızlı soğuttuğumuzda 64-65 HRC dolayında çıkıyor. Bu bir bıçak için iyi birşey. Alminyum ısı iletimi çok yüksek bir materyal, bıçaktaki ısıyı çok büyük bir hızla emiyor, ortalama bir bıçağım 1020 derecelerden 300 dereceye yaklaşık 10-12 saniyede düşüyor. Bu nerdeyse yağ performansına yakın (Kanola yağının hızı 7-8 saniye civarında, durağan havada ise 1-2 dakika gibi oldukça yavaş bir hızda)...

Temizlenip ısı emme hızı arttırılmış aluminyum bloklarım yerine yerleştirildi (resim 2). Ancak burada bir şey daha yapıyorum ki bu hiç de gerekli bir uygulama değil, yalnızca ben maalesef aşırı mükemmelliyetçi olduğumdan hiç bir şeyi şansa bırakmıyorum. Bloklarımın kenarlarına yüksek basınçla hava basacak bir düzenek kullanıyorum, bu sayede soğutma bloklarımın hızını biraz daha arttırıyorum (resim 3). Bu sayede soğutma hızım 5-6 saniye gibi çok yüksek bir hıza ulaşıyor. Bu biraz tehlikeli de aslında, çünkü bu yöntemle yaptığım bıçaklar menevişleme öncesi 65 HRC gibi çok yüksek bir sertlikte çıkıyor. Bu bıçak da cam gibi kırılgan oluyor. Bir keresinde ince bir bıçağı düşürmüştüm menevişleme fırınına sokarken. 4 parçaya ayrılmıştı, kırılan cam sesi gibi bir şıngırtı ile birlikte. (düzeneğin detayı resim 4).

Şu anda ben bunları yazarken hala fırının işi bitmedi. Biraz topluluk yapmak için güzel bir fırsat...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 22 Eylül 2009, 21:01:26
Fırınımda 675 derecede 2 saat bıçaklarımı stres giderme tavında tutum ve 500 dereceye kadar yavaş bir şekilde soğuttum. Sonra 500 derecede bıçaklarımı çıkarıp dik bir şekilde havada soğumaya bıraktım. Birkaç dakika sonra elle tutulacak kadar soğumuşlardı (resim 1).

Bundan sonra fırınıma geri girdiler ve 750 derecede 1 saat kadar ön ısıtmaya tutuldular. Sonra da fırını hızla 1020 dereceye çıkardım (resim 2). Orada 45 dakika durdular. 45 dakika biterken de babamdan, iki elim doluyken resim çekemeyeceğimden, fotoğraf çekmesini rica ettim. Sağ olsun beni kırmadı, bundan sonraki adımları o çekti...

Fırından aldığım bıçağı paslanmaz folyo zarfını bozmadan, iki yandan basınçlı hava basılan alminyum plakalarıma elimden geldiği kadar hızlı taşıyorum (resim 3 - 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 22 Eylül 2009, 21:07:05
Resim 1: Plakaları sıkıştırıyorum.
Resim 2: Plakalar arasından yaklaşık 300 - 400 dereceye soğumuş zarfımı plakalardan alıyorum.
Resim 3: Zarfı kesiyorum.
Resim 4: Bıçağı zarftan çıkarıyorum (bu benim için en heyecanlı kısım, zarf hava aldı mı almadımı şimdi belli olacak)...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 22 Eylül 2009, 21:15:54
Neyse ki hiç bir zarfta sorun çıkmadı. Eğer hava almış olsaydı çok kalın bir oksit tabakası ile kapalı olurdu bıçaklar. Çok ince bir gri tabaka ve ağız kısmında gökkuşağı renkli bölümler çok doğal...
Resim 1: Bıçağın düzgün olup olmadığını kontrol ediyorum.
Resim 2: Hafif bir bir eğim var sola doğru, bunu düzeltmek şu anda mümkün ama bir dakika kadar sonra mümkün olmayacak tamamen sertleştiğinde...
Resim 3: Tekrar tekrar kontrol ede ede bıçağı düzlüyorum...
Resim 4: İşte 3 tane bıçağımız şu anda cam gibi kırılgan bir sertlikte
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 22 Eylül 2009, 21:26:37
Bunları alminyum folyoya sarıp (resim 1), buzdolabımın buzluğuna koyuyorum(resim 2-3)....
Menevişleme yapmadan önce yaklaşık 12 - 14 saat kadar buzlukta bekletiyorum. Kullandığım çeliğin (D2) asıl martensit dönüşüm son noktası -100 derecelere yakın. Buna şu anda ulaşmam mümkün olmasa da ne kadar inebilirsem o kadar iyi. Bu sayede bir miktar kalıntı östenit'i de martensite dönüştüreceğim... Aslında  sıvı azot veya kuru buz bulma imkanım olsa bu kalıntı östeniti minimum düzeylere çekerek çeliğin ulaşabileceği en yüksek sertlik ve ağız darbe dayanımına kavuşacaktım. Ancak şimdilik bununla yetiniyorum. Umarım yakında en azından bir taze kuru buz tedarikçisi bulabileceğim...

Yarın menevişleme işleminden sonra (260 derece de ikişer saatlik çift temper yapmaya karar verdim, bu meneviş ile bıçaklarımın yaklaşık 59-60 HRC sertlikte çelik için maksimum dayanım değeri 31 jul düzeyine ulaşacağım)... Son parlatmayı takiben, öbür gün de kabzayı takmayı planlıyorum...
Herkese iyi günler dilerim
Emre
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Ejder Uçar - 25 Eylül 2009, 18:11:54
Emre Bey, (-)100 dereceye inemiyor olmak, bu bıçaklarda sertlik ve darbe dayanımı açısından büyük dezanavantaj yaratacak mı ? Yoksa tamamen mükemmeliyetçiliklemi ilgili ?

Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 25 Eylül 2009, 19:33:36
Emre Bey, (-)100 dereceye inemiyor olmak, bu bıçaklarda sertlik ve darbe dayanımı açısından büyük dezanavantaj yaratacak mı ? Yoksa tamamen mükemmeliyetçiliklemi ilgili ?



Sağolun Ejder Bey sorunuz için, çünkü aslında bu önemli bir konu.

Özellikle yüksek alaşım çeliklerde martensite dönüşen östenit tam olarak dönüşemez. Bu belli bir miktar da olsa kalıntı östenit olarak kalır... Ancak dönüşüm noktasının bitişi çok aşağılarda olduğundan bu kalıntı eğer oda sıcaklığı gibi yüksek bir sıcaklığa kadar soğutulursa kalıntı östenit miktarı artacaktır.

Bunu engellemenin değişik yöntemleri var. Öncelikle ısıl işlemde sertleştirme ısısı belli bir aralıktadır. Mesela D2 için östenitleme ısısı 980 derece ile 1060 dereceler arasında. Eğer yüksek limitlerde östenitleme yaparsak sertleştirme sonunda elde edeceğimiz sertlik yükselir ancak kalıntı östenit miktarı artar. Ama 1000 derece gibi alt limitlerde östenitleme yaparsak bunun tersi bir sonuç elde ederiz. Bu yüzden eğer sıfıraltı işlemi yapamıyorsak alt limitlerde 1000 derece gibi bir ısıda sertleştirme yapmak daha mantıklıdır.

Peki kalıntı östenit ne gibi bir zarar verir: Martensit yapısı maksimum homojenitede olmadığından aşınma direnci bir ölçüde azalacaktır. Bu da demektir ki bıçak keskin ağızını daha önce yitirip körelecektir. Ancak kalıntı östenit D2 gibi çeliklerde çoğunlukla istenen bir özelliktir, çünkü bu çelik bükülme dayanımı konusunda çok da sağlam bir çelik değildir. Kalıntı östenit ise çeliğin daha az kırılgan olmasını sağlar ve bıçağımız daha güç işlere dayanıklı hale gelir.

Benim çeliği kullandığım mutfak bıçağında önemli olan ağız tutuşu (aşınma direnci), çeliğin sağlamlığı bir mutfak bıçağında çok önemli değil. Bu yüzden sıfır altı işlem için yatırım hayallerim devam ediyor...

Peki sıfır altı işlem yapılmamış bıçaklar ne kadar kötü: İşte burada olay benim mükemmelliyetçiliğimde, çünkü kalıntı östeniti yüksek ama iyi ısıl işlem görmüş D2 bıçaklarımda yaptığım zorlu testler sonrasında bıçak hala traş edebilecek keskinliğini koruyor, ancak testleri bir kaç kere tekrarladığımda hafif bir körelme görülüyor. Ancak bu işte insan hiç azıyla yetinemiyor, daha keskin, daha güçlü, daha dayanıklı nasıl olur diye insan sürekli araştırıyor...

Bu bakımdan konunun tam da mükemmelliyetçiliğim ile ilgili olmadığını düşünüyorum. Elimdeki belli bir çeliğin en yüksek performansında kullanmak istemem çok doğal aslında, her nekadar daha düşük performans bile oldukça etkileyici olabilse de....
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Ejder Uçar - 25 Eylül 2009, 19:46:05
Teşekkür ederim, cevap için.
Ohalde d-2 çelikten bir kamp bıçağı veya satır benzeri bir alette (sert vuruşlarla doğrama yapan) kalıntı östenit bir usta tarafından bilinçlice bırakılır.Diyebilirmiyiz ?
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 25 Eylül 2009, 20:21:03
Eğer işin gerçekten ustası ise bile bence kalıntı östeniti en aza indirip, daha yüksek bir menevişleme sıcaklığı ile bıçağın sertliğini biraz daha düşürmesi daha iyidir... Yani şöyle söyliyeyim: sıfır altı işlem görmeyip 260 derecede temperlenmiş (menevişlenmiş) bir D2 bıçak sıfır altı işlem görmüş ve aynı derecede menevişlenmiş bir bıçağa göre biraz daha dayanıklıdır. Ancak sıfır altı işlemde çelik 1 derece sertlik kazanır (kalıntı östenitin bir kısmı martensite dönüştüğünden). Bu sebeple bu iki bıçaktan sıfır altı işlem görmemiş olan 60 HRC civarında sertliğe sahipken, sıfır altı işlem görmüş olan 61 HRC'de olacaktır. Halbuki sıfır altı işlem yapıp sonra 275 derecede menevişleme yapılsaydı iki bıçak ta eşit sertliğe sahip olacaktı ve sıfır altı işlem görmüş olan bıçak ile görmemiş arasında pek de bir dayanıklılık farkı olmayacaktı. Ancak sıfır altı işlem gören daha yüksek aşınma direncine sahip olacak ve bir kesme testinde sıfır altı işlem görmeyeni geçecekti...

Burada önemli olan ısıl işlem sonuçlarını doğru bir şekilde doğru amaçlar için kullanmaktır. Bir bıçağın geçirebileceği ısıl işlem sonuçları sonsuzdur. Bu geniş perspektiften bakıldığında bir usta öncelikle elindeki çelik ve imkanlarla, amaçlanan iş için yapılabilecek en iyi bıçağı yapabilendir. Eminim ki ısıl işlem ve bıçakçılıkta fazla deneyimi olmayan bir kişinin sıfır işlem görmüş, en iyi imkanlarla şekillendirilmiş bıçağı, gerçek bir ustanın elinden çıkan, daha düşük imkanlarla üretilmiş bıçaktan daha üstün performansa ulaşabilmesi beklenmemelidir. Sıfır altı işlem yapmadan çok değerli eserler veren bir çok bıçak ustası vardır dünyada, önemli olan eserinizin sonuçta amaçlanan işi görebilecek özelliklere ulaşmasıdır. Eğer kamp bıçağınız 20 santim namlu uzunluğuna sahip olsa idi, o kamp bıçağını hiç bir gerçek usta D2 çelikten yapmaz, darbe dayanımı daha yüksek başka çeliklere yönelirdi. Burada bıçak alırken dikkat etmeniz gereken husus öncelikle alacağınız bıçağın tipolojisine uygun bir çelik tipi kullanılmış olmasıdır. D2 çelikler ister sıfır altı işlem görmüş ister görmemiş olsun, 16-18 santim namlu uzunluğunun üstündeki darbe görecek, esnemesi gerekecek büyük kamp bıçağı gibi bıçaklarda pek kullanılmaz. Bunun yerine A2 gibi esnekliğe direnç gösterebilecek daha dayanıklı çelikler tercih edilir. Daha kısa namlularda D2 diğer çeliklere göre biraz daha kırılgan oluşunu çaktırmaz  ;)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Ejder Uçar - 25 Eylül 2009, 20:38:35
Emre Bey, bende d-2 nin bahsettiğiniz kırılganlığı nedeniyle daha kısa bıçaklarda kullanıldığını ayrıca tamamen körleşmiş halini bileylemenin uzun bir bıçakta, kısa bir bıçakta olacağın dan daha dertli olduğunu duymuştum.
Ayrıntılı açıklama ve zaman ayırmanız için tekrar teşekkür ederim.
Sizin anlatmakta olduğunuz konunuzuda böldüm lütfen kusura bakmayınız.

Saygılar, sevgiler
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 26 Eylül 2009, 13:16:36
Merhaba herkese,

Bıçaklar 260 derecede 2 saat menevişlendikten ve oda ısısına soğuduktan sonra 250 derecede 2 saat kadar daha kaldılar. Bu işlem bizim bıçaklarımızı artık kırılganlıktan kurtarıp esnemeye karşı dayanıklı hale getirdi...

İki gündür resim çekemedim, fotograf makinesinde bir sorun vardı. Şimdi halledildi. Bu arada bir bıçağın perdahlaması bir yüzünde bitti, diğer yüzün perdahlanmasını resimleyebildim...

Öncelikle bu işin ciddi bir şekilde sabır istediğini söylemeliyim. Eğer o gün keyfiniz yoksa hiç bu işe başlamayınız, enerjinizin olduğu başka bir gün başlarsınız. En azından tam bir gün boyunca bıçağın perdahı için masa başında oturacaksınız...

İşte ihtiyaçlarımız (resim 1)

- Bol miktarda zımpara kağıdı. 220 - 400 - 800 - 1000 - 2000 kum kağıtlar kullanıyorum. Hepsi Atlas marka, ülkemizde iş gören başka marka ile karşılaşmadım. Tanesini 75 kuruştan alıyorum. 220 için bu boyda bir bıçakta yaklaşık 5-6 tane A4 boyutunda kağıt gerek, 4 kadar 400, 2 tane 800, 1 tane 1000 ve 1 tane 2000 kağıt işimizi görecektir... Aradığım kağıdı bulabilmek için bir evrak kutusunda istifledim hepsini, böylece kumlar birbirine karışmıyor...

- Bir kaç tip zımpara bloğu. 1 tane 4 X 4 cm gibi bir düz parça, çelik olabilir. Corian, derlin, mermer, cam vs türü materyaller kullanabiliriz. Ben ağır olduğu için corian tercih ediyorum. Çelik bloklar ise çok ağır olduğundan yarı yolda beni yoruyor. Tahta ise problemli, çünkü sulu zımparalama yaparken tahta çalışıp/şişip düzgünlüğünü kaybedebiliyor... Sonra bir de ince dikdörtgen bir bloğa ihtiyacımız oluyor. Bunun için bir tokai çakmak kullanıyorum.

- Bir parça deri. Son kumlamada kullanacağız. Bloklarımızın genişliğine eşit, uzunluğu ise bloğumuzun genişliğinin iki katı kadar olacak...

- Maket bıçağı, zımpara kağıdından blok genişliğinde parçalar kesmek için.
- 1 bardak su veya WD40 gibi bir yağlayıcı...

- En yüksek kumlar için ya bir büyülteç ya da daha iyisi kafaya takılan cinsten yakınlaştırıcı gözlük. Resimdekinin çalışma uzaklığı 25 santim civarı, zımpara çiziklerini rahatlıla görerek çalışmak çok keyifli olabiliyor...

- Bıçağımızı masamıza sabitlemek için küçük bir işkence...

- Bol bol sabır, rahatlatıcı bir müzik  :D

Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 26 Eylül 2009, 13:37:59
Diğer taraf bittiğinden kağıt bantla güzelce korumaya aldım ve diğer tarafa başlıyorum.

Sadece 1 dakika 220 ile geçtikten sonra bıçağımızın parlaklığı geri geliyor gibi.. (resim 1). Resimdeki  beyaz bölgeler aslında demir-oksit tabakası, ancak bu tabaka zarfın içindeki oksijenle oluştuğundan çok sığ... Ancak bıçak ısıl işlemde çok küçük deformasyonlar geçirir, bu yüzden tüm oksit tabakası gidene kadar zımparalıyoruz.
Burada en önemli kural, en son kum büyüklüğünde paralel çiziklerle bitirmek istediğimizden bir strateji geliştirmemiz gerek:
Örneğin 1000 Kum'da bitirmeye karar verseydim izlemem gereken yöntem şu olmalıydı; 1000 ağza paralel, 800 çapraz, 400 paralel, 220 çapraz... Yani her kum bir önceki kumun yönüne çapraz veya dik olmalı ki bu sayede önceki kumun çiziklerini tamamen temizleyip temizleyemediğimizi anlayabilelim... Ben 2000 Kumda bitirmek istediğime göre aynı mantıkla 220'ye paralel başlamam gerektiğini biliyorum...

Deformasyonlardan dolayı 220 çiziklerimiz düzgün olmasına rağmen bıçağın ağzına doğru küçük bir oksit tabakası belli oluyor. 1-2 saat daha zımparalamaya devam ediyorum, çinki oksit tabakasını gördüğümüz bölgede hafif bir göçük oluşmuş sertleştirme sırasında. (resim 2 - ağzın hemen kenarında yarım daire karaltıya dikkat ediniz)

En sonunda 220 ile işim bittiğinde yaklaşık 3 saat geçmişti. Ancak şu konuda içiniz rahat olsun, 220 kumdaki işimiz bittiğinde genel perdahlamanın % 40'ı da bitmiş demektir. İster 400'de ister 2000'de ister 5000'de bitirelim işimizin çok büyük bir bölümü bu kumda yapılır. Eğer şansınız yaver giderse 10 dakkada da bittiği oluyor. Ancak bu sefer ben şanslı değilmişim  :'(

400 kum zımparayı önceki çiziklerimize çapraz çekiyoruz. Hemen hemen 30 dakika içinde 220 çiziklerimizi temizledik (resim 3 - 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 26 Eylül 2009, 14:20:49
800 ile işimiz çok çabuk bitiveriyor. Bu haliyle bile bırakılabilir. (resim 1)

1000 zımpara biraz yavaş bir zımparadır, bununla yarım saat kadar çapraz çektikten sonra 800'ün paralel izleri yok oluyor. (resim 2)

Perdahımızın son adımında kesinlikle su ya da yağ kullanmayınız. Kuru zımpara izleri bu tip perdahın kalitesini belirler. Önce 2000 ile normal bloğumuzla paralel bir şekilde ileri geri giderek 1000 kumun çapraz çizgilerini yok ediyoruz... Bu işimiz bittiğinde "J" şeklinde zımpara izlerinde kesikler göreceksiniz (resim 3).

Bundan sonraki son işimiz deri destekli blokla son perdahımızı atmak. Bloğumuzu deri ile kavrayıp derinin üstüne 2000 kağıdımızı koyuyoruz (resim 4). Bu aşama en önemli aşama, bazen uzun bir süre alabilir bu "J" izlerinin yok olması. Ancak sabrımızı hiç kaybetmememiz gerek.

Burada hareketimiz tek bir gidiş veya tek bir geliş şeklinde olmalıdır. Yani mesela blok ile uçtan zımpara ile kıça kadar tek bir harekette tereddütsüz bir çizgi çekeceğiz. Taşlama eğiminde de ağza paralel bir yay çizeceğiz. Harekete daha bıçağa değmeden önce bıçağa 10 santim kadar uzaktan başlayıp, hareketi yine bıçağın diğer tarafında blok tamamen bıçaktan çıktıktan sonra biritiyoruz... Bu sayede kesiksiz ve birbirine paralel çok düzgün çiziklerle kaplanıyor. Burada işimizin bitip bitmediğini büyülteciniz ile çeşitli açılardan bıçağı inceleyerek karar veriniz. Zaten bittiğinde bıçak yarı yarıya ayna gibi yansıtıcı hale gelmiştir.
Bu noktadan sonra isterseniz polisaj yaptırabilirsiniz. Polisaj için hiç de polisaj makinasına gerek yoktur, bu kadar iyi perdahlanmış bir yüzeyde ince kuyumcu parlatma tozu ile bir parça kumaşla ovarak tamamen ayna yüzey elde edebilirsiniz. Ben genelde zımpara çiziklerini bırakmayı seviyorum, bıçağa gerçek bir karakter veriyor bence....
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 26 Eylül 2009, 14:25:27
En sonunda bittiğinde insan müthiş bir başarma hissi ile doluyor. Pırıl pırıl, kusursuz bir yüzeyi yaratmış olmak her babayiğidin harcı değil. Müthiş bir kararlılık gösterdiğiniz için kendinizi kutlayınız...

Her bir yönden inceliyoruz bıçağımızı, biraz da hayranlık  duyarak  ;)
(Resim 1-2-3-4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 26 Eylül 2009, 14:42:26
Artık bıçağımız kabza işi için hazır. Ancak kabza işinde kaba zımparalar, raspalar, eğeler kullanacağız. Bunun için bıçağımızı iyice sarıp sarmalıyoruz ki perdahımız bozulmasın.... (resim1).

Bugün kabza işine başlayacağım. Yarın veya öbürgün son işleri de adım adım paylaşacağım. Şimdilik kendime biraz tatil veriyorum. Tatil biraz da ödüllendirme kendimce. Dart takımlarımı alıp Bodrum merkeze iniyorum. Sıkı bir maç yapacak partmerimi de çağırarak  8).
Benden tavsiye, perdahlama işinin hemen akabinde kabza işine girişmeyin. Biraz dinlenin, ne zaman bu noktada acele etsem kabza  işinde türlü aksaklıklarla karşılaşırım yorgunluktan...
Görüşürüz,
Saygılarla Emre...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 09 Ekim 2009, 22:41:58
Merhabalar,
Uzun zaman oldu bıçakları bitiremedim, bu arada yarım bıraktığım konu anlatımım için herkesten özür diliyorum. 4 yıldır çözüm bulmaya çalıştığım bir sorun ile uğraşıyordum, bu hafta o işe yoğunlaştım, fakat sonunda çözümledim gibi...

Sorunum bıçaklara attığım imzanın hem benim için çok zaman alması hem de istediğim gibi olmaması idi. Sonunda bir çözüm ürettim ve artık imzamı daha profesyone bir şekilde evimde atabiliyorum.

Her neyse konuya geri dönelim. Bu gün biraz çalışabildim, bir kısmın resimleri eksik maalesef, fotograf makinesinin pilleri bitmişti, ancak çok da önemli bir kısım değil bu kısım...

Öncelikle yeni tekniğim ile bıçakları imzalama işlemi yaptım. Fakat bu sırada çeşitli denemeler yaptığımdan maalesef iki bıçağımın perdahını çizmişim. Bu yüzden son perdahları tekrarladım.. Resim 1'de kabza işlemine hazır bıçaklarım görülüyor, hangi bıçağı kime yaptığımı karıştırmamak için üstlerinde isimler yazılı. Farklı tür kabza malzemeleri kullanılacak bunlarda..

Dayanamayıp yeni imzamı da göstereyim: Resim 2. Nasıl buldunuz :)

İlk işimiz iki parçalı balçaklarımızı kesmek. Bu iş için önce nasıl bir şekle kabaca sahip olacaklarına karar vermeliyiz : Resim 3

Bu şekilleri 4 mm kalınlıktaki bir pirinç levhaya çiziyorum. Tabii unutmamalı, her birisinden iki tane. Hangisinin hangi bıçağa ait olduğunu da unutmamalıyız : Resim 4

Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 09 Ekim 2009, 22:56:07
Balçaklarımızı kesiyoruz : Resim 1. Ben bunu portatif şerit testere tezgahımda yapıyorum. İnanılmaz güvenli ve hızlı bir yöntem. sadece 5 dakikada 6 balçağı kesmeyi bitirmiştim : Resim 2...

Artık bundan sonra balçakları çiftler halinde işleyeceğim. Bu iş için iki balçağı kilitli pense ile sabitliyorum alt tarafından. Bu sayede her iki balçak da birebir aynı hatlara sahip oluyor.

Bir çiftin ön yüzünü bant zımparada şekillendirdikten sonra: Resim 3..

Burada dikkat edilmesi gereken 2 şey var. Balçağımızın 3 tarafı çok önemlidir, buraları elimizden geldiğince mükemmel yapmak zorundayız. Resim 4'e bakınız. Burada dikkat ederseniz penseyi balçağın alt tarafına tutturmuşum. Bunun nedeni, bu kısım ile tüm kabza bittikten sonra ilgileneceğiz. Ancak diğer yüzlerin 2 tanesi, yani ön ve arka taraflar ile balçağı taktıktan sonra ilgilenmemiz mümkün değil. Ön kısım tamamen parlatılmadan takılırsa bir daha parlatma şansınız kalmayacaktır, Arka kısım tam düzlenmezse taktıktan sonra üstünde çalışamayacağız, bu yüzden kabza ahşabı ve balçak arasında açıklıklar, boşluklar vs. olacaktır.
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 09 Ekim 2009, 23:11:34
Balçağın arka tarafı, yani kabza malzemesiyle birleşeceği nokta kusursuzluk ister. Eğer 90 derece bir birleşim yapacaksak (ki bu bıçaklarda öyle) bu kenarın balçağın tabanına tam 90 derece olması şart. Ayrıca iki balçak biraz bile farlı ise hemen göze çarpar ve hatanız hemen kendini ele verir.. Resim 1'de kabaca balçakların arka tarafının dik zımparalanmış halini görüyorsunuz.

Bu işlemden sonra balçakları bıçaklar üzerinde deniyorum. (resim 2)

Ondan sonra ilginç bir testim var. Burada balçakların arkasının tam dik olup olmadığını anlıyorum. Bu testin en önemli özelliği hiç bir ekipman gerektirmeden oldukça hassas bir şekilde fikir vermesi... Balçakları tam düz bir zemin üzerine (ben cam kullanıyorum) Balçakların arkası zemine gelecek şekilde diziyorum. (resim 3)
Eğer çiftler birbirlerinden ayrılmıyor ve heryerde eşit aralıkta duruyorsa büyük ölçüde balçağın arkası doğrudur. Eğer hafif bir ayrılma ya da birbirlerinin üzerine düşme varsa, iki balçak parçasının arka açıları birbirlerinden farklıdır (resim 3'te dikkat ederseniz sağdaki ve ortadaki çiftler düzgünken soldakinde bir ayrılma sözkonusu). Bu durumda cama yapıştırdığım bir zımpara kağıdı üzerinde balçak yarılarının arkalarını tam dik bir şekilde zımparalayıp düzeltiyorum.. Resim 4'te biraz zımparalamadan sonra sorunun giderildiği hali görebilirsiniz...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 09 Ekim 2009, 23:18:26
Balçakların önyüzü ile ilgilenebiliriz bu noktadan sonra. Öncelikle 80 kum zımparada düzeltildi biçim (resim 1)
Sonra elle 220-400-1000 ve 2000 zımparalarla perdahlandı. Resim 2.
2000 ile bitmiş balçak önü... (resim 3)

Sonra bir parça kumaş ve polisaj tozu ile ovalanarak ayna perdah yapıldı (resim 4)  (Kusura bakmayın resmi delikleri deldikten sonra çekmişim)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 09 Ekim 2009, 23:32:12
Deliklerimizi delmeden önce balçakların en önemli 3 yüzünden bahsetmiştim hatırlarsınız, şimdi hepsinden önemli yüzü kusursuz düz hale getirmeliyiz. Bu yüz balçağın alt tarafı. Eğer tam düz değil ise bıçak ile balçak arasında bir aralık oluşabilir ki bu gerçekten hem kozmetik hem de fonksiyonel olarak çok kötüdür. Bu aralık zamanla kir, toz ve en kötüsü nem toplar, zamanla bıçağımız tam anlamıyla alttan alta çürür...
Bunu önlemek kolay. Peki tahmin ediniz nedir:









Tabii ki zımparalamak  :D (resim 1)

Tam düz olduğundan emin olduğunuzda artık delik delmeye hazırız...

Öncelikle balçağın arka tarafının tam olarak nerede olmasını istediğinizi kesinleştirmelisiniz. (resim 2)
Çizgiyi çizdikten sonra balçağımızın altına sadece bir damla resim 3'te de gördüğünüz türden bir "japon yapıştırıcısını" (siyanoakrilat) damlatıyoruz ve balçağı geçci olarak bıçağa yapıştırıyoruz. Merak etmeyin, aslında "japon" yapıştırıcıları yandan gelen darbelere karşı oldukça güçsüzdür, küçük bir çekiç darbesi ile balçak bıçaktan ayrılacaktır...

Sonra bıçağın balçaksız tarafındaki delikleri takip ederek sütun matkabımızla deliklerimizi deliyoruz... (resim 4..)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 09 Ekim 2009, 23:43:42
Diğer parça balçak deliksiz kaldı. Bu iş için delinen balçağı bıçaktan ayırıp yine japon ile delinecek parçaya yapıştırıyorum (Resim 1 - evet yukardaki resmin aynısı  :-X ) Ve bu sefer zaten delinmiş diğer parçanın deliklerini takip ederek diğer yarıyı da deliyorum.

Resim 2'de delinmiş çifti görebilirsiniz...

Bu balçakların deliklerini birazdan anlatacağım iş için konikleştirmem lazım. Bu iş için konik matkap eğesi kullanıyorum. Bu tür uçlar biraz pahalı ancak bir tanesi hayat boyu işinizi görür...

Resim 3'te konikleştirme işini görüyoruz...

Tabii bir de pirinç pinlere ihtiyacımız var. Bunların boyu genel olarak Resim 4'teki gibi, alttan üstten pinin çapının yarısı pay verilir. Bizim pinimiz 5 milim olduğu için 2.5 mm pay bırakıyorum..


Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 09 Ekim 2009, 23:52:48
Bu iş için 6 tane pin kesiyorum (resim 1)
Pinlerin kafalarını yuvarlatıyorum (resim 2)
Artık sonsuza kadar bıçak ve balçak birleşmeye hazır  ;D  (resim 3)

Balçak ile bıçak arasına nem sızmasın diye balçakların bıçağa bakan yüzlerini çok ince bir "metal tipi" epoxy sürüyorum. Aman dikkat, bu tip epoksiler çok iyi karıştırılmalıdır, aksi takdirde yapıştırdığınız parçanın ömrü çok kısalır. (Resim 4). Yanlış anlama olmasın diye belirteyim, epoksi burada yapıştırma amaçlı değil sadece sızdırmazlık amaçlı kullanılıyor.
Bal.ağın altına epoksiyi sürerken yapıştırıcının pin deliklerine hiç girmemesi gerekiyor. Aksi takdirde pinleri "yok edemeyiz", yani pinler balçakta belli olur, pin ile delik arasında yapıştırıcı olduğu için. Bu arada her türlü epoksi işinden önce tüm yüzeyleri saf aseton ile temizliyorum...
 
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 00:04:58
Maalesef çakma işini fotograflayamadım, makinenin pili bitmişti. Ancak kısaca şöyle özetleyebilirim:

Pinleri sert bir zemin (mesela örs) üzerinde hafif hafif çekiçliyorum. Hiç çekiçle abanmadan pinlerin iki tarafını da mantar gibi şişiriyorum. Balçak ve pinler artık hareket etmez hale gelecek kadar pin şişmiş ise çekiç vuruşlarımı giderek artırıyorum. Bu arada pinlerin her tarafa eşit şişmesine dikkat ediyorum, vuruşlarım pinin merkezinden pinin şişmesini istediğim yöne doğru sürürcesine. En küçük çekicimi kullanıyorum bu arada...

Yeni pil alıp geldiğimde çekiçleme işlemi bitmişti. Çekiçlenmiş pinleri görebilirsiniz (resim 1)

Çekiçleme işi bitince dışarı taşan epoksiyi kurumadan önce aseton ile temizliyoruz. Resim 2'ye dikkat ederseniz bıçak ile balçak arasında tam anlamıyla hiç bir aralık yok. Özellikle bunun gibi mutfak bıçaklarında hijyen için çok önemli bir detay. Ayrıca sizin bıçağa verdiğiniz özeni de gösterir...

Resim 3'te pinleri çekiçleme işimin başarısını kontrol ediyorum. Bunun için çekiçlenmiş pin kafalarını 80 kum zımpara ile temizledim. Gördüğünüz gibi pinleri artık görmek mümkün değil.

Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 00:15:41
Artık balçaklarımız tamam. Unutmayın bu iş eliniz alışkın değilse oldukça uğraştırır sizi. Eğer yeni başlayan birisiyseniz ilk bıçaklarınızı balçaksız tasarlayınız, gerçekten ilk zamanlarda bu hobiden soğuma noktasına getirmişti bu işi doğru yapmayı öğrenene kadar...

Biçaklarımızı yine güzelce sarıp sarmalıyoruz. Yarın kabza işini yaparken perdahı bozulmasın diye balçaklarımızın parlattığımız ön yüzlerini de kağıt bantla kaplıyorum (bkz. resim). Bu noktadan sonra özellikle balçak ile bıçağın birleştiği noktada oluşan bir çiziği temizlemek saatlerime mal olur, çünkü bunu yaparken bu arada bıçağın perdahı da bozulacaktır.

Yarın devam etmek üzere..
İyi geceler...
Emre
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 18:47:45
Merhabalar,
Bu gün en önemli işimiz kabza malzemesi seçmekti (Resim 1 - bir kısım örneği masaya yaymıştım sabah). Aslında işe başlarken az çok bir fikir vardı kafamda ama bıçakları vereceklerim çok iyi tanıdığım insanlar. Onların mutfaklarını düşündüm, kişiliklerini, zevklerini....

Sonuçta birisi için siyah "box elder", diğerine yeşil akçaağaç yumrusu, sonuncuya ise amboyna yumrusu'na karar kıldım.

Blokları ikiye böldüm (resim 2 ve 3)
Testere ile kesilmiş kısımları zımparada düzledim (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 18:54:58
Resim 1'de kabza malzemeleri ile bıçakların eşleşmesini görebilirsiniz...

Tabii ki malzeme tam dik açı ile değil balçağın açısına göre kesilmeli (Resim 2)

Sonra da balçağa dayanacak kısımlar düzlenip balçaktaki mantıkla 90 dereceye getiriliyor... (Resim 3)

Aynı balçaktaki mantıkla kabza malzememiz de "japon" ile geçici yapıştırılıp deliniyor deliklerinden. (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 19:04:01
Kabzalarımızın önce bir tarafları delinmişti, şimdi diğer tarafları da yapıştırıp tümünü deliyoruz. Bu işlem sayesinde biliyoruz ki pin veya perçinler iki taraftan bir birlerine tam karşılıklı. Eğer her yarıyı ayrı delseydik pinler birbirini karşılamayabilirdi...(resim 1)

Son olarak malzeme hala yapışıkken kabaca kabzalarımızın son şekline yakın kesiyoruz... (resim 2)
Bundan sonra malzemeyi kuyruktan sökebiliriz, yandan küçük bir darbede düşüverecektir...
Resim 3'te "corby" perçinlerim için perçinlerin omuzunun genişliğinde delikleri yarıya kadar genişletiyorum.

Artık kabzayı toplayıp yapıştırmaya hazır gibiyiz... (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 19:11:39
Önce bir deneme yapıyorum, kabzalar tam kuyruğa oturuyor mu diye test ediyorum, ayrıca uzun gelen perçinleri kısaltıyorum... (resim 1, 2)

Artık hazırız yapıştırmaya (resim 3). Bu iş için teknelerde kullanılan ve çok yavaş donan, şeffaf epoksi kullanıyorum. Öncelikle düşük yoğunluklu olduğundan ahşaptaki olabilen küçük delikleri dolduruyor, yavaş donduğu için de çok kuvvetli bir bağ yapıyor.

Şeffaf değil de kabza malzemesinin renginde yapıştırıcı çizgisi olması için karışıma katmak için kabza malzemesinin zımpara tozlarını bir yerde toplamıştım (resim 4)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 19:19:23
Marin epoksiler genelde çok akışkan oluyorlar, bu da yapıştırıcının daha donmadan akıp gitmesine neden olabiliyor. Neyseki karışıma katacağım "kolloidal silika" bunun akışkanlığını düşürüyor, bu sayede rahatlıkla kullanabiliyorum ve istediğim akışkanlığa ayarlayabiliyorum (resim 1)

Karışımda ilk başlarda silika topaklaşır (resim 2). Ancak biraz daha karıştırdıkça daha homojen bir hale gelmeye başlıyor karışım (resim 3).

Bu karışım ile yaklaşık 1-2 saat kadar çalışabilirsiniz, donması takriben 12-18 saat kadar sürüyor. Kabzanın her tarafına bol bol epoksi sürüp parçaları birleştiriyoruz (resim 4). Taşan epoksiyi hiç dert etmiyorum, nasılsa kabzayı şekillendirirken temizlenecekler. Hatta üstüne artan tüm karışımı boca ediyorum. En küçük bir aralık, boşluk istemiyorum kabzada...

Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 10 Ekim 2009, 19:22:53
Tüm kabzalar yapıştırıldıktan sonra tabii ki epoksinin donmasını beklemeli. Önümde yaklaşık 14 saat var. Bu arada her tarafa saçılan ahşap tozu ve epoksi artıklarını temizlerim ben de  :-\

Yarın sanırım son mesajlarımı atacağım bu konu başlığına çünkü çok az bir işim kaldı... Görüşmek üzere..

Emre
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 11 Ekim 2009, 19:50:53
Kusura bakmayın arkadaşlar,
Siyah kabzayı parlatırken ciddi bir sorunla karşılaştım, büyükçe bir parça çürükmüş içten, elimde kalıverdi. 6-7 mm çapında bir oyuk. Bunu halletmeyle uğraşıyorum. Diğer ikisini yarın bitirebileceğim. Çözüm bulana kadar üçüncüsü bekleyecek  :(
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Ejder Uçar - 11 Ekim 2009, 20:16:10
Siyah kabzalının sahibi yerinde olmak istemezdim.Bitime bukadar yaklaşmışken :)
Büyük şansızlık, geçmiş olsun...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 11 Ekim 2009, 20:23:14
Ejder Bey,
sağolun. Asıl benim yerimde olmak istemezdiniz  :D

Şaka bir yana güzel bir çözüm buldum galiba. Şu anda kabzada açılan boşluğu dolguladım, eğer yine olmazsa o kısımda bir şerit oyacağım ve içine boynuz kakacağım, zaten açılan boşluk da kabza malzemesinin tam ortasına denk geliyor. Sanırım bu kusurdan dolayı en şık kabza bu olacak :)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Ejder Uçar - 11 Ekim 2009, 20:38:30
Evet haklısınız, sizden sonra siyah kabzalının sahibi yerinde olmak istemezdim diyebilirim ozaman. :D :D
Fakat boynuzla birlikte çok şık olacağı kesin( siyah box elder di sanırım ahşap malzeme ve
manda / geyik boynuzu....)
tam anlamıyla bıçağın gecikmesini telafi edecektir. ;D
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 11 Ekim 2009, 20:44:55
Evet Box elder olan.  Maalesef bu yumru (burl) malzemenin her zaman bir kaç yerinde boşluk, taş vs. çıkma ihtimali var. Bunu kontrol edemiyorsunuz ne yaparsanız yapın. Ancak o kadar güzel bir malzeme ki, gerçekten "anlatılmaz yaşanır denilesi". İnternet fotografları tam fikir veremiyor çünkü her açıdan farklı figürler çıkıyor, tüm figürlerin bir derinliği var....

Bu arada aklıma gelen çözüm şunun gibi bir şey...
(http://www.northcoastknives.com/Gallery6HildebrandtLrg.gif) 
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Ejder Uçar - 11 Ekim 2009, 21:21:21
Harika!!!
Fakat diğer bıçakların sahipleri kıskanabilirler :D
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 13 Ekim 2009, 20:37:20
Çok zor bir işmiş meğerse mükemmel şekilde şeritleri açıp oraya oturtmak ama oldu sonunda. Yarın bitiyor, bu sefer kesin  :D
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Sefa Çabuk - 13 Ekim 2009, 23:13:48
yumruları sanıyorum dışarıdan getirtiyorsunuz, burada bulma şansımız varmı?
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 14 Ekim 2009, 03:26:00
Bazen yakacak odunların içinde (bodrum'da) zeytin, meşe yumru ve kök birleşim yerleri çıkıyor. Bunlar da çok güzel malzemeler. Ancak benim bulduklarım yaştı, en az 5-6 yıl kuruması gerek. Daha 3 yıl geçti.

Bunlar gibi mutfak bıçaklarında akrilik reçine emprenye edilmiş, stabilize malzeme kullanıyorum. Kargosu hariç tek bıçak için egzotik ahşabın türüne bağlı olarak 20-30 dolar arası bir maliyeti var, yani aşırı pahalı bir tedarik biçimi. Ama su almadığı, çalışmadığı için son derece güvenli oluyor. Bazı özel istekler üzerine bulaşık makinesine girebilen projelerimde kullandım, ahşap plastik bir malzeme gibi davranıyor...

Bazı yağlı ve yoğun türleri (gül ağacı yumrusu, tik yumrusu gibi) stabilize ettirmiyorum, bulaşık makinesine girmediği sürece zaten çalışmıyorlar...

Son zamanlarda kendi stabilizasyonumu yapma girişimim var. B72 paraloid buldum ama daha alamadım. Aseton solüsyonu ile çok iyi sonuçlar alındığını öğrendim ünlü ustalardan. Bir kısmı bu şekilde kendi stabilizasyonunu yapıyor. Özellikle Amboyna benim gözde malzemem, hiç bir zaman yarı yolda bırakmadı beni ve bıçağa ayrı bir güzellik katıyor.

Özellikle "galleryhardwoods.com" 'dan Larry çok yardımcı oldu şimdiye kadar. Email ile sipariş geçiyorum, kredi kartından sipariş hazır olduğunda çekiyor, hemen amerikan posta servisi ile yolluyor. Yaklaşık 2 ile 3 hafta içinde geliyor. 3 YTL civarı gümrük ödüyorum 10 kilo civarında pakete. 40 - 50 dolar arası kargo maliyeti var.

Bu arada http://burlsales.com/ (http://burlsales.com/) adresinde de çok güzel malzemeler var. Burayı işleten bladeforums'da oldukça etkin satış yapıyor.  Müşteri memnuniyeti de oldukça iyi bildiğim kadarıyla.

Açıkçası, Türkiye de pek bilinmeyen bir konu yumrular. Tek bir yumru bile ağırlığınca altın kadar değerli ve dikkat edilirse ağaca zarar vermeden toplanabiliyor (kışın toplanıyor ormanlardan ve kesilen yer antifungal macun ile kaplanıyor). Son zamanlarda arabayla filan yolculuk yaparken bazı ağaçlarda gördüğüm yumruları gözüme kestirdim. Kışın eğer sahiplerinden izin alabilirsem bazı sakız ağaçlarından ve zeytinlerden yumru toplamayı düşünüyorum, bir tane de okaliptus var kocaman bir yumrusu gelişmiş, ancak o kadar büyük bir yumru vinç filan gerektirir. Çok merak ederseniz, kar amaçlamadan, sadece maliyetine elimdeki bir egzotik yumru bloğunu yollayabilirim size, gerçekten çok keyif alırsınız sonuçtan...
Saygılarla
Emre

 
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 14 Ekim 2009, 13:53:49
Çok dikkatli iki günlük çalışmadan sonra başarılı oldum. Gerçekten malzemeler arası hiç bir aralık bırakmamak ciddi bir dikkat gerektiriyor. Sadece bir kısımda 1 derecelik bir açı hatası bile arada ciddi bir aralık bırakıyor. Eh bunu da öğrendim :)

Resim 1 de ilk kesimi görüyorsunuz. Kesim sonrası basit bir aletle kenarları dimdik hale getirebildim. Baya bir zaman alıyor ama en güvenli çözüm bu... (resim 2-3)

Parçaların yerine oturması ile uğraşırken yüzlerce kez biraz zımparalayıp yerine oturuyor mu diye deneme yapmak zorunda kaldım. Milimetrenin yüzdeleriyle uğraştığımdan biraz fazla zımparalasam kestiğim beyaz ahşap boşa gider (resim 4)
 
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 14 Ekim 2009, 13:57:23
Ah bu arada baştaki sorunun resmini koymamışım. Neden bu işi yaptığım anlaşılamıyor: Resim 1. Gerçekten çok moralim bozulmuştu parça elimde kalınca..

Parçaları yapıştırdım ve uygun bir şekilde kestim. (resim 2).

Biraz törpüleyip zımparalayınca gerçekten güzel bir çözüm bulduğuma karar verdim : resim 3. Ne dersiniz  ;)
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 16 Ekim 2009, 04:28:23
Bıçakların tüm kenarlarını 1000 kuma kadar zımparalıyorum. (resim1 -2 3)

Kabzalar 2000 kuma kadar zımparalandıktan sonra balçak ve pinler bir bez parçası ve biraz mavi polisaj tozu ile ovalanarak parlatıldı, ahşap kısımları da bir deri parçası ile perdahlanarak pürüssüz hale getirildi. (kusura bakmayın bunların resimlerini çekmeyi unuttum)

En son iş olarak bıçak iyice deterjan ve ılık suyla yıkanıp kurutuldu. Namlu kısmına mineral yağ sürüldü, ahşabı ise bir kaç kez tik yağı ile ovalanıp kurutuldu. Ve bıçak için kız arkadaşımın özel olarak yaptığı kutuya yerleştirildi.

Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 16 Ekim 2009, 04:31:59
Ve bitmiş bıçağımız...

Diğer ikisi de bitmek üzere...

İyi sabahlar...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 16 Ekim 2009, 04:37:48
bir iki detay daha. (bıçağın diğer yüzünde yeni sahibinin adı yazılı olduğundan foruma koymadım)

Fotograflarda bıçağın bazı yerleri çizikmiş gibi görünüyor, aslında hiç çizik yok, ben de şaşırdım forograflara bakınca, ancak namluya ve balçaklara sürülmüş ince yağ katmanının bir ışık oyunu sanırım...
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Metin Sakin - 19 Ekim 2009, 21:31:55
Sonuç gerçekten harika elinize sağlık...
Tarımda tam bir şefin bıçağı, sapın son kısmının aşağa eğimli olması tahta üstü kesimde çok etkili.

Son halinde fotoğraftan mı bilmem sanki zımpara çizgileri var gibi.
Herşey bitince 1000lik su zımparasıyla susuz şöyle zımpara yüzeyi siyahlaşıp parlamaya başlayıncaya kadar zımparalamak harika oluyo crom kaplama gibi bi parlaklık veriyo.
Bileyden sonra izleri yok etmeyi çok severim size de tavsiye ederim

İyi eylenceler
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Emre Kipmen - 19 Ekim 2009, 21:42:17
Metin Bey,
Sağolun,
Tüm konuyu okursanız nasıl yapıldığını görürsünüz. Fotografta görünen kaba çizikler garip bir ışık oyunu, yoksa yüzeyde tüm çizikler 2000 kum çizikleridir.
Bu arada bitmiş bir bıçakta eğer zımpara yaparsanız özellikle kabza bölgesi ve ricassoda düzensiz çiziklere neden olursunuz. Tabii biley işleminde çizilen namluyu taşlama eğiminde temizlemek güzel bir uygulama.


Diğer iki bıçak da bitti ama daha fotograflayamadım. Yarın umarım....
Başlık: Ynt: Eğim vermeden kabzaya; adım adım...
Gönderen: Metin Sakin - 19 Ekim 2009, 22:26:43
Yanlış anlamayın amacım ukalalık değildi , resimlere aldandım .