tarihsel bilgisi çok fazla olan birisi değilim, bu manada sözlerim ve düşüncelerim akademik bir temele çok da fazla dayanmamaktadır ama Sancar'ın ısrarla en ufak bir bilgi kırıntısını istiyor olması üzerine aklımdakiler yazayım istedim, sorumluluk anlayışıyla
ben son yıllarda askeri temelli savaş sanatları ile fiili olarak ilgileniyorum. israil ve rus sistemleri üzerinde tecrübelerim oldu. uzak doğu sporlarına dair eğitim almış birisi olarak bu rus ve israil sistemleri bana çok cazip gelmişti. hem mantık olarak hem de işlevsellik açısından. oldukça gerçekçi gözüküyorlardı ve yaparken de buna inanarak çalıştım. bu süreçte zihnime osmanlı askerlerinin omuz omuza muharebe diyebileceğimiz el teknikleri üzerine hiçbirşey bilmediğim geldi. sadece bir osmanlı tokatı biliyoruz ki, bunun ne derece yeterli bir teknik olduğunu daha sonra farkettim. fakat bu osmanlı askerleri, kullandıkları silahların gücü itibariyle bu derece üstün ve "akıllı" iken acaba el tekniklerinde neler kullanıyorlardı. o zamana kadar, bu kesin osmanlı bakış açısı diyebileceğim zekilikte bir sistem görmemiştim. ta ki filipin bölgesinde adı kali-eskrima ya da arnis olarak geçen sistemi tanıyana kadar. uzak doğu sporlarının salona hapsedilmiş ritüelleri, karşı tarafa saygı ve hoşgörü "felsefesi" ve insancıl tüm bakış açısından uzak, gerçekçi, karşısındakinin bir düşman olduğunun bilincinde olan ve bu savaşı kazanmak için "hemen" işi bitirmesi gereken bir bakış açısı gördüm kali'de.
kali sisteminde günümüzde sistem rattan adı verilen 80 cm ortalamasında boyu olan kurutulmuş bambu sopalar(ki bunun aslı kılıçtır), bıçak ve çıplak el üzerine oturtulmuştur. işin en güzel yanı, sopa eğitiminde öğrendiğiniz şeylerin aynısını bıçakta, aynısını çıplak elde kulanabilirsiniz. yani, elinizin hareket mantığı tüm silahlarınız için uygun bir temele oturtulmuş.
şimdi bir adım daha özele inerek, kali sistemi içinde kendi çalıştığım sistemin (belki bir kaç sistem daha bu şekilde çalışıyordur ama ben haberdar değilimdir) meseleye bakışına dair bir kaç şey söyleyeceğim. eline sopa alan herkes, karşı tarafın kendisine salladığı sopayı, yine o sopaya vurarak durdurmaya çalışır. gözlemlediğim ve ilk defa elime sopa aldığımda benim de yaptığım savunma refleksi bu. birisi size sopa ile hamle yapıyorsa, siz de elinizdeki sopa ile onun sopasını durdurmaya çalışırsınız. bunu kılıç olarak düşündüğünüzde kılıçlar birbirleri ile çarpışır ve sağlam olan kılıç diğerini kırar, zedeler vs. osmanlı kılıçlarının sağlamlığı vs. buradan konu uzar gider. ama benim çalıştığım sitemin bakışı şudur: rakibin size hamle yaptığı silahı yok et. her blok, beni bir hamle için rakibe imkan sunmaktır. o yüzden sana gelen sopayı o sopaya vurarak durdurmak yerine, rakibin sopayı tutan eline vur ki, o elini bir daha kullanamasın ve sana saldıramasın. akıllıca değil mi?
başka bir örnek, birisi sana yumruk atıyorsa, onun eline blok alıp bertaraf etmek yerine dirseğinle yumruğu karşıla ki, parmakları kırılsın ve sana bir daha o eli ile hamle yapamasın.
bu bakış açısı benim bu sistemin ne kadar gerçek ile iç içe olduğunu anlamamı sağladı. genel olarak kalide, özelde benim çalıştığım sistemde hareketler ve darbeler o kadar net ve o kadar akıllıca ki, diğer coğrafyaların sistemlerine göre bence ciddi bir üstünlük söz konusu. insan anatomisine ve insan psikolojine bu derece hakim olan ve bunu lehine çeviren başka bir sistem şimdilik duymadım/görmedim. kullandıkları silahlarda teknik olarak bu derece üstün bir noktaya gelmiş olan osmanlıya bu son derece zeki ve sonuç odaklı ve karşısındakinin düşman olduğunun bilinciyle oluşturulmuş "öldürücü/insafsız" sistemi nedense ilk anda yakıştırmıştım. ki sistemin el tekniklerinde de eller kapalı, yumruk formunda değil, açık ve tokat şeklinde kullanılıyor.
ayrıca, sopa eğitiminin temelinde, x adını verdiğimiz çapraz bir vuruş vardır ve bu vuruşun asmanlıdaki süvarilerin at üzerindeyken en çok uyguladıkları vuruş olduğunu da başka bir sohbet ortamında duymuştum.
şimdi bir başka bilgi. bu bilgiyi bir sohbet sırasında edindiğim için çok detay ve tarih veremeyeceğim ama sizler muhtemelen bunu biliyorsunuzdur zaten. osmanlının son dönemlerine doğru filipinler osmanlıdan yardım istemişler ve onları eğitmek için 10 küsür gemilik bir filo yola çıkmış. fakat filo yoldayken arabistan civarlarında başka bir yerden yardım çağrısı geldiği için oraya yönelmiş deniliyor kayıtlarda. fakat bir kısım tarihçi o filonun ikiye bölünerek bir kısmının filipinlere ulaştığını düşünüyormuş. bunun da sebebi, filipinlerdeki bir müzede sergilenen osmanlı zırhları ve savaş gereçleri. sanıyorum bu gemilerdeki osmanlı birlikleri filipinlileri eğitmek niyetindeydiler. eğer öyle ise, kendi sistemlerini o topraklara taşımışlardır diye yorumluyorum ben. çünkü sistem ve muharebeye bakış açısı son derece zekice, son derece sonuca yönelik ve son derece üstün.
bu manada filipin savaş sisteminin tarihi araştırılabilir. bence osmanlı muharebe sistemi ile örtüşen bir çok nokta bulunabileceğine inanıyorum.
bilgi kırıntısı bu kadar Sancar -^b