Kolleksiyon  (67442 defa okundu)

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #15 : 26 Mart 2009, 23:11:05 »
Doğu kültürüne ait en güzel,net ve ayrıntılı resimleri www.oriental-arms.com adresinden görebilirsiniz.Ne acıki kendi kültürümüze ait eserleri yabancılar bizden daha iyi koruyorlar.Birkaç resim göndericem umarım beğenirsiniz.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #16 : 27 Mart 2009, 22:45:19 »
hepsi damaskus bu kılıçların.Sırplar bizden iyi korumuşlar.Bazı resimleri Sırbistandaki müzelerden ve Deliorman sitelerinden indirdim.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #17 : 27 Mart 2009, 23:11:54 »
İşte şimşir güzeli
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #18 : 27 Mart 2009, 23:14:32 »
resmin biri çift gönderilmiş özür
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Selim Atalay

  • Üye
  • *
  • İleti: 67
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #19 : 02 Nisan 2009, 11:31:04 »
Öncelikle bir soruyla başlayacağım.Başlıktan sonra antika kılıçları araştırdım.Adını anımsamadığım bir sitede 17 yy kılıçları gördüm(osmanlı) ayrıca  http://antika.gittigidiyor.com/Antika-Objeler_Kilic-Kama-Bicak_W0QQkatZZacdQQsyfZZ1 burada da pek çok antika var ama kısa süreli oldukları için resim koyamadım.Merakım şu özel koleksiyonlarda ne kadar eski kılıçlar bulunabilir.Bugün bir 17. yy katanasını bulmak neredeyse çok nadir 15-16 ise düşük bir ihtimal.Büyük ihtimal avrupada bulunabilir.Bilmiyorum.Yine bununla alakalı gördüğüm bir yatağanın et kalınlığı 1cm di böyle bir yatağan olabilirmi sizce?

Ekspertizle alakalı şöyle bir şey var.  http://kriminal.iem.gov.tr/balistik_antika.htm Adresinden alıntıdır

Antika silah deyimi; eskiden kalma, değerli, belli bir özelliği olan, benzerlerine az rastlanan ve artık imal edilmeyen ateşli, ateşsiz silah ve bıçakları ifade eder. Kriminal Polis Laboratuarlarında antika silah olduğu tespit edilen silahlar ruhsata bağlanabilir. Bu silahlara sadece bulundurma ruhsatı verilir.

Emniyetin böyle bir birimi var ama ateşli silah eksperliği ile kılıç eksperliği çok farklı.Zaten pek çok silah seri numarasından bulunabilir.İnternette biraz araştırma yaparak hangi yıllarda üretilidiği gibi pek çok şey bulunabilir ama sözkonusu el yapımı bir kılıç olunca iş değişiyor.Çünkü çoğu demirci damga basmıyor tarih atanlar sınırlı.Buna rağmen belki lab. metalim gerçek yaşını bulabiliyorlarsa faydaları olabilir.Birde kılıç için bulundurma ruhsatı almak mantıksızlığı var(gerçi ibarenin ucu açık belki sadece ateşli silahlar içindir)İşin açıkcası devlet antika ruhsatlarına bile 5 yılda bir yenileme getirmiş oda sanırım 550 tl
"Who dares wins"

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #20 : 02 Nisan 2009, 20:30:29 »
Ben uzun süredir Gittigidiyor'u takip ediyorum.Birkaçtane ürün aldım ama öyle tarihi değeri olan ürünler değil.Gittigidiyorun üçkağıtçısı çok.Demir parçasını osmanlı diye satandan şaşkayı yatağan diye tanıtana kadar herkes var.Aynı zamanda eski ürünleri gerçekten çok güzel süsleyen (yada süsleten) kişilerde var.Hemen hemen bütün işe yarar kılıç,yatağan, şaşka,hançer resimlerini indirdim.Üründen anlamayanı çok rahat kandırabiliyorlar.
Diğer bir konu ise Kılıçların yaşları.Ben şuana kadar 15 yy dan daha eskisini görmedim.O resmide kaydettim ama şuan hangisi olduğunu bilmiyorum.Çünkü yazmamışım ki bunun bir eksiklik olduğunu görüyorum.Ama görüntüleri 17-18 yydan pek farklı değildi benim gördüğüm (Gerçekten 15yy danmı kalmaydı oda tartışılır).
       Yatağanın sırt kalınlığı 1 cm oluyor.Şu an önümde duran 48 cm lik saldırma nın sırt kalınlığı 1cm.70 cm lik olanında sırt kalınlığı 1cm.Zaten kabza kısımları kalıpta hazırlanıyor anladığım kadarıyla.Çünkü gördüğüm tüm yatağanların kabza demirlerinde hafif bir eğrilik var.Çekiçle dövülerek yapılmış olsa düz olması gerekirdi diye düşünüyorum.Kabzayla namlunun birleştiği yerdeki demir bileziklerde bazen simetrik olmayabiliyor..Sıcak demiri kalıba koyup sert darbelerle şekil veriliyor olmalı.Benimki sadece tahmin ama.Bir yatağan yapılırken hiç görmedim.Baba mesleği demircilik olduğundan aşinalığım var.
Maalesef Ankara'da yapan kimse yok.Benim gibi hevesli usta arkadaşlar var ama öğretecek kimse yok.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #21 : 03 Nisan 2009, 07:19:50 »
cengiz bey elinizde yatağan var mı. benim elimde bir adet var. var ise cesitli acılardan cekılmıs fotograflarını yollayabilirmisiniz. egri olan kısımlar da buna dahil. sırttan uca içbükey incelmesi de benim aklıma kalıp getiriyor ama çalışmadan bilemeyiz.

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #22 : 03 Nisan 2009, 09:07:31 »
Durukan bey elimde biri küçük olmak üzere üç adet yatağan var.Ama iki tanesinin kabzası yok.Ben özellikle kabzası olmayanları tercih ediyorum.Hem ucuz oluyor hemde kabzayı tamir etmeye çalışıyorum.Bu aralar manda boynuzu bulamadığımdan iki tanesini yapamadım.İlk fırsatta resimleri size gönderirim.Boynuz bulamayınca ahşap yapmayı düşünüyorum.Yakında Ankara Büyükşehir belediyesi ve Gazi üniversitesini ortaklaşa organize ettiği BELTEK kursuna başlayacağım.Kursta yeterli teknik donanımla daha rahat çalışma imkanım olacağını düşünüyorum.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Aydin Yüksel

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #23 : 08 Nisan 2009, 04:16:52 »
Gecen bahsettigim Zülfikar kilic. Umarim resimler gözükür.

Aydin Yüksel

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #24 : 08 Nisan 2009, 04:20:46 »
diger resimler

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #25 : 08 Nisan 2009, 20:28:15 »
Resimler için teşekkürler.İlk defa görüyorum.Yandan bakılınca şimşir gibi görünüyor.çatal uç olarak biliyoruz ama bundaki çatal uç biraz farklı.Kabza ve namlu eğimi şimşir formunda.Zülfikarın Hz.Ali'nin kılıcı olduğunu düşündüğümüzde 550-650 yıllarında yapılmış arap kültürüne ait kılıçlara hiç benzemiyor.O dönemden kalan kılıçların namlu  balçak ve kabza biçimlerinden ziyade Osmanlı formunda görünüyor.Topkapı sarayındaki kılıçlarında tamir gördüğünü biliyorum.Belkide gerçek görüntüler böyledir.
Bende yaptıklarımı gönderiyorum.tamamı ahşap ve birebir ölçülerdedir.Birkısmı hala bitmedi.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #26 : 08 Nisan 2009, 21:38:45 »
Ben yaptım.Umarım beğenirsiniz.......
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #27 : 09 Nisan 2009, 08:05:27 »
kabzalar bitmedi.
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #28 : 10 Nisan 2009, 04:33:18 »
eline saglık. ozellikle henuz bıtmemıs yataganı begendım.
zülfikar ile ilgili olarak spekulasyona girmeden sunu soyliyecegim. zülfikarın catal uclu olduguna sahsen inanmıyorum. ilgili donemde zaten simsir tarzı kılıclar arap yarımadasıda sanırım kullanılmıyordu.

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Kolleksiyon
« Yanıtla #29 : 10 Nisan 2009, 06:29:00 »
Zülfikar konusunda: Arkadaşlar "zülfikar" yarı efsanevi bir silahtır. Gerçekten var olup olmadığı belli değildir. Rivayete göre Uhud savaşı ganimeti içinden Hz.Ali'ye Peygamber Efendimiz tarafından armağan edilmiştir. İsmi "iki taraflı, ikiağızlı" anlmına gelir. ilk dönem Arap menkıbelerinde o zamanın tüm arap kılıçları gibi iki ağızlı düz namlulu olarak tasvir edilmiştir. İki uçlu olarak tahayyül edilmesi büyük ihtimalle orta çağ başında islamın İran ve Orta Asaya'ya yayılmasından sonradır. Bunun sebebi arapça isminin yanlış tercüme edilmesidir. Ortasında içi boş boru şeklinde bir omurgası bulunan ki Uçlu düz hint kılıçları bu dönemde İran'da bilinmekteydi. Yanlış çeviri ve bu önbilgi bu şekilde bir ikonografinin oluşmasına neden olmuş,daha sonra yapılan Türk tasvirlerinde bu form eğri ve iki uçlu bir kılıç tasarımının standartlaşmasını ve yayılmasını sağlamıştır. Bu form ile ilgili efsaneler ve yeni menkıbeler doğarak günümüzdeki halini almıştır. 

Günümüzün bilgisiyle Zülfikar'ın (eğer gerçekten var idiyse) Peygamber Efendimiz ve sahabenin silahları gibi düz sade ve çok yüksek kaliteli olmayan iki veya tek ağızlı çelik namlulu ve tek el kabzalı bir kılıç olduğunu söyleyebiliriz. Şöhreti kılıcın keskinliği veya sağlamlığından çok sahibinin olağanüstülüğü ve yiğitliğinden kaynaklandığını düşünmek yanlış olmaz.

bir form olarak İslam ikonografisinde yer etmiş haliyle zülfikarın tarih boyunca çeşitli kereler kılıç ustalarınca gerçekleştirilmeye çalışılması ise başka ve çok daha ilginç bir konudur. Bu formu başarılı şekilde uygulamanın ve bu haliyle pratikte kullanılabilecek ve sağlam bir kılıç yapmanın zorluğu(hatta imkansızlığı) göze alındığında bu daha iyi anlaşılabilir. Değişik örnekler arasında iki namlu yapılarak bunların taban kısmından yanyanagelecek şekilde birleştirilerek dövülmesi, yelmanın iyice abartılarak alt ucunun yukarı doğru yükseltilerek ikinci küçük bir uç oluşturulması, kılıç tabanının enli ve kalın tutularak, buradan başlayan kan oluğunun uca doğru iyice derinleşerek kılıcın ucunu ikiye ayrıması veya burada görüldüğü gibi iki namlunun kuyruklarından üstüste gelecek şekilde dövülerek birleştirilmesi gibi marjinal örnekler görülmüşse de pratikte bu formun özellikle eğri bir kılıçta kullanım ve sağlamlık açılarından başarıyla uygulanmasının imkansızlığı sarihtir.

Cengiz bey: ahşap kılıçlarınız hakikaten çokzarif ve gerçekçi görünüyor. Elinize sağlık.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2