Kayahan beyin de dediği gibi vurgulanmış T sırt da geç dönem kılıçlarının bir özelliği. Ben bunun kılıcın biraz daha enli ve kısa olmasından dolayı ağırlığının artması endişesinden dolayı, sağlamlığı etikelemeden mümkün olduğunca namluyu hafifletmek düşüncesinden kaynakladığını sanıyorum. Ama estetik bir tercih olması da mümkündür. Nitekim bu dönem kılıçlarında estetiğin işlevin önüne geçmesi görülür. Zira kılıç kostümün bir parçası haline gelmiştir ve silah olarak önemi gitgide azalmaktadır. Geç dönem kılıcını, bu yönlerden Avrupa'daki (smallsword) küçük kılıç ile kıyaslamak ve koşutluk kurmak mümkündür.
Pala 18.yüzyıldan çok çok daha önceki dönemlerde de kullanılmış bir terim kuşkusuz. Lakin genellikle bir halk deyimi halinde ve muğlak bir ifade olarak kalmış ve belli bir kesici silah tipi için net, ayırıcı bir terim olamamış. Öyle ki, normaldan biraz daha uzun ve eğri bir gaddare, uzun bir balkan saldırması, S formu biraz az vurgulu bir yatağan, hatta kıvrımlı bir çingene bıçağı veya bir Avrupa falchionu için de aynı geçerlilikte kullanılabilir olmuş. Bu yüzden de, modern araştırmacıların tek ve belli bir kılıç tipi için yakıştırma yaparak kullanmasını ben sağlıksız buluyorum. Zira hem neyin "pala" olduğuna dair genelgeçer bir karara varılamıyor (mesela tüm eğri Türk kılıçlarını "pala" olarak tanımlamak gibi bir eğilim de var) ve terminolojide uyumsuzluklar oluyor; ve hem de tarihi kaynaklarda, mesela bir menakıbnamede veya bir şiirde "pala" olarak geçen ama geç dönem 3.tip osmanlı kılıcı olmayan kesici silahlar da düşünülürse, modern terminoloji ile dönem kullanımı arasında oluşan farklılık da ayrıca kafa karışıklığı ve karmaşa yaratıyor.
Bence en doğrusu, bugün de zaten yaptığımız gibi, eğer kullanılacaksa "pala" teriminin tırnak içinde, ve mevcut geniş ve muğlak anlam çağrışımlarına sahip durumu vurgulanarak kullanması ve tek bir döneme veya tek bir kılıç tipine mutlak biçimde atfedilmemesi.