TÜRK DİLİNİN KÖKENİ - TARİH TÜRKLERDE BAŞLAR . Hulki cevizoğlu
Orta asya da doğmuş , Türkiye ve almanyada eğitim almış genç Türk mühendisi :
Kazım mirşan .
Bizler gibi başlayan amatör merakı , iyi bildiği orta asya dil ve lehçeleri onu eski Türk kaya yazıtlarını hobi amaçlı okuyup , bugünkü dile çevirme gayretine yönlendirmiş .
Batı kaynaklı , basılı bilimsel tezlerde aynı konulardaki büyük yanlışlıklar ve kasıtlı tezatları farkettiğinde de ,hem konunun, hemde batılının amacının ,olağan üstü ses getirebilecek
siyasal sonuçlarını farkedip bu alanda derinleşmeye karar vermiş .
Kazım mirşan' ın bir ömür süresince araştırıp , bilimsel bulgularla desteklediği ve yayınladığı tezlerini , bugüne kadar bilimsel belgelerle çürütemeyen batı tabii görmezden gelmiş ... de bizim afur ,tafurlu bilimsel çevrelerimiz , tarih ve dil kurumlarımız ,Bu amaçla kurulmuş üniversitelerimiz nasıl mı karşılamış ?
Bu sorunun cevabı bu çok önemli kitapta tabii , ama Ben izninizle çok tanıdık gelecek bir sahne hayal edip ön merakınızı giderirken,
büyük Türk tarihimizin ve onunla ilintili her şeyin nasıl bir şeytani cendereyle sımsıkı çevrilmiş olduğunu da anlatmak isterim .
Şimdi , hepimizin de içinde olduğumuz sahne :Bir gurup Türk , bizler kültürümüzün önemli bir bölümü olan , ata sanatımız , kesici silahlara ilgi duyuyoruz .
Toplayıp okuyabildiğimiz bölük, pörçük bilgilerden de Tarih içinde bu silahların , maden olarak hazırlanmasından madeninin özelliğine , işlenmesinden estetik üstünlüğüne , silah olarak fonksiyonlarının geliştirilmesinden ,döneminin diğer silahlarıyla kıyaslandığında teknolojik üstünlüğüne
kadar bazı ispatlanmış bilgileri bulabilmek için yola çıkıyoruz .
Ve ihtiyaç duyduğumuz bize ve kültürümüze ait bilgi , belge , yazılı kaynak , tarihi evrak vs. v.s yi
konunun yaşayan ustalarını , hiç olmazsa onlardan nakiller yapabilecek akrabalarını , üstünlüğümüz olan üretim tekniklerini .
Velhasıl bugün işe yarayabilecek örnekler üretmemizi sağlayacak neredeyse hiçbir şeyi YERLİ KAYNAKLARDAN , (ve de yaşadığımız bu ülkede ) BULAMIYORUZ .
Yapabildiğimiz ya da bize açık bırakılan tek kapı :bizden alınıp batılı bakış açısıyla yazılmış belgeler
ve onların anlattığına bakıp , bakıp , batılı büyük ustalar saydığımız , bizim sanatımızı, bugün bizden aldıkları ile bizden ileri üretim yaparak bize satan "ÜSTAD" lar .
Kitapta benzer sahnelere farklı alanlarda çokça rastlayacaksınız . Haberiniz ola .
Arka kapak yazısı.
Uygarlığın temelinde "yazı" vardır. Bugüne kadar bilinen gerçek, yazının Sümerler tarafından bulunduğu şeklinde idi. O nedenle, pek çok kitapta "tarihin Sümer'de başladığı" ileri sürülür. Bu kitapta, ayrıntılarıyla okuyacağınız gibi, ortaya konan "yeni tarih tezi" ile "tarihin Türkler'de başladığı" görülüyor.
Tanınmış bilimadamımız Prof. Dr. Bozkurt Güvenç diyor ki: "Batı'nın Türkler'le ilgili ve asıl affedemediği husus şudur. Batı, 200-300 yıldan beri dünya tarihini yapmaktadır ve hep kazanmıştır dünyayla olan çatışmalarında."
Türkler, yüzyıllarca Avrupa'nın gizli ya da açık saldırılarına hedef oldu. Bu saldırılar kimi zaman "bilimsel" kılıflara büründürüldü. Yabancılar bir "film senaryosu" gibi bizim için bir "tarih senaryosu" yazmışlar, kendi ülkelerinde bunu yürürlüğe koydukları gibi -ne yazık ki- Türkiye'ye de kabul ettirmişler...
Sonuçta, öyle bir noktaya gelindi ki, Türkiye kendi tarihini yabancılardan öğrenir oldu. İşin ürkütücü yanı ise, onyıllarca bunun farkına bile varamamış olmamızdı!..
Ancak, yakın zamanda görüldü ki, Batı'nın önyargılı ve dayatmacı sözde bilimsel değerlendirmeleri eksik temeller üzerine oturuyor.
Günümüzün siyasal gelişmelerini yönlendirmek isteyen Batılı güçler, bilime de politika karıştırılmasını sağlayarak, "tarih yapanlar sadık kalmayan tarih yazıcılarını" öne çıkarmaya devam ediyor.
Bu kitapta yer alan, karşı çıkanlar tarafından bile çürütülemeyen yeni tarih tezini, Batı'nın Türkler'i tarihsiz bırakma ve Türk Tarihi'nden kurtulma çabalarını, Türkiye üzerine oynanan oyunları, Türkler'i sevmeyen Türkologları, Türk Tarihi'ni yabancılardan öğrenmenin üzücü yanını, Türkiye'deki acınacak ilgisizliği, bilimsellik maskesiyle yapılan papağan eğitimi ve Oryantalizm'in yıkıcı etkilerini büyük bir ilgiyle okuyacağınıza eminim.
Böylece, "Türklüğün medeni vasfı güneş gibi doğacaktır" diyen büyük Atatürk'ü daha iyi anlayacak ve "Bu 2. Kurtuluş Savaşı'dır" diyen bilimadamlarına hak vereceksiniz.