Yatagan kimlere ait ve nasıl tanıtılmakta

[Altay Tüzüner]

14 veya 15 Mayıs tarihki Etnographic Armas sitesinden alınltı resimler eklemekteyim belki bazılarına ibret olur diye.

[Abdurrahman Doğan]

altay abi ne yapabilirki bu durumda bizler kendi ülkemizde tanıtımını yapamıyoruz ki elimizden ne gelir

[Altay Tüzüner]

Kıymetli Dostum, sizin benim hepimizin yapabileceği ufak tefek te olsa mutlaka bazı şeyler vardır.Eklediğim resimler  yayınlananın sadece küçük bir bölümü.İnsan böyle resimler görünce üzülmekten öte bazı şeyler hissediyor.Mesajım daha çok mahalli yöneticilerimize idi.Hatırlıyacaksın beraber kutladığımız yayla festivalinde bazı belediye Mehter takımları en adi çin malı kılıçlar ile donatılmışlardı.Ve buna pes dedim ve isyan ediyorum,bu iş bu kadar mı zor.Nerede o güzelim milli kıyafetlerimiz ve gereçleri ?

[Sancar Özer]

Sadece yatağan değil bellerinde de asılı Osmanlı Türk kılıçları ile dolaşıyorlar. Doğrusu bellerinde gezdirecek bir milli silahları bile olmayan Yunanlı komşularımız için üzüldüm; milli kültürünü devşirme unsur ve sembollerle ifade etmek zorunda kalmak çok zor olmalı onlar için. Tabii güneş balçıkla sıvanmaz ve ne kadar çok giyerse giysinler yatağanın, Türk kılıcının kökeni hakkında artık çağımızda kimseyi kandıramazlar. Kendilerini bile kandırabiliyorlarsa büyük başarı...

Tabii bu durum bize milli kültürümüzü sahiplenme konusunda rehavet vermemeli, tam aksine daha çok bilemeli. Memleketimizde şu anda bu konuda ufak da olsa kıpırdanmalar olduğunu görüyorum; bizz de mümkün olduğu kadar köklemeli,  ve doğru bilimsel ve sosyo-kültürel temellere oturtarak güçlendirmeliyiz bu uyanışı.

[Ahmed Geloğlu]

İlla ki bu kültürel mirasın bizden çıktığına üzülüyorum ama bir yandan da bazı gelişmelerin olması gerekiyormuşçasına bizim dışımızda gelişmesi bazen hayra vesile oluyor. Mesela isim ve tarih hafızam çok iyi olmasa da bir olay anlatmak istiyorum. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan bir olay : Osmanlı arşiv belgeleri bulgarlara satılmıştır eski kağıt fiyatına ve trenlere yüklenerek götürülmektedir . Bir gazeteci bu sahneye şahit olur ve çevrede uçuşan kağıtları toplayan çocuklardan parasıyla kağıtları satın alır , ağlayarak dolaşır meydanlarda , kurtarabildiğim kadarı kardır der. ( Normalde KAR böyle yazılmamalı değil mi , nelerimizi elimizden almışlar) Daha sonra gazeteye koşar ve bulgarlara arşivin satılmasını manşetten yayınlar. Bir iki güne kalmaz  bulgaristana arşiv sevkiyatı durur , giden gitmiştir tabi. Lakin kıyım bununla bitmez , sevkiyatı durdurulan belgeler , izmir kağıt fabrikasına geri dönüşüme gönderilir . Ardan çok sonra olayı anlatan gazeteci , ellerim kırılaydı da o yazıyı yazmayadım , keşke belgelerin hepsi bulgaristana gitseydi der. Çünkü bulgaristana giden arşiv belgeleri ansiklopedi hassasiyetinde ciltlenmiş ve arşivlerde yerini almıştır. Hasıl-ı kelam bazı şeylerin bizim elimizden çıkması bazen daha iyi oluyor. Çünkü bizde kalırsa , anasını ........ . (ağlatıyorlar) Hadi bunu da geçelim bir zamanlar girit veya selanik , Osmanlı toprakları idi . Türk olmasalar da onlar da osmanlı tebaası idi. Bizim sahip çıkamadığımız değerler ölmesin , gerekirse ruslarda bile yaşasın ki , nasıl olsa aslına dönüp geliyor . Ne kan yiter ne miras , herşey aslına rücu eder...