yatagan geometrisi  (32235 defa okundu)

Burak Ekit

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
yatagan geometrisi
« : 25 Haziran 2009, 20:37:23 »
Daha once de belirttigim gibi benim forumlarda aradigim sey temel olarak , kiyas. Japon kilicini iyi kotu taniyor sayilirim , dogal olarak kendi ait oldugum, hem de yabana atilamayacak olcude iyi kiliclar uretmis olan kendi kulturumun  kiliclarini ogrenerek kiyas yapmam dogal karsilanmalidir.

Turk kilici temel olarak - bildigim kadari ile  - 2 ana formda incelenebilir. - araplarin sacma sapan hilale benzetme cabalarindaki asiri egri kiliclarini saymazsak - gercekten Turk olarak adlandirabilecegimiz : kilic ve yatagan.

Kilic asla yabana atilmamasi gereken ve  kullanma teknigi acisindan hicbir sekilde yatagan ile kiyas bile kabul etmeyecek olan bir form - bence - ve yine sadece bana ait bir yorum olarak soylemeliyim  ki kilic Turk savas sanati acisindan bir tepe nokta olarak kabul edilmelidir. Omru hayatinin 1500 senesi savasla gecmis bir milletin -  bu zamanin en az dortte ucunde kilicin temel silah oldugu da dusunulurse - belirli bir kilic kullanma disiplinine sahip oldugu da dusunulmelidir bence..

Butun bu girizgah ile aslinda bu konuda merak ettigim 2 ana husus var:
- gercekte 90 santimetreye kadar varan boyutlari olsa da yatagan yardimci bir kilic miydi ? yani mesela kapali alanlarde daha cok kullanilabilir olan bir form mu yaratilmak istenmisti,,
- bircok yatagan formlarinda da  acikca gorulebilecegi gibi namlu yatay kesitinde t seklindeki profil  - ki asla bir benzerine rastlanamaz - genel olarak kesici kenarda kullanilan 20 kusurlardaki  normalden daha dar bir kama acisini daha direncli hale getirmekten baska bir ise yariyor muydy ?
  acikca dorulebilir ki T  profildeki bir sirt formu kesici kenarin hedef icindeki ilerleyisini durduran bir formdur. 

Yine tamamen yatagan geometsi icinde degerlendirebilecegimiz soyle bir durum da var. Yatagani yatagan yapan en onemli unsurlardan biri de S formundaki kesici aciz sekli olarak kabul edilebilir, Varolan bilgiler incelendiginde bunun aslinda hic de boyle olmadigi , kecici agzi tamaman duz formlara da kolaylikla rastlanabilecegi gozukmektedir.

kissadan hisse bu konu bilenlere  3 temel soru sormaktadir:
1 - yatagan yardimci bir silah midir?
2 - t seklinde sirt profili temel amaci yarmak olan bir silahta ne ise yaramaktadir?
3 - duz kesici agiz profili olan yataganlar vardir. bunlar daha cok 19. yy a aittir . bir silah formu zaman gectikce gelismek zorundadir. S profil yataganlar 17. yy da kullanilmislardir, fikriniz nedir?

p.s. yatagan geometrisi - her ne kadar ilintili olmadigi anlasilsa da - kukri  geometrisine benzemektedir. bu tip formlar - ayni zamanda namlu enine kesitte sirt kalinliginin namlu ucuna dogru incelmesi geregi de gozonune alindiginda - kilicin agirlik merkezini namlu ucuna da kaydirma amaci tasimaktadirlar. Turkler de her zaman agirlik merkezi daha onde kiliclar kullanmislardir.Daha yeni incelemeye basladim ama Turk kilicinin geometrisi o kadar ozel ki ucunda mutlaka ozellesmis birtakim teknikler olmalidir,Kesinlikle soylenebilir ki KILIC  geometrisi bir saheserdir ve mutlaka ve mutlaka daha detayli olarak incelenmelidir.


 

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #1 : 26 Haziran 2009, 23:06:11 »
Burak bey yatağanın gelişimi türk kılıç formunun gelişimi ile ilintili olmakla beraber çok koşut bir gelişim değildir. Yatağan ikincil bir silah olarak kabul edilebilir. Lakin buradaki esas ayrıcı husus kılıcın süvari, yatağanın piyade silahı olmasıdır. Osmanlı tarihinde yatağanı başat silah olarak kabul edenler yeniçeriler, leventler ve daha sonra başıbozuklar, zeybekler ve karadenizli gemicilerdir. Bu savaşçı tiplerinin ortak yanı yaya olmalarıdır. Dikkat ederseniz yatağanın kuşanış şekli ve boyutları bir yayanın kolayca ve hızla çekebilmesine olanak verecek biçimdedir. Japon kılıçları konusunda bilgili bir kişi olarak Tokugawa şogunluğunun barış döneminde katana taşıyan samurayların kılıcın dışbükey ağzı yukarı bakacak şekilde kılıç kuşanırken, daha önceki dönemde sürekli savaş halinde olan zırhlı samurayların tachi'lerini kılıç ağzı aşağı bakacak şeklinde kuşandıklarını bilirsiniz. Bunun sebebi çekme(batto-iai) hareketindeki hızı sağlamaktır. At üzerinde çerkme hareketini yukarı doğru yapmak daha kolaydır. Yatağanlar da aynı prensiple dışbükey kısmı yukarı bakacak şekilde kuşanılıyor yani. Boyunun da kısa olması yayanın silah çekmesini kolaylaştırmaktır. Döneme ait tasvirlerde yatağanlı süvari resmi bulunmaması da bu hakikati pekiştirir.

Yine bir japonya mecazı yaparsak kullanım yeri olarak yatağan ile wakizashi veya kodachi arasında bir koşutluk kurulabilir. Bilirsiniz Feodal Japonya'da kodachi ve/veya wakizashi asker sınıfı dışında kalan tüccar, köylü gibi insanların yani halkın silahıdır. Yatağan da yaya yeniçeriler dışında, asker sınıfının(mesela ordunun %90ını teşkil eden sipahilerin) tercih etmediği halkın daha çok taşıdığı bir silahtır. Sebebi kullanmanın, taşımanın(özel bir kılıç kemerine gerek olmadan kuşağa sokularak taşınması açısından) kolay olmasıdır. Tarlada orak sallayan bir çiftçi aynı kolaylıkla yatağan savurabilir. Zaten bu tip içbükey silahların(yatağan, falcata, kukri) orak ve nacak gibi tarım aletlerinden evrildiklerini düşünüyorum.

T kesitin amacı temelde namluyu destekleyerek daha hafifi olmasını sağlamaktır. Demirci olmamakla beraber aşırı vurgulu T kesitlerin aslında demircinin çok usta olmadığını, namlusunun sağlamlığından emin olmadığı için sırtı abartarak desteklediğini gösterdiğini okumuştum. Bilmem demirci ustası üyelerimiz bu yoruma ne der? Ayrıca orak, tırpan ve nacak gibi içbükey ağızlı tarım aletlerinde de T kesit kullanılması belki yatağanın kökeni hakkındaki düşüncemi destekleyen bir delil olabilir.

Yatağanın iç bükey formu aslında çok eskidir. Proto-Türk yani Hun öncesi devirlere ait yatağan benzeri içbükey formlu bıçaklar bulunmuştur. Lakin 16-17.yy yatağan formunun zirvesi kabul edilebilir. 17.yy.dan sonra yatağan formu bozularak çeşitli alttürlere ayrılmıştır. 18.yy.dan sonra görülen balkan yatağanları bir örnektir. Bunlar temelde uzun düz veya çok hafif içbükey eğimli balkan bıçaklarıdır. Lakin kabza formu yatağandan etkilenmiştir. Aslında bunlara yatağan olarak adlandırmak belki de doğru değildir. Diğer bir alttür "saldırma"dır. Bunlar yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonra onların mirasçısı olan kabadayıların(burada da bir japonya mecazı ile samurai-yakuza koşutluğu görüyoruz) II.Mahmut inkılapları sonrası döneme uygun kıyafetleri üzerinde taşıyabilmeleri için boyut olarak çok daha küçük ama form olarak aynı kalan bir minyatür yatağan biçimi görüyoruz. Ege'de zeybekler(ki ilk örnekleri gelenksel donanmanın kaldırılmasından sonra köylerine dönen Egeli Türkmen leventler oluşturur)leventlerden miras aldıkları yatağanı bu bölgede devam ettirmişlerdir. Bu da bir anlam karmaşasına sebeb olmuştur. Yatağan ilçesi adını Yatağandan alır ancak günümüzde tersi zannedilmektedir. Tabii bu ege yatağanları klasik formu korusa da kabza, namlu ve kın süslemeleri tamamen kaybolmuştur. bir diğer alttür olan "karadeniz yatağanı" ise yine aynı geleneksel osmanlı denizci geleneğinden kaynaklanır. Bu geç dönemde formda manyerizm ve abartıya gidilmesi silahın işlevini kaybederek gitgide sembolik hale gelmeye başaldığını gösterir. Nitekim karadeniz yatağanları aşırı s kevrımları, radikal biçimde kalınlaşıp incelen namlu enleri ve kabza formları ile gitgide kılıçbalığını andırır, gayet estetik ancak kullanışsız bir biçim almıştır.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Burak Ekit

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #2 : 30 Haziran 2009, 02:07:05 »
Ayrıntılı cevabınıza ıctenlıkle tesekkur ederım Yazdıklarınızdan sonra elımdekı konu hakındakı bırkac kıtabı da bır okunma sırasına sokabıldım  Yıne de bırbırınden cografı olarak bu kadar uzak ıkı kulturun askerı kurumları ve dısıplınlerının bu derece benzer bır tarıhı surec ızlemesı gercekten sasırtıcı

Selim Atalay

  • Üye
  • *
  • İleti: 67
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #3 : 01 Temmuz 2009, 21:08:19 »
Bir ekleme olarak bende şunu belirteyim.Leventlerin yatağan kullanmasının asıl nedenlerinden biride işlevselliğidir.Özellikle 14-15 yy savaşlar gemilere rampa edilmek şeklinde yapılmaktaydı.Bu basitçe düşman gemisine yanaşıp , içeriye geçip kılıç kılıça savaşıp gemiyi ele geçirmek şeklindeydi.Gemi ya ganimet olarak alınır ya da batırılırdı.Gemilerin ip donanımı bu savaşlara engel teşkil ederdi.Yatağanlar kısa olduğu için rahatça kullanılabilirdi.Düşmanların genelde uzun kılıç kullandığı ve leventlerin karşısında başarısız olduğunu okumuştum.

Bunun dışında karada olan savaşlarda leventler duruma göre uzun kılıçlar kullanmışlardır.İlerleyen yıllarda nedense rampa tekniği kullanılmamaya başlamıştır.Nedeni top teknolojisi değildir.Çünkü toplar rampa savaşında gemiyi yaralamak amacıyla kullanılırdı.Barbaros un anılarında güzel bir sözü var."Bilirsin ki bir gemi sana yaklaşırken sana tüm toplarını ateşleyerek geliyorsa yiğit değildir,kendisine güvenmiyordur"

İlerleyen yıllarda ganimet alma geleneği terk edildiğinden mi yoksa yeni manevra hattı taktiklerindenmidir rampa tekniği kullanılmamaya başlamıştır.Gemiler birbirlerini topla batırmaya başlamıştır.Bu tarihler aslında savaş meydanlarında kılıcın terk edilmeye başlandığı 16-17 yy tekabül ediyor.Demek istediğim aslında savaş tarihinin ve tekniklerinin teknolojinin gelişmesi ile devinim gösterdiği.Tüfeğin kılıcın yerini aldığı, çeliğin ahşabın yerini aldığını(gemi yapımında),2. dünya savaşına kadar gemilerin teknolojiyi ve stratejiyi domine ettiğini görülürken("Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur":Thayer mayan ) bu tarihten sonra yerini uçaklara bırakıyor.

Benzer süreçleri tüm uluslar yaşadı,yaşıyor.Bence sürecin benzerliğini bu nedene  bağlıyabiliriz.Ayrıca sosyolog değilim ama asıl malzememiz insan.İnsan kültürel olarak,düşünce yapısı olarak fark göstersede temelde aynıdır.Benzer sorulara benzer çözümler üretilmiştir.Alet yapım teknolojisinde de vardır bu.Birbirine benzeyen teknikler vs.Ayrıca maden çağına her ulus farklı çağlarda girmişse de, tüm uluslar bu sürece bir yerlerde dahil olmuştur.Tabi bunları çok genel olarak söylediğimin altını çizeyim.Farklı coğrafyalar farklı çözümler gerektirmiştir.Maden kıtlığı,kalitesizliği ve kültürel orijin gibi.

Rampa taktiği ile ilgili son ve ilginç bir detayla bitiriyim madem onunla başladık.Belki dünyanın ve Osmanlının son rampası 1867 yılında Gamsız Halil bey tarafından Yunan gemisi Arkadiye yapılmıştır.Hikayesi ilginçtir.Merak edenler http://www.hemsinliyiz.biz/hemsinliyiz-konu-12.html bakabilir.

Sağlıcakla...
"Who dares wins"

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Yatağandaki T kesitin nedeni
« Yanıtla #4 : 02 Temmuz 2009, 01:52:58 »
T KESİTİN NEDENİ

Yatağan'ın T şeklindeki kesitinin nedenini, ustanın becerisine yada yada diğer yatağanın dışındaki nedenlere bağlamaya rağbet etmiyorum. Demiri döverken oluk yapmak, T kesiti elde etmekten daha kolaydır. Ayrıca bu bir kestirme yol olsa, başka bir kılıç tipinde de gözümüze çarpardı.

T şeklindeki kesitin, kılıcın kında rayda imişçesine güvenli ilerlemesini sağlamak için özellikle seçildiği kanısındayım.  Bu sayede, kılıcın keskin olan ağzından kın korunabilir, kılıcın keskinliği daka kolay korunur ve kılıcın kına kolay girip çıkması sağlanır.

Yatağanın kavisinin kılıç çeken elin çizeceği yaya ters oluşu da kının kesilme riskini arttırır. Bunu kın ve kılıcı T kesitli yaparak önlemek mümkündür.


Yatağan - T kesitindeki çıkıntılar ustanın tercihidir.


YAYA - SÜVARİ

Yatağanın yaya askerler yarafından tercih edilmesinde etken olan şekli, süvari için çok uygunsuz görülmesine yol açar. Süvari, kılıcı çalıp yoluna devam etmelidir. Yukarı kıvrık olan kılıçlar ile at üstünde iken yerdeki hedefe kılıç çalmak düz kılıçtan ve yatağandan daha kolaydır.
« Son Düzenleme: 02 Temmuz 2009, 02:00:56 Gönderen: Eylem Cengiz »
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #5 : 02 Temmuz 2009, 03:58:29 »
İlginç bir teori. Lakin vurgulanmış T kesiti olmayan yatağanların da varlığı bu noktada nasıl açıklanabilir? Ayrıca vurgulanmış T kesitli osmanlı kılıçları da mevcuttur.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Kayahan Horoz

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 228
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #6 : 02 Temmuz 2009, 11:03:27 »
Namluya açılan oluklar ağırlığını azaltırken, dayanımını artırır.  T-sırt ise, ağırlığı da, dayanımı da artırır.  Aslolan yapım tekniğinin kolaylığı-zorluğu değil, hangi form için hangi yöntemin uygun olduğudur.

Eylem Bey, t-sırta sahip kesici silahlar Asurlular döneminden beri görülmektedir.  Yatağanların dışında en çok "gözümüze çarpan" örnekleri ise, geç döneme ait bazı Türk kılıç ve palalarıdır.   :D

Öte yandan, "kılıcın kında rayda imiş gibi ilerlemesi" şeklindeki yaklaşımınıza katılmak mümkün değil.  Herşeyden önce, yatağanın "s" formundaki ikili eğriliği buna izin vermez.  Dahası, tek ve görece düşük eğriliğe sahip yatağanlara ait kınlarda bile böyle bir "ray" ne gördüm, ne okudum.  Siz böyle bir kın gördünüz mü acaba?

Burak Ekit

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #7 : 03 Temmuz 2009, 01:55:54 »
Zannimca , kesici agzi yukari ya da asagi , ne sekilde kusanilirsa kusanilsin , egimli kiliclarin sadece kesici agizlari disbukey kenarinda olanlari ,davranma esnasinda kina yuk bindirebilir. Yataganin kusak uzerinde capraz kusanilisi ve kabzanin gogus uzerindeki pozisyonu da dikkate alindiginda' davranma sirasinda ancak kinin yatagan sirtina temas eden disbukey ic kenarina yuklenme sozkonusu olabilir. Yoksa yatagani dogal egimini takip etmeden icbukey kenari uzerine yuklenerek kinindan siyirmak mumkun gozukmuyor.

Aslinda T sirt kesiti tartismasini bolmek istemem , ama bunu da yazmadan edemedim. Saygilar,,,

Burak Ekit

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #8 : 03 Temmuz 2009, 02:22:37 »
Kusura bakmazsaniz sunu da eklemeliyim ki namluya acilan oluk ya da oluklar evet ,  namluyu hafiflestirirler ,ama egimli bir namluya acilan oluklarin tek islevi sadece budur yoksa namlunun mekanik direncini arttirdiklarina katilmiyorum. Ayrica sadece oluklar degil kitabeler, suslemeler, inleyler vb. namlu et kalinligini azaltan hersey de  aslinda teorik olarak namlu mekanik direncini azaltirlar.

Temel islevi yarma olan bir kesici silaha acilan oluklarin yarma esnasinda surtunen yuzey alanini azalttigi ve dolayisiyla namlu yan yuzlerinin hedefe yapismamasini sagladigini  soyleyen yazilar da okumustum. Gunumuzde kullanilan bazi mutfak bicaklarinda da yan yuzeylerde bu amacla bazi negatif desenlar yapilmaktadir.

Bu ikinci mesaji sunun icin yazdim, oluklar tabii ayrica ustunde detayli olarak tartisilmasi gereken temel bir konu. Ama tam da bu oluk meselesi aklima sunu getirdi ; - bunu yatagani hic bilmeyen bir adamin basit bir akil yurutmesi olarak almalisiniz - , (yatagan her ne kadar kulakli kabzasi ve hedefi icine ceken namlu tasarimiyla savrularak kullanilan bir silah olarak gorunse de ayni zamanda delici olarak,  itme ile de kullanildigi forumdaki diger mesajlarda var) T profil nisbeten kilica gore daha duz namluya sahip bir yataganda kan olugu gorevini goruyor olabilir mi ?.  Gerci Turk kiliclarinda oluk hakkinda da bir bilgim yok ayrica bildigim kadari ile delici silahlarda genellikle namlu ile kabza arasina bir balcak vb. durdurucu kondugunu  da biliyorum ama , tartisiyoruz iste sonunda.... saygilar..



« Son Düzenleme: 03 Temmuz 2009, 02:48:25 Gönderen: Burak Ekit »

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #9 : 03 Temmuz 2009, 03:00:19 »
İlginç bir teori. Lakin vurgulanmış T kesiti olmayan yatağanların da varlığı bu noktada nasıl açıklanabilir? Ayrıca vurgulanmış T kesitli osmanlı kılıçları da mevcuttur.

Öncelikle hoşbulduk!

Kavramları daha net ifade etmek, kavramları hepimizin malı haline getirmektir. Ben de bu bağlamda "vurgulanmış T kesit" ifadesindeki "vurgulanmış" kelimesinin işlevini paylaşmanızda fayda gördüğümü söylemek isterim. Sonuçta sanat tarihi okumuş olmanızdan dolayı çoğumuzun vakıf olmadığı kavramları, terimleri biliyorsunuz. Ben de bir mühendis olarak ve tabii forumu keyifle okuyan bir okuyucu olarak bizi vakıf oduğunuz terimler ve kavramlar hakkında bilgilendirmenizden mutluluk duyarım.

T kesiti olmayan yatağanların bir açıklama gerektireceğini sanmıyorum. Sonuçta benim iddia ettiğim gibi bir özelliğin kın kullanımında getirdiği artılar yanında, kılıcın savurulmak suretiyle kesişi esnasında etkisi T'nin çıkıntılarının hedefe takılması biçiminde ortaya çıkan olumsuzluğu da bulunmaktadır. Sakallı balta ile kütük yararken balta sapının kütüğü yarmaya mani oluşunu bilenler bilir. Dolayısıyla kimi ustalar yada kılıç sahipleri, kını koruma, kın içinde kılıcın gezinmemesi amacıyla T biçimindeki profilden başka yöntemleri de tutabilirler.

Bu yöntemlerden bir diğeri, kılıcın sapına yakın kısımda bıçağın iki yanında bulunan üçgen levhalar olabilir. Bunlar kın ile kılıcın daha iyi kavuşmasını sağlamak amacıyla düşünülmüş olabilir. Esasen ben de çok zaman bunların bir süsten ibaret olduğunu düşünmüş de olsam artık önemli bir işlevi yerine getiriyor olma ihtimalini göz ardı etmiyorum.

Tabii bu iki kullanımın da avantajı, kılıcın sapa yakın noktalardaki eninden daha büyük azami eninin var olduğu durumlarda geçerlidir. Aksi halde kılıç sapa sorunsuz girip çıkabilecektir.

Bu durumda T kesitin avantajı, kılıcın kınını kesmemesine, kendisini kın içinde köreltmemesine indirgenecektir. Yani kılıcın eni uygun ise T kesiti boş verebilirsiniz.

Japon kılıç ustaları kılıcın kınını hatta ustanın parmaklarını kesmemesi için kılıcı kından çekerken parmaklarını "saya"nın "mune" tarafında tutarlar. Yani kının incecik tahtasının kesilip ardından parmaklarını götürmemesi için parmaklarını kılıcın keskin ağızından kaçırırlar.


...
Öte yandan, "kılıcın kında rayda imiş gibi ilerlemesi" şeklindeki yaklaşımınıza katılmak mümkün değil.  Herşeyden önce, yatağanın "s" formundaki ikili eğriliği buna izin vermez.  Dahası, tek ve görece düşük eğriliğe sahip yatağanlara ait kınlarda bile böyle bir "ray" ne gördüm, ne okudum.  Siz böyle bir kın gördünüz mü acaba?

Dün gecemi bir önceki mesajımdaki yatağanı CAD ortamında canlandırmaya harcamıştım. Tabi bu çalıma yine de dün geceden ibaret değildi. Çünkü bu kılıca esas olan yine İngilizce'de kavramlaşmış olup recurve denilen, ağzı iki zıt yönlü daire yayı ile sırtı ile tek bir daire yayı ile yanımlanmış bir bıçak tasarımımdır.

Canlandırdığım bu kılıçtaki T profili için bu sene başlarında İzmir'deki antikacılarda incelediğim yatağanları örnek aldım. Bu canlandırmam esnasındaki T çıkıntısının izlediği hat, bir daire yayıdır. Kılıcın namlusunun bundan ileri bir noktada yukarıya yönelmesinin bu çıkıntıların işlevine bir etkisi olmayacaktır.

Hem yeni ürün geliştirme hem de tersine mühendislik sayesinde bugüne gelmiş bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki eğer elinizdeki bir alet, cihaz yada sistem sizin için bir kara kutu (blackbox) ise yani işleyişinin nasıl mümkün olduğunu bilmiyor iseniz dışardan bakarak çok fazla mantık yürütemezsiniz. Ancak eğer o sistemi nasıl yapabileceğinizi biliyor iseniz ve o sistemden beklenenleri biliyor, o sistemin kullanımında yaşananları göz önünde bulundurabiliyor iseniz o sizin için şeffaf bir kutu gibidir. (Whitebox) Aksi halde elinize aldığınız bir alet üzerindeki bir ayrıntının teknik bir gereklilik sonucu mu, geleneksel yada sanatsal bir detay mı olduğunu anlamak için biraz araştırmaya ihtiyacınız olacaktır.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #10 : 03 Temmuz 2009, 11:14:47 »
Öncelikle yeni katılan arkadaşlara hoş geldiniz diyorum,

Bir konuyu hatırlatmak isterim, kılıç veya bıçaktaki bir özelliğin illaki bir tek sebebi olacak diye bir kaide yoktur sanırım, yani “T” kesitin ve olukların namlu gücünü arttırdığı bir gerçek, oluklar kesme esnasında sürtünmeyi de azaltarak kılıcın hedef içindeki hareketini de  kolaylaştırır ve ayrıca kılıcın ağarlığını azaltarak kullanan kişiye kolaylıkta sağlar.

Yani kılıçtaki herhangi bir özellik, bir tek amaç için yapılmış bile olsa bir çok yararı olabilir,
Yatağandaki “T” kesitte de bir çok faydası olduğu bir gerçek, yatağanları elime alıp incelemedim ama, birkaç bıçak yapmış biri olarak şöyle bir fikir yürütebilirim,

“T” kesit kullanılmış yatağanlarda yüz daha ince,  “T” kesitli olmayan yatağanlarda yüz daha kalın olabilir mi?

“T” kesitte öncelikli fayda nedir bir düşünelim, kılıca güç vermek en öncelikli fayda gibi duruyor. İnce olan yüzün kesme işleminde faydalı olduğu açık, yüzü inceltince kaybolan gücü arttırmak için bu sırtı yapmış olmaları daha öncelikli bir neden sanırım. Tabi bunun dışında hiçbir yararı yok demekte yanlış olur sanırım.

Türk bıçaklarında ve yatağanlarda belirgin bir balçak yoktur, kesici aletlerde kullanılan balçak ise hasmından gelen darbelere karşı elinizi korumak için yapılmıştır, peki balçağı olmayan bir silahla nasıl savaşılır? Kılıçları yüz yüze vurarak olmayacağı aşikar. Hızlı ve çevik hareketlerle, karşı tarafın kılıcından kaçarak yapılan bir savaşma tekniği kullanmak gerek sanırım, bilemiyorum?

Yarıcı bir silah olarak bilinen yatağanda ki “T” sırtın, hasmına karşı yapılan kesme işlemi esnasında kılıcın daha derine girerek, içerde sıkışmasına engel olmak gibi bir faydası da olamaz mı?  ;)
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #11 : 03 Temmuz 2009, 12:35:30 »
Öncelikle yeni katılan arkadaşlara hoş geldiniz diyorum,

Hoşbulduk efendim.  :) Aranızda olmak güzel.

Bir konuyu hatırlatmak isterim, kılıç veya bıçaktaki bir özelliğin illaki bir tek sebebi olacak diye bir kaide yoktur sanırım, yani “T” kesitin ve olukların namlu gücünü arttırdığı bir gerçek, oluklar kesme esnasında sürtünmeyi de azaltarak kılıcın hedef içindeki hareketini de  kolaylaştırır ve ayrıca kılıcın ağarlığını azaltarak kullanan kişiye kolaylıkta sağlar.

Yani kılıçtaki herhangi bir özellik, bir tek amaç için yapılmış bile olsa bir çok yararı olabilir,
Yatağandaki “T” kesitte de bir çok faydası olduğu bir gerçek, yatağanları elime alıp incelemedim ama, birkaç bıçak yapmış biri olarak şöyle bir fikir yürütebilirim,

İnsan ve eşya arasındaki ilişkide bizim, doğunun yaklaşımı eşyada çok yönlülük, çok işlevlilik, kullanışlılık üzerine gelişmiş. Bizim anlamaya çalıştığımız bu T kesitin işlevlerinin birden çok olması konusunda size katılıyorum.

“T” kesit kullanılmış yatağanlarda yüz daha ince,  “T” kesitli olmayan yatağanlarda yüz daha kalın olabilir mi?

Akla yakın duruyor. Oluğun olduğu noktadaki kalınlık belki de T kesitli kılıcın genel kalınlığına eşit olabilir. Tabii bu öylesine yaptığım bir varsayım.

Bu güne Türkiye'de, yurt dışında, kılıcıları çoğunlukla camekan arkasından inceleyince ölçüm için elime zaten fazla fırsat geçmedi. Aslında kılıçları kumpas ile mikrometre ile incelemeyi isterdim. Ancak, farklı amaçlı yaptığım seyahatlerde bu gibi fırsatları şimdiye dek yakalayamadım.

“T” kesitte öncelikli fayda nedir bir düşünelim, kılıca güç vermek en öncelikli fayda gibi duruyor. İnce olan yüzün kesme işleminde faydalı olduğu açık, yüzü inceltince kaybolan gücü arttırmak için bu sırtı yapmış olmaları daha öncelikli bir neden sanırım. Tabi bunun dışında hiçbir yararı yok demekte yanlış olur sanırım.

Türk bıçaklarında ve yatağanlarda belirgin bir balçak yoktur, kesici aletlerde kullanılan balçak ise hasmından gelen darbelere karşı elinizi korumak için yapılmıştır, peki balçağı olmayan bir silahla nasıl savaşılır? Kılıçları yüz yüze vurarak olmayacağı aşikar. Hızlı ve çevik hareketlerle, karşı tarafın kılıcından kaçarak yapılan bir savaşma tekniği kullanmak gerek sanırım, bilemiyorum?

Kılıcı kullanan askerin zırhını da göze almak gerek. Belki zaten zırh ile çözülmüş olan eli koruma problemi için bir de balçağa ne gerek var demiş olabilirler. Kılıcın kuşaktaki yeri düşünülürse, balçağın nahoş bir fazlalık olarak algılanması da kuvvetle muhtemel.

Yarıcı bir silah olarak bilinen yatağanda ki “T” sırtın, hasmına karşı yapılan kesme işlemi esnasında kılıcın daha derine girerek, içerde sıkışmasına engel olmak gibi bir faydası da olamaz mı?  ;)


Bu noktada sanırım bize yol gösterecek soru "Ben olsaydım ne yapardım? Kullanırken nelerle karşılaşırdım?" olabilir. Eğer T'nin böyle bir faydasını görmüşler ise olabilir. Bu ihtimal insanı ürpertiyor. Bu kesidin kılıcın ucuna ne kadar yaklaştığına bakarak da bu yorumlanabilir. Eğer bu kesit geride sonlanıyorsa bu fayda kılıcın uç kısmında söz konusu olmayacaktır.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #12 : 03 Temmuz 2009, 13:40:09 »
Bildiğim ve gördüğüm kadarıyla yatağanlarda, bu sırt belirli bir noktaya kadar gelip daha sonra bitiyor, yani uca kadar gitmiyor.

Dürtme olarak ileri doğru yapılan bir darbe için, kılıcın ucunda olacak bu sırt sorun çıkartabilir. Bu yüzden hasmına girmesini istediği mesafe kadar bir mesafede bu sırtı iptal etmiş olmaları çok doğal, ayrıca yatağanların dizaynı gereği ucu ile saplayarak kullanımının zor olduğunu düşünüyorum, hem yüz şekli hem de sapın son kısmındaki büyük desenin ele vereceği rahatsızlık nedeni ile böyle bir kullanımda büyük sorunlar çıkartacağı kanısındayım.

Yatağandan en iyi verimi alabileceğimiz darbe aşağıdaki resimdeki gibi bir vurma ve çekme hareketi ile olabilir. Söylemek istediğim, " T " sırtın bu vurma hareketinde yüzün çok derine dalarak çekme işlemini zorlaştırmasını engelleyebileceği, tabii bu bir tahmin.

Yatağan çok güzel bir kılıç ama form ve kullanışlılık bakımından Türk kılıcı kadar işlevsel gelmiyor bana.

Tabi burada şunu söylemeden geçemem, bize ait olan her şeye sahip çıkmak ve araştırmamız en temel amaç olmalı. iyisiyle, kötüsüyle.

* (resim biraz kötü olmuş kusura bakmayın)
« Son Düzenleme: 03 Temmuz 2009, 13:44:19 Gönderen: Gökhan Bakla »
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #13 : 03 Temmuz 2009, 13:49:46 »
Kavramları daha net ifade etmek, kavramları hepimizin malı haline getirmektir. Ben de bu bağlamda "vurgulanmış T kesit" ifadesindeki "vurgulanmış" kelimesinin işlevini paylaşmanızda fayda gördüğümü söylemek isterim. Sonuçta sanat tarihi okumuş olmanızdan dolayı çoğumuzun vakıf olmadığı kavramları, terimleri biliyorsunuz. Ben de bir mühendis olarak ve tabii forumu keyifle okuyan bir okuyucu olarak bizi vakıf oduğunuz terimler ve kavramlar hakkında bilgilendirmenizden mutluluk duyarım.

Bilakis memnuniyet bana aittir lakin "vurgulanmış" özel bir sanat tarihi terimi değil :D Sadece abartılmış, dilkkat çekici biçimde büyük v.s. manasında kullandım. Zira en etsiz üçgen kesitli namlu dahi eğer üzerinde hafif bir oluk v.s. varsa veya sırttan sonra yüzü çok az dahi olsa inceliyorsa bir T kesiti kazanıyor; bu yüzden bahsettiğimiz hususi güçlü T kesitleri ayrıca belirtmek için böyle bir yol tercih ettim ;)

Tartışmanın kalanına gelince; öncelikle zevkle okuduğumu belirtmeliyim. T kesitin birden çok amacı ve işlevi olduğuna katılıyorum. Öncelikli ve başat amacın namluyu desteklemek olduğu aşikar. Bunun dışında kan oluğu görevi görmesi, sürtünmeyi azaltması ve hatta bunların yanısıra yüzeyi hareketlendirerek namlu yüzüne daha plastik bir görünüm kazandırması muhtemel işlevleri olabilir. Zira kılıç ve diğer kesici silahlar tarih boyunca silah olmanın yanısıra sanat objesi olarak da işlev görmüşlerdir ve biçimlenişlerinde ve evrimlerinde estetik kaygılar da işlev kadar önemli bir yer tutmuştur. Örneğin olukların namlu yüzeylerinde neredeyse bezemeci bir anlayışta,bir bezeme öğesi olarak kullanılması  osmanlı silah yapım sanatında sık görülen bir unsurdur.

Yatağanın balçağının olmaması ve bunun yerine namlunun kuyruğa yakın yerde bir tırnak yapması ve bunun kullanıma etkileri meslesine ise bu başlıkta hiç girmeyelim bence zira apayrı ve uzun tartışılması gereken bir konudur. Yine de kısaca yatağanın başat silah olarak düşünülmediğini söylersem kifayet eder sanırım. Zaten ağır zırhlı savaşçıların çarpışmalarında kılıç dahi birincil silah değildir. Kargı, şeşper, bozdoğan, teber, sagir balta ve benzeri silahlardan sonra iş kılıçlara düşerdi.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: yatagan geometrisi
« Yanıtla #14 : 08 Temmuz 2009, 01:29:53 »

merhaba,

benim elimde bir yatagan var. ve  başında bayagı oturup düşündüm. nasıl ve neden?

kısaca görüşüm hem kılıcın gövdesine dayanıklılık tokluk vermek amacı ile hemde dokunun içine daha da derinlere ilerlemek için sırtı bir dayanak noktası olarak kullanmak amacı ile sırtının daha kalın yapılmış olabilecegidir.

eline saglık gökhan. cizim üzerinde benim de bir eklemem olacak izin verirsen. kendi kişisel deneyimim ki sadece elimden geldigince farklı kullanımına çalıştım.
 bir hamle tekniginde yataganın olagan ustu etkili oldugunu fark ettim. oda gökhanın resminde hamlenin yukarıdan aşagıya degil sol aşagıdan sag yukarıya olan düz dürtüşü şekli ile anlatabilirim sanırım.  sitede yayınlanmış olan namlu dinamigi isimli makaledekine benzer olarak burada da kesen kısmın daha incelmiş namlusal kesit alanına denk düştügünü fark ettim. ve değişik keşislerde hep bu nokta başarı ile kesti.
 bu günlerde pek zaman bulamıyorum ama ilk fırsatta elimden geldigince fotograflıyarak anlatmaya çalışacagım....

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2