YENİ DAMASKUS  (33609 defa okundu)

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #15 : 09 Eylül 2009, 11:31:43 »
Gerçekten şam çeliği akılda kalıcı ve tamamen Türkçeye uygun. Ben de bu terimi gündelik hayatımda daha fazla kullanmayı düşünebilirim "damascus" terimi yerine.

Kayahan Horoz

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 228
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #16 : 10 Eylül 2009, 11:38:48 »
Keşke bu kadar kolay olsaydı...

80'lerin başında TÜBİTAK konuya ne kadar hakimdi bilmiyoruz, ancak eski dönemlerde Osmanlı'daki "Dımışki" teriminin de, Batı'daki "Damascus steel" teriminin de üretim tekniği ve yerinden bağımsız olarak, üzerinde desenler görülen tüm çelikler için kullanıldığını biliyoruz (Dr. Feuerbach'ın makalesini hatırlayınız).

Bugün Batı'da bu terim farklı üretim yöntemlerine atıfta bulunan eklerle birlikte kullanılıyor, "pattern welded Damascus steel" ve "crucible Damascus steel" şeklinde.  Asıl tanımlamayı da bu ekler yapıyor zaten, "Damascus steel" daha çok bir deyime dönüşmüş vaziyette.

Bizim de terminoloji ile ilgili asıl sorunumuz burada: Bir deyime dönüşmüş olduğunu kabul ile Dımışki diyebiliriz, yahut güncel Türkçe'ye uyması için "Şam çeliği" diyebiliriz (ki bence -çeliğin Şam'dan gelmediği durumlarda- deyime dönüşmüş haliyle Dımışki demek daha doğrudur) ama bu, bizi "pattern welded" kavramına Türkçe bir karşılık bulmak yükümlülüğünden kurtarmaz.

Bu noktada bir öneriniz var mı?


Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #17 : 10 Eylül 2009, 12:39:08 »
Şam çeliği konusunda kesinlikle bir kavram kargaşası olmasın diye uğraşınız çok takdire şayan Kayahan Bey. Pattern weld terimi farklı tür çeliklerin (ki genelde nikel oranı yüksek bir çelikle karbon çeliğinin karışımı kullanılır) dövme kaynak yapılması ve tekrar tekrar kaynatılarak 80-120 katmanın üzerine çıkması sonunda belli bir motif oluşturacak şekilde işleme tabi tutulmasını tanımlıyor. Bu tarz üretim son yıllarda Amerika ve Avrupa'da çok popüler bir bıçak çeliği haline geldi. Hatta son zamanlarda kartuş içinde kuru kaynak (vakumlu ortamda dövülerek kaynatılmış) teknikle paslanmaz çelikler ve yüksek alaşımlı çelikler de kullanılmaya başlandı. Burada önemli olan kullanacağımız terimin yapılış yöntemini güzelce anlatabilmesi. İsterseniz dünya çapında genel kabul görmüş bu terimi birebir Türkçeye çevirelim:

Pattern: Motif, doku, örüntü, şekil, örgü, desen anlamında genel bir kelime. Sizin kullandığınız örüntü terimi aslında kelimenin en doğru çevirisi olsa da maalesef örüntü günümüz Türkçesine fazla nüfuz edememiş bir kelime ve "sokaktaki insan" bu kelimeyi bilmiyor. Bu yüzden herkesin daha kolay anlayabileceği "motif, desen veya doku" gibi kelimelere yönelmeliyiz. Motif türkçe bir kelime değil, her ne kadar Türkçede sık kullanılan kelimelerden biri olup "pattern" kelimesini birebir tanımlayabilmesine rağmen bence hiç bir şey bulamazsak kullanmamız gereken bir kelime...
Şekil aslında güzel bir Türkçe kelimemiz. Ancak daha çok bir objenin veya çizimin ana hatlarını belirliyor ve doğası itibariyle kasıtlı bir düzenlemeyi akla getiriyor. Halbuki "pattern weld"de ortaya çıkan şekiller kesinlikle tam olarak kontrolümüz altında değil, bire bir kağıda çizilmiş gibi biçim veremiyoruz (tabii bunu yapacak kadar ustalaşmış "Mozaik Damascus" yapanlar olsa da).
Desen de aynı şekilde kasıtlı ve birebir bir uygulamayı çağrıştırıyor, sanki çeliğin üstüne kesin şekiller işlemişiz gibi...
Doku kelimesi ise hem güzel bir Türkçe kelime, hem de organik oluşumları, üç boyutlu uzayda oluşmuş biçim ve düzenlemeleri tanımlıyor. "Pattern welded" çelik aslı itibariyle 3 boyutlu bir düzenlemedir, yani çeliği biraz daha incelttiğinizde, büktüğünüzde, veya kestiğinizde elde edeceğiniz şekil bir öncekinden tamamen farklı olacaktır. Bu açıdan bakılırsa bana en yakın kelime Doku dur "pattern'i tanımlayan...

Welded: Geçmiş zaman kaynaklama, kaynatma, birleştirme fiili. İngilizcede çok kullanılan ve aslen şam çeliğinin de yapımının ana metodu olan işleme "forge welded" denilmektedir. Türkçemizde bunun karşılığı vardır: Dövme kaynak. Bu açıdan bakılırsa "pattern weld" birebir çeviride "doku-kaynak" ya da "dokusal kaynak" gibi bir karşılık buluyor dilimizde. Bilemiyorum doğru bir yolda mıyım ama "doku-kaynak" veya "dokusal kaynaklanmış" terimleri baya hoşuma gitti. Benim getirebileceğim  alternatif budur..
Saygılarımla,
Emre Kipmen

Kayahan Horoz

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 228
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #18 : 10 Eylül 2009, 13:41:15 »
"Pattern Welding" terimini birebir Türkçe'ye çevireceksek, "doku kaynağı" gayet güzel.

Ancak, İngilizce'deki aslıyla bu terim, karşılık geldiği kavrama tam olarak uymuyor.  Bir an için İngilizce olarak düşünürsek, yaptığımız işlem bir "pattern"in "weld" edilmesi değildir ki...  Yaptığımız işlemin sonucunda ortaya "pattern" çıkar.  Bu işlemin bir parçası olan "forge welding" kavramından türetildiğini düşündüğüm "pattern welding" terimi -sizin deyiminizle- yapılış yöntemini güzelce anlatamıyor bence.  (Dikkat ederseniz, "forge welding" terimi de, ona karşılık gelen "dövme kaynak - körük kaynağı" terimleri de yapı olarak tamamen farklı ve anlam olarak gayet açık.)  Şayet anadiliniz İngilizce olsaydı, ama bu konularda hiç bilgi sahibi olmasaydınız, "pattern welding" teriminden ne anlardınız?

Dünya çapındaki yaygınlığına itirazım yok, ama demem o ki, İngilizce terminolojiyi mutlak doğru olarak da kabul etmemek gerek.  Madem yeni bir terim türeteceğiz, o halde mevcut hatalardan kaçınmaya özen göstermeliyiz.  Takdir edersiniz ki, terim bir kez yerleştikten sonra yanlışlığını görseniz de artık değiştiremezsiniz, tıpkı "pattern welding gibi...    ;)

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #19 : 10 Eylül 2009, 15:41:11 »
Kısaca bir şey söylemem gerekirse, bu terimleri üretirken tercümeci  bir yaklaşımdan ziyade yaratıcı  ve müellif bir yaklaşımın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Yani yabancı terimin en doğru çevirisi yerine bu terimin verildiği kavram bize ne hissettiriyor, neyi çağrıştırıyor ise o ismi koyabiliriz, tabii bu kavramın zaten eski gelenekte bir ismi yoksa...

Örneğin meneviş türkçede "su yüzünde, maden ve ipekli kumaş gibi şeylerde görülen ince dalgalar, hareler" demektir. Gözdeki beneklerden, kumaş desenlerine değin geniş anlamda kullanılan  bir sıfattır. Aslında namlu üzerindeki hareleri betimlemek için mükemmel bir terim ancak demircilikte belirli bir yağla tavlama işleminin de adı olduğu için kullanamayabiliriz.

Lakin mesela namlu üzerindeki karbon farklarından dolayı oluşan desenlere ben "hareli" desem, belirli bir hare biçimi ise atıyorum "ebruli hareli" desem bu yanlış mı olur?

Ne de olsa isimlendirme bilimden ziyade sanattır. ;)
« Son Düzenleme: 10 Eylül 2009, 15:43:06 Gönderen: Sancar Özer »
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #20 : 10 Eylül 2009, 15:58:07 »

"Pattern Welding" terimini birebir Türkçe'ye çevireceksek, "doku kaynağı" gayet güzel.

Ancak, İngilizce'deki aslıyla bu terim, karşılık geldiği kavrama tam olarak uymuyor.  Bir an için İngilizce olarak düşünürsek, yaptığımız işlem bir "pattern"in "weld" edilmesi değildir ki...  Yaptığımız işlemin sonucunda ortaya "pattern" çıkar.  Bu işlemin bir parçası olan "forge welding" kavramından türetildiğini düşündüğüm "pattern welding" terimi -sizin deyiminizle- yapılış yöntemini güzelce anlatamıyor bence.  (Dikkat ederseniz, "forge welding" terimi de, ona karşılık gelen "dövme kaynak - körük kaynağı" terimleri de yapı olarak tamamen farklı ve anlam olarak gayet açık.)  Şayet anadiliniz İngilizce olsaydı, ama bu konularda hiç bilgi sahibi olmasaydınız, "pattern welding" teriminden ne anlardınız?

Dünya çapındaki yaygınlığına itirazım yok, ama demem o ki, İngilizce terminolojiyi mutlak doğru olarak da kabul etmemek gerek.  Madem yeni bir terim türeteceğiz, o halde mevcut hatalardan kaçınmaya özen göstermeliyiz.  Takdir edersiniz ki, terim bir kez yerleştikten sonra yanlışlığını görseniz de artık değiştiremezsiniz, tıpkı "pattern welding gibi...    ;)

Hahaha, çok doğru çok doğru Kayahan Bey. Ben bu işi sizin gibi üstadlara bırakayım, tamamen haklısınız. Zaten sözcüklere karşı yeteneğim kesinlikle çeliğe hükmedebilme yeteneğimden çok daha zayıftır. İş sözcükler ve terimler olunca hazır ne varsa aklıma yatan onu kullanıveriyorum, benim derdim gündelik ilişkilerde kendi sanatımı kolay anlatabilmek, terimleri derinlemesine görmüyorum, sadece kendimi anlatabilmem için bir araç onlar benim için. Yalnız bir ortak dil yaratmak benim gibi kişileri aşıyor doğal olarak. Teşekkürler, sayenizde bakın bir hatadan daha döndüm  ;D

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #21 : 10 Eylül 2009, 15:59:21 »
Kısaca bir şey söylemem gerekirse, bu terimleri üretirken tercümeci  bir yaklaşımdan ziyade yaratıcı  ve müellif bir yaklaşımın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Yani yabancı terimin en doğru çevirisi yerine bu terimin verildiği kavram bize ne hissettiriyor, neyi çağrıştırıyor ise o ismi koyabiliriz, tabii bu kavramın zaten eski gelenekte bir ismi yoksa...

Örneğin meneviş türkçede "su yüzünde, maden ve ipekli kumaş gibi şeylerde görülen ince dalgalar, hareler" demektir. Gözdeki beneklerden, kumaş desenlerine değin geniş anlamda kullanılan  bir sıfattır. Aslında namlu üzerindeki hareleri betimlemek için mükemmel bir terim ancak demircilikte belirli bir yağla tavlama işleminin de adı olduğu için kullanamayabiliriz.

Lakin mesela namlu üzerindeki karbon farklarından dolayı oluşan desenlere ben "hareli" desem, belirli bir hare biçimi ise atıyorum "ebruli hareli" desem bu yanlış mı olur?

Ne de olsa isimlendirme bilimden ziyade sanattır. ;)
Haklı söze ne denir...

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #22 : 11 Eylül 2009, 01:02:47 »
Emre bey öncelikle hoş geldiniz, okunacak yazılar biriktiği için ancak yazabiliyorum.
İngilizce terminolojide pattern welding olarak bilinen işlemin bizde var olan ve uygulanan adı "ocak kaynağı" dır. Pek kullanan olmadığından ne yazık ki terim de bir süre sonra unutuluyor.

Yalçın Savaş

  • Üye
  • *
  • İleti: 2
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #23 : 21 Ekim 2009, 15:42:42 »
Selam...

Bir süredir foruma üyeyim. Yazışmalarınızı takip etmeye ve bilgilenmeye çalışıyorum. Demircilik ve marangozluk çocukluktan beri beni ileri derecede cezbeder iki zanaattır ancak her ikisinde de tecrübeye imkan bulamadım. İçinizde demir döven ve bıçak imal eden üyeleri gıpta ile takip ediyorum. Av malzemeleri ithalatı ve pazarlaması ile ilgili bir firmanın ithalat ihracat işleri ile ilgiliyim. Bu ilk mesaj olduğu için kısa bir girizgaha ihtiyaç duydum, kusura bakmayın.

Dımışki çelik üzerine bir sorum olacak: ocak kaynağı (pattern welding) ve pota çeliği olarak yapılmış bıçakları görüntüsünden ayırt edebilmek mümkün müdür? Geçen hafta Moskova fuarında iken, Rus bıçak imalatçılarının standlarında sergilenen Dımışki bıçakları doya doya inceledik ve bir kaç da numune aldık. Ancak adamlarla İngilizce anlaşmak mümkün olmadığından (biz de de Rusça bilen yoktu maalesef), teknikleri konusunda bilgi alamadım. Bu sırada bu mesele takıldı aklıma. Ne dersiniz?..

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #24 : 21 Ekim 2009, 16:14:27 »
Yalçın bey,

 Çok basit olarak anlatmak gerekirse;

Damascus çeliği genelde iki farklı çeliğin körük kaynağıyla birleştirilmesi ile oluşur ve desenler birbirini takip eden bir düzende devam eder (resim 1)


Pota çeliğinde de iki farklı çelik kullanılır, yalnız burada oluşan desenler daha karışık ve birbirinden kopuk olurken, desenlerin oluşmasının en önemli sebebi de çelikte oluşan dentrit yapıdır. (resim 2 )
« Son Düzenleme: 21 Ekim 2009, 16:20:53 Gönderen: Gökhan Bakla »
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #25 : 21 Ekim 2009, 16:30:27 »

Pota çeliğinde de iki farklı çelik kullanılır, yalnız burada oluşan desenler daha karışık ve birbirinden kopuk olurken, desenlerin oluşmasının en önemli sebebi de çelikte oluşan dentrit yapıdır.


Pota çeliği konusunda yanlış anlaşılma olmasın diye bir düzeltme yapma gereği hissettim. Eminim bir dil sürçmesi olmuş. Pota çeliğinde modern "damaskus"tan ayrı olarak çelik ve alaşım elementleri tek bir potada eritilir, yani iki ayrı çelik tipi şart değildir (tabii dökme demir ve düşük karbonlu çelikler karıştırılarak da yapılabilir ancak zorunlu değil). Soğuma aşamasında oluşan dendrit yapı belli bir desen oluşturur ancak asıl desenler bu yapının dövülmesi sırasında ve birbiri ardına yapılan ısı çevirimlerinde oluşur. Yani eğer düzlemesine çelik uzatılırsa farklı, genişlemesine yayılırsa ayrı, dış bükey dövme kalıplarında uzamasına şahmerdanla dövülürse çok ayrı desenler elde edilir. Desenler ayrıca her dövme ısısı arasında yapılan ısıl işlem sonrasında yeniden şekillendirilir. Hatalı bir ısıl işlemde tüm yapıyı bozmak ve desenleri silmek mümkündür...

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #26 : 21 Ekim 2009, 16:47:08 »
emre bey haklı,

ben çok fazla detaya girmeden anlatmaya çalışmıştım.

ayrıca bence şu an dünyada en güzel pota çeliği örnekleri rusyadan gelmekte özellikle kirpichev ustanın yaptığı işler gerçekten göz dolduruyor

bence osmanlıda yapılan dımışkı çeliği de, hindistanda yapılan wootz'dan daha çok rusyada yapılan pulat çeliğinin özelliklerini taşıyor gibi?

yani osmanlının dımışkını yapacaksak wootz tekniğinden daha çok pulat yapımını araştırmamız gerek.

« Son Düzenleme: 21 Ekim 2009, 17:08:55 Gönderen: Gökhan Bakla »
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #27 : 21 Ekim 2009, 17:33:10 »
http://forums.swordforum.com/showthread.php?t=74155
Yukardaki link ingilizce bilen arkadaşlar için oldukça ilginç bir okuma ödevi... Dünya'da halen bu konu hakkında aktif araştırma yapan iki akademisyen ve modern "wootz/pulad" yapımcıları arasında yazışmalar. Hatta bir ara tüm bu konuşmaları Türkçeye çevirmek müthiş olabilirdi...

Sonuçta birleşilen bir fikir birliği, aslen pulad ve wootz aynı prosesin değişik yerlerdeki uygulaması sadece. Kullanılan reçeteler genelde islami kayıtlarla Hint wootz tarifleriyle örtüştüğünü gösteriyor. Rusya'daki ve çevre kültürlerdeki pulad/bulat yine aynı işlemleri ve tarifleri içeriyor. Önemli farklılık demir cevherinden gelen, vanadyum ve tungsten gibi alaşım materyallerindeki oynamalar. Hatta bu çelik tipinin 18. yüzyıl civarında ortadan kalkması olarak bu özel alaşım malzemelerini içeren cevherlerin artık bitmesi olduğu düşünülüyor.
Modern pota çeliği konusunda üretimdekiler bazen daha farklı yollara giderken büyük çoğunluğu eski zamanlardan gelen tariflerdeki erkek demir (dökme demir) ve dişi demir (çok düşük karbonlu demir) oranlarını aynen kullanmaktalar. Bu oranlar Hindistan'dan Arabistana, Türkmenistandan Rusya'ya çok az değişim gösteriyor. Pota eritme ve soğutma teknikleri de aşağı yukarı aynı...

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #28 : 21 Ekim 2009, 20:29:39 »
Biraz daha okuma yaptım konu hakkında. Gökhan Bey Pulad konusunda haklı sanırım. Çünkü Bu bölgede kullanılan pota çeliğinde daha belirgin desenler ve daha büyük dentritler var. Sanırım ana farklılık da bu. Ann Feuerbach'ın yukarda bahsettiğim forum yazışmalarında Hint wootz ile Orta asya Pulad'ı arasındaki asıl karakteristik farkın, potanın eritilmesinden sonra soğutma hızının dendritik yapıyı nasıl şekillendirdiği. Eğer pota hızlı soğutulursa dentritik ağaç daha ince kollara sahip oluyor, bu da sonuçta daha küçük çizgilerle "su" motiflerinin olmadığı wootz'u veriyor. Ağır soğutulan potada dendritik yapı kalın kollara sahip olup sonuçta daha belirgin ve su efektleri veren desenlere dönüşüyor. Kimyasal kompozisyon olarak ise daha çok ötektoid üstü (.8 ve üstü) çeliklerin fazla sementitinden oluşan alaşım bantlarından meydana gelmiş desenler tarihsel pota çeliğini kapsarken, yine de az miktarda da olsa ötektoid altı potaların ferrit-perlit alaşım bantlarından örülü desenleri de görülür hem wootz hem pulad örneklerde. Bu durumda alaşım miktarları değil daha çok potadaki dendritik yapının şekli ve dövülme tarzı bizi ilgilendiriyor. Ancak bazı resimlerden gördüğüm kadarıyla bir iki örnekte pulad değil daha çok hint kaynaklı wootz örneklere benzeyen bazı yatağanlar gördüm. Eğer haklıysam ya Anadolu böldesinde iki metod ile de üretim yapılıyordu, ya da çelik külçeler bazen hindistan civarlarından da ithal ediliyordu. Bu durum ciddi bir araştırmayı gerektiriyor. Tabii düzgün fotografına rastlamak gerçekten imkansız bizim tarihi eserlerimizin. Belki akademik bir çalışma için ciddi bir çalışma yapılabilir. O zamana kadar tam olarak bilemeyeceğiz Türk kılıçlarının kimyasal kompozisyonlarını ve kullanılan metodları tam olarak...

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: YENİ DAMASKUS
« Yanıtla #29 : 21 Ekim 2009, 21:17:05 »
Eylem bey yanlış hatırlamıyorsam pulat potaları ocak içinde soğumaya bırakılırken, wootz potalar ocaktan çıkarılarak daha hızlı soğutuluyormuş. Tabi bu da dentrit desen oluşumunu etkiliyor. Asıl büyük farkta bu yüzden oluyor.

Osmanlı zamanının en büyük imparatorluğu olduğundan ve zamanının ticaret merkezlerine sahip konumda olduğundan, hem wootz hem de pulat tarzı çelik külçeler ticaret vasıtasıyla Anadolu’ya kadar gelmiş olabilir.

Ayrıca İstanbul Sultanahmet’teki Cumhuriyet Eğitim Müzesinin binası eski kılıçhanedir ki müzenin kurulduğu binasının asıl adı dımışkıhanedir. Osmanlıda kılıç imalatının yapıldığı ve ustalar tarafından kılıç yapımının öğretildiği bir yerdir.bu imalathane Fatih Sultan Mehmet’in vezirlerinden Gedik Ahmet Paşa’nın girişimleri ile (1454’te) kurulmuştur.

Bakın imalathanenin adı DIMIŞKIHANE, yani asıl yapılan iş dımışkı üretmek ve bundan kılıçlar yapmak olması gerekmez mi?.

Bu tarihten 1730’lu yıllara kadar sürekli açık olan bu imalathanede bir çok kılıç yapıldığına ve bunların bir kısmının Osmanlı padişahlarına yapıldığını düşünürsek. burada çalışan ustalarında dünyanın dört bir yanından gelen ve devrinin en iyi zanaatkârları olması gerekir.

Bu varsayımdan yola çıkarak, Osmanlıda pek çok teknik kullanılmış olabilir.

Hangi tekniklerle kılıç yapılmıştı? bunu da Osmanlı arşivleri bilmecesi yada Topkapı’da sergilenen ve sergilenmeyen kılıçlar üzerinde yapılacak kapsamlı bir araştırma ile öğrenebiliriz sanırım. 

O günleri sabırsızlıkla bekliyoruz….
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2