Merhabalar,
Bu konuda birkaç şey söyleyebileceğim düşünerek umarım kibirlilik yapmıyorumdur. Ancak 3-4 yıl önce sizin durumunuzda olduğumdan bu arada katettiğim yolda edindiğim bilgileri sunabilme imkanı verdiğiniz için teşekkürler....
Öncelikle, bıçağın kalbi çeliktir. Çeliğin türü de nasıl şekillendireceğinizi belirler. Çelikler üzerine bir kaç örnek vereyim:
Yay çeliği, makas çeliği, testere - eğe çeliği, rulman çeliği vs türü hurda malzeme: Bu tür çeliklerin tümü bıçaklar için gereken yüzde .50 .60 civarındaki alt limit olan karbon miktarlarının üstünde olduğu varsayılan çeliklerdir ve ülkemizde (maalesef) en çok kullanılan çeliklerdir bu iş için. Aslında modern çelikler, indiksiyon sertleştirme, nitrasyon ve maliyet düşürmek için düşük kalite kullanımı yüzünden bu tip objeler varsayılandan çok daha düşük karbon yüzdelerinde olabiliyorlar. Günlerce üstünde çalıştığınız bir bıçağın sonuçta sertleşmediğini görmek çok sinir bozucu olabiliyor, bunun için bu tip çeliklerle uğraşmak sanıldığı gibi ilk başlayanlara değil çok usta zanaatkarlara uygun malzemeler. Malzemenin ne kadar sertleştirilebilir olduğunu bulmak, stres gidermek vs. yeni başlayanlar için fazla teferruattır bana göre...
1095, W2 / 1, 52100, 1080, 1070, 5160: Sığ sertleşen, basit alaşımlı karbon çelikleri kesinlikle çok güzel çeliklerdir. Bir bıçakta istenen sertlik dışında, doğru teknikler uygulandığında çok ta yüksek darbe dayanımına ulaşabilirler. Önemli olan bunların ülkemizde işlenebilir ölçülerde zor bulunmasıdır. Ancak bulabilirseniz kesinlikle bunlardan biri ile başlayabilirsiniz. Gerçi 1095 özellikle doğru bir şekilde sertleştirilmesi en zor çeliklerden biridir. Perlit/Martenzit dönüşüm açısı o kadar diktir ki, soğutmanın çok hızlı soğutma değerli özel bir ısıl işlem yağı ile yapılması gerekir. Yine de bu çeliklerin neden yeni başlayan arkadaşlarımız için en güzeli olduğunu belirtmeliyim. Bu çeliklerin östenizasyonu basit yapıları yüzünden kritik sıcaklıkta uzun süre bekletilmeleri gerekmez. En fazla bir kaç dakika östenizasyon ısısında tutulması çelik alaşım malzemesinin çözülmesi için yeterlidir. Bu da demektir ki, ısı kontrollü ısıl işlem fırını gerekli değildir. Ayrıca bu çeliklerin hepsinin aşınma direnci yumuşak yapıda çok düşüktür, bu yüzden sertleştirilmemiş çelik çok kolay bir şekil alır. Ayrıca yüksek ısıda sertliğini koruma özelliği (sıcak sertlik) olmadığından dövmeye uygundur. 60 HRC dolaylarında menevişlenmiş bıçağın ağız darbe dayanımı da yüksek alaşımlı çeliklere göre daha yüksek olduğundan, örneğin D2 veya O1 gibi daha yüksek alaşımlı çeliklere göre daha dar ağızı kabul ederler, bu da demektir ki daha yüksek keskinliğe sahip bıçaklar mümkündür...
O1: Kendi başına çok başarılı bir çeliktir. Amerikada en çok kullanılan bıçak çeliği, popülerlik anlamında budur. Hem bazı yönlerden yukarda anlattığım karbon çelikleri ile hemen hemen aynı özellikleri taşımasının yanında, daha yavaş yağlar ile de sertleştirilebilir. Bu çelikteki en büyük sorun (yeni başlayanlar için) östenizasyon için biraz daha fazla zamana ihtiyacı vardır, 15 - 20 dakika kadar sabit ısı gerektiren ısıl işlem maalesef ısıl işlem için geliştirilmiş bir fırına ihtiyaç duyar....
D2, A2: Paslanmaz olmamalarına karşın çok yüksek alaşımları, içerdiği vanadyum miktarı bunları ısıl işlem bakımından tam bir baş belası durumuna getirir. Bıçak çeliği açısından D2 çok yüksek aşınma direnci ile küçük ve orta boyutlarda, A2 ise yüksek darbe dayanımı ile daha uzun bıçak ve kılıçlara çok daha uygundur. İkisi de havada sertleşen çelikler olmasından dolayı en kolay sertleştirme şekline sahip olsalar da, aynı ısıda (1000 - 1050 C) 35-45 dakika gibi uzun zamanda östenize edilmeleri gerektiğinden Yukarda bahsettiğim diğer çeliklerden çok daha modern ısıl işlem ekipmanına ihtiyaç duyarlar. Ayrıca sertleşme (martenzitik dönüşüm) son noktası -70 C'nin altındadır, bu yüzden özellikle darbe dayanımını tam olarak ortaya çıkartılması isteniyorsa sıfır altı işlem (kalıntı östenitin azaltılması) gerektirir. Bu da işi daha bir zorlaştırır, çünkü Türkiye'de kiryojenik ekipmanı bulmak zor ve pahalıdır.
440 serisi: Ülkemizde bıçakçılıkta en fazla kullanılan paslanmaz çelik türüdür. Ancak 440 serisi aslında 3 tiptan oluşur: 440 a - b ve c. Genelde bıçaklarda görebileceğiniz 440 etiketi 440 a veya şanslıysanızz 440 b'yi aslında niteler. 440a kesinlikle bıçak çeliği olarak çok kalitesiz bir çeliktir. Ne yeterli aşınma direnci, ne yeterli sertleştirilebilme ne de darbe dayanımı vardır. 440b ise 1980-90'lardan beri gelen oldukça popüler bir üründür. Aslında paslanmaz çelik piyasasında oldukça eski bir nesil olmasına rağmen kabul edilebilir değerlere sahiptir, özellikle orta boyutlu ve biraz yiksek ağız açılarına sahip tipte bıçaklara uygundur, daha ince ve narin ağızlan için biraz yumuşak ve kırılgan özelliklere sahiptir. 440c ise dünyaca ünlü birçok ustanın tercihi olan bir çeliktir. Bu çelik hem yüksek karbon, hem yüksek krom oranlarıyla hem paslanma ve asite karşı dayanıklı hem de yüksek aşınma direncine sahip bir türdür. Ayrıca homojen yapısı ve ince kristal yapısı ile yüksek parlatma kapasitesine sahiptir. Bu tür çeliklerin hepsi hem ısıl işlem ekipmanı hem de yüksek performans isteniyorsa kiryojenik ekipman gerektirir....
Toz metalurjik çelikler , CPM154, RWL34, ATS34, AEBL vs... Bu tür çelikler bıçakçılıkta en yüksek teknolojiyi simgeler. Hem diğer paslanmazlara göre daha yüksek bir darbe dayanımı hem de mükemmel homojen yapısıyla işleme kolaylığı ile öne çıkarlar. Bu çelikler alaşım malzemesinin sinterlenmesiyle yapılır ve oldukça prestijli sektörlerde güvenle kullanılır. Mesela havacılık ve uzay araçları yapımında bu tip toz metalurjik çelikler son zamanlarda odukça rağbette. Bu tip çeliklerin en önemli dezavantajı fiyatlarıdır. Normal bir paslanmaz çeliğin 2-3 katı pahalıdır. Karbon çeliğine göre ise 10larca kat pahalıdır. Ben en çok RWL34 ile çalışmayı severim, zımpara bandında nerdeyse bakır ya da alminyum kadar kolay şekillendiriliyor, sertleştirildiğinde ise inanılmaz keskinliklere ulaşabiliyor.
Daha da ilerişi: Titanyum, S30V, S90V, seramik, obsidyen... Bu tip malzemelerden bıçak yapmak mümkün, ancak kesinlikle büyük ustalık ve bilgi gerektiren, modern ekipman veya muhteşem bir sabır gerektiren çok zor işlenebilen malzemeler. Hemen hemen konumuz dışı...
Benim kişisel tavsiyem öncelikle üretim yönteminizi kararlaştırmanız gerektiği. Eğer çelik döveceğim diyorsanız başlangıç olarak basit karbon çeliklerine yönelin derim. Özellikle 1070 - 1084 gibi çelikler bu işe başlamak için en mükemmel seçimlerdir. Her ikisi de kolay dövülür, manyetik noktanın (curie noktası, yaklaşık feritik dönüşüm noktası olan 727 C) bir miktar üzerinde östenitlenir, fazla aynı ısıda tutma istemez (yaklaşık 1 - 2 dakika yeterllidir), 60 - 70 derecede ısıtılmış kanola ya da ayçiçek yağı gibi ortamlarda oldukça iyi sertleşir, kolay şekillendirilir, kolay parlatılır....
Eğer talaşlı üretim yapacaksanız en iyisi tabii ki tavsiyem toz metalurjik çeliklerdir. Öncelikle kolay ve hızlı şekillendirilir, mükemmel bir bıçak malzemesidir. Ancak ısıl işlemi yeni başlayalar için sorunludur, bunun için yaptığınız bıçağı yakındaki bir ısıl işlem yapan atölyeye göndermeniz gerekir. Bunun dışında tabii ki kendiniz ısıl işlem yapacaksanız bence talaşlı olsun, dövme olsun öncelikle bilinen, ısıl işlem spesifikasyonlarını kesin olarak bulabileceğiniz bir çelik olsun derim ve uzun östenitlenme ısısında tutulmayı gerektirmeyen, perlit dönüşümü çok ani olmayan 1060 1084 arasındaki çelikleri deneyiniz. Ayrıca bulması baya zor ama bulabilirseniz 5160 da güzel bir başlangıç çeliğidir....