Teknik Konular > Üretim Teknikleri

PATİNASYON

(1/2) > >>

Ejder Uçar:
Forumda, bıçağı sıfırdan yaratmak konusu birkaç gündür oldukça hareketli yanlız ben başka bir konuda
üstadlarımızın görüşlerine danışmak istiyorum.Aslında benim birkaç gün önce öğrendiğim ancak ustalar tarafından çok kullanılan, çeliğe "benim görüşümce" çelik görünümünü veren patinasyon ile ilgili....
Elimde daha önceden almış olduğum bazı bıçaklar var sorun şu ki bunlara polisaj yapılmış ve bende bunların parlıklığını giderip karartılmış bir görüntü vermek istiyorum.
Değerli görüşlerinizi bekliyorum...

Saygılarımla...

Emre Kipmen:
Aslında ben de patinasyon derim ama mutlaka daha doğru bir kelime vardır bizim dilimizde ama ben de bilmiyorum. İngilizcede bu işlemin homojen olan şekline "acid etching" deniyor, "asitle dağlama" gibi bir anlamı var. Bunun homojen olmayanlarına ise "patinasyon" deniyor.

Bu işlem için biraz hazırlık yapmak lazım. Bıçağımızın olabildiğince iyi düzleştirilmiş olması iyi efektler almak için güzel olur. Anladığım kadarıyla sizin bıçağınız polisajlanmış, bu iyi birşey. Gerçi ülkemizde polisaj zımparalama hatalarını kapatmak için yapılıyor. Bu da çok kötü, çünkü derin çiziklerin olduğu düzensiz bir yüzeyi polisaj (parlatma) yaparsak sadece çizikleri ve düzensizlikleri parlatmış oluruz, onları yok etmeyiz. Zaten dikkat ederseniz polisajlanmış bıçaklar genelde çizgisel paslanmalar yaparlar. Bunun nedeni polisaj yüzünden pek farkedemediğimiz çizikler içinde kimyasallar ve nemin birikim yapmasıdır. Bunu istediğiniz sonucu alamazsanız hazırlıklı olun diye söylüyorum, homojen bir asitle dağlama için elimizde tamamen düz bir bıçağa ihtiyacımız var.
Asit işlemine geçmeden elimizdeki çeliğin paslanmaz olup olmadığını bilmek lazım. Eğer paslanmaz ise biraz daha etkili asite ihtiyacımız olacak. Eğer karbon çeliği ise işimiz daha kolay ve daha keyifli...

Karbon çeliği olduğunu varsayalım. Bu durumda aklıma birkaç güzel asit geliyor ki benim denemelerimde en güzel sonucu en yavaş asitle almıştım. Bu yavaş asit ya limon suyu (sitrik asit) ya da sirke (asetik asit). Ama hemen asite daldırmadan önce bir işimiz daha var ve bu çok önemli. Bıçak yüzeyini çok güzel temizlememiz lazım. Temizlemek derken mikropsuz olması değil tabii, yağdan arındırılması... Yağı çelik üstünde göremeyebilirsiniz belki ancak bu gibi işlerde tam bir baş belasıdır. Tek bir kere çıplak elle bıçağa dokunmak bile asit dağlamasına dirençli noktalar oluşturur ve sonuç düzgün olmaz.
Malzemeler:
Latex eldiven, koli bandı, cam kavanoz ya da kap, Saf su, sabun, izopropil alkol (ya da metil alkol de olur) ama bunların saf olması lazım (ispirto işimize yaramaz çünkü saf değildir, içinde boya,su filan vardır), sitrik asit (doğal limon suyu değil, sarı şişelerde satılan sentetik limon suları) ya da sirke (beyaz sirke en iyisidir, gerçi ben bulamadım, üzüm sirkesinde deneme yaptım fena değildi), sodyum karbonat (çamaşır sodası), 1000-2000 kum zımpara ya da 0 numara çelik yün (hani eskiden tencerelerin dibinde karaları çıkarmak için kullanılandan)...

Eldivenlerimizi giyeriz, bıçağımızın kabza kısmının başını veya balçak filan varsa bunların bıçakla buluştuğu yerleri korumak için dikkatlice koli bandı ile buraları kaplarız. Asidimiz çok güçlü bir asit olmasa da tahtayı gevşetebilir, sirke varsa bir de tahtadan koku çıkmaz kolay kolay. Eğer pirinç gibi bir balçak veya bolster varsa asidimiz bunlara çelikten daha fazla hasar verecektir.

Sonra bir tencerede su ısıtınız, ancak kaynar durumda değil de 60 derece civarına. Sonra bu suyun içine 1'e 1 saf su ile sulandırdığınız asidi (limon veya sirke yani) içeren kavanozu yerleştirin. Aman dikkat, suyun seviyesi tam kabzaya kadar olsun, kabzayı dağlamayalım  ;)
Bu arada bıçağımızı sabunla (beyaz ve saf hacışakir gibi bir sabun en iyisi) iyice yıkayalım sonra alkol ile güzelce silelim. Saf alkolü hem yağı kiri yok etsin diye hem de kalıntı bırakmasın diye kullanıyoruz. Aseton maalesef kullanmayı denemiştim, ancak kalıntı bırakıyor saf olanı bile...
Bıçağımızı ılık asit çözeltisine batırıyoruz ve bekliyoruz. Bıçak yüzeyini arada bir çıkarıp kontrol ediniz. Eğer istediğiniz griliğe ulaştı ise çıkarıp çamaşır sodası ve bol su ile yıkıyoruz. Sonra elimize zımparamızı ya da çelik yünü alıp su altında güzelce asit yeniklerinin pürüzünü düzlüyoruz, bu çıkıntı girintileri pek farketmeyebilirseniz ancak mikroskobik olsalar da oradadırlar. Bunları orada bırakırsak bıçak yüzeyinde kirin kimyasalın toplanma yeri olurlar ve nokta nokta paslanmaya başlarlar. Bana kızmayınız ama bu anlattığım tüm işlemi en az 3-4 kere giderek az asitte bırakarak tekrarlayınız. Elde ettiğiniz rengin ömrü bu tekrarlamalara bağlı. Koyu olursa zımpara ile açınız ve tekrarlayınız, taa ki güzel homojen bir gri elde edene kadar...

Emre Kipmen:
Bir de homojen olmayan "patine" işlemi var. En çok kullanılıp en güzel sonuçlar vereni hardal patinesi.

Aynı şekilde bıçağı temizleyin, hardalı parmak ucuyla noktalar, istediğiniz şekilde damlalar hatta çizgiler şeklinde şekiller verin. Bazı yerlerde damlalar kesişebilir, hayal güçünüzü kullanın... Bıçağın iki yüzüne de uyguladıktan sonra 6-8 saat kadar kasın öyle. Sonra bıçağı yıkayın ve çamaşır sodasıyla asidi nötralize edin...  Şöyle birşey çıkacaktır ortaya:

Emre Kipmen:
Homojen asit dağlamada sonuç eğer hafif bir etki istiyorsanız 1-2 tekrar ile yine de güzel bir sonuç alabilir: Örnek:


Eğer tekrarları çok yapıp uzun süreler tutarsanız sonuç şunun gibi koyu olacaktır:


Umarım yardımcı olabilmişimdir...
Emre

Ejder Uçar:
Elimdeki bıçakların 1070 karbon çelikten olduğunu biliyorum.Antikacı bir arkadaşım "multi color" polisaj yapıldığını ve iyi bir iş çıkaraldığını söylemişti.
Emre Bey, homojen olmayan aşındırma işleminde; polisajlı bıçak yüzeyinde hardala bulaşmayan noktalardan dolayı
alacalı bir görünüm oluşmaz mı? Polisaj yapılmış yüzeyi, homojen aşındırmadaki gibi bir zımpara ya da çelik yün ile temizlememiz gerekmiyor mu?

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git