Bıçakların / kılıçların Değeri:  (36951 defa okundu)

Ejder Uçar

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #15 : 04 Kasım 2009, 02:16:19 »
İzinler konusu gerçekten ilginç; birkaç sene önce bir alışveriş sitesi aracılığıyla yurtdışından bir bıçak almıştım, gümrükte takıldı ve memur arkadaşlar benden bazı belgeler istediler.Belgelerle ilgili emniyette çalışan bir polis arkadaş ile görüştüm.Hala benim safça bu belgeleri oluşturabileceğimi sanmama gülüşü gözlerimin önünde, bana bir öğüttede bulundu bahsettiğim memur arkadaş; gidip bir av tüfeği almamı önerdi bu bıçak yerine "hem alması daha kolay hemde daha işlevli olur" diyede ekledi
"ayrıca tek uğraşman gereken makam karakol" diyerek sırıtmayada devam etti.
Burdan çıkacak sonuç; "Bıçak Kötülüklerin Anasıdır!"  ;)

Emin Albayrak

  • Üye
  • *
  • İleti: 15
  • ... / hiç / ...
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #16 : 04 Kasım 2009, 10:07:04 »
kanunda bahsedilen üretim seri üretim gibi anlıyorum. yani bir kurumsal yapıyı hedef alan ifadeler. ya da daha çok onları bağlayan. ayda 20 bıçaktan daha fazlasını yapabilen ve bunları satabilen bir usta yavaş yavaş bu maddelerdeki yazılanların muhattabı olacaktır bence. ayda 3-5 bıçak yapıp ana geçim unsuru bundan elde edilecek satış olmayan kişiler için bence yukarıda yazılı maddeler çok da ehemmiyetli değil.

bir teklifim var: çok netleşmedi henüz ama geliştirilebilir...

burada birbirinden değerli ustalar, bu işe gönül verenler var. kimin demir dövmeye imkanı var, kiminin boynuz malzemesi temin etmeye, kiminin hazır bir bıçak koleksiyonu. kimi japon kılıçlarına ilgi duyuyor, kimi avcı bıçaklarına, kimi osmanlı kılıçlarına... oldukça farklı bir birikim havuzundayız. ve herkes kendi birkimini "yeri geldikçe" paylaşıyor. bu birikimi en verimli şekilde "biriktirmek" için şöyle bir süreç izlemek faydalı olur diye düşünüyorum:
bir süre belirleyelim. mesela 8-9 ay kadar bir zaman. bu süre içinde araştırıp derinleşmek için herkes bir konu belirlesin. ya zaten uzman olduğu bir konuyu derleyip toparlamak için, ya da hep merak edip bir türlü derinleşmeye fırsat bulamadığı bir konuyu incelemeye başlamak için niyet etsin. bu konuların ne olduğunu da yazalım. mesela bir ustamız desin ki "ben ısıl işlem/su vermek/çifte su vermek olarak bilinen hadisenin aslını ve ne olduğunu, dahası genel olarak püf noktalarını araştıracağım". başka bir ustamız "ben kabza ve ahşap kın üzerine çakma desen uygulamasını araştıracağım", bir başkası "kılıf imalatında derinin seçilmesi, dikilmesi ve deriye desen verilmesi konunu araştıracağım" bir başkası da "bıçaklara atılacak imza ve damga için en pratik ve kalıcı çözüm hangisidir. metale ince desenler nasıl aktarılır bunu araştıracağım" desin.

her araştırmacı, seçtiği konuyu mümkün olduğu kadar bol görsel malzeme ile süslesin. kaynaklarını not etsin. dünyadaki farklı yaklaşımları, kültürel değişmeleri, değerlendirme sonuçlarını bir analize dönüştürsün ve bunu bir sunum haline getirsin:)

sonrasında belirlenen bir tarihte, yine belirlenen bir şehirde ve mekanda (küçük bir toplantı salonu olabilir, ya da kültür merkezi tarzında bir mekan) 2-3 gün sürecek bir toplantı yapalım. (akademik insanlar buna sempozyum falan diyorlar ;D ) herkes çıksın seçtiği konuyu anlatsın. daha sonra o anlatılan konu ertesi hafta sunum şeklinde veya sırf metin ve görsel malzeme olarak bu foruma aktarılsın. 10 kişinin yapacağı 30 sayfalık bir çalışma toplamda 300 sayfalık bilgi demektir ki, böyle bir kaynak bir yıl içerisinde tek kişi ile zaten mümkün değil hazırlanamaz. konuları seçerken belki bir kaç ana başlık belirlenebilir, dağınıklık olmasın diye mesela. hımmm... mesela birinci gün klasik üretim süreci, ikinci gün modern/seri üretim süreci, üçüncü gün de kalite kontrolü, hukuki durum, form özellikleri ve kullanım biçimleri üzerine konuşmalar düzenlenebilir.

bu her sene tekrar eder, kaynak gelişir.... vs...

buna benzer bir fikir zannediyorum daha önce buralarda gündeme gelmiş. ama bireysel bir makale/araştırma sonucunun paylaşılması hedeflenerek değil. bilgi aktarımı şeklinde. bir demircilik ocağı gibi düşünüldü yanlış hatılamıyorsam. ama bu dediğim şekli ile, yapılması zor bir hadise değil. 3 günlük bir süreç hepimizin hayatında verebileceği bir mola  ;D

ne dersiniz?
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #17 : 04 Kasım 2009, 10:48:19 »
Arkadaşlar herkes çok önemli gerçeklere değinmiş, yalnız emre beyinde dediği gibi biz bu yola çıktığımızda bundan çok daha yalnızdık,  hemen hemen herkes birey olarak bu işe tek başına girdi ve yalnızlığın ne demek olduğunu biliyor. Ama şu anda bir topluluk olduk ve amatör bıçak yapanlar giderek artıyor.
Ben olumsuz düşünmek istemiyorum. Biz burada bıçak yaptığımızı alenen söylüyoruz, bize ceza vermek isteyen biri olsa buradaki kayıtlar ile bize ceza kesebilir. Onlarda bu yasal sıkıntının farkında, Biz bir suç aleti üretmiyoruz, biz bir zanaatı ( sanatı ) canlandırmaya çalışıyoruz. Bunu bizim yazılarımızı okuyan herkes görebiliyor ve o yüzden kimsenin sesi çıkmıyor.

Bıçak yapan dostlarımın başına geldi mi bilmiyorum ama bıçak yaptığımı duyan polisler bile benden bıçak istedi, pek çok kişinin bu işe ilgisi var. Amatör olarak  bıçak yapmak sorun değil, Yani bu iş ticari boyuta gelmediği sürece bir sıkıntı yaşanmıyor.

Bıçak yapıp ta satmak istediğinizde, işte tam burada sıkıntı başlıyor. Çünkü ticaret tamamen yasal bir sürece tabi . ama ben bu zorluklarında bir şekilde aşılacağını düşünüyorum.

Bakın bundan 15 sene önce bıçak yaptığım için jandarmadaki bir tanıdıktan dikkatli ol tehdidi aldım. Ne kadar korktuğumu anlatamam, birkaç yıl bu işten öyle soğudum ki, sonrasında da yapmaya devam ettim ama kimseye bıçak vermedim, veremedim.

 Şimdi o süreçten bu günlere gelmiş olmak bile bir lütuftur bence.

Emin bey çalıştay işi şimdilik biraz zor olmakla beraber imkânsız değil. Bir araya gelemesek bile bunu cebehane aracılığı ile birbirimizle paylaşmamız gerek, ama çalıştay olacak gibi hazırlanıp, araştırmak ve bunu görev paylaşımı ile yapmamız gerektiği bir gerçek. Bu konuda herkes elinden geleni yapmalı bence.

Ayrıca emre beyin bahsettiği Türkiye’deki el yapımı bıçaklar, fiyatları, işçilikleri ve Pazar koşulları da araştırılması gereken bir konu gibi geliyor.
« Son Düzenleme: 04 Kasım 2009, 10:50:01 Gönderen: Gökhan Bakla »
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #18 : 04 Kasım 2009, 12:45:00 »
Aynen Gökhan Bey, yasadaki çoğu madde göstermelik. Yasa koyucu durumundaki insanlar bile benden özel bıçak yaptırmak isteyebiliyorken, en üst mertebedeki iş adamları, memurlar benim yaptığım işe sıcak bakabiliyorken yasayı uygulama noktasında kimsenin birşey yapamaması ve sadece size olduğu gibi göz korkutma noktasında takılması çok normal birşey. Herkes ama herkes yasanın üretim kısmını kısıtlayan maddelerinin akılcı olmadığının farkında. Hiç bir usta tek model için bin tane üretim kotası almak için bakanlık koridorlarını aşındırmaz, zaten adam ondan 3-5 tane yaparsa yapar, işin espirisi yapılan eserin tek örnek olması...

Emin Bey,
Süper bir düşünce, bir bıçak/kılıç sanatı sempozyumu. Aslında kendi halinde bir STÖ olmaya doğru giden bir toplaşım burası. Bence neden olmasın... Hadi hiç olmadı sempozyum düzenleyemedik, en azından biriken materyali cebehane.com ana sayfasında sergileriz, internette de elimizden geldiğince tanıtımını yaparız...

Bu iş için tabii ki para toplamalı, organizasyon yapmalı. Elle tutulur materyalle gitmeli. Mesela Türklerde kılıç konusunda kolleksiyonu olan arkadaşların bazı parçalarını sergilemek. Yarı birmiş bazı eserlerin değişik yapım aşamalarını uygulamalı göstermek...

Bunlar yapılabilir şeyler bence. Organizasyon konusunu kim üstlenebilir, bunu ne kadar duyurabiliriz, vs. bunlar tartışılmalı...

ATM (amatör teleskop yapımı) derneği ile bir süre iletişim halindeydim. Sonra bıçaklar araya girdiği için devam edemedim, ancak hatırlıyorum, foruma girdiğimde 40 küsur üyesi vardı. Şimdilerde yüzleri bulmuşlardır. Türlü toplantılar, astronomi şenlikleri vs. şu anda tam gaz gidiyorlar. Yasal olarak var olan belli çap teleskop'un bulundurulması, satılması veya yurt içine sokulması konusunda yasal engeller de bir şekilde geçersiz kaldı...

Toplum yaşamında yasalar organik şeylerdir. Zamanı gelince eskir yasalar ve yenisi çıkar. Yasa böyle diyor diye bir şeyi yapmamak eğer yasa artık anlamsızlaşmışsa, eskimiş ve hükmünü yitirmişse, ilerlemeyi dumura uğratır. Eğer amatör telsizcilik olmasaydı bir sürü hayat deprem sırasında yitip gidecekti, Tanrıya şükür ki bazı amatör telsizciler çağ dışı yasayı dikkate almadan deprem sonrası en iyi yaptıkları işi yaptılar da kurtarma ekiplerimiz ve yönetimimiz bir şekilde iletişim sağlayabildi.

Yasamız aynı telsiz yasası gibi çağ dışı kalmıştır arkadaşlar, birileri hükümete değişim için baskı yapmazsa bu böyle gider, hiç bir değişim acısız olmaz ama susarsak, kenara köşeye sinersek bu tüm toplumun zararına olur. Yasanın üretim ve satın alma konusunda ipler biraz gevşese Türkiye'de 10 yıl içinde yeni bir ihracat kapısı açılacaktır emin olunuz. Bir sürü aile bunda ekmek yiyecek, meslek sahipleri, polisler ve askerler daha kaliteli kesici aletlere sahip olacaklar. Tüm toplumun yararına olabilecek birşeyi tek bir tehlike alameti var diye elinin tersiyle itmek bizim tembel yasa koyumuza yakışan bir davranış. Bir şeyi hem serbest bırakıp hem de güvenliği sağlama almak basit bir iki madde yasa ile mümkündür. 18 yaş sınırı, toplu alanlarda taşıma yasağı, görünür şekilde bulundurmayı engelleme filan yeterli olabilirdi...

Metin Sakin

  • Üye
  • *
  • İleti: 39
  • İstanbul >Pendik
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #19 : 04 Kasım 2009, 13:28:13 »
Bulundurma yasaları ile ilgili enteresan bi durum var aslında.
Bazı alışveriş merkezlerine girerken x-rayde tespit edilen küçük çakıları dahi içeri almadıklarına şahit oldum ama işin tuhafı aynı alışveriş merkezinin içindeki bahçe malzemeleri  satan veya marketlerde çok daha büyük bıçaklar maket bıçakları hatta baltalar bile satılıyor :)

Benzer bir olay feribtta başıma geldi yine küçük çakıları almadıkları feribota araçla binerseniz kasaturadan döner bıçağına herşeyi sokabilirsiniz.
Sanırım mantık araba alacak parası olan kişi bıçağı ile kimseye zarar vermez gibi bişey :)

Malesef pekçok şey çok göstermelik ....

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #20 : 04 Kasım 2009, 15:08:59 »
Yönetmelik ile ilgili mesajı okuyunca ilgili kanunu, hatta tesadüfen bulduğum 1953 tarihli eski halini okudum.

Gördüğüm kadarıyla yasada "mutfak bıçağı", "ekmek bıçağı" vb. tipteki günlük hayatta kullanılan bıçaklar ve çakılar (sustasız olanları) bu yasanın kapsamında gösterilmiyor. İki tarafı keskin bıçaklar, oluklu bıçaklar, sustalılar ve pala, kılıç tipindeki bıçak irileri kastediliyor.

Yani günlük işlerde kullanacağımız bıçakları bu yönetmeliğin kapsamı dışında diye görüyorum. Bu durumda kimi bıçak tiplerini üretmek serbest gibi görünüyor. Bu bize yönetmeliğin muhattabı olmadan bir derece de olsa bıçak üretme imkanı vermez mi?
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #21 : 04 Kasım 2009, 15:34:15 »
Avukat tanıdığı olan var mı? Varsa bir sormakta fayda var....

Emin Albayrak

  • Üye
  • *
  • İleti: 15
  • ... / hiç / ...
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #22 : 04 Kasım 2009, 16:39:16 »
Emre bey,

keşke sizin söylediğiniz çapta bir organizasyon gerçekleşebilse. fakat büyük haller bazen harekete geçmeyi zorlaştırıyor.

ben, acizane, en basit ve kolay olanından başlamak taraftarıyım. yani en az külfet gerektiren ile. mekan problemi bir tanıdık belediye ya da okul ile giderilebilir. yaz dönemi için bir çok kurumun toplantı salonu müsait olur diye düşünüyorum. bu şekilde salon kirası bedeli ödemeyiz. programı organize ederken öncelikle bu sitedeki kişiler çerçevesinde planlar, daha sonra süreç içinde davet edilebilecek yada iştirak etmek isteyen kişileri de ekleyebiliriz. herkes kendi imkanlarınca, seçeceği başlığa/konuya  hazırlanır. sadece metin ve görsel malzeme olarak hedeflenir. ama kişi canlı örnek de getirebiliyorsa ne ala ;D  ya da küçük bir masa üzerinde yine küçük bir sergi (katılımcıların ürünlerini birbirlerine göstermesi amaçlanarak) yapılabilir. bu da extra bir külfet getirmez kimseye. mühim olan gerekli çalışmaların yapılması. süreç içinde bu toplantıya iştirak etmek isteyen bir çok insan olacaktır. onlara da küçük görevler ve konular verip dahil edebiliriz.

mütevazi olan hedeflenirse, sonuç daha kolay elde edilir, değil mi?

öncelikle, ücretsiz kullanabileceğimiz ve muhtemelen cuma, cumartesi ve pazar günleri için haziran sonu, temmuz başı gibi müsait olacak bir toplantı mekanı bilen, ayarlayabilecek olan var mı? 40-50 kişilik bir alan şu anda yeterli gibi gözüküyor. her üye kendi şehrinde bunu bir düşünsün bakalım. istanbul'da farklı semtlerde bulunabilir diye düşünüyorum. ne dersiniz?
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #23 : 06 Kasım 2009, 11:36:55 »
dilerseniz  çalıştay ve konunun hukuki kısımlarını farklı başlıklar altında işlemeye devam edelim. zira deger kısmı şimdi olmasada ilerisi için onemli.

benim gorüşüm idealize deger kişinin ustalıgı ve harcanan saat bazında olmalıdır.  mesela benim 20 saatta yaptıgım gercek bir ustanın 4 saatte bitirdigi işten daha pahalı olmamalı...

Emre Kipmen

  • Moderatör
  • Üye
  • *****
  • İleti: 456
    • Bıçak Albümüm:
Ynt: Bıçakların / kılıçların Değeri:
« Yanıtla #24 : 06 Kasım 2009, 12:37:14 »
Çok doğru bana göre de Durukan, ustalaşmadan yaptığımız işler çok zaman alır ancak çok daha az zamanda usta kişi tarafından yapılan işten daha kaliteli olmaz. İlk bıçağımı tam 3 ay gibi bir zamanda bitirmiştim. Aynı bıçağı şimdi 3 günde yaparım ve çok çok daha kaliteli olur. Benim için ilk bıçak tabii ki paha biçilemez ama bir başkası buna para öderse tabii ki şimdi yaptığım çok daha değerlidir....

Bence bıçakta değer ölçüsü onun piyasa değeridir. Tabi ki fabrikasyon bıçak piyasasından bahsetmiyorum. Örneğin bir 22 - 25 santimlik takım çeliği şef bıçağının el yapımı piyasası ortalama 250 dolar ile 500 dolar arasındadır. Tabii ki çok daha pahalıları veya çok daha ucuzları var etrafta. Ustalık önemli değil bu noktada, eğer işçiliği düzgün, iyi ısıl işlem görmüş, dayanıklı bir kabza malzemesi ile ergonomisi düşünülmüş, el yapımı bir şef bıçağı yaptıysanız bunun değeri her halukarda piyasa değerinden daha düşük değildir. Bundan sonrası ustanın müşterisi ile ilişkisine, tanınmışlığına, saygınlığına, işlerinin özgünlüğüne bakar.
Tabii bir de özel sipariş yapımlarda fiyat bir miktar artar. Örneğin Almanya'da bir ustanın tanınmış modellerinden birini alırsanız ödeyeceğiniz fiyat aşağı yukarı sabittir. Ancak eğer özel bir istekte bulunursanız, aynı tip bir bıçağa istediğiniz özelliklere bağlı olarak belli bir miktar daha fazla verirsiniz. Bunun nedeni, o usta alıştığı bir modeli yeniden üretirken daha önce alıştığı ve çözümlediği şekilde eseri üretecektir. Ancak benzer bir bıçağı özel sipariş verseniz de üretim tarzı sizin isteğinize göre değişecek ve tek parça ile çok daha fazla uğraşması gerekecektir. Bu da alan memnun satan memnun durumu olabilir. Aslında çoğu usta yurtdışından izlediğim kadarıyla pek özel sipariş almaya yanaşmaz. Onun yerine içinden gelen bir eser üretir ve satışa sunar, beğenen alır. Bazıları da belli modeller üzerinden üretime yönelmiş durumda. Bu iki taraf için belli avantajlar sağlıyor, yarı-seri tarz üretildiği için bıçağın fiyatı düşüyor, belli zaman başına kazancı ustanın da artıyor. Ancak benim gibi işin "sanat" trafından dem vuranlar için biraz sıkıcı bir tarz bu, bir miktar bence yaratıcılığı da öldürüyor. Bırakalım bu tip birebir aynı modelleri üretmeyi fabrikalar sürdürsün...
Her neyse, ülkemiz için konuşmak gerekirse, elyapımı bıçak yapan ustaların bilinçlendirilmesi gerekmekte bence. Kendilerini fabrikaların ürünleriyle rekabet eder halde buldukça tabii ki düşük kaliteli ve ucuz şeyler üretmeye devam edeceklerdir. Biraz olayın rekabeti dışından bakılabilse aslında ülkemizde çok yüksek miktarda kaliteli, el yapımı bıçak ihtiyacı vardır. Bıçağın değerini bu ihtiyaç belirler, ben kendimden biliyorum, düşük gelirli denilebilecek insanlar bile bazen ihtiyacı olan iyi bir bıçak için hakkını vermeyi düşünüyorlar. Sonuçta iki gün sonra işe yaramaz bir bıçağa 3-5 lira verip yarın tekrar almaktansa 100 - 200 lira verip hayat boyu bir daha hiç dert etmeden kullanabileceği bir esere sahip olmayı yeğleyebiliyor. Bu önemli bir değişim bana göre. Eski insanın aile yadigarı diye sahip olmanın gurunu taşıdığı bir çağdan çıkıtık ve sadece bugünü "kurtaran", kitlesel seri üretim ürünlerin bombardımanı altında bir tüketim çıgınlığı ile gününü gün eden toplum olduk. Sonra bir kriz vurdu ve artık insanlar üç kuruşun hesabını yapar oldu. Artık bir kilot alırken bile 2 yıl sonra yırtılıp sökülmesin diye en ucuzu değil fiyat/performans konusunda en iyi değere olan ürünlere insanlar yöneliyor. Bence bu yavaş yavaş bıçak piyasasında da görülmeye başlanan  bir durum. Sadece iyi bir balıkçı çakısı alabilmek için internette bıçak ustalarını ve tanınmış markaları gezip kafa yoran hobi balıkçıları artık ülkemizde çoktur. Ya da iyi bir avcı bıçağı için Sinop'a Yatağan'a giden av tutkunlarımız artık vardır. Onlardan bazen umduğunu bulamayıp, Bora bıçaklarına ya da Amerikan firmalarına yöneldiklerini görüyorum (biraz üzüntüyle - Bora bıçaklarını kötülemek istemem, bence bıçakları kabul edilebilir seviyelerde - sadece seçeneklerin çok sınırlı olmasına üzülüyorum). Sonuçta insanlarda kalite anlayışı sürdükçe eninde sonunda ülkemizde de bazı şeylerin gerçek değerini bulacağını umuyorum...

Çok mu safım  :P

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Paralelliklerden Yararlanmak
« Yanıtla #25 : 06 Kasım 2009, 14:42:19 »
Alıntı
...
bence bıçakları kabul edilebilir seviyelerde - sadece seçeneklerin çok sınırlı olmasına üzülüyorum
...

Firmaların ürün çeşitliliği pazarın büyüklüğüne paralel olarak artacaktır. Yok, yok... Nasıl olsa elimizdeki modelleri çok satıyoruz deyip eldekinin üstüne yatmak da var bizde... Yine pazar varken ama rakipler o pazardan pay kapmaya başladıkça modeller çeşitlenecektir.


Paralelliklerden Yararlanmak

Bu sektör kardeş sektörler ile ve ortak yanları olan, benzer sektörler ile gelişebilir. Bir sektör bizimki ile ortak müşteri profiline hitap edebilir. Malum, müşteri ürünün kolayca ve iyi fiyata satılması için önemlidir. Bir sektör ise ortak teknikleri içerebilir, yada ortak malzemelerden makinelerden yararlanabilir. Benzer sektörler bizim daha kaliteli ürünü, daha düşük maliyetle üretmemizi sağlayabilir.

Av ve silah meraklısı insanların ikinci merakı da bıçaktır. Bu insanların zevkleri ve alım gücü geliştikçe bıçağın da iyisini araştırırlar. Bu sektörde özel yapıma rağbet olması avantajımızdır.

Ahşap oymacılığı ve tornacılığının güçlenmesi ile bizim de kaliteli ahşaba ulaşmamız kolaylaşacaktır.

Yat sektörü olmadan epoksiyi nereden, nasıl bulacaktık?

Kısaca bir sektör diğerlerinin de omuzlarında yükselir.


İyi de dediklerimin ne faydası var?

Eğer kendimizi kardeş sektörlere tanıtırsak;
İşimize yarayacak teknik, alet ve hammaddeyi bulabileceğimiz sektörleri keşfedersek

faydası olacaktır.
« Son Düzenleme: 06 Kasım 2009, 14:47:53 Gönderen: Eylem Cengiz »
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2