Osmanlı tarihimizde Silahlar...  (127118 defa okundu)

Mesut Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 48
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #90 : 25 Aralık 2010, 00:07:32 »
Sancar Bey, şu "Kılıç Benzeri Obje" tabirinizi tuttum, bir gün dekoratif kılıç satacak olursam bu isimle pazarlayacağım  :D

Ben dekoratif kılıçlarla antika kılıçların farklı ihtiyaçlara hitap ettiğini, farklılıkları isimlerinden anlaşılacak kadar basit bu iki objenin karşılaştırılmasının da bu yüzden çok anlamlı olmadığını düşünüyorum. 

Antika kılıçların nasıl kendine göre ve hatta uzmanlık isteyen değerlendirme kriterleri varsa, bu değerlendirme sonucu kimine 50 TL 'ye sahip olunabiliyorken kimine değer biçilemiyorsa, dekoratif kılıçların da iyisi ve kötüsü vardır elbette. Zaten Sancar Bey'de bunlara pek güzel değindi.

Bahsettiğiniz kılıca gelince bu fiyata wilkinson yapımı olabileceğine pek ihtimal vermiyorum. Muhtemelen çin taklitlerden biri. Vitrinde güzel durur evet, onun dışında en fazla elinizde şöyle bir tartıp, yavaşça savurabilirsiniz.

Yatağan mamulü bir yatağana ulaşmak zannettiğiniz kadar zor değil, forumda Yatağan'dan çok kıymetli ustalarımız var. Konunun ele alındığı başlıklara göz atmanız yeterli.

E-ticaretle ilgilenen biri olarak güvenilir bir alışveriş platformu veya kendini kanıtlamış, düzgün geri bildirime sahip bir satıcıdan rahatlıkla alışveriş yapılabileceğini söyleyebilirim. Bunun için ilgili siteyi farklı kaynaklardan soruşturmak, mümkünse önceki alıcıların yorumlarını değerlendirmek lazım. Yurtdışından satın alınabilecek çok fazla ürün var ama olay nihayetinde gümrük memurunun insafına kaldığı için bu alışveriş %95 ihtimalle can sıkıcı bir şekilde sonuçlanacaktır.

Konu başlığından uzaklaştığımız için fazla uzatmak istemiyorum ama kültürel gelişimi ekonomiden ayrı değerlendiremeyiz. Türk kılıcına olan ilginin artması, bu konudaki araştırmaların derinleşmesi ve ustaların yaptıkları ürünlerin kıymetinin anlaşılmasının yolu dekoratif kılıcın seri üretiminden geçiyor. Önce insanlara belli bir kalitede, gururla sergileyebilecekleri, fakat ceplerini zorlamayacak bir şeyler sunulmalı ki, bir hatta iki-üç ustanın elinden çıkan gerçek bir kılıç için heves edebilsinler. Konuyla ilgili hukuki sıkıntılar bile ancak bu talebin doğru şekilde kanalize edilmesiyle çözümlenebilir. Sancar Bey, eminim ki bir dolu dekoratif kılıcı paralamış olmasaydınız bugün 16. yy çil bir kılıcın peşine düşmezdiniz :)

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #91 : 25 Aralık 2010, 15:03:07 »
Sancar, ifadendeki incelik takdire değer. Ben olsam böyle bir nezaketi gösteremeyip en iyi ihtimalle K.B.O.'yu Kılıç Benzeri Oyuncak olarak adlandırırdım. Aslında aklıma ilk gelen de kılıç müsvettesi olurdu.

Ben şahsen Sancar'ın Bekir Bey'in, Gökhan'ın, benim, bir çok gönüldaşımızın istediği o güzel, gururlandıracak kılıcı üretmeden dekoratif oyuncakların var edilmesine karşıyım. "Türklerin yapabildiğinin en iyisi bu mu?" sorusu benim vicdanıma ağır gelir. O nedenle en iyisi yapılmadan müsvettesini rafa çıkarmaya karşıyım.

Bu yeterince kötü iken bir de bu müsvettenin Çin'de, Maçin'de, Hint'te yapılanının arzı endam etmesine ise sonuna kadar karşıyım. Amerika'lıların Memlük adı ile kılıç yaparak Türk kılıcını taltif etmesi, kendi elimizle çok kalitesiz kılıçlar üretip bir de bunlar sayesinde Hind'in, Çin'in ustasını iş sahibi yapmaktan daha kabul edilebilirdir.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Mahmut Kahya

  • Üye
  • *
  • İleti: 32
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #92 : 25 Aralık 2010, 17:19:17 »
Konu dağılsın aslına dönsün diye bir laç resim yüklemek isterim

Mahmut Kahya

  • Üye
  • *
  • İleti: 32
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #93 : 25 Aralık 2010, 17:23:15 »
Bir kac miğfer bir adet at miğferi ve ateşli silah

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #94 : 25 Aralık 2010, 21:51:06 »
Merhaba Mahmut Bey,

Evet haklisiniz, Konu basligi fazla dagilmasin ve "Asli" yani "Osmanli Tarihimizde Silahlar" olarak baslatmistim ben. Öyle kalsin Arzu ederim bende....

Resimlerinizi ilgi ile izledim. En son eklediginiz 4. resimdeki 2. Pistov ama Osmanli degil Polonya kökenli...
Ama asil beni 2. Resimdeki (At Migferi) olan bir detay büyük ilgimi cekti. Etrafini Kirmizi Cember icine aliyorum. Sakin beni ters anlamayin lütfen ama bilerek mi koydunuz veya tesadüfen bir resim ekleme olarak mi oldu ? Bu sembolün anlamini biliyormusunuz ?

Selam ve Saygilar
'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #95 : 25 Aralık 2010, 22:09:54 »
Belki Resimde fazla kücük oldugunda görünmeye bilir, onun icin baska bir Örnek koyuyorum, ayni Sembol ile...



'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #96 : 25 Aralık 2010, 22:14:42 »
Üste olan ayni At Migferi Tombak üzerine islenmis.....Degeri bir kac Milyon TL üzeri...

Ama baska Örneklerde vermek isterim müsadenizle....Zirh veya kalkan üzeride bulabilirsiniz bu Sembole...
'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #97 : 25 Aralık 2010, 22:17:22 »
daha baska Örnekler "Avrupa ve Türk" Müzelerinden....
'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #98 : 25 Aralık 2010, 22:21:46 »
cevabi yarina sakliyorum müsadenizle.... ;D :D ;D

(Birazcik heyecan yaratalim, ne dersiniz.....)

Selam ve Saygilar
'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #99 : 25 Aralık 2010, 22:25:45 »
Eh o vakit dilimi ısırayım ben de :D
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Eylem Cengiz

  • Üye
  • *
  • İleti: 486
    • Eylem Cengiz - Günlüğüm
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #100 : 26 Aralık 2010, 01:35:57 »
Benim boyumun damgası bunlar.
Eylem Cengiz

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russel

Cengiz Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 142
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #101 : 26 Aralık 2010, 13:13:29 »
Benim boyum değil ama bende biliyorum.Bekleyelim. -^b
Vur pençe-i alideki şemşir aşkına,
Gülbang-ı asumanı tutan pir aşkına.

Mergup Özkan

  • Üye
  • *
  • İleti: 452
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #102 : 26 Aralık 2010, 15:18:13 »
Merhaba Arkadaslar,

Söz ettigim gibi Bugün aciklamasinda sira...

OSMANLIDA: Sur-i Sultani veya Aya İrini Cephane/Cebehane DAMGASIDIR.
(Yurtdisinda:  St. Irene arsenal mark „tamga“ olarak tanilir.)

Bu damga Osmanli Cephanesini belirler, ayni anda „Ganimet“ olarak gelen Silah vs. parcalarada vurulmustur. Bu Damgayi gördügünüz an kesin bir Osmanli parcasi veya Osmanli Topraklarindaki bu Cephanede bulunmus oldugunun kesin kanaatidir.


Tarihcesi: 

En büyük Bizans kilisesidir. Eski kaynaklara göre, burada bulunan Roma döneminden kalma Artemis, Afrodit ve Apollon mabetlerinin kalıntılarından yararlanılarak, 4. yy'ın başlarında I. Constantinus (324-337) zamanında yapıldı. Ayasofya'yla aynı avlu duvarı içinde bulunan Aya İrini, 532'deki Nika Ayaklanması sırasında yanındaki Sempson Zenon'la birlikte yanmıştır.
İmparator Jüstinianos Ayasofya'nın yanı sıra Aya İrini'yi de yeniden yaptırmıştır. 532'de yapımına başlanmışsa da bitiş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 8. ve 9. yüzyıllarda yaşanan şiddetli depremler binada önemli hasarlara neden olmuştur.

Bizanslıların patrikhane şapeli diye niteledikleri Aya İrini, İstanbul'un fethinden sonra Topkapı Sarayı'nı çevreleyen Sur-ı Sultani *(Darphane-i Amire) içersinde kalmış, bu yüzden camiye çevrilmediği için önemli bir mimari değişiklik olmamıştır. Ilk önce Yeniceriler tarafindan iç Cephane, sonra Cebecilerden Cebehane ve en son olarak da Harbiye Nezareti'nin silah ambarı olarak kullanılmıştır.

*(Darphane-i Amire, Darphane yapılar topluluğu, Topkapı Sarayı birinci avlusunda, Aya İrini Kilisesi'nden başlayarak, kuzeybatıya doğru Soğuk Çeşme Kapısı'na (Gülhane Parkı girişi) kadar uzanan eğimli geniş arazide yer alır. Arazinin sınırlarını batıda Sur-i Sultani, kuzeyde Osman Hamdi Bey Yokuşu belirler. Birinci avluyu Soğuk Çeşme Kapısı'na bağlayan bu yokuş üzerinde, Kozbekçiler Kapısı veya Darphane Kapısı olarak da adlandırılan kemerli bir geçit vardır. Kompleksin ana girişini oluşturan ampir üslubundaki Darphane Kapısı ise birinci avludadır. İkinci bir giriş Arkeoloji Müzeleri girişi karşısından sağlanmıştır. Yaklaşık 17 dönümlük bir alanda kurulu olan Darphane arazisi yüksek duvarlarla çevirilidir.

Türkiye'deki ilk müze çalışmaları Aya İrini'de başlamıştır. III. Ahmet döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli yerlerinden gönderilen eserler Mecma-i Esliha-i Atika (Eski Silahlar Koleksiyonu) ve Mecma-i Asar-ı Atika (Eski Eserler Koleksiyonu) isimleri altında iki ayrı bölüm olarak Aya İrini'de toplanmıştı. Bu müze 1875'te Çinili Köşk'e taşındı. 1908'de yeni bir askeri müzenin kurulması için Aya İrini'de çeşitli tarihsel malzeme depolandı. Daha açılan bu müze 1949'a kadar Askeri Müze olarak hizmet verdi.

Örnekler:

http://en.wikipedia.org/wiki/File:Ottoman_helmet_made_in_Saint_Irene_arsenal_Constantinople_circa_1520.jpg 
 
(1520 Osmanli yapimi bir Migfer ve ayni anda bu Damgayi tasiyan bir Parca...)

http://www.sothebys.com/app/live/lot/LotDetail.jsp?sale_number=L10223&live_lot_id=248
(Misir veya Suriyeden gelme Ganimet bir Kilic bu Damga ile...)

http://www.christies.com/LotFinder/lot_details.aspx?intObjectID=2015537

(Habsburglulara karsi yapilan savasta Ganimet olarak bu ambara girip DAMGAlanan bir baska parca..)

http://www.metmuseum.org/publications/journals/1/pdf/1512880.pdf.bannered.pdf

(Bu Dosyanin ikinci sayfasindan itibaren Damgayla cikan ve giren 15. - 16. yüzyilin parcalari...)

http://www.metmuseum.org/publications/journals/1/pdf/1512677.pdf.bannered.pdf

(Bu Dosyanin 4. sayfasinda sembol 13. dikkat edin...)

Enteressan degilmi !?!

Selam ve Saygilar

Mergup
'' Bu bıçağı kıl mübarek ey kerim-i la-yezal,
Sahibine verme ya Rab ömrü oldukça zeval,
Bıçak elde gerek dilde sübhan, Kadem bastı bu cihan...''

Mesut Çetin

  • Üye
  • *
  • İleti: 48
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #103 : 26 Aralık 2010, 18:05:37 »
Bilgi için teşekkürler Mergup Bey, ilk etapta ben de diğer arkadaşların ima ettiği üzere kayı damgası olarak düşündüm. Belki de kayı damgası cephane damgası olarak seçilmiştir bilemedim şimdi.

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Osmanlı tarihimizde Silahlar...
« Yanıtla #104 : 26 Aralık 2010, 18:48:29 »
Bir karışıklık yok; Mergup bey kayı damgasının cebehane damgası olarak kullanımını ve cebehanenin tarihçesini vermiş, yoksa kullanılan sembol tabi ki Kayı Damgası ;) Osmanlı hanedanının simgelerinden biri olduğu için sultanlara ait silahlarda ve cebehaneye dahil olan, hazinede bulunan silahlarda, ganimet silahlarda ve zırhlarda bulunur. Ayrıca Tımarlı sipahiler de ananevi olarak padişahla, bey-alp örfü içinde bulundukları için (yani simgesel olarak "aynı kabileden" sayıldıkları için) silah ve zırhlarında kayı damgası taşırlar.

Kayı damgası aslında Kayı boyuna ait hayvan sürülerini ve atları diğer sürülerden ayırmak için vurulan bir damgadır. İki ok arasında başaşağı durur halde yaya gerilmiş ok zamanla stilize olarak, bugünkü bilinen halini almış ve osmanlı hanedanını simgeler hale gelmiştir. ;)
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2