1. su verme işleminde çelik bıçak yüzü sarı renge yakın bir noktaya kadar ısıtıyorum, bıçağın tamamını içine alacak kadar büyük ve derin bir kaba koyduğum motor yağının içine daldırıyorum ve ilk sertleştirmeyi ( su vermeyi) bu yağın içinde yağıyorum.
Bu aşamadan sonra çelik çok kırılgan bir yapıya sahip olduğunda bunun kırılganlığını almak için ikinci bir tavlama ile bu kırılganlığı gidermek gerekiyor.
2. su verme işleminde çeliği çok fazla tavlanmadan ısıtıyorum, kırılganlığını giderecek kadar ve sonrada suyun içinde soğutarak istediğim sertliği elde etmeye çalışıyorum.
Sizde hak verirsiniz ki bu işlemin tek bir tarifi yok yani şu derecede bu kadar dakika ısıt falan gibi. Çünkü her çelik farklı işlemler gerektiriyor. Makas çeliğine verdiğiniz suyu planya çeliğine verirseniz çok kırılgan bir bıçağa sahip olursunuz. Kille kaplama yöntemi ile de ( genelde Japon kılıç ustalarının kullandığı bir teknik ) bıçağın sadece keskin olan yüz kısmına su verme sansınız var.
Tabi ilk başta dediğim gibi her çeliğin ayrı bir dili var ilk önce onu bilmek gerek, eski ustaların elinde bu gün bizim elimizde olduğu gibi yüzlerce çeşit çelik yokmuş, belki bir elin parmakları kadar çelik çeşidi ile işlerini görmek zorundaymışlar. İşte bu yüzden değişik teknikler geliştirmişler, wootz çeliği, damascus, horosan çeliği, Polat ve diğerleri bence bunlar birbirine benzemekle beraber aslında farklı bölgelerin farklı tarifleriyle oluşmuş çelikler. Bizim gibi amatörlerin değil, bilim adamlarının bile içinden zor çıktığı teknikler geliştirmiş eski ustalar
örnek: wootz çeliği…..
Söylemek isteğim şey şu, su vermede dahil pek çok işlem ve teknik, ustasına, çeliğin içeriğine ve nerede kullanılacağına bağlı olarak farklılıklar gösterir.
Bakın sizde A 420’ye su vermek için ne kadar uğraşmışsınız, bu da ayrı bir teknik....